Tarih boyunca pek çok bölgede var olan Rumelilerin geleneksel kıyafetleri de yaşadıkları bölgeye, sosyal statülerine, geleneklerine göre çeşitlilik göstermiştir. Bölgesel farklılıklara, dinlere, mezheplere, lehçelere sahip olsalar da kimliklerinden uzaklaşmamışlardır. Aynı stilden kıyafetlere sahip Rumelililer, aynı zamanda ortak kültürel kimliğe de sahiptirler. Gelenek-göreneklerini, danslarını, müziklerini ve çok değerli anılarını beraberlerinde getirdikleri kadar, kıyafetlerini de getirmişlerdir.
Zaman Rumeli’de sonsuzdur…
Bu kültürel zenginliğin, yaşanmışlıkların ve yaşanıyor olanların varlıklarının korunmasıyla Rumeli’de zaman adeta sonsuzdur. Halk kültürlerinde eski ritüellerin yankılandığı, coğrafi özellikler ve tarihî olaylarla bezenip korunan yaşamların anılarını görürüz. Kostümleri, ekolleri, Sanayi Devrimi öncesi yaşam tarzları, geleneksel tarımları ve zengin mutfakları ile lirikten pastorale şiirdir dünyaları.
Rumeli halkı şimdilerde küresel trendleri ve modayı takip etse de bayram, nişan, mevlüt ve düğün gibi kutlama günlerinde, günümüzde üretilen kıyafetlerini, şanslı olanlar ise antik dokuma teknikleri ve yerel kumaşlarla dikilmiş büyükannelerinin sandığından miras kalan geleneksel kıyafetleri giyebiliyorlar. İpekli, altın işlemeli, kaftanlı, sırmalı, oyalı, bindallılı, nakışlı Rumeli kıyafetleri eşsizliklerini ustalarından çıraklarına, annelerinden çocuklarına, bir nesilden diğerine özenle aktarmışlardır. Bu kıyafetler giyeni soğuktan, sıcaktan ve rüzgârdan koruduğu kadar, nazardan ve büyüden de koruyabilmesi için tasarlanmıştır. Her bir boncuğun, parlak ipliklerin, motifin, nakışın ve takının bir hikâyesi, koruyucu bir görevi de vardır.
Etek şalvar, mekik oya, sırma yelek, dantel gömlek, bindallı…
Üzerinde boncuk ve taş işlemeler olan Rumeli etek şalvarı, kemeri, mekik oyası gömleği, sırma yeleği; Boşnak şalvarı üzerine dantelli gömleği; Üsküp’ten iğne oyası ile işli Arnavut yeleği, altın paralı kolyesi, taşlı kaftan tacı ve eşsiz bindallıları ile bizleri renklere, özene, uyuma, birlik hissine ve dönemin anılarına yolculuğa çıkaran Rumeli kıyafetleri ve Rumeli kadını hakkında, 1989 yılında Bulgaristan’dan göç eden muhacirlerden, “Deli Orman Türkü Grubu” üyesi, Sevgili LÜTFİYE AYDOĞDU BAHAR ile görüşmemizde bilgiler edindim. Kendisinden öncelikle “Deli Orman Türkü Grubu”nu öğrenmek istedim.
Grubun amacının; adetlerini, düğünlerdeki güzellikleri, birliklerini, Rumeli ruhunu, gelenek ve kültürünü yansıtabilmek ve Rumelileri kaynaştırıp ortak paylaşımlarını sosyal mecrada var etmek gayesiyle türkülerini, kıyafetlerini, düğünlerini paylaşmak, gençlere de aktarmak olduğunu; birbirinden ayrı düşmüş, uzak kalmış eşlerini dostlarını görebilmek ve en önemlisi “unutmamak” için kurulmuş olduğunu öğrendim.
Rumeli kadınları; rengârenk ve geleneksel
“Rumeli kadını” ve “Rumeli ruhu” hakkında sorduğum soruya verdiği cevapta düşüncelerini ve yaşanmışlıklarını paylaşan Bahar; “Rumeli kadınları her şeyden önce çok çalışkandırlar. Boş duramayan, hiç boş vakti olmayan ve hayatlarını kazanmak için her alanda faal bir iş gücüne katkı sağlayan güçlü bir toplumun temel dayanaklarıdırlar. Bunun en önemli sebebi kendi ailelerinden gördükleri yaşama biçimidir.
Rumelili kadınlar çoklu bir kültür içine doğmuş, oralara bir şekilde yerleşmiş ya da zaten orada var olmuş toplumlar içinde kendi öz benliklerini yitirmeyerek gelecek nesillere güçlü kültür aktarımı yapabilmiş ve bu kültür değerlerini günümüze kadar getirebilmiş toplumun anneleridirler” diyerek, Rumeli kadınının gündelik yaşam kültürü, hayata bakış açısı ve aile yapısına dair yol açıcı bilgiler verdi.
Rumeli yaşam tarzı
Rumeli’nin coğrafi şartlarının bu yaşam tarzının oluşmasında büyük etkisi olduğunu vurguladı; “Rumeli, daima bir kültür kuşağı olan, güçlü ve çetin şartlara sahip, verimli ve eşsiz güzellikte, doğası gereği tarımın ve hayvancılığın geçim kaynaklarının temelini oluşturduğu bir coğrafyadır. Şimdilerde ise sanayileşmenin ve şehirleşmenin çok daha hızlı geliştiği fakat yine de el emeğinin güçlü bir etken olduğu yemek ve görsel kültüre sahip aynı zamanda. Bizler biraz arafta kalmış bir ruha sahip olsak da elimizdekini hayatlarımıza uygun hale getirip çabuk adapte olan genlere sahibiz.
Bizler, köklerimizi kaybetmeden yüzyıllar boyu yabancı boyunduruklarda ‘azınlık’ olarak adlandırılıp çeşitli zorluklardan geçmiş toplumların anneleriyiz. Bu yüzden de biz Rumeli kadınları, rengârenk ve aynı zamanda gelenekseliz. Eskiden yeniye aktarımın çok güçlü olduğu toplumlarız. Bir Rumeli kadını çalışkan, güçlü, kültürüne sevgiyle bağlı, annelerinin, anneannelerinin yaşam adetlerini benimsemiş, daima hayatın içine katmış, bakımlı, geçmişin nadideliğini geleceğin çağdaşlığını kendi yaşadığı zaman dilimine uydurabilen ve ikisini harmanlayıp kendi doğurduğu gelecek nesile aktarandır.”
Rumeli kadınlarının en önemli üç özelliği
Lütfiye Aydoğdu Bahar Rumeli kadınlarının en önemli üç özelliği olduğunu söyledi. Bahar’a göre bu üç özelliğin başında “çalışkanlık” geliyor. Diğer iki özelliği ise şöyle özetliyor; “Çağına yaraşır yaşamayı becerirken geçmişindeki güzellikleri gelecek nesile aktaran kadınlardır. Mutlaka güzel ve bakımlı, giyim kuşamına son derece özenlidir. Temiz, titiz, estetik ve güçlü kadındır. Bizler için soframız, evimiz, ailemiz ve kendimiz önemlidir. Zorlu koşullar ve göçler görmüş her türlü zorlukla onuru baş etmiş kadınlarız. Göçlerin ve yeniden yaşam kurabilmenin, hayatımızın yarında da olsak, sonunda da olsak yılmadan, yıkılmadan, yeniden ve en başından başlayabilenlerin evlatları ve anneleriyiz.
Elimizde olanla başlayıp onu çabucak büyütüp, güçlendirip, güzelleştiriyoruz. Bu zorluklar mutfak kültürümüze, yaşam biçimimize ve tabii ki, giyim kuşamımıza da yansıyor. Güçlü bir adaptasyon sağlayıp aynı zamanda geçmişten gelen geleneklerimizi de yaşatıyoruz.”
Bürümcük, uçkur, yazma, pelik…
Bahar’a Rumeli kadınının kıyafetlerini, tarzlarını anlatmasını rica ettiğimde geçmişe de uğradık... “Rumeli’nin köklü tarihinde Türk kadının esvabının (elbisesinin) ve giyim kuşamının bugüne gelmiş günlük yaşamda artık kullanılmayacak olan kıyafetlerinin günümüze özel giyim kuşam geleneklerine aktarılıp şimdilerde düğünlerimizde, bebek mevlütlerimizde giydiğimiz şalvar, bürümcük dokuma gömlek, yelek, uçkur ve yazmadan oluşur. Eskiden annelerimizin, anneannelerimizin düğün, bayram, kız isteme, misafirlik gibi özel zamanlarında giydikleri gündelik esvaba nazaran daha süslü tasarım ve konsepte sahip, aynı zamanda Anadolu kadınlarınınkilerine hemen hemen benzer kıyafetlerdir.
Mesela Bulgaristan Türklerinin bindallıları, bordo kadife kumaştan don-yelek olarak adlandırdığımız gümüş sırma işli, şalvar yelek-bürümcük dokuma gömlek, ipek ya da ince bürümcükten uçkurdur (kuşak). Tabii bu kuşakların uçları püsküllü, kenar sarkmaları iğne işi çiçek işlidir. Bu kıyafetlerimizin tamamlayıcısı, çember dediğimiz kenarları çiçek oyalı yazmalar ve o mevsim bahçede yetişen çiçeklerdir.
Yazmalar pelik (saç) altı bağlanır, başın üstüne sağ ya da sola çiçekler takılır. Bir de yeleklerimizin önü düğmesizdir. Elmas broş takar, iki ucunu göğüs altına tuttururuz. Alnımıza da yanaklarımıza taktığımız pullu, yine sırma işli yapıştırmalarımız vardır. Gelinler, düğün sahibi, yakın akraba kızları yine pelik altından, gümüş gelin teli takarlar.
Arnavut kadınlarının kıyafetleri genellikle şantuk, atlas ya da ipek saten kumaşlardan dikilir. Kumaşlarında güller ve çeşitli çiçek desenleri olan göz alıcı kıyafetlerdir. Kuşakları gümüş ya da altın kemerdir. Şalvar-gömlek takımdır. Bu bindallıların, elbise kaftan biçimleri de vardır ama genç nesil şalvar-yelek konseptini geçmişten gelen bir kıymet olan elbiseye nazaran daha çok tercih etmektedir.
Saç örgüleri, pelik
Pelik, saç örgülerimizdir. Tek, iki veya dört, altı, sekiz… gibi çifter olarak çoklu örülür. Değişimin olağan hali olarak şimdiki gençler kuaförde saçlarını taratıyor, fakat geleneksel olarak, annelerimizin genç kız iken kendi saçlarını uzatıp keserek elde ettikleri doğal saç peliklerimiz var. Benim annem üç pelik takımı uzatıp kesmiş. Kesilen örgülerin ucunda kumaştan, başa geçecek şekilde taç, altta tutturulan altışar örgü pelik var. Bu peliği başınızın üstünden bir bandana gibi takıp saçlarınızla kamufle ediyorsunuz ya da çember ile örtünüp kamufle ediyorsunuz. Her toplumun, her ailenin ortak hazinesi kurdukları güçlü bağdır.”
Rumeli’ye de ancak bu kadar köklü, çok renkli bir giyim kuşam kültürü yakışır. Geleneklerinin çok uzun yıllar sürmesi dileğiyle…