Haber fotoğrafı: Kripto para platformu TRON'un kurucusu Justin Sun, duvara bantlanmış muza 6,2 milyon dolar verdi.
“Dal parçaları, ısırılmış ekmek, yanmayan bir ampul. Tüm bu nesnelerin sanatsal bir değeri var mı, yoksa büyük bir kandırmacanın mı içindeyiz?”
Claude Monet’nin nilüferlerine bakarken kimse aldatıldığını düşünmez ama Miro’nun üçlü mavi resmi, birilerine “Bunu ben de yaparım” dedirtebilir. Soyut olan, bakan açısından problemdir. Alışılmış biçimleri göremeyen seyirci cevap aramaya başlar, önceden kitap karıştırmadıysa çağrışımlara, duygulara başvurur. Bağ kurulursa sanat dünyası bir sanatsever kazanır. Bu ne iyi bir şeydir!
Vaktiyle güçlü bir şahsiyet resme soyunmuş, maharetsiz ellerinden çıkan bir at tablosu “ünlü” olmuş, hatta sergilendiği galeri “atsanat” diye anılmıştı.
Güçlü şahsiyetin 90’larda milyonlarca lira fiyat biçilen resimleri, 2021 tarihli habere göre 2.500 liraya alıcı bulamadı.
Yani yaptığınız işi “sanat” diye kabul eden bir sermayedar veya uzman bulursanız bir bakmışsınız sanatçı oluvermişsiniz. Tabii herkes o kadar şanslı değil, ama yeterince ikna edici bir metin kaleme alırsanız, bir küratör de onaylarsa aradan sıyrılabilirsiniz.
Baktığımız nesne sanat mı değil mi, kararını vermek çağdaş sanatla beraber zorlaştı. Google’ı karıştırıp modern sanat ve çağdaş sanat karşılaştırması yaptık, sonra 2019’da baştaki cümleyi kurup çarşıyı karıştıran Avelina Lésper’e danıştık. Gerçekten ilginç saptamaları var.
Dünyaca ünlü Éduard Manet, 1863’te dönemi için acayip bir resim yaptı ve ilk modern ressam olarak kabul edildi. O acayip resim Kırda Öğle Yemeği idi; sanatın yüce ve destansı konuları işlemesi gerektiği fikri bir yana atıldı, gündelik hayat ve sıradan insanlar böylece tuvale adım attı. Sanat tarihçileri açısından Manet yalnızca modern hayatı tasvir ettiği için değil, aynı zamanda teknik hilelerle gerçeği aynen taklit etmediği için önemliydi. Bu resim, yeniliğin ve yerleşik normlara başkaldırmanın sembolü haline geldi. 208x264,5 cm’lik tuval, düşünme biçiminde devasa bir devrim yapmıştı.
Bu devrimin etkisindeki sanatçıların “modern” diye adlandırılmasının nedeni, akademik öğretinin izinden gitmemeleriydi. Modernler Picasso, Dali, Chagall derken efsane bir grup olmuşlardı; 1860’lardan 1960’ların sonuna kadar büyük fırtınalar kopardılar. Artık ehlileşmiş klasikler arasındalar ve fiyatları uçtu gitti.
Femme à la montre 1932 tarihli resim, Picasso’nun sevgilisi Marie-Thérèse Walter’ın pek çok portresinden biri
Geçen yıl Picasso’nun Femme à la montre eseri, 139 milyon 363 bin 500 dolara, Gustav Klimt’in Dame mit Fächer eseri ise 106 milyon 756 bin 354 dolara alıcı bulmuş.
Modern sanatçılar içsel deneyimlerinden süzdükleri mesajlarını duyguları, düşünceleri kışkırtarak vermeyi seçtiler. Örneğin, empresyonizm, her an değişen ışığın peşine düşerken, kübizm nesneleri geometrik şekillere bölüyordu. Empresyonizm, kübizm, sürrealizm ve soyut dışavurumculuk gibi bütün büyük hareketler, özgün stil ve felsefi yaklaşımlarını oluşturarak sanat tarihine damga vurdu.
Modernle çağdaşı nasıl ayıralım…
Modern sanat ve çağdaş sanatı ayırmanın en kolay yolu tarihe bakmak. 60’ların sonundan günümüze kadar gelenler çağdaş sanat eseri sayılıyor. Temel bir ayrım da odağın, estetikten kavrama kayması… Sanatçının işini kişisel arayışıyla bütünleştirmesi, sayısız sanatçı ve sayısız olasılıkla sonuçlandığı için çağdaş sanat, belirleyici bir tarza, tanımlayıcı bir özelliğe sahip olmamakla eleştiriliyor.
Çağdaş sanat, deneysellik ve özgürlükten besleniyor, üretim süreci öne çıkıyor ve izleyiciden katılım bekleniyor. Sanatçılığın ilk kuralı olan toplumsal normlara başkaldırmak dışında, sanat biçimleri arasındaki sınırlar da yıkıcı niyetlerden payını alıyor. Çağdaş sanatçılar, teknoloji, kültürel çeşitlilik, küreselleşme, iklim değişikliği, göç gibi güncel olaylara el atıyor; sanatı toplumsal ve politik eleştiri için bir araç olarak kullanıyorlar. Değişimi yönlendiren bir güç olma iddiası taşıyorlar.
Ai Weiwei Çin devletine yönelttiği eleştiriyi Han hanedanına ait 2.000 yıllık bir vazoyu kırarak sergilemişti.
Kavramsal sanat, dijital sanat ve performans sanatı çağdaş sanatın şemsiyesinde. Tartışmalı temalar kullanan çağdaş sanatçılara Ai Weiwei, iyi bir örnek. İnsan hakları, ifade özgürlüğü ve devlet otoritesi ile ilgili eleştirilerini yansıttığı provakatif eserleriyle ünlü.
Yenebilir sanat
Bu işin kitabi tarafı, icraat başka… Kişisellik “ben yaptım, oldu” noktasına gelince, sınırsızlığın saçmalığa evrilmesi kolaylaşıyor. Pek çok sergide “Burada sanatçı ne demek istemektedir?” diye düşüncelere daldığım olmuştur. Başkaları da böyle düşünmüştür ama insanlar uzmanlarca onaylanan eserlerle ilgili konuşmak istemez genelde.
2023’te Maurizio Cattelan Kore’de katıldığı sergide duvara bir muz bantlamıştı. Muzu aç bir öğrenci yedi.
Perrotin Galerisi, muzun küresel ticareti sembolize ettiğini, aynı zamanda bir mizah aracı olduğunu söyledi
Aynı sanatçı 2019’da yine muzu bantladığında başka bir sanatçı yemiş ve yaptığını sanatsal bir performans olarak nitelemişti. İlk iki muz 120.000 dolara satılmış. Sanatçı diyor ki: “Aslında eserin kendisini satın almıyorsunuz; bu bir muz, çürüyecek. O zaman ne satın alıyorsunuz? Sanat sertifikasını. Esasen nesneyi değil, fikri satın aldınız. Muz bozulduğunda, sahibi sanatçının talimatlarına göre onu değiştirebilir. Yine de bir Cattelan olarak kabul edilecektir.” Yerseniz!
2019’da Avelina Lésper çağdaş sanat tartışmalarına bodoslama daldı. Hatta konuşmakla kalmayıp eyleme geçti; Gabriel Rico’ya ait, ince bir cam üzerinde taş, futbol ve tenis topu, bıçak, tüy, sopa gibi objelerin asılı bulunduğu eserin yanına bir meşrubat kutusu koyarken, cam parçalandı ve nesneler saçıldı.
Avelina Lésper: “Sanat üretme sürecinde, iletişim kurabilecek, başkalarının duygularına ortak olabilecek bir obje yaratmaya dair bir istek vardır.”
Lésper, “Sanki eser benim yorumumu duymuş, ne düşündüğümü hissetmiş gibiydi. Çalışma parçalandı ve yere düştü” dedi. Galeri, bu davranışı “muazzam bir profesyonellik ve saygı yoksunluğu” olarak değerlendirdi, ancak sanat eleştirmenin kazasını “performans sanatı” olarak görüp alkışlayanlar da oldu.
Para aklama yolu mu…
Sanat eleştirmeni Lésper, Çağdaş Sanatın Sahtekârlığı kitabına şöyle başlıyor:
“…Önceden çağdaş sanat addettiğimiz şey, günümüzde bir ideolojiye, eleştirenlerin hiçbir sorgulama yapmasına olanak tanımayan koyu bir tutuculuğa dönüştü. Çağdaş sanat teorisyenlerinin tesis ettiği dogmaların bazılarına hepimiz aşinayız: Sanatı meydana getiren eserler değil fikirlerdir; herkes sanatçıdır; sanatçının sanat addettiği her şey sanattır ve elbette küratör sanatçıdan üstündür. Böyle bir özen karşıtlığı sayesinde üşengeçlik, zıpçıktılık, zekâ eksikliği gibi kavramlar bu sahte sanatın birer değerine dönüştü ve her şey müzelerde sergilenebilir hale geldi. Hiçbir estetik değeri bulunmadan sanat diye sunulan nesneler bu dogmatizmin buyurduğu şekilde, bir otoritenin buyurduğu prensiplere tamamen boyun eğerek kabul edilmekte.”
Röportajında eli artırıyor:
“Sanat, herkesin anlayabilmesi için bir açıklamaya, aracıya ihtiyaç duymayandır. Diğer türlüsü piyasa ya da akademik teamüllerin güdümünde oluşturulmuş, tasdik edilen bir piyasa ürünüdür, ne estetik ne teorik olarak hiçbir değeri olamayan, farazi değerlenmiş objelerdir. Sempati kazanma peşinde koşan, eser ürettiğini sanan sanatçılarla doludur bu yüzden piyasa. Bu piyasayı da yaratılan algı nedeniyle eleştiremiyorsun, çünkü cahil yerine konuyorsun... Eğer beğenmiyorsan anlamıyorsundur… Bu nedenle sergilenen eserleri retoriğe boğarak estetik değerini anlamsızlaştırırlar, fakat müzeye girmek için kimseden diploma istenmez. Bu konformist bir bakış açısıdır… Ticaret ağını ve kara para aklama imkânını devam ettirmek üzere kurulmuş bir sistemin içindeyiz… Artık ortada sanat eserinin bile olmasına gerek yok, size ait olduğunu belirten bir kâğıt parçasıyla para transferi yapar gibi sanat eserini fiktif olarak alıp satabiliyorsunuz… Bir krizin içindeyiz…”
Lésper bir örnekle süreci açıklamış. Galerinin bir köşesine dayanmış dalların fiyatını sormuş. Dalların koyulacağı alana göre değişir, demişler. Lésper iki metrelik bir alan, cevabını verince 40.000 avro fiyat çıkmış. Ancak oradaki dallar kastedilmiyormuş. Başka dallarla beraber sanatçıdan onaylı bir sertifika verilecekmiş. Lésper işte buna para aklama diyor.
Son bir alıntıyla bitirelim:
“Bir diktatörlüğün istediği şey nedir? Eleştiriyi susturmak. Toplumlar eleştirmeyi bıraktıklarında konformist bir topluma dönüşürler ve manipüle olabilir hale gelirler.”
O atı o sergiye koymasalardı iyiydi.
Kaynaklar:
Avelina Lésper, Çağdaş Sanatın Sahtekârlığı, Tellekt, 2022.
https://www.gazeteduvar.com.tr/kultur-sanat/2020/02/10/sanat-elestirmeni-yanlislikla-20-bin-dolarlik-eseri-parcaladi-eser-ne-hissettigimi-anladi
https://mustafaturgut.com.tr/conta-sanat-pardon-cagdas-sanat-avelina-lesper/
https://www.britannica.com/story/how-many-electoral-college-votes-does-each-us-state-have
https://eksisozluk.com/avelina-lesper--6215819
https://www.artmajeur.com/tr/magazine/5-sanat-tarihi/kirda-ogle-yemegi-edouard-manet/333553
https://danslegris.com/blogs/journal/modern-art-vs-contemporaryart?srsltid=AfmBOop4RzmXVR1gF7xPTPWB27pgV4P3M8T8DqTb8SidWtNYfTtOwAiu
https://artdogistanbul.com/2023un-en-pahali-eserleri/#:~:text=1%2D%20Picasso%2C%20Femme%20%C3%A0%20la,milyon%20363%20bin%20500%20dolar&text=Hay%C4%B1rsever%20Emily%20Fisher%20Landau'nun,pahal%C4%B1ya%20sat%C4%B1lan%20ikinci%20Picasso%20eseri.
https://www.vogue.com/article/the-120000-art-basel-banana-explained-maurizio-cattelan
https://edition.cnn.com/style/article/student-eats-maurizio-cattelan-banana-art-south-korea-intl-hnk/index.htmlhttps://www.haberturk.com/kenan-evren-in-tablosu-satilamiyor-2952506