Nerelere gideceğimi merak edenler, “Sıradaki ülke neresi?” diye sorduklarında… Bu kez yanıtım, “Tacikistan…” Karşılığında bilinen terör alarmları gibi tüm olumsuzluklar dizi-dizi geliyor, tabii!
Tacikistan’da, Afganistan sınırına paralel Panj nehri boyunca yol alarak Jeep-Safari yapıyoruz… Pamir Dağları eteklerinde, zirvelerinde…. Ah o Pamirler…
Yolculuğa hazırlık aşamalarında bizi çok şaşırtan, Türk diyarı Tacikistan’ın (davet mektubu mecburiyetine rağmen) vize uygulaması… Varış noktamız başkent Duşanbe, gelişmekte olan modern bir şehir. Geniş aydınlatılmış caddeler, oteller, butikler, lokantalar… Duşanbe’den ayrılarak Pamirlere doğru yol almaya başladığımızda ise oteller umduğumuzdan iyiydi. Bir-iki kez konaklamalarımız, maceramızın parçası pansiyon şeklindeki “guesthouse”larda oldu… Dünyadan çok sayıda turistin bizim gibi, bu bakir toprakları, dağları gezmeyi seçmesi, yine bizi çok şaşırtan unsurlardan biriydi.
Dünyanın en yüksek ve en geniş dağları
Pamir Dağları, Orta Asya’da, Tacikistan, Afganistan, Çin ve Kırgızistan’ın kesiştiği bölgede yer alan bir dağ silsilesi… Dünyanın en yüksek ve en geniş dağ sistemlerinden biri olan Pamir Dağları, sıkça “Dünyanın Çatısı” olarak adlandırılıyor. Bu dağlar, büyük ölçüde yüksekliği ve zorlayıcı coğrafi yapısıyla biliniyor. Dağcılık tutkunları için popüler bir destinasyon! Pamir Dağları’ndaki en yüksek zirve, 7.495 metreye ulaşan Kongur Tagh’dır. Bölge zorlu hava koşulları ve yüksek irtifaları ile hem tırmanış hem de trekking için çeşitli rotalar sunuyor.
Pamir Dağları, sadece coğrafi özellikleriyle değil, aynı zamanda kültürel ve tarihî önemiyle de dikkat çekiyor. Bölgede yaşayan halklar, yüzyıllar boyunca zorlu coğrafi koşullara rağmen kendi kültürlerini ve geleneklerini koruyabilmişler. Pamir Dağları’nın çevresinde yer alan köylerde yaşayanlar, genellikle yarı göçebe yaşam tarzını benimsemiş ve hayvancılıkla geçimlerini sağlamışlar. Bölgenin biyolojik çeşitliliği de oldukça zengin. Pamir Dağları, nadir ve endemik bitki türlerine ev sahipliği yapıyor, hatta kar leoparı gibi tehlike altındaki hayvan türleri de burada yaşıyor. Bu dağlar, tarih boyunca Büyük İpek Yolu’nun önemli bir geçiş noktası olmuş. Bu stratejik konum, bölgenin kültürel zenginliğine ve ticari önemine katkıda bulunmuş. Günümüzde Pamir Dağları hem doğa tutkunları hem de tarih meraklıları için büyüleyici bir destinasyon olmaya devam ediyor.
On beş kişilik bir grup ve üçer kişilik ciplerle Tacik-Afgan sınırını da oluşturan Panj Nehri boyunca ilerledik, Tacik ve Afgan köyleri arasında… Tacikçe “Beş” anlamındaki Panj, Orta Asya’nın en büyük nehri Amu Derya’nın bir kolu… 1980’lerde Afganistan’daki Sovyet operasyonları sırasında bu stratejik nehir, Sovyet döneminde önemli bir rol oynamış.
Panj Nehri kıyısında bir Afgan köyü
Yarı göçebe bir yaşam tarzı benimsemiş Pamir Dağları’nın halkı, zorlu coğrafi koşullara rağmen yüzyıllardır burada yaşamını sürdüren çeşitli etnik gruplardan oluşuyor. Bu halklar, zorlu coğrafi koşullara rağmen kendine özgü bir yaşam biçimini geliştirmiş ve korumuş. Bu bölgede yaşayanların kültürü, gelenekleri ve yaşam tarzları, dağların doğal yapısıyla sıkı bir bağ içerisinde. …Ve doğa kadar naif, doğa kadar samimi ve yalınlar… Pamir Dağları’ndaki en büyük etnik grup olan Taciklerin çoğunluğu, Tacikistan’ın doğu bölgelerinde ve Afganistan’ın kuzeydoğusunda yaşıyor. Bu topluluğun ana dili Tacikçe, Farsçaya yakın. Kırgızistan’ın dağlık bölgelerinde yaşayan Kırgızlar da göçebe bir yaşam tarzını benimsemiş, geçimlerini hayvancılıkla sağlıyor. Kırgızca, Türk dilleri ailesine mensup bir dil. Köylerinden geçtiğimiz Wakhi ve Shugni halkları, Pamir Dağları’nın daha izole bölgelerinde yaşıyor, tarım ve hayvancılıkla uğraşıyor, doğu İran dilleri grubundan Wakhi ve Shugni dillerini kullanıyor.
Duşanbe'nin Mergon Pazarı
Yarı göçebe bir yaşam tarzı benimsemiş Pamir halklarının kültürü, büyük ölçüde coğrafi ve iklimsel koşullardan etkilenmiş. Zorlu yaşam şartları, dayanışmayı ve toplumsal bağları güçlendirmiş. Yaz aylarında yüksek yaylalara göç ederken, kış aylarında daha korunaklı vadilere geri dönüyorlar. Temel geçim kaynağı hayvancılık ve tarım. Dağlık alanda koyun, keçi ve yak gibi hayvanlar besleniyor. Tarım ise genelde vadilerde… Zaten neredeyse bahçeler bile ekili… Arpa, buğday ve patates gibi dayanıklı bitkiler yetiştiriyorlar. Yolumuzun üzerinde kimi kez dut, erik, kiraz… ağaçları bize cömert lezzetlerini sunmaktan geri kalmadı.
Pamir halklarının büyük çoğunluğu Müslüman. Ancak burada İslam yerel geleneklerle harmanlanmış ve kendine özgü bir yapı kazanmış. Özellikle Şiiliğe bağlı İsmailî mezhebine mensup olanlar, Pamir Dağları’nda yaygın olarak bulunuyor. Bu mezhebin lideri IV. Ağa Han (Kerim Ağa Han olarak da biliniyor, Şiiliğin İsmailî mezhebinin kırk dokuzuncu ve şimdiki imamı) bölgede büyük saygı görüyor ve sosyal projelere destek sağlıyor.
Wahkan Vadisi'ndeki Sufi Mubarak'ın mezarının yanındaki İsmalî evinde dinleti
Bu maceramızın dönüşünde, Temmuz 2024’te haber ajanslarına düşen bir habere göre başörtüsünü yasaklayan yeni bir yasa Cumhurbaşkanı İmamali Rahman tarafından imzalanarak yürürlüğe girdi. Taliban yönetimindeki Afganistan ve Mollaların iktidarındaki İran ile yakın komşu olan bu eski Sovyet Cumhuriyetinde (başka bazı Orta Asya ülkelerindeki gibi), “toplumda dini radikalizmin yayılmasını önlemek için” başta başörtüsü olmak üzere “İslami semboller”in yasaklandığı duyuruldu.
Pamir Dağları’nın halkı, doğayla iç içe yaşam tarzları, zengin kültürel mirasları ve güçlü toplumsal bağlarıyla dikkat çekiyor. Bu halk, zorlu coğrafi koşullara rağmen kendine özgü bir yaşam biçimi geliştirmiş ve korumuş.
Pamir Dağları’nın büyüleyici güzelliği, doğanın ihtişamını gözler önüne seren romantik bir masal gibi… Bu dağlar, gökyüzüne doğru uzanan ihtişamlı zirveleri ve masalsı vadileriyle, adeta aşkın ve efsanenin buluştuğu bir yer. Güneşin ilk ışıklarıyla aydınlanan doruklar altın sarısına boyanırken, gölgeler vadilere doğru uzanarak gizemli bir atmosfer yaratıyor. Geceleri Pamir Dağları, yıldızların sonsuzluğa yayıldığı bir cennete dönüşüyor. Ay ışığı, karla kaplı zirvelerde dans ederken, her köşe başında bir sevda öyküsü saklıymış gibi… Rüzgârın estiği anlarda, dağların sessizliği, sanki doğanın fısıldadığı romantik bir şiir gibi... Pamir’in buzul nehirleri, dağların eteklerinden süzülerek ilerlerken, sevgi dolu bir öykünün satır aralarında akıp giden zaman gibi… Nehirlere eşlik eden yeşil çayırlar, çiçekler, meyve bahçeleri doğanın en saf duygularını yansıtıyor. İlkbaharda Pamir Dağları, yeni filizlenen çiçeklerin ve kuş cıvıltılarının coşkusuyla canlanır adeta sevdanın en güzel ifadesiymişçesine… Dağların tepesindeki göller, berrak sularıyla gökyüzünü ve çevredeki dağları aksederken, parlayan umudu andırıyor. Pamir Dağları’nın manzarası, her zirvesi, her vadisi, her akarsuyu, insana sevginin ve doğanın yüceliğini hatırlatıyor. Bu romantik doğa harikası, ziyaretçilerini her defasında yeniden büyülüyor, kalplerde unutulmaz izler bırakıyor.
İşte! Böylesi duygularla ayrıldım, Pamirlerden…