Haber Fotoğrafı: Progressive ses sihirbazı Alan Parsons

Haziran ayı yazın müjdecisi olarak karşımızda! Güneşin sıcaklığını hissettirdiği, günlerin uzayıp keyfin çoğaldığı bu dönemde şehir, enerjisini açık havaya taşıyor. Parklar, konser alanları ve sokak festivalleri renkleniyor, kültür-sanat dünyası heyecan verici etkinliklerle dolup taşıyor. Tatil planları yapılmaya başlanmışken, kısa kaçamaklar ya da şehirde geçirilen keyifli anlar için ilham verici alternatifler de çoğalıyor. Yaz sofralarının ferahlığı menülere yansıyor, edebiyat dünyası deniz kenarında okunmayı bekleyen kitaplarla raflarda dikkat çekiyor. Haziran’ın coşkusunu dolu dolu yaşamak isteyenler için, bu ayın öne çıkan etkinliklerini, keşfedilmeyi bekleyen adreslerini ve kitap önerilerini sizler için derledim.


Ne dinleyelim ǀ KONSER
Progressive ses sihirbazı Alan Parsons, ölümsüz şarkılarıyla 11 Haziran akşamı saat 21.00’de Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesinde. Rock tarihinin en başarılı albümlerinin ilham kaynağı, progresif rock ve senfonik müziğin efsanevi ismi İngiliz müzisyen, kariyerinde 50. yılı geride bıraktı. Alan Parsons Live Project, The Show Must Go On turnesi kapsamında hayranlarıyla buluşacak.

Alan Parsons Konserini kaçırmamak için 5 geçerli sebebiniz var:
1. Alan Parsons neden “ses sihirbazı” olarak anılıyor?
Alan Parsons, prodüktörlük ve ses mühendisliği alanındaki ustalığıyla tanınıyor. The Beatles ve Pink Floyd gibi efsanelerle çalıştı, özellikle Pink Floyd’un The Dark Side of the Moon albümündeki katkılarıyla ses mühendisliğinde çığır açtı. 13 Grammy adaylığı da bu unvanını destekliyor.
2. Alan Parsons Live Project konseri ne zaman ve nerede gerçekleşecek?
Efsanevi müzisyen, “The Show Must Go On” turnesi kapsamında 11 Haziran akşamı Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesinde İstanbul’daki hayranlarıyla buluşacak.
3. The Alan Parsons Project’i bu kadar özel kılan nedir?
Grup, konsept albümlerle progressive rock’ı pop unsurlarıyla harmanlayarak hem müzikal hem de tematik derinlik sunuyor. “Eye in the Sky” ve “Old and Wise” gibi şarkılarla bir döneme damga vurdular ve kült statüsüne ulaştılar.
4. Bu konser neden kaçırılmamalı?
Çünkü Alan Parsons, 50 yılı aşan müzikal birikimi ve unutulmaz şarkılarıyla sahneye çıkacak. Bu konser, müzik tarihine tanıklık etmek ve zamanın ötesinde bir deneyim yaşamak isteyenler için eşsiz bir fırsat sunuyor.
5. Konser biletleri verede satılıyor?
Biletler biletix ve biletinial web siteleri üzerinden satışta. Erken davranmakta fayda var; çünkü bu geceye yoğun ilgi bekleniyor.

Bugüne kadar çok sayıda prestijli ödüle ve tam 13 Grammy adaylığına adını yazdıran dünyaca ünlü sanatçı, 1974 yazında Abbey Road Stüdyoları’nda Eric Woolfson ile tanışmasının ardından The Alan Parsons Project’i kurarak 1976-1987 yıllarında 10 tematik albümü dinleyiciye ulaştırdı. Farklı hikâyelerden yola çıkarak kurguladıkları konsept albümlerle sayısız hite imza atan The Alan Parsons Project, progressive rock’ı pop ile bütünleştiren büyüsüyle tüm dünyayı etkisi altına aldı ve kült mertebesine ulaştı. Albümlerini dönemin en iyi stüdyo müzisyenleri ve vokalistleri eşliğinde kaydeden The Alan Parsons Project, 1982 tarihli soft pop/rock klasiği ‘Eye in the Sky’ ve ‘Old and Wise’ şarkıları ile tarih yazdı.
Bu özel geceye katılın ve siz de efsanenin bir parçası olun. Biletler biletinial.com’da

Ne izleyelim ǀ BALE
The Imperial Russian Ballet Company / Swan Lake-Kuğu Gölü Balesi, 19 ve 20 Haziran’da Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesinde. Bolşoy Tiyatrosu solisti Gediminas Taranda tarafından 1994 yılında kurulan, dünya çapında ünlü dansçılarla iş birliği yaparak büyük başarılar elde eden ve pek çok uluslararası festivalde yer alan The Imperial Russian Ballet Company, Çaykovski’nin unutulmaz başyapıtı Kuğu Gölü Balesi ile Türkiye Turnesi kapsamında ilk kez izleyicisiyle buluşuyor.

Rus klasik balesinin doğuşu sayılan, Çaykovski’nin bu unutulmaz başyapıtı kötü bir güç tarafından kuşa dönüştürülen Odette’in, masalsı bir atmosferde aşk, ihanet ve dönüşüm temalarını işleyen hikâyesini anlatır. Genç prens, kuğu prensesine sonsuz aşkına yemin eder ancak kötü büyücü Odile’e aldanarak bu sözüne ihanet eder. Sonunda, öykünün kasvetli sonu değişir ve prens ile kuğu, kötü büyüyü bozmayı başarır. Muhteşem koreografisi, büyüleyici kostümleri ve Çaykovski’nin unutulmaz müziği ile Kuğu Gölü her yaştan izleyiciye eşsiz bir deneyim sunuyor. Biletler biletinial.com’da

Nereye gidelim ǀ FESTİVAL
4-5-6 Temmuz’da Büyükada Yörükali Tesislerinde gerçekleşecek olan FYI Büyükada Festivali’ne katılmayı düşünenler, bir an önce ister kombine ister günlük biletlerini satın alsınlar. Deniz, kum, güneş, müzik, dans, çeşit çeşit workshoplar ve bolca eğlence Büyükada’da sizleri bekliyor olacak. Pinhani, Adamlar, Jakuzi Emre Fel, Nova Norda, Mela Bedel ve daha pek çok sanatçı ve grubun karılacağı bu festivalde, eşsiz bir deneyim sizleri bekliyor. Müziğin her türüne ev sahipliği yapan bu festivale katılarak unutulmaz anılar biriktirmek elinizde. Biletler biletix.com’da.

Neyi Kaçırmayalım ǀ KLASİK
Baba filminin tutkunlarına bir müjdem var. Francis Ford Coppola imzalı başyapıt The Godfather’ın (Baba), Nino Rota imzalı ölümsüz film müzikleri, 14 Eylül’de Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda, 16 Eylül’de ATO Congresium Ankara’da, 18 Eylül’de ise İzmir Kültürpark Açıkhava Tiyatrosunda dev ekran gösterimiyle eş zamanlı olarak 65 kişilik İstanbul Film Orkestrası tarafından canlı olarak icra edilecek.

Sinema tarihinin en etkileyici yapımlarından biri olarak kabul edilen The Godfather, benzersiz bir sahne deneyimiyle izleyiciyle buluşacak. Piu Entertainment organizasyonuyla Türkiye’ye gelecek olan bu özel etkinlikte, filmin ölümsüz müzikleri, dev ekran gösterimiyle eş zamanlı olarak canlı olarak seslendirilecek. Konserin biletleri Biletinial, Biletix, Bubilet ve Passo platformlarından satışa çıktı.

Nereyi gezelim ǀ SERGİ
Henüz gezme fırsatı bulamayanlar için ufak bir hatırlatma: Ahmet Güneştekin’in Kayıp Alfabe adlı sergisi 20 Temmuz 2025 tarihine kadar Artİstanbul Feshane’de gezilebilir. İBB Kültür’ün katkılarıyla açılan serginin küratörlüğünü Christoph Tannert üstlendi. Güneştekin bu sergisinde hafıza ve göç nesneleri, sesler ve görüntüler, üstkurmaca yapılar ve malzeme müdahaleleriyle makro ve mikro ölçekleri birleştirdiği disiplinlerarası işlerini bir araya getiriyor. Ortak noktası, coğrafyası karışmış, coğrafyasını değiştirmeye mecbur edilmiş insanların belleklerini yoğunlaşarak üstlerinde taşıyan nesnelerden oluşan enstalasyonlar; izleyiciyi kişisel ve toplumsal geçmişin acı verici yüzleşmeleriyle buluşturan hafıza çalışmaları ve tarihsel anlatının referans alanını genişleten mikro-ritmik yapılarla kurgulanmış video ve ses çalışmaları yer alıyor.

Sanatçının, buluntu nesnelerin mikro unsurlarına müdahale ederek öznel bir karşılaşmaya dönüştürdüğü boyutlu eserleri, taş ve metal oluşumlarla çalıştığı heykelvari yapıtları; mitosları yorumlayıcı bir strateji olarak kullandığı tuvalleri; seramik işleri taş formlarla böldüğü heykeller ve dokunsal yaratım algısına işaret eden bir kültür materyali olarak kırkyama tekniğiyle ürettiği işleri sergileniyor.

Ne okuyalım ǀ KİTAP
Necip Fazıl da Sabahattin Ali de ona deli gibi âşık oldu. O, Halil Vedat Fıratlı ve Arif Damar’la evlendi. Bu sırada, kendisinden epey genç olan Orhan Veli’ye sırılsıklam âşık oldu. Üstelik Halil Bey’le evliyken… 1928 yılında, Ankara’da öğretmene ihtiyaç olduğunu duyduğunda, gözünü bile kırpmadan İstanbul’u geride bırakıp soluğu başkentte aldı. Cumhuriyet’in ve Ankara’nın kuruluşuna birinci elden tanıklık etti, katkı sundu.

Tam bir Cumhuriyet kadınıydı. Gazi’nin sofrasına oturdu, onunla dans etti. Henüz 19 yaşında bir genç kızken, büyük önderin hayranlığını kazandı. Güzeller güzeli Nahit Gelenbevî, hayatının sonuna dek evinin kapılarını sanatçılara ve edebiyatçılara açık tuttu. Karşılığında “Rönesans gibi kadın!” ve “Koruyucu meleğimiz!” denilerek onurlandırıldı. Nahit Hanım’ı en iyi tanımlayan cümleyi ise Cemal Süreya kurdu: “CUMHURİYET GİBİ KADIN!” Osman Balcıgil’in kaleminden, Destek Yayınları’nın emeğiyle basılan Cumhuriyet Gibi Bir Kadın Nahit Hanım soluk kesen bir hayat, inanılmaz bir macera.

Ne deneyelim ǀ RESTORAN
Cihangir, Yeşilköy ve Kınalıada’dan sonra Jash şimdi de Dolapdere’de, hem de eski bir Ermeni evinin üst katında. Uzun yıllardır var olan mekânın tarihi ile Dolapdere’nin ruhu bir araya gelerek, bambaşka bir ortam ile sıcacık bir duygu yaratılmış. Yer aldığı bölgenin çok kültürlü oluşumundan etkilenen restoranda nostaljik bir ambiyans yaratılmış. Müzikleri, geleneksel Ermeni mutfağının en güzel lezzetleri ve eski İstanbul’a ışınlanmışsınız gibi hissettiren dekorasyonuyla Jash Saloon, kesinlikle şehrin en tatlı keyif noktalarından biri. 

Eski İstanbul sofralarının vazgeçilmezi yemekler ve özellikle de Ermeni mezeleri, buranın spesiyalitesi. Üstelik Cuma ve cumartesi geceleri canlı müzik eşliğinde Eski İstanbul Geceleri sizi bekliyor.