SERGİ - Necmi Sönmez*
“Nedir Geceden Gündüze Geçip Kendine Değer Bir Ülke Kuran?”
25 Nisan’da Betty Danon’un Galeri Nev Ankara’daki Rainbowland isimli sergisine adım attığımda bambaşka bir dünyanın içine girdiğimi fark etmiştim. Sarıya boyanmış duvarlarda ve özel olarak tasarlanmış masaların üstünde gösterilen desen, kolaj, müdahale edilmiş kartpostal, muhtelif zarflar ve sanatçı kitabı gibi deneysel çalışmalardan oluşan bu sergi, adından da anlaşılacağı gibi, düşsel bir evrenin kapılarını aralıyordu. Çalışmaları ilk kez Türkiye’de izleyicilere sunulan Danon’un şiir ile görsel sanatlar arasında konumlanan son derece ilginç bir duruşu dikkati çekiyordu…
Peki, ama kimdi Betty Danon?
1927 yılında İstanbul’da kentin en köklü ailelerinden birinin üyesi olarak doğan, ilk gençliğinden itibaren Beki olan ismini Betty’ye çeviren, 1956’da Milano’ya yerleşen Danon’un hayatı da, Ankara’daki sergisindeki gibi büyülü, bir çırpıda anlaşılması mümkün olmayan nüanslar üzerine kuruluydu. Belli bir sanat eğitimi almaksızın direkt olarak deneysel şiir çalışmalarıyla sanat yolculuğuna çıkan Danon, o yıllarda klasik sanat yorumlarının ötesine geçmeye çalışan öncü sanat akımlarıyla ilişkiye geçer. Dünya Sanat Tarihi’nde Contrete Poetry, Fluxus, Mail Art isimleriyle ele alınan akımların içinde yer alan çalışmalarıyla kısa sürede Milanolu sanat ortamıyla diyaloğa geçen Danon, psikolojiye, özellikle Jung psikolojisine olan ilgisini Ses ile Çizgiyi bir araya getiren çalışmalarıyla (dot and line), sanatçı kitaplarıyla dikkati çeker. Venedik Bienali’nde 1978 ve 1980’de işleri sergilenen, önemli kişisel sergilere imza atan sanatçı o dönemin öncü sanatçılarıyla olan diyaloğunu sürdürürken, kendine özgü “görsel bir dünya” kurarak, kolajlarında çizgi ve renklerin yardımıyla görünenin ötesine geçen deneyselliği kendisine söylem biçimi olarak gelişmiştir.
Ankara’daki kişisel sergisi
Ankara’daki kişisel serginin en dikkat çeken özelliği, 1980 yılından itibaren satış odaklı sanat galerisi etkinliklerine sırtını dönen sanatçının olgunluk dönemi olarak tanımlanabilecek olan Mail Art akımı çerçevesinde gerçekleştirdiği işleri içermesiydi. Mail Art, işlerini galeride sergileyip satmak yerine dünyanın dört bir yanındaki sanatçılara posta yoluyla gönderen, sanatsal karşılığı eşitlikçi bir tarzda yorumlayan bir akımdır. Betty Danon deneyselliğini en uç noktaya taşıdığı çalışmalarında zarfların üzerine pulları andıran desenleriyle varır. İtalyan posta idarelerinin farkında olmadan pul diye mühürlediği bu orijinal çalışmalar aslında Betty Danon’un dünyaya gönderdiği mesajlar olarak yorumlanabilir. Galeri Nev’deki büyük masanın üstünde sergilenen bu zarflarda, desenlerde karşımıza çıkan sözcükler, dizeler Danon’un sanatsal araştırmalarını 1970’lerde şekillen “kavramsal görselliğin” (Concept Art) odağına yerleştiriyor. Yeni bir görsel dilin ancak imgesel arayışlarla şekilleneceğine inan sanatçı, bu yıllarda bilgisayarın olanaklarını da kullanarak bir dizi deneye giriyor. Onun bu araştırmalarının temelinde kendine ait özgün bir yaratı dünyasını kurgulama eğilimi ön plana çıkıyor.
2002’de hayat çizgisini kendi verdiği kararla sonlandırarak Rainbowland ismini verdiği evrene geçen Betty Danon’un Türkiye’de ilk kez sergilenen çalışmaları ilgi ve merak uyandırıyor. Bu nedenle Galeri Nev’deki bu sergiyi bir aysberg gibi yorumlamak doğru olur.
*Necmi Sönmez Mainz, Paris, Newcastle üniversitelerinden sanat tarihi eğitimi aldı. 2001 yılında doktorasını Goethe-Universität Frankfurt’ta tamamladı. Museum Wiesbaden, Museum Moderner Kunst Stiftung Ludwig, Museum Folkwang, Kunstverein Arnsberg, FRAC Franché Compté, Borusan Contemporary, Kiasma, Kunsthaus Göttingen, Stiftung Zollverein’da küratör, danışman ve program sorumlusu olarak çalıştı. 2015’ten beri SKIRA Yayınevinde (Milano) danışman editör olarak sanatçı monografileri yayınlıyor. Çalışmalarına bağımsız küratör ve sanat tarihçisi olarak Düsseldorf’ta sürdürüyor.