Geçtiğimiz Ağustos ayında (2019) sosyal ağlarda paylaşılan bir haber çizgi roman dünyasını sarstı.




Marvel Comics

“Çizgi roman dergisi Marvel Comics, Martin Goodman tarafından Aralık 1939’da Timely Comics adı altında kuruldu. Nazizm tehlikesine dikkat çekmek isteyen Goodman, genel çizgi roman akımının aksine süper kahraman öyküleri yayınlamak istiyordu. Amerika’nın savaşa girişinden 6 ay sonra Joe Simon ve Jack Kirby, Marvel Comics’in en önemli karakterlerinden Captain America’yı yarattı. 1960’lı yıllardan bu yana DC Comics’in yanında ABD’nin en büyük iki çizgi roman şirketinden biri olma özelliğini sürdüren Marvel, 31 Ağustos 2009 tarihinde Walt Disney tarafından 4 milyar dolara satın alındı.”

Geçtiğimiz Ağustos ayında (2018) sosyal ağlarda paylaşılan bir haber çizgi roman dünyasını sarstı. MAUS çizgi romanının yaratıcısı Art Spiegelman, Marvel Comics’in ‘altın çağı’ olarak anılan 1939 - 1949 yıllığı için kaleme aldığı sunum yazısını geri çekmiş ve birkaç gün sonra aynı yazıyı geri çekme nedenini anlatan bir dipnotla birlikte The Guardian Gazetesi’nde yayınlamıştı.

Genel olarak Nazileri ve faşizmi konu edinen yazının geri çekilmesine, “Marvel Entertainments” şirketinin Spiegelman’ın yazısındaki bir bölümü kaldırma veya değiştirme isteği neden olmuş. Kaldırılması istenilen bölümde Art Spiegelman, II. Dünya Savaşı yıllarında Marvel Comics tarafından bir süper halk kahramanı olarak yaratılan Captain America’nın can düşmanı, Hitler’in gözdesi Red Skull’u (Kırmızı Kurukafa), üstü kapalı bir biçimde de olsa Donald Trump’a benzetiyordu.

Spiegelman’ın kaleme aldığı makalenin genelinde, Marvel’in ‘altın çağındaki’ politik duruşu irdelenirken, günümüz dünyasıyla ve politik gelişmeleriyle kıyaslamalarda bulunuluyor. Bu arada, süper kahramanların pek çoğunun da ‘Büyük Buhran Yıllarında’ Yahudi çizerler tarafından hayata geçirildiğine de vurgu yapılıyor.

Marvel editörleri tarafından kaldırılması istenen bölümde ise Art Spiegelman şöyle yazıyordu:

İlk süper kahramanların genç Yahudi çizerleri, onları, efsanevi - neredeyse tanrı-benzeri laik kurtarıcılar olarak yarattılar. Büyük buhranla birlikte yaklaşmakta olan küresel savaşın havası ise onları şekillendirdi. Çizgi romanlar, kendilerini savunmasız hisseden okurların duygularını süper kahramanlara yansıtarak hayal dünyasına kaçmalarını sağladı.

Auschwitz ve Hiroshima, çizgi romanlardaki felaketlerden daha gerçek ve anlamlı. Bugünün gerçek dünyasında, Captain America’nın en çirkin ve azılı düşmanı olan Red Skull (Kırmızı Kafatası) ekranlarda yaşıyor ve bir başka Orange Skull (Turuncu Kafatası) Amerika’yı rahatsız ediyor. Uluslararası faşizm yine hortladı. (Biz insanlar ne kadar çabuk unutuyoruz - bu altın çağ çizgi romanlarını iyice inceleyin gençler!) 2008’in küresel ekonomik çöküşünü izleyen çalkantılar bizi gezegenin erimesi muhtemel görünen bir noktasına doğru çekti. Armageddon (kıyamet) her nasılsa artık mantıklı görünüyor ve hepimiz hayal edebileceğimizden daha büyük güçlerden korkan çaresiz çocuklara dönüştük. Çözümü ekranlarda, hayal dünyamızda uçan süper kahramanlarda arıyoruz.”

Her şey siyasi mi?

Hatırlanacağı gibi Art Spiegelman, 1992 yılında Pulitzer Ödülü’nü kazandığı MAUS çizgi romanında, Polonyalı bir Yahudi olan babası Vladek’in Holokost esnasında başından geçenleri, Auschwitz’deki günlerini çok etkileyici bir grafik anlatımla dile getirmişti.* Çizgi romandaki bütün Yahudiler fare, Naziler ise kedi olarak temsil ediliyordu.

The Guardian Gazetesi’nin kitap köşesinde yayınlanan denemesinde dünyanın şu an içinde bulunduğu korkunç varoluş tehdidi karşısında geri adım atmanın kendisi için bir sorumsuzluk örneği olacağını belirten Spiegelman, yazının sonuna bir de özel bilgi notu düşmeyi ihmal etmemiş.

Sanatçının bilgi notunda yazdığına göre, Marvel Entertainment’ın başkanı ve CEO’su dolar milyarderi Isaac “Ike” Perlmutter ile Donald Trump uzun süredir arkadaşmışlar ve Florida’nın Palm Beach’te bulunan bir elitler kulübünde birlikte golf oynarlarmış. Üstelik Perlmutter’in eşi de Trump’ın kampanyasına, izin verilen en yüksek oran olan 360.000 dolarlık bir bağış yapmışmış. Spiegelman, The Guardian’daki yazısını şu sözlerle noktalıyor: “Her şeyin siyasi olduğunu bir kez daha öğrendim... Tıpkı Captain America’nın Hitler’in çenesini dağıttığı gibi.”

Marvel ise açıklamasında, Spiegelman’ın makalesindeki yukarıya aldığımız bölümünün politik olduğu için Marvel markasının imajına zarar vereceğini düşündüklerini, Marvel’in apolitik kalması gerektiğini belirtmekle yetindi. Öte yandan, “The Golden Age 1939-1949” albümü, Marvel editörü Roy Thomas tarafından yazılan yeni sunumla bugünlerde piyasaya çıkmış olmalı.

Marvel yöneticilerinin ABD Başkanı Donald Trump ile dostluklarını ve sempatilerini bir tarafa bırakacak olursak, marka imajına zarar vermemek adına apolitik kalma arzuları Marvel’in ilk kurulduğu yıllardaki yayın politikasıyla taban tabana zıtlaşıyor. Bunu daha iyi anlamak için tarihte küçük bir gezinti yapmamız gerekiyor.

‘Kitap İnsanları’ büyük savaşa karşı

Amerika’da çizgi roman sanatı 19. yüzyıl sonlarına doğru filizlenip gelişmeye başladı. 1930’lara gelindiğinde artık bu tarz iyice gelişerek ülke genelinde rağbet görmeye başlamıştı. İşin ilginç yanı, çizgi roman sanatçılarının tamamı değilse bile büyük çoğunluğunun Yahudi çizerlerden oluşmasıydı. Araştırmacılar bunun en önemli nedenini Yahudilerin o tarihlerde ve II. Dünya Savaşı’na kadar Amerika’da pek çok meslek dalından men edilmelerine bağlıyor. “‘Kitap İnsanları’ olarak tanımlanan Yahudiler için çizgi roman sanatı ve yayıncılık bu görünmez yasakların dışında kalıyordu.”**

Çizgi roman sanatçılarının ve yayıncıların Yahudi olmaları, yaratılan kahramanların Yahudi olmalarını gerektirmiyordu elbet, ama hikâyelerin içeriklerinde Yahudi kültürüne ait pek çok referans görülebiliyordu. 17. yüzyılda Prag’da yaşadığına ve kent Yahudilerini antisemit saldırılara karşı koruduğuna inanılan çamurdan dev Prag Golemi, belki de 20. yüzyıldaki süper kahramanların atasıdır. Çeşitli çizgi romanlardaki pek çok kahraman ve anti-kahraman Golem’lerin özelliklerini taşır.

Nitekim hepimizin yakından tanıdığı, fakat Marvel ile ilişkisi olmayan (kendisi DC Comics’in başkahramanıdır), uçan adam Superman’in Prag Golemi ile olan benzerlikleri rastlantısal değildir. Superman, Golem mitinin çok iyi bilindiği Orta Avrupa’dan gençliklerinde Amerika’ya göç etmiş olan iki Yahudi sanatçının eseridir.

Yahudi senarist ve çizerler tarafından yaratılmış olmalarına karşın, hiçbir süper kahramanın Yahudi kimliği taşımaması da ayrı bir inceleme konusudur herhalde. Gerçi Stan Lee’nin yarattığı Fantastik Dörtlü takımından Taş Adam’ın (The Thing) Yahudi olduğu, yaratılışından ancak yıllar sonra, 2002 yılında açığa çıkar. 2006 yılındaysa, bu kez hikâyede beliren bir haham, gerçek adı Ben Grimm olan süper kahramanın Taş Adam’a dönüşmesinden bu yana 13 yıl geçmiş olduğunu söyler ve Taş Adam’ın Bar-Mitsva törenini gerçekleştirir.

Taş Adam Ben Grimm gibi süper kahramanların hemen hepsi hikâyelerde gerçek kimliklerini gizleyen sıradan insanlardır. Superman gerçekte Clark Kent, Batman Bruce Wayne, Örümcek Adam ise Peter Benjamin Parker’dır. Aslında bu olgu, o yıllardaki yoğun antisemit baskılar karşısında, çizerlerin de kendi Yahudi kimliklerini gizleme ihtiyacını duymalarıyla bire bir örtüşmektedir. Çizerler süper kahramanları hayata geçirirlerken, yalnızca Yahudi kültüründen değil, kendi yaşam koşullarından da beslenmişlerdir.

Altın çağın süper Yahudi çizerleri

Çizgi roman sanatçılarına dönecek olursak, bunların arasında belki de en ünlüsü 1922 New York doğumlu, Romanya kökenli bir Yahudi ailesinin çocuğu olan Stanley Martin Liebe, ya da hayranlarının bildiği adıyla Stan Lee’dir. Geçtiğimiz yıl Kasım ayında vefat eden Stan Lee’nin çizgi roman dünyasına kazandırdığı kahramanlar arasında Fantastik Dörtlü, Örümcek Adam, Hulk, X-Men gibi sayısız karakterler sayılabilir.

Stan Lee’den sonra sanırım dünya üzerinde adı en fazla bilinen çizer ise Harvey Kurtzman’dır. Kurtzman, 1950’lerde Amerika’nın çizgili mizah tarihine adını ‘kral’ olarak yazdırmıştır. Nedeni de 1952 yılında yayınladığı ve MAD adını verdiği bir çizgi banttır. Bu çizgi bandın yarattığı büyük sükse üzerine MAD adıyla bir mizah dergisi çıkarmış, ancak kendisi sadece ilk dört sayıda derginin başında kalmıştır. MAD dergisi, kuruluşundan tam 67 yıl sonra, bu ay (Ekim 2019) yayınına son verdiğini duyurdu.

Bir başka ünlü çizgi roman çizeri ve yayıncısıysa New Yorklu bir Yahudi olan Martin Goodman’dır. Goodman, 1938 yılında Avrupa’yı kasıp kavuran Nazizm tehlikesine dikkat çekmek için Marvel Comics adında yeni bir çizgi roman dergisi çıkarmaya başlar. Kahramanların başında Captain America vardır. Hikâyede, Steve Rogers adındaki bir Amerikan askerine Süper Asker serumu verilir. Serumun mucidi ise Dr. Erskine adındaki bir bilim adamıdır ve serumu verir vermez Naziler tarafından öldürülmüştür, haliyle bu serumun diğer Amerikan askerlerine verilme şansı kalmamıştır. Captain America artık Nazi ordusuna karşı tek başınadır…

Gezegeni kurtarmak

Aslında o tarihlerde Amerika’nın ortalama vatandaşları Avrupa’da olup bitenlerle pek de ilgili değillerdi. Süper güçlere sahip olan Captain America’nın baş düşmanıysa Captain America gibi birtakım üstün güçlere sahip olan fakat kötülüğü temsil eden Red Skull adlı bir anti-kahramandı. Red Skull, Hitler ordularının başkomutanıydı. Genç Amerikalıların dikkatini Avrupa’daki savaşın üzerine çekmek için bundan daha iyi bir yöntem ve hikâye bulunamazdı.

II. Dünya Savaşı’na son vermek isteyen tek kahraman, Marvel’in Captain America’sı değildi. Kriptonit adlı bir gezegenden dünyamıza gelen ve doğal olarak Nazilerin gözünde aryan olmayan Superman de bu konuda ciddi çaba harcamıştı. 1940 yılında Look adlı dergide yer alan Superman’in iki sayfalık kısa macerasında, kahramanımız, Hitler ile Stalin’i yakalarından kavradığı gibi Cenevre’ye uçuyordu. Amacı bu iki tiranının Cenevre Savaş Mahkemesi’nde yargılanmalarını sağlayarak Avrupa’yı kana bulayan savaşa bir an önce son vermekti. Tabii o tarihte ABD henüz savaşa girmemiş, Superman, Captain America’nın aksine tarafsız davranmıştı.

Apolitik politikalarını sürdürerek Marvel’in marka imajına zarar vermek istemeyen bugünkü yöneticilerin kendi öz tarihçelerini bilmediklerine inanmak bir hayli zor gibi. Anlaşılan 2009 yılında 4 milyar dolar ödenerek Disney tarafından satın alınan Marvel’in hedefi artık, gençleri, dünyayı tehdit eden tehlikelere karşı uyarmaktansa, onları hayallerle dolu bir dünyada olabildiğince uyutmak. Televizyon ekranları, tabletler, 4D sinema salonları bunun için varlar. Disney’in elindeyse Marvel imzalı beş binden fazla süper kahraman ve anti-kahraman mevcut. Bunları bir an önce pazarlamak gerek, hem de en hızlı bir şekilde, gezegenimiz yok olmadan!

 

Dipnotlar:

*   MAUS, Türkiye’de ilk kez Ali Cevat Akkoyunlu’nun çevirisiyle Gözlem Kitabevi tarafından yayınlandı. (Eylül 2004)

** “The People of the Book” (kitap insanları) ifadesi her ne kadar Hıristiyanlar için de kullanılıyorsa, Amerika’da o yıllarda Yahudiler için kullanılırmış. (Frederik Strömberg - Jewish images in the comics)

 

Kaynakça:

Art Spiegelman: golden age superheroes were shaped by the rise of fascism / The Guardian - 17.08.2019

Jewish Images in the Comics, Frederik Strömberg / Fantagraphic Books - 2012