Yaşlanmadan önce iyi yaşamak, yaşlandıktan sonra da iyi ölmek isterim.”
Seneca (M.Ö. 4-65)

Yaşlılık, her canlıda var olan, işlevsellikte azalmaya neden olan evrensel bir süreç olarak tanımlanır. Dünya yaşlı nüfusu yılda %3,26 oranında artış gösteriyor. Avrupa’da 60 yaş ve üstü nüfus büyük bir yüzdeye sahip ve bu nüfusun %80’i de gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor. Yıllar içinde, insan ömrünün uzamasında etken olan değişimleri incelediğimizde, genel sağlık hizmetlerinin arttığını, konut temininin kolaylaştığını, gıdanın bollaştığını, çalışma şartlarının iyileştiğini görebiliyoruz. Bu, hem yaşlı nüfusun yaşam standartlarının yükselmesine hem de yaşlılık dönemlerinin yeniden tanımlanmasına yol açmıştır. Örneğin, İngiltere’de 1901 yılında doğan bir bebek için yaşam beklentisi 45 yıl iken, günümüzde İngiltere’de 90 yaş ve üzeri yarım milyon insan yaşamaktadır. 1980 yılında, Amerika Birleşik Devletleri’nde 100’lü yaşlarda 15.000 kişi varken, 2008 yılında bu sayı 55.000’e çıkmıştır. Aynı zamanda, “insanların yaşlandıkça hasta olacakları” varsayımının aksine, bu insanlar için, bu tezin doğru olmadığı görülmektedir. 100’lü yaşlarda 93 kişi üstünde yapılan bir araştırmada bazı fiziksel kısıtlamalara karşın, yaşa bağlı hastalık oranının çok düşük olduğu, çoğunun akıl sağlığının gayet iyi olduğu saptanmıştır.
Yaşlı nüfusun artması, bu, yaş döneminden kaynaklanan sorunların daha fazla görünür ve konuşulur olmasını da sağlamıştır. İnsanlar bu konuda bilinçlendikçe, giderek daha fazla kişi olgun ve aktif bir yaş alma yolunda ilerlemektedir. 75 yaşındaki bir kişinin eklemlerinin sertleşmesi beklenirken, genele dahil olmak istemeyen kişiler düzenli egzersiz yaparak aktif bir yaşam sürdürmekte, hatta 75 yaşında maratona katılmaya karar veren ya da 80 yaşında çocuklar için oyuncak yapıp satmayı planlayan birilerine dahi rastlanabilmektedir.


85 yaşındaki Sadie Halperin egzersiz yaparken

Boston’da bir rehabilitasyon merkezinde 11 aydır egzersiz yapan 85 yaşındaki Sadie Halperin’in hikâyesine bakalım. Egzersiz yapmaya başlamadan önce koridorda duvarlara tutunarak yürüyen, günlük yaşam faaliyetlerinde çok zorlandığını söyleyen Sadie şimdi kendisini harika hissediyor. Koridorun ortasından, dimdik tutunmadan yürüyor, aktivitelerini de yorulmadan yapabiliyor. Kemik kas kütlesini artırarak osteoporozla mücadele edebiliyor. Yaşlılığın getirdiği fiziksel değişimlerle baş edebiliyor.

YAŞLILIK BİR SÜREÇ

Kişinin aklı yaşla durgunlaşırsa, suç, aklını tembelliğe alıştıran kişinin kendisindedir.”
Joseph Joubert (1754-1824)

Fiziksel, psikolojik ve sosyal açıdan değerlendirilmesi gereken bir süreç.
Fiziksel açıdan insan vücudunun hücreleri zamanla fonksiyonlarını yitiriyor. Kas kaybediliyor, kemikler daha çabuk kırılabiliyor, hareketlerde sınırlılık oluşuyor. Yaş ilerledikçe beyin küçülüyor. 90 yaşına doğru giden birinin, beyin ağırlığının %5 ile %10’unu kaybettiği görülüyor. Bilhassa bilişsel işlevlerin yoğunlaştığı prefrontal korteks, yaşlanma ile büzüşüyor ve çalışma belleğinde görünür azalmaya sebep oluyor.
Psikolojik açıdan, kronolojik yaşın ilerlemesi ile, kişinin uyum kapasitesinde gerileme, öğrenme, algı, psikomotor becerilerinin azalması, problem çözme yeteneğinde kayıplar olduğu gözlemleniyor. Bilgiyi depolamaktan sorumlu bellek, yaşlandıkça kısa süreli bilgiyi depolamakta, bilgiyi geri çağırmakta sorun yaşayabiliyor.
İnsanın bir makine olduğunu varsayıp, işlevselliği azaldıkça, artık işe yaramaz, bir iş yapamaz, atılıp çürümesini beklememiz gereken bir varlık olarak düşünebilirdik. Ancak, tıptaki yeni buluşlar, hücre - gen çalışmaları, insan bedeninin ve bilhassa beynin olağanüstü bir onarım gücüne sahip olduğunu bize gösteriyor. Yaşlılara yönelik, vücudu fazla strese sokmadan yapılacak egzersizlerin hem fiziksel kondisyona hem de bilişsel kayıpların azalmasına olanak tanıdığı, boylamsal gelişim çalışmaları ile ispatlanıyor ve daha sağlıklı yaş alma üstüne araştırmalar, çalışmalar, yayınlar yapılıyor. Yaşlılarda beyin dendritleri, her yeni bir öğrenme çabası ile yeniden yeni bağlantılar oluşturuyor, hatta 90’lı yaşlara kadar büyümeye devam ediyor. Bunun yanında, 70 yaşındaki bir kişide, dendritlerin çoğalmasının durma nedenleri olarak çevresel uyarıların eksilmesi ve aktivite eksikliğinin artması olduğu gözlemleniyor.

Ulusal Yaşlanma Enstitüsü, Nörolojik Bilimler Laboratuvarı Başkanı Stanley Rapaport (1994), aynı görevde çalışan genç ve yaşlı kişilerin beyinlerini karşılaştırmış. Yaşlı beyinlerin, kayıpları telafi etmek için kendilerini yeniden düzenlediklerini görmüş. Zihinsel olarak zorlanmaya devam etmek, kişinin yaşam kalitesini ve uzun yaşamasını olumlu yönde etkilemektedir. Minnesota’da bir manastırda 678 rahibe üzerinde gerçekleştirilen ve halen devam eden bir araştırmada (David Snowdan, 2003) rahibeler her yıl fiziksel ve bilişsel işlevsellikleri ile ilgili testlere tabii tutularak değerlendirildiler. Mankota’daki bu Notre Damme rahibeleri zihinlerini zorlayan bir yaşam sürdürmekteydiler. Bunun, yaşam kaliteleri ve uzun yaşamalarına büyük katkı sağladığı düşünülmektedir. Aynı zamanda öldükten sonra araştırma için beyinlerini bağışlayan bu rahibelerin beyin ağırlıklarında çok az azalma olduğu görülmüştür.
Yaşlandıkça zekâ gerilemesi söz konusu değildir. Zekâ verimliliği eğitim düzeyi ile de alakalıdır. Gençliklerinde daha az eğitim olanağı olan kişilerin yaşlılıklarında zekâ verimliliklerini kaybettikleri görülüyor.

HAFIZAYI KURTARMAK
Dr. Daniel G. Amen, 1991’de, tıp eğitimi sırasında SPECT (tomografi cihazı) ile tanıştı. Arkadaşları ile 135.000’den fazla beyin taraması gerçekleştirdi. O zamana kadar beyne hiç bakılmamışken beyin sağlığının, insanın yaşam kalitesini her yönüyle etkileyebileceğini keşfetti. Bugün hafıza çalışmalarına ve sorunlarına erken müdahale ile birçok insanın hayatına iyilik getirilebiliyor. Daha önce hafif unutkanlık sendromları ile geleneksel tıp merkezlerine başvuran birçok hasta, MR görüntülemelerinde “yaşa bağlı gerileme” teşhisi konularak yıllar içinde sadece tekrar tekrar izleme yoluyla, hiçbir müdahale yapılmadan adeta bunamaya terk edilmişlerdir.

Dr. Amen risk faktörleri çerçevesini genişleterek kişiye uygun bir rapor ile tedavi sağlamaya çalışmakta ve bunu dünyaya kitapları ile anlatmaktadır. Kişiye özgü izlenen risk faktörleri incelendiğinde kişinin kan akış tablosu (hiper / düşük tansiyon), yaşı, emekli olup olmadığı, vücudunun inflamasyon durumu, genetik bir tarihçesi olup olmadığı, varsa geçirdiği bir kafa travması, beslenme yoluyla aldığı toksinler, stres derecesi, düşük D vitamini, nörohormon eksiklikleri, diyabet ve obezite durumu, uyku sorunları uzun bir ön incelemeye alınarak saptanmakta. Sonrasında da kişiye özel egzersiz ve beslenme programı, uyku izlemesi, psikolojik durum iyilik hali düzenlemesi yapılmaktadır. Bunların yanında yoğun beyin egzersizleri, “kullanmazsan kaybedersin” mottosu ile uygulanmaktadır. Zihinsel egzersizler, kişinin daha önce yapmadığı bir şeyi yapmayı denemesidir. Örneğin, üniversitede ders vermek yorucu ve bilgiye dayalı olsa da, beyin bir şeyi tekrar tekrar yaptığından aktive olmaz. Çünkü tekrar tekrar yaptığı her iş gittikçe daha az enerji harcamasına yol açar. Yeni bir oyun öğrenmek, kelime - şiir ya da düz yazı ezberlemek beyni aktive eder. Kişinin dengede durmaya çalışması, senkronize kol bacak hareketleri yapması beyine faydalı egzersizlerdir.

Amen’a göre hafızayı güçlendirmenin 10 yolu:
1-Yeni bir şeyler öğrenmeye çalışmak.
2-Beyin eğitiminde kararlı olmak.
3-Yeni ve ilginç bir şey hakkında ders almak.
4-İş yerinde başkasının işini öğrenmek, çapraz çalışma.
5-Televizyona ayrılan saati sınırlamak.
6-Günlük rutinlerimizi değiştirmek. Örneğin, sağ elle yazarken sol elle yazmayı denemek.
7-Yeni yerlere seyahat etmek.
8-Akıllı insanlarla arkadaşlık kurmak.
9-Müzik çalmayı öğrenmek, müzik dinlemek. Ritim tutmak.
10-Öğrenme sorunlarınızın farkına varmak ve bununla ilgili tıbbi kurumlara testlere başvurmak.

Forbrain Learning Center kurucusu Dr. Funda Demirel, Türkiye’de hem verdiği eğitimlerle kişisel farkındalık kazandırıyor hem de yetiştirdiği beyin antrenörleri ile hafıza ve öğrenme güçlüğü olan 5 yaşından 85 yaşına tüm bireylere destek veriyor. Kişiye özel hazırlanmış egzersizler belli bir tempoda belli bir süre içinde çalışılarak gelişim izleniyor. Beyin antrenörü de beynin bir kas gibi çalıştırılarak gelişmesini sağlayan kişidir. Bu egzersizlerde amaç tempoda kalmak ve kişinin hep yapabilirliğini sağlamaktır.



Helen Small bölümün yazarı John Santrock ile birlikte Dallas'taki Texas Üniversitesinde yaşam boyu gelişim dersinde

ÖRNEK BİR YAŞAM HİKÂYESİ
“Yaşam Boyu Gelişim Psikolojisi” kitabının yazarı John W. Santrock, 2006 yılında üniversitede Gelişim Psikolojisi lisans dersleri verirken, öğrencisi Helen Small ile tanışır. Helen 1938 yılında Akron Üniversitesi’ne girmiş ve üniversiteye sadece bir yıl devam etmiş. Evlenmiş, 62 yıl süren evliliğinin ardından eşi vefat ettikten sonra 2002 yılında üniversiteye geri dönmüş. 2010 yılında, 90 yaşındaki Helen Small, yüksek lisansını Dallas’taki Texas Üniversitesi’nde tamamlamış. Öğrenimi sırasında bir taşa takılıp omuzunu kırdığında sağ eli ile not tutmada zorlanınca, sol elini kullanarak öğrenimine hiç ara vermemiş. Helen sadece bilişsel olarak değil, fiziksel olarak da oldukça zinde bir yaşam sürmüş. Haftada üç gün yürüyüş bandında 30 dakika yürüdükten sonra da aerobik çalışarak yaklaşık bir saat egzersiz yaparmış. Helen üniversite yaşamı boyunca yeni şeyleri öğrenme fırsatlarını hep değerlendirdi. Hem de tüm genç öğrenciler için mükemmel bir rol model oldu.

Anet Pase
1959 yılında İstanbul’da doğdu. Atatürk Kız Lisesi’nden sonra 1976 yılında girdiği İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü’nden, dönemin siyasal olayları nedeniyle mezun olmadan ayrılmak zorunda kaldı. Uzun yıllar muhasebe ve idari yöneticilik yaptı. Emekli olduktan sonra 2019 yılında tekrar üniversite eğitimine döndü. 2022 yılında İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünü onur derecesi ile tamamladı. Sonrasında Aile Danışmanlığı eğitimi alarak bu konuda çalıştı.
Beynin nöroplastisitesi, gelişim süreci ve yaşlılık gelişimi, yaşlı bakım ve desteği ile yaşlıya bakan kişilere destek ilgilendiği konular içindedir. 2024 yılında Dr. Funda Demirel’den aldığı beyin antrenörlüğü sertifika programı ile yaşlılığın getirdiği beyin atrofisinin önüne geçmek için, kamusal bilinci artırma yolunda hem çeşitli konferanslar vermekte hem de bu konuda çalışmalarını sürdürmektedir.
Anet Pase, evli ve iki çocuk sahibidir.

Kaynakça:
Amen, G. D., (2022). Hafızayı kurtarmak, (Çev. E. Kayurtar). Pegasus Yayınları: İstanbul, (Haziran, 2022).
Artan, T., (2023). Yaşlılık ve sosyal hizmet, İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi, Sosyal Hizmetler Programı Yayını, (2023).
Eagleman, D., (2015). Beyin, senin hikâyen, (Çev. Z. A. Tozar). Bkz. Yayıncılık: İstanbul, (Mayıs, 2016).
Köknel, Ö., (2015). Yaşlanmayan yaşlılar, Okuyan Us Yayıncılık: İstanbul, (2015).
Santrock, W. J., Yaşam boyu gelişim, gelişim psikolojisi, (13. Basımdan çev. Kolektif). Nobel Akademik Yayıncılık: Ankara, (Ekim, 2017)

Not: Bu yazı, Beyin Egzersizleri Derneği’nin Mayıs Bülteni’nde (sayı 3) yayınlanmıştır.