Haber fotoğrafı: Kimono
Giyinmek… Öyle bir kelime ki, hakkında odalar dolusu kitaplar yazılsa bile ne gerçeğine ne de tarihçesine ulaşabiliriz. Cennet Bahçesinde bir incir yaprağı ile başlayan giyinmek, bir anlamda örtünme yolculuğu, her yıl değişen moda anlayışı ile günümüze kadar geliyor. Dünya döndükçe, insanoğlu hayal gücünü kullandıkça süregelmeye devam edecek.
Kıyafet sadece bir tarz değildir. Giyinmek bir toplumun kültürel kimliğini ve tarihini de yansıtır. Bazen bir renk, bazen aksesuar hemen bir ülkeyi anımsatır. Anımsatmakla kalmaz, bizi o ülkeye götürür adeta…
Bugün dünyanın farklı coğrafyalarındaki yöresel kıyafetleri inceledik. Bu incelemenin sonunda, ülkelerin simgeleri haline gelen kıyafetleri bulduk. Japonya’nın kimonosundan Türkiye’nin bindallısına, İskoçların eteklerine, Amerikan kovboy tarzından Aborjinler’e, Afrika’nın rengârenk kıyafetlerine, Meksika sombrero’larına göz atacağız. Kısaca 7 kıta gezeceğiz…
Bir Asya klasiği Kimono
İlk durağımız Japonya. Teknoloji ile geleneksel yaşamın içiçe geçtiği, bir Doğu Asya ülkesi olan Japonya, bahar aylarındaki sakuralar ile ünlü bir ada ülkesidir. Çay seremonileri, temizliği, doğaya olan saygısı ve uzun yaşam beklentisi ülkeyi en iyi şekilde tanımlar. Japonya deyince akla ilk gelen elbette kimonodur.
Geniş kollu, uzun ve kuşakla bağlanan bu elbise özel günlerin vazgeçilmezidir. Kuşağına obi adı verilir. Kimononun geleneksel kumaşı ipektir. İlk zamanlar kimonoları sadece samuray sınıfı liderleri giyerken daha sonraları her statüdeki insanlar kimono ile tanışmış. Ve kimonoların üzerindeki her renk her desen ayrı bir anlam taşır olmuş. Japonya’da kırmızı yasak renk olmasına karşın, iç astarlarda ve iç çamaşırlarında kırmızı renk işlemeler kullanılmaya başlanmış. Kimonolardaki turna motifi, bu kuşun tek eşli olmasından kaynaklanıyor. Uzun ömrün ve şansın simgesi de olduğu için düğün kimonolarının vazgeçilmez motifidir. Krizantem çiçeği de İmparatorluğun simgesi olduğundan kimonolarda sıkça kullanılan bir çiçek... Kimonolarda renklerin ayrı bir önemi var. Pembe gençliği, mor asaleti, mavi okyanusu temsil ediyor. Kırmızı renk ise kötü ruhları uzaklaştırıyor.
Avrupa’da erkekler de etek giyebiliyor
Şimdi bir başka adaya geçiyoruz. Birleşik Krallık olarak adlandırılan dört ülkeden biri İskoçya’dır. İskoçya zengin kültürü ve doğa güzellikleri ile tanınır. Ayrıca geleneksel içkisi viski ve özellikle erkeklerin giydiği ekose etekler bu ülkenin adeta simgesi haline geldi.
Bu etekler ilk olarak 8 metrelik kumaşlardan üretiliyordu ve tek parça bir kıyafetti. Bir pelerin ve omuzlardan dökülen bu büyük kumaş parçası daha sonra iki parça kıyafet haline geldi. Kolaylıkla kuruyabilen bir giysi olduğu için ülkenin coğrafi yapısına olduğu kadar iklim şartlarına da uygundu. Tarlada çalışırken giydikleri uzun gömlekler ve uzun çoraplarla omuzlarına aldıkları battaniyeler, fabrikalarda çalışmaya başladıklarında şekil değiştirdi. Fabrika yaşantısı bu kıyafete uygun değildi. Battaniyeler etek ile yer değiştirdi. Böylece ilk kilt oraya çıktı. İskoç eteği 18. yüzyılda bir isyan sembolü idi. Kıyafet Yasası İskoçlar üzerinde bir baskı oluşturmak amacı ile ortaya çıksa da İngiliz Ordusunun içindeki “dağlı” İskoçlar bu yasadan muaf tutuldular. 1782 yılında kaldırılan yasayla İskoçların politik başkaldırısı simgesinden öte gündelik kıyafet haline geldi. Farklı renkler, farklı klanları temsil etse de eteklerin kumaşı ve rengi, giyen kişinin ekonomik şartlarını da ele veriyordu. Günümüzde moda dünyasında bile yerini alan bu etekler, yeni tasarımlarıyla geçerliliğini koruyor.
Güneş ve şapkası
Yolculuğumuza devam ederken güneşli bir Meksika gününe merhaba diyor, sombrerolarımızı takıyoruz kafamıza.
Sombrero ismini İspanyolca ‘gölge’ manasına gelen sombra’dan alır. Takıldığında yüzün hemen gölgede olması, şapkanın bu ismi almasına neden olmuştur. Meksika kıyafetleri söz konusu olunca Frida Kahlo’dan söz etmemek olmaz. Frida Kahlo Meksika kültürünü dünyaya tanıtma misyonunun öncüsü idi. Kıyafetleri, kimliğinin yanı sıra politik duruşunu da ortaya koymuştur. Frida saçlarını iki yandan örer, iki parçalı huipil adı verilen renkli işlemli uzun etekler giyerdi. Güçlü, bağımsız kadın figürü ve feminist duruşu ile Frida Kahlo estetik olduğu kadar politikti. Huipil’in kökeni Maya ve Aztek uygarlıklarına kadar dayanır ve bir kültürel miras olarak kabul edilir. Huipil, el dokuması pamuk veya ipekten yapılır. Renkli iplikler ve boncuklarla süslenir. Desenler doğadan, mitolojiden ve günlük yaşamdan ilham alır. Huipil, kişinin dinî inanışlarından, medeni durumuna kadar birçok konuda ipucu verir. Kadınların baş örtüsü gibi kullandıkları, aynı zamanda bebeklerini taşıdıkları şalın adı rebozodur. Mariachi müzisyenlerinin giydiği geleneksel kıyafetin adı charrodur. Erkeklerin omuzlarına atılan rengârenk dokuma şalların adı zarapedir.
Giyinmek şart mı?
Avustralya’nın yerli halkı Aborjinler açık hava ya da basit evlerde yaşarlar. Kıyafetleri de genellikle doğal malzemelerden yapılır. Giyinmek onlar için bir ihtiyaç değildir.
Çıplaklık ayıp değildir. Vücudun birçok yeri açıkta olmasına rağmen, tecavüz ve seksle ilgili suçun nerdeyse hiç işlenmediği bir duraktır Aborjinler. Tarih boyunca vücudu boyamak giyinmekten daha önemli olmuştur. Kırmızı, sarı, beyaz ve siyah renklerin hâkim olduğu toprak boyalarıyla vücuda desenler çizmek bir gelenektir. Bu desenler kişilerin bağlı olduğu kabilenin totemini, yaşını ve gördüğü rüyaları bile sembolize edebilir. Bazı soğuk bölgelerde, kanguru gibi hayvanların derilerinden yapılan çolak adı verilen pelerinler giyilirdi. Bazı bölgelerde ağaç kabukları işlenir, yumuşatılır ve örtü olarak kullanılırdı. Hayvan derilerinin yanı sıra ot etekler, kürkler, bitki lifleriyle örtünülürdü. Aborjinler için takılar önem taşır. Tüyler, kemikler, dişler adeta birer mücevher gibi kullanılırdı. Günümüzde Aborjinler çağdaş kıyafetler giyseler de bazı geleneksel moda tasarımcıları Aborjin tarzını modernize ederek yok olmamasını sağlıyorlar.
İnuit mi dediniz?
İnuit giyim tarzı, Kuzey Kutbu’nun dondurucu soğuklarına karşı hayatta kalmak için yüzyıllar boyunca geliştirilen, doğayla tamamen uyumlu ve oldukça kullanışlı bir giyim biçimidir. Hem günlük yaşamda hem de avcılıkta vücut sıcaklığını korumak üzerine tasarlanmıştır.
İnuit derken fok, bir tür ren geyiği olan karibu ve deniz kuşlarından yapılan kıyafetler giyiyor, üşümemek için savaş veriyorsunuz. Cinsiyet, mevsimsel ihtiyaçlar, kabilelerin gelenekleri bu kıyafetlerde önemli role sahip. Püsküller, zıt renkler, boncuk işlemeler inuit tarzın süsleri. Kadınların parkalarında bebekleri taşımaları için tasarlanan torbalara amaut adı veriliyor. Eldivenler, diğer parmakların ısılarının birbirine geçmesi için tek parmak şeklinde. Fok derisinden çizmeler, yüzü soğuk rüzgârlardan koruyacak kadar kürkle çevrilmiş başlıklar, İnuit giyim tarzının başlıca özellikleri. Günümüzde elbette teknoloji, soğuğa karşı koymanın yollarını arıyor. Ancak modacılar İnuit giyim tarzının yok olmaması için uğraş vermeye devam ediyorlar.
Afrika sıcağında neler giyilir?
Afrika sıcağının bedenleri kavurduğu ülkelerde neler giyiliyor? Bu konu, Afrika gibi geniş bir coğrafyadan söz ederken, sınırlandırılması oldukça zor. Deniz kıyısı ülkeler, kabileler, çöl sıcağı ve daha birçok parametre Afrika giyimini etkilemekte. Ortak özellik çok renkli, sentetik kumaşlardan uzak, el dokuma pamuklu kıyafetler, geniş kesimler... Senegal ve Mali’de bol dökümlü boubou, Kenya ve Tanzanya’da parlak desenli kanga ve kitenge adı verilen kumaşlar ön planda.
Afrika’da giyinmek; yaş, sosyal statü özellikle kadınlarda evli olup olmamayla doğrudan ilişkili. Örnek vermek gerekirse, Zulu kabilesinde bekâr genç kadın saçını kısa keserken, nişanlı kadın saçını uzatır, evliler ise tüm vücutlarını örterler. Afrika demek boncuk kolye, iri küpe, hızma, hal-hal demek. Saça takılan süslemeler ayrı değer taşıyor. Afrika’dan söz ederken iki ayrı kültürden söz etmek gerek. Kentlerde yaşayan ve tamamen ticaretle uğraşanlar güncel giyimi tercih ederken kırsal kesimde ikamet edenler geleneksel kıyafetleri üzerlerinden çıkartmıyorlar. Ayrıca Afrika çok büyük bir 2. el pazarı. Hayır kurumları vasıtası ile Afrika’ya yönlendirilen 2. el kıyafetlere bazı bölgelerde mitumba adı veriliyor. 2. El pazarı yerel üretici için tehdit oluşturuyor. Alt sınıf için gönderilse de 2. el giyim, tüm sosyal sınıflarda yaygın. Fildişi Sahili, Nijerya ve Kenya’da satışların kontrol altına alınabilmesi açısından 2. el ithalat ve bağışı tamamen yasaklandı. Bu giysilerin tekrardan pazara kazandırılması bir iş kolu olarak da düşünülmekte. İstatistikler, -bu açıdan bakıldığında- böylesi bir yasağın Uganda’da 50.000 kişinin işsiz kalacağını işaret ediyor
Amerikan kovboyları dünyaya meydan okuyor
Kovboy bir yaşam tarzıdır, kovboy bir başkaldırıdır, kovboy Amerikan Batı kültürünün vazgeçilmezidir. Filmlerde gördüğümüz geniş kenarlı şapkalar, kareli flanel gömlekler, uzun kollu nakışlı ve püsküllü gömlekler, gerçek yaşamda da yerini alır.
Dayanıklı jean pantolonların anavatanı da Amerika’dır. Yüksek bel pantolonlarla deri aksesuarları birlikte kullanmak kovboy stilinin ana hatlarıdır. Western, bir anlamda kovboy kültüründen ilham alan bu tarz zamansız bir moda akımıdır. Özgündür, dayanıklıdır, rahattır ve güçlü bir görselliğe sahiptir. Bu giyim tarzı öncelikle deri veya süetten yapılmış kalın topuk, sivri burun çizmeleriyle öne çıkar. Ve bu çizmeler sadece kış aylarında değil, yazın kavurucu sıcağında mini eteklerle bile giyilebilir. 19. Yüzyılda Amerika’nın uçsuz bucaksız arazilerinde at üstünde yaşamlarını sürdüren kovboylar için dayanıklılık ve rahatlık bu giyim tarzında baş rolü oynamaktadır. Günümüzde de çok sevilen, özellikle gençler tarafından benimsenen kovboy tarzı için, modacılar her sene yeni bir koleksiyon hazırlarlar.
Bindallıyı unutmayalım
Uzak diyarlara gidip çeşitli coğrafyalarda, çeşitli iklim şartlarında dolaştık. Neler giyilir, neler takılır diye araştırdık. Ülkemizin en çok beğenilen, kına gecelerinin vazgeçilmezi bindallıyı anlatmadan yazımız tamamlanmazdı
Bindallı bir, saray kadını kıyafeti idi. 19. Yüzyılda, kına gecesi, bayram ve törenlerde bindallı giymek bir gelenekti. Zaman içinde Anadolu’nun tüm bölgeleri, kendi motifleriyle bezenmiş bindallılar yarattılar. Kumaş kalitesi, işlemenin yoğunluğu, renkler, desenle birleşince bir kıyafet değil adeta bir sanat eseri çıkıyordu ortaya. Bindallı, isminden de anlaşılacağı gibi yüzlerce dal çiçek ve yaprak modellerini içeriyor. Uzun yıllardır süregelen bu geleneğin motiflerinin zaman içinde bir anlam kazanması doğaldır. Buna göre nar, lale ve karanfil motifleri bereket ve güzelliği, sarmaşık ve üzüm dalı uzun bir yaşam ve bağlılık anlamına geliyor. Hilal ve yıldız da Osmanlı’nın millî sembolleridir. Bu işlemeler genellikle kadife, atlas gibi kumaşlar üzerine altın sırma ve gümüşler kullanılarak tamamlanır. Günümüzde eski bindallılar ailelerin nostaljik bir parças olarak saklanmakla birlikte, geleneksel olarak kullanmak isteyenler için modernize edilerek üretilmektedir.
Kaynakça:
https://www.paraf.com.tr
https://kulturveyasam.com
https//tr.wikipedia.com
https://blog.kiltmarkers.com
https://www.britannica.com/topic/Inuit-people
https://www.barcelo.com
https://aktifzeka.com/western-tarzi-giyim-nedir-nasil-yapilir/
https://dergipark.org.tr