Çok uzun zaman oldu kültürel faaliyetlere katılmayalı, konserlere gitmeyeli, bir sinema salonuna adımımızı atmayalı, bir tiyatro oyununun bitiminde ayağa fırlayıp oyuncuları çılgınca alkışlamayalı. Oysa pandemi ile birlikte uzun süre duraksayan, hatta durma noktasına kadar gelen İstanbul’un kültür ve sanat ajandası şimdilerde eski günleri aratmayacak kadar canlı. Özellikle yaz aylarında açık hava mekânları dolup dolup taştı, şimdiyse salonlar kışa hazır. Dilerseniz etrafta neler var, neler yok, hep birlikte bir göz atalım.
Ne izleyelim ǀ MÜZİKAL
Robert Louis Stevenson’ın klasik gerilim romanından uyarlanan dünyaca ünlü “Jekyll & Hyde” müzikali, çarpıcı bir prodüksiyon ve muhteşem kadrosuyla Zorlu Performans Sanatları Merkezi - Turkcell Sahnesi’nde. Başrollerinde Hayko Cepkin ve Elçin Sangu’nun yer aldığı 45 kişilik dev bir ekibe sahip müzikalin kadrosunda Fatih Al, Umut Kurt, Nermin Koçak ve Cenk Bıyık gibi usta oyuncuların yanı sıra, tanıdık isimlere de rastlamak mümkün. Oyunun yaratıcı yapımcılığını üstlenen Feri Baycu ve koro çalıştırıcısı olarak çok başarılı bir iş çıkartan Buket Bahar özel bir tebriki hak ediyor. 9 Oscar adaylığı ve 2 Oscar ödülü bulunan Leslie Bricusse’ın sahne uyarlamasının, Malcolm Keith Kay genel sanat yönetmenliğinde, Grammy ve Tony adaylıkları bulunan usta besteci Frank Wildhorn’un pop-rock türündeki güçlü müzikleriyle birleştiği ‘Jekyll & Hyde: Bir Broadway Müzikali’nin yönetmenliğini Taner Tunçay, müzik direktörlüğünü Tuluğ Tırpan, koreografisini ise Seda Özgiş Kaleci üstlenmiş. Biletleri hızla tükenen ve Aralık ayı boyunca 1, 5 ve 29 Aralık’ta sahnelenecek olan oyun, tüm sezon boyunca seyirci ile buluşacak. Biletler Passo’da satışta.
Ne izleyelim ǀ TİYATRO
Peter Shaffer tarafından kaleme alınan, dünya müzik tarihinin unutulmaz bestecileri Wolfgang Amadeus Mozart ile Antonio Salieri’nin eşsiz hikâyesi AMADEUS’u henüz izlememiş olanlara, Aralık ayındaki performanslarını yakından takip etmelerini öneririm. Usta yönetmen Işıl Kasapoğlu rejisi, Çolpan İlhan-Sadri Alışık Tiyatrosu ve Piu Entertainment iş birliği ile tiyatroseverlerle buluşan Amadeus şimdiye dek sahnelendiği her oyunda kapalı gişe oynadı. Başrollerini Selçuk Yöntem (Antonio Salieri) ve Tansu Biçer’in (Wolfgang Amadeus Mozart) paylaştığı, toplam 70 kişilik dev kadrosuyla sezonun en çok ses getiren prodüksiyonlarından biri olan Amadeus, 15 Aralık, 27 Aralık ve 28 Aralık 2022 tarihlerinde Zorlu Performans Sanatları Merkezi Turkcell Salonu’nda sahne alacak. Bilmeyenler için, Amadeus 2022 yılı Afife Tiyatro Ödülleri’nde Haldun Dormen Özel Ödülü ve XX. Direklerarası Seyirci Ödüllerinin sahibi oldu. Ayrıca dünyada bir ilk olan çalınabilir yazı karakteriyle ön plana çıkarak, bu yönüyle pazarlama ve reklamcılık alanlarında da birçok ödül kazandı: 6 Kristal Elma, 4 Felis ve ADC 100th Annual Awards - Logo Ödülü bunlardan yalnızca birkaçı. Müzik ve tarih ağırlıklı bir akşam geçirmek isteyenlere için, kaçırılmayacak bir fikir bence.
Ne izleyelim ǀ FİLM
Whitney Houston’ın şarkılarını dinlemeyi sever miydiniz? Ben hâlâ büyük bir keyifle dinler, ezbere bildiğim şarkılarını bağıra bağıra söylerim. Eğer siz de Whitney hayranıysanız, I Wanna Dance With Somebody filmini kaçırmayacağınızdan eminim. 30 Aralık’ta Türkiye’de gösterime girecek olan film, sanatçının müzikle dolu kısacık yaşamını konu alıyor. Tüm zamanların en yüksek satış rakamlarına ulaşan müzisyenlerinden biri olan, ABD’de “The Voice” (Ses) olarak anılan ve 2012’de hayatını kaybeden Whitney Houston hakkında çekilen tartışmalı belgesellerden sonra, böyle bir biyografik film çekilmesi gerekliydi. Naomi Ackie, bu müzikal biyografide Whitney Houston’ı canlandırıyor. Filmin yapımcılarından Clive Davis, film hakkında yaptığı bir açıklamada bu biyografinin “hiçbir kısıtlamaya tabi olmayan” bir Whitney Houston portresi olacağını dile getirmişti. Filme ve senaristine duyduğu güvense yerinde: “Whitney’yi tam anlamıyla ortaya çıkaracak, müzikal açıdan zengin bir senaryo yazacağına inanıyorum.” Houston’ı 19 yaşında keşfeden Davis, bir diva olma yolculuğunda ona rehberlik etmişti. İkili 2012’de Houston’ın 48 yaşındaki ölümüne dek arkadaş kaldılar. Yılbaşı öncesi içimizi duygusal anlamda dolduracak bir filmmiş gibi görünüyor.
Ne dinleyelim ǀ KONSER
Genco Erkal, Serenad Bağcan ve Fazıl Say 24 ve 25 Aralık’ta Volkswagen Arena’da sahne paylaşacaklar. Fazıl Say, geleneksel hale gelen yılsonu konserleri kapsamında, bu yıl usta tiyatro sanatçısı Genco Erkal ve solist Serenad Bağcan’ın eşlik edeceği muhteşem bir konserle sahne alacak. Doğrusunu söylemek gerekirse daha etkileyici bir üçlü düşünemiyorum. ACM organizasyonuyla düzenlenen konser, 24 ve 25 Aralık akşamları saat 21.00’de, 360 derecelik açıya sahip Volkswagen Arena sahnesinde gerçekleşecek. Fazıl Say’ın, Nâzım Hikmet, Orhan Veli, Edip Cansever, Metin Altıok, Cemal Süreya gibi Türk şairlerinin eserlerinden esinlenerek bestelediği şarkıların seslendirileceği gecede, Say’ın piyanosuna güçlü sesiyle Serenad Bağcan eşlik ederken, tiyatro sanatçısı Genco Erkal da Nâzım şiirleri ile sahnede olacak. Biletlerinizi ayırtın, sonra yer kalmazsa üzülürsünüz.
Nereyi gezelim ǀ SANAT
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 1902 yılında inşa edilen ve haznelerde toplanan memba suyunu kente aktaran Cendere Su Pompası İstasyonu’nu kültürel miras envanteri kapsamında değerlendirerek İstanbul’a yepyeni bir sanat müzesi daha kazandırdı. Cendere Sanat, disiplinlerarası bir anlayışla, güncel sanatı merkeze alan, sanatın tüm disiplinlerine açık, kapsayıcı bir mekân olarak İstanbul’un enerjisine, kültür ve sanat yaşamına özgün ve etkileyici bir katkı sunmak üzere 3 Kasım 2022 günü kapılarını açtı. Sanatın canlılığını, dinamiğini, dönüşen anlatım biçimlerini ve disiplinlerarası diyaloğu ön planda tutan bir vizyonla kurgulanan Cendere Sanat, kültürel çeşitliliği yansıtan ulusal ve uluslararası sergiler, paneller, konferanslar ve performansların yanı sıra izleyicisiyle de ilişkiler kuracak programlarıyla İstanbulluların yeni kültür sanat mekânı olmayı hedefliyor. Alper Aydın, Burçak Bingöl, Çağrı Saray, Dilara Akay, Ebru Döşekçi, Elçin Acun, Elmas Deniz, Fırat Bingöl, Genco Gülan, Gizem Renklidağ, Gözde Mimiko Türkkan, Gökhan Avcıoğlu, Gülçin Aksoy, Gülhatun Yıldırım, Hüsamettin Koçan, İrem Tok, Onur Mansız, Pınar Öğrenci, Silvia Bener, Uğur Cinel, Volkan Aslan, Yasemin Özcan’ın eserlerine ev sahipliği yapan “Akışın Tanığı” sergisiyle açılışını yapan Cendere Sanat, etkinlik, atölye ve açık hava alanlarından oluşuyor. Küratörlüğünü Derya Yücel, Marcus Graf ve Ebru Yetişkin’in üstlendiği “Akışın Tanığı” sergisi 24 Ekim 2022-30 Nisan 2023 tarihleri arasında Cendere Sanat’ta ziyarete açık olacak.
Nerede yiyelim ǀ RESTORAN
Eylül ayında açılan Arkestra Etiler, şef restoranı kimliğiyle dikkat çekenlerden. Girişte açık mutfağı ile misafirlerini karşılayan Arkestra’nın hem iç hem de dış mekânı bulunuyor ve hepsi de çok rahat bir tarzda dekore edilmiş. Da Mario’nun da bulunduğu Dilhayat Sokak’ta açılan restoran, ince detaylarla tasarlanmış akıllı binada yer alıyor. Bar bölümündeki salonunda misafirlerini ağırlarken, konuklarına bir bahçe bölümü de sunuyor. Ara katındaki odalarda yemek servisi olan mekânın, üst katı ise yemek sonrası kulüp olarak planlanmış. Genel anlamda “fine dining” standardındaki yemeği olabildiğince rahat bir ortamda sunmayı hedefliyor. Geçen yaz Ritmo Zeytino markası ile Yalıkavak’ta bir pop-up restoran açan Şef Cenk Debensason, Arkestra’da yemek deneyimi ile şık bir restoran atmosferini birleştirmeyi hedefliyor. Arkestra, Pazartesi hariç haftanın 6 günü, akşam servisinde açık. Etkinliklerini duyurma amaçlı kapalı grup içerisinde yürüyen bir üyelik sistemi de olan mekân, rezervasyon ile misafir kabul ediyor. Bar kısmında mekân için özel hazırlanmış imza kokteyller sunuyor. Yerler çabuk doluyor, acele etmekte yarar var. Rezervasyonunuzu bir an önce yapın.
Ne okuyalım ǀ KİTAP
Fransa’nın en prestijli edebiyat ödüllerinden Goncourt Akademisi Edebiyat Ödülü’nün sahibi on dördüncü kitabı Vivre Vite (Live Hast/Hızlı Yaşa) ile Lyon’lu yazar Brigitte Giraud oldu. Ödülü kazanan on üçüncü kadın olan Giraud, Vivre Vite’de 1999’da bir motosiklet kazasında kocasının ölümüne yol açan olaylar zincirini anlatıyor ve ismini de eşinin en sevdiği müzisyenler Lou Reed’den ve Patrick Autréaux’nun epigrafından alıyor. Yirmi küsur yıl beraber yaşayan, edebiyat ve müziğe âşık bu özgür ruhlu çift sonunda Lyon’un tepelerinde bahçeli bir ev almaya karar veriyor ancak bu hayal gerçekleşemiyor. Brigitte’in oğullarına ithaf ettiği kitap da yazarın işlerinin merkezi haline gelen sevilen birinin, bir aşkın, bir ülkenin kaybı ya da ergenliğin kalp kırıklığının kaybı temalarını işliyor. Roman henüz İngilizceye çevrilmedi ama kısa sürede hem İngilizce hem de Türkçe olarak da yayınlanacağını tahmin ediyorum.