Giriş resmi: Denisovan

Bir dolunay yaşadık Temmuz ortası. Süper dolunay! Uyanış etkili bir dolunaymış. “Saklı, gizli, bilinmeyen, belki de sır olan her şeyin ortaya çıkışı” diye yorumlamış astrologlar. Valla astrolojinin neyi ne kadar doğru tespit ettiğini bilemem ama uyanış, bazı gerçeklerin açığa çıkışı gibi etkileri görmeye başladık bile sanki. Meselâ şunun şurasında kaç gün oldu ki, James Webb Uzay Teleskopunun, uzak evreni, 4,6 milyar yıl önce ortaya çıktığı şekliyle fotoğraflaması! Bakın neler çıkacak şimdi buradan! “Uzaylılarla tanışma zamanımız geldi,” dedi geçenlerde bir arkadaşım… dikkatinizi çekerim, “gelmiş” değil, “geldi!” İnanın, bugün içinde bulunduğumuz şartlarda artık beni hiçbir şey şaşırtmaz! Göbeklitepeler, Ölü Deniz’de bulunan 1.900 yıllık parşömen parçaları… Gün geçmiyor ki, bize insanlığın geçmişini gün yüzüne çıkaracak yeni bulgulardan bahsedilmesin.

Denisovan (Denisova’lılar)
İnsanlar Homo Sapiens’ten evrimleşti diye biliyoruz. Neanderthaller, 40.000 yıl önce soyu tükenmiş bir insan alt türüdür. Bugün Avrasyalıların sadece %2’si Neanderthal DNA’sına sahip. Oysa son yıllarda yapılan birkaç keşif, atalarımıza katkıda bulunmuş olabilecek üçüncü bir antik insan türünü bulduydu: Denisovan’lar (daha geniş çene ve kafatası).


“Denisova Mağarası”

Sibirya’da, Altay Dağları’nın yakınında “Denisova Mağarası” adı verilen bir mağarada 2008 yılında, Rusya Bilimler Akademisi’nden arkeologlar birkaç kemik parçası bulmuşlardı ve bunları 51.000 yıl öncesine tarihlediler. Ancak bunlar ne bir Neanderthal’e aitti ne de bir Homo Sapiens’e. Max Planck Enstitüsü’nden araştırmacılar, bu yeni insan türüne, bulunduğu mağaraya atfen Denisovan (Denisova’lı) dediler. DNA dizilimlerinin ötesinde, Denisova’lılar hakkında çok az şey biliniyor. 217.000 yıl öncesine kadar yaşadıklarını biliyoruz, ancak hal-i hazırda elimizde çok az Denisova’lı kemik parçası var. Bugüne kadar sadece beş örnek analiz edilebildi.
2012 yılında Rus arkeologlar bir kez daha Denisova Mağarası’na iniyor ve tanımlayamadıkları 2.000 kadar kemik parçası daha toplayıp bir laboratuvara gönderiyorlar. Bu kemik parçaları, birkaç yıl boyunca burada unutuldu, ta ki 2016 yılında Oxford Üniversitesi’nden Samantha Brown, bu kemiklerin hangi hayvan türüne ait olabileceğini araştırırken, hepi-topu 2 cm boyundaki bir kemiğin insan kemiği olduğunu tespit etti. Samantha çalışmalarını daha bir derinleştirdi. Bulguları öylesine şaşırtıcıydı ki, önceleri bir hata yapmış olduğunu zannetti.

Alt tarafı 2 cm’lik bir ayak parmağı kemiğinden nerelere varıldı!
Bu kemiğin sahibi, kısmen Neanderthal, kısmen Denisovan idi. Çiftleşmenin benzersiz bir sonucu olarak, bu kemik, farklı iki insan türü arasındaki ilk nesil üremenin kanıtıydı. Derhal bölüm başkanı ile temasa geçti ve kemik Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü’ne gönderildi.
Burada paleogenetik ekibinden, Viviane Slon ve Svante Pääbo, kemiğin genom analizini yaptı. Her bir DNA dizisini izole ettiler, Brown haklıydı, bu kemik gerçekten de keşfedilen ilk Denisovan-Neanderthal melezine aitti. Aslında bilim adamları bu iki insan türünün çiftleşmiş olabileceğini tahmin ediyorlardı ama bunun kanıtına ulaşabileceklerini akıllarından bile geçirmemişlerdi!


Denny

Denny

Slon ve Pääbo kemik parçasının radyokarbon incelemesinden bu kişinin on üç yaşında bir kız çocuğu olduğunu, muhtemelen 90.000 yıl önce öldüğünü, annesinin Neanderthal, babasınınsa Denisovan ve incelenen kemiğin çocuğun parmak ucu olduğunu tespit edip, ona mağaranın adından türetilmiş “Denny” adını verdiler. Yine de emin olmak için, kemikleri bu kez Londra’daki Francis Crick Enstitüsü’ne gönderdiler, orası da çalışmaları doğruladı.

Peki neden onca doğrulamaya ihtiyaç duyuldu?
Bir kere, gerçekten ilk kez -her ikisi de saf kan ebeveynlerden- bir melez insan kalıntısıydı bu, üstelik de henüz Homo Sapiens ile Neanderthaller’in ilk nesil kalıntıları bile yokken!
Ancak, Denny’nin yaşam şartları, yaşam şekli hala bir muamma! Almanya Tübingen Üniversitesi’nden Katerina Harvati-Papatheodorou, “Verilerimiz, tanımlanamayan bir kemik parçası ile sınırlı olduğundan günlük hayatı, faaliyetleri, sağlığı veya geçimi hakkında bir şey söylemek çok zor” diyor. Bunun da ötesinde, Denny’nin baba soyu Denisova’lılar, yeni bir keşif olduğu için, büyük ölçüde bilinmiyor.


Neanderthal kadın

Sorular… sorular…
Çok bilinmeyenli denklem gibi kızın yaşamı! Neredeyse hiçten bir şeyler bulmaya çalışan bilim adamları bir de buradan bakalım, dediler: Denny’nin anne ve babası nasıl bir araya geldi? Melezleme özellikle de birbirlerine yapı itibariyle yakın türler arasında mümkün olsa da türler birbirinden çok uzakta yaşadığında bu gerçekleşemeyecekti. Örneğin, aslanlar ve kaplanlar birbirine yakın yaşamadıkları için ligerler (dişi aslan ile erkek kaplan melezi) yaban yaşamda doğal olarak bulunmazlar. Öte yandan, Neanderthaller ile Denisovan’lar arasında kusurlu genetik kod da yokmuş demek ki, kısırlık yaşanmamış.
Bunu örnekleyelim: katırlar (bir atla eşeğin melezlenmesi) kısırdır. Bunun cevabı DNA’larında... Bir atın 64 kromozomu vardır ve bir eşeğin 62 kromozomu vardır. Bir katır doğduğunda, 63 kromozom alır -tek bir sayı- bu, “kusurlu” bir genetik koddur çünkü DNA’nın, babanın %50’si ve annenin %50’si olmak üzere eşit miktarda kromozoma tutunması gerekir.


İnsanlar, Homo Sapiens'ten evrimleşti

Bu durumda Denny’nin genomu diğerlerine kıyasla gerçekten benzersiz!
Diğer bir olasılık Denny’nin bir Neanderthal-Denisovan, yani melez bir koloniye mensup olması... O zaman bu, arkeologların neden bu kadar az Denisova’lı kemiği bulduğunu açıklar. Genleri Neanderthal soyuna karışmış sonra da ortadan kaybolmuş olabilirlerdi. Ama bu da sadece bir teoriydi. Yetmezmiş gibi, Denny’nin her şeyin üstüne tüy diken bir diğer özelliği de çıkmıştı ortaya: Denny saf kan bir melez değildi. DNA’sı ağırlıklı olarak Denisovan ve Neanderthal olmasına rağmen, testler onda yüksek miktarda heterozigotluk göstermişti. Heterozigotluk, bir insandaki genetik varyasyon miktarıdır. Daha anlaşılır olmak için şöyle diyelim: Denny iki kuzen çocuğu olsaydı heterozigotluğu düşük olacaktı. Ancak farklı yöre ve etnik köken evliliklerinde, heterozigotluk yüksektir. National Geographic’teki bir röportajında biyolog Richard E. Green, “Onun heterozigotluğu,” bizdeki tercümesi avam olsa da İngilizce terimi ile out of the wazoo” dedi. Türkçe’ye tam tercümesi mümkün olmasa da “sıra dışı” diyebiliriz. Bu da demekti ki, Denny’nin ebeveynleri çok ender olarak çiftleşebilecek çok farklı orijinlerdendiler. Şöyle açıklayalım, DNA dizisine göre Denny, Denisova Mağarası yakınlarındaki 33.000 yıllık Neanderthaller’den ziyade Hırvatistan’daki 55.000 yıllık bir Neanderthal ile daha yakından ilişkiliydi. İyi de nereden nereye ve nasıl bir araya gelmişti bu ebeveynler??
Neanderthaller’in çoğu Avrasya’da yaşarken, Denisova’lılar Sibirya civarındaydı ve Uralların batısında yaşayan herhangi bir Neanderthal’in, hayatında asla bir Denisova’lı ile karşılaşmayacağı düşünülebilir. Mağara keşiflerinin bulunduğu Altay Dağları, bu iki bölge arasında yer almaktadır. O halde bu Neanderthal kadını ile Denisova’lı erkek bir şekilde bu mağarada mı buluşmuşlardı?

Denny, bilinen insan evrimine meydan okuyor
Denny’nin keşfi, melezlemenin, araştırmacıların tahmininden daha yaygın olabileceğini düşündürüyor. Ama belki de yanıldılar. Pääbo, Evening Standard’a verdiği demeçte, “Neanderthaller ve Denisova’lılar tanışmak için pek fazla fırsata sahip olmamış olabilirler. Ancak karşılaştıklarında, daha önce düşündüğümüzden çok daha sık çiftleşmiş olmalılar” dedi. Eğer bu doğruysa, günümüz insanlarının Denisovan kanı taşıması mümkün mü?

Denny, bilimin konuya daha dikkatle eğilmesini sağladı. 42.000 yıl öncesine ait “Oase 1” çenesi, safkan bir Homo Sapiens gibi görünse de az miktarda Neanderthal DNA’sına da sahip olduğunu göstermişti. Buradan hareketle, Pääbo, “Eğer melezleme gerçekten nadir olsaydı, o zaman bu keşiflerin çok az ve ender olması gerektiği sonucu çıkardı, oysa hem Oase hem de Denny, aksinin kanıtıdır” hükmüne varıyor.
Paleoanthropolog Chris Stringer’e göre, Neanderthal-Denisovan eşleşmelerinin evrimsel avantajları vardı. Göçebe yaşadıklarından genetik çeşitliliğe sahip insanlar daha güçlü hayatta kalma eğilimindeydiler. O zaman, neden yok oldular? İnsan grupları çok küçüktü ve şiddetli ölümlere karşı savunmasızdı. Neanderthal ve Denisovan’ların soyu bu yüzden mi tükendi, yoksa çağdaş insan popülasyonlarında mı eridi? Denisovan-Neanderthal yavrularının kısır olabilecekleri öne sürüldü, diğer ırklarla rekabetin Denisova’lıların sonunu getirdiği düşünüldü…


4. İnsan türü

DNA’mızda dördüncü bir insan türü olabilir

Denny, cevaplardan çok sorular sunuyor. Başlangıçta, bilim adamları Homo Sapiens’in gizemli bir hominoid türünden geldiğine ve Neanderthallerle karıştığına inanıyorlardı. Denny, çağdaş insan türünün yaratılmasının çok daha karmaşık olduğunu düşündürüyor. Başka bir deyişle günümüz insanları, birkaç farklı türün kaynaşması sonucudur. Denny’nin DNA’sı ile ilgili raporlar 2018’de çıktı. 2020’de Evolutionary Biology, araştırma raporunda, binlerce yıl boyunca Sibirya’daki Denisova Mağarası’nda birkaç insan türünün yaşamış olduğunu bildirdi.

Anlayacağınız, geçmişimizin sır perdeleri ister Webb teleskopu, ister Denny üzerinden, yavaş yavaş aydınlanma yolunda. Denisovan’ların torunları mıyız? Bilim adamları hala bilmiyorlar. Henüz bir Homo Sapiens-Denisovan melezi bulunamadı, bulunsa bile, yine de üretken olup olmadıkları doğrulanamayacak. Yakın gelecek sonsuz gerçeğe gebe!