İşveli, cilveli bir hanımefendi… Cıvıltılı sesiyle neşe saçan bir güzel kadın… Zor bir çocukluk geçiren, hiç oyuncağı olmayan, radyo stüdyolarında, kulislerde büyüyen, nefes almadan çalışan bir sahne emekçisi…
Kantonun son temsilcisi ölmüş. NURHAN DAMCIOĞLU’nun sanat hayatını anlatmadan önce kantoya kısacık bir bakalım.
1870’te İstanbul’a bir İtalyan tiyatro grubu geliyor ve “cantare” kelimesi bizim “kanto”ya ilham oluyor. Osmanlı döneminde kanto mekânları Direklerarası ve Galata. Batı esintileri taşıyan ve basit ezgileri olan kantolar, genelde erkek-kadın çekişmeleri üzerine kurulu. Bu ilk popüler şarkı türü, kadın kimliğini değişimine uğratmış ve bu değişim kadın-erkek arasındaki kısıtlamaların esnemesini sağlamış. Sadece bu yüzden bile sahne sanatçılarına çok şey borçluyuz; yüzümüzü güldürürken sosyal hayatı da insanileştiriyorlar. Hayatımızdan memnunken dünya daha kolay çünkü…
Nurhan Damcıoğlu 1941’de Ankara’da maddi sıkıntıları olan sekiz çocuklu bir aileye doğmuş. Radyo Çocuk Kulübü Korosunda şarkı söylermiş. Sekiz yaşında Ankara Devlet Tiyatrosu Çocuk Bölümüne girmiş. Ortaokuldan sonra tiyatroya yönelmiş. İstanbul’da ilk kez 1963’te Arena Tiyatrosunda sahneye çıkmış. Bu başlangıç ona başarının kapısını açmış. Çolpan İlhan ve Sadri Alışık çifti hem İstanbul’a yerleşmesinde rol oynamış hem de onu sinemayla tanıştırmış. Muammer Karaca, Gülriz Sururi - Engin Cezzar, Nisa Serezli - Ayfer Feray tiyatrolarında çalıştıktan sonra, 1968’de Mücap Ofluoğlu’nun desteğiyle kantocu olarak sahneye çıkmış.
Ah çıtı pıtı mini mini
Tango bestecisi Fehmi Ege’nin arşivindeki şarkılarla işe başlayan Nurhan Damcıoğlu ilk kez Kulüp 12’de kanto söyler. 1969’da artık Kulüp BB’nin ilanlarında “yılın şovcusu” olmuştur. Tiyatroyu bırakır. “Amaaaan”larla, “Allaaaaaah’larla süslediği şarkıları, kendine özgü dansı, bitmeyen enerjisiyle benzersiz bir tarz yaratır. 1971’de ilk plağını yapar. Televizyonun yaygınlaşmasıyla birlikte Nurhan Damcıoğlu, Ramazan’ın vazgeçilmezi olmuştur. Zeki Müren’den Gönül Yazar’a, Sevim Tuna’dan Behiye Aksoy’a, tüm assolistlerin kadrosunda çalışır. Sanat hayatı boyunca filmlerde, dizilerde, tiyatro oyunlarında rol alır.
80’lerin ilk yarısında sadece bayram ve Ramazan’da eğlence programlarına konuk alınmaktadır, çünkü dönemin denetleme kurulu, kantoların sözlerini müstehcen bulmaktadır. Yasak zamanla kalkar. Özel televizyonların yaygınlaşmasıyla yeniden Ramazan programlarının gözdesidir. Çok yönlü bir sanatçı olmasına karşın, Ramazanla özdeşleştirilmesine sitemi de tatlıdır: “Ben Ramazan pidesi miyim?”
Ekşi Sözlük yazarı gulferke’nin bir anısıyla sona gelelim: On yıl kadar önce, İlber Ortaylı ile bir sohbet programına konuk olmuşlar. İlber Hoca çok keyifliymiş, hayranlıkla Nurhan Damcıoğlu’nu dinliyormuş. Nurhan Damcıoğlu ise kantosunu söylerken de, dans ederken de hep ciddiymiş. Bir ara şarkı söylerken kibarca İlber Hocanın kucağına oturmuş. “İlber Hocanın yüzündeki mutluluğu ve ifadeyi görmeniz lazımdı,” diyor yazar.
Kantocu şarkılarını ve dansını bizlere emanet ederek, 5 Haziran 2023’te aramızdan ayrıldı. İnsanların dünyalarına neşe getirenlerin cennette özel bir yeri olmalı.
Kaynaklar:
http://www.yavuzhakantok.com/2020/05/nurhan-ben-geldim.html
https://eksisozluk1923.com/nurhan-damcioglu--89604?p=18
http://www.istanbulkadinmuzesi.org/nurhan-damcioglu
http://www.musikidergisi.net/p=688#:~:text=T%C3%BCrk%20M%C3%BCzi%C4%9Fi’nin%20ilk%20pop%C3%BCler,%C4%B0talyan%20gezginci%20bir%20tiyatrodan%20al%C4%B1nm%C4%B1%C5%9Ft%C4%B1r.