İspanyol “Conquistador” Pizarro tarafından İnka İmparatorluğu’nun yıkılışıyla birlikte, yaklaşık 16. yüzyılın ortalarından itibaren, Latin Amerika’da bir efsane başını almış yürümüştü. Hemen herkes, Güney Peru’nun And Dağları’yla Pasifik Okyanusu arasında sıkışıp kalmış çöl yaylalarındaki geometrik şekillerden söz ediyordu…1

Kızıl çölün üstünden uçtuğunuzu hayal edin. Güvenli bir şekilde yerleştiğiniz koltuklarınızdan manzara sıradan gözüküyor. Bir müddet sonra beyaz çizgiler beliriyor. Uçağınız sağlı sollu keskin manevralar yaparak yere doğru yaklaşıp uzaklaşıyor. Dünyaya gözlerinizi ilk açtığınız pozisyondasınız. Mideniz ağzınızda. Kan basıncınız değişirken “Bu bedeli ödemeye değer,” diye fısıldıyorsunuz içinizden. Devasa trapez, kare, üçgen, sarmal gibi geometrik şekiller, maymun, örümcek, sinek kuşu, pelikan, kertenkele, jaguar gibi hayvan figürleri, çeşitli çiçek, ağaç ve bitki resimleri. Şaşkınlık ve huşu içindesiniz. Gerçeklik ile kurgu karışmaya başlıyor Nazca Çizgilerini seyrederken…

Yüzlerce metre genişliğindeki dokuz parmaklı maymun, kırk metrekarelik bir alana yayılmış örümcek, 300 metre uzunluğundaki kuş şekilleri, biraz daha kuzeyde tepeleri süsleyen birkaç kilometre uzunluğunda ok şekilleri… Nazca Çizgilerinin, yüksekten bakılmadan bu mükemmellikte çizilmelerinin mümkün olmadığı belirtildiği halde; Uçağı tanımayan bir uygarlık bu resim ve çizgileri nasıl ve hangi amaçla çizmiş olabilir?

Gerçek şu ki, Nazca Çizgileri konusunda pek çok araştırma yapılmış olsa da, henüz bilim dünyası bu sırrın üstündeki perdeyi kaldırabilmiş değil.

Çizimleri yapanların, MÖ 300’den MS 800 tarihleri arasında bölgeye hâkim olan antik Nazca halkının olduğu sanılıyor. İspanyol tarihçi Pedro Cieza de Leon, 1553’te yazdığı kitabında, Nazca Çölü’ndeki tuhaf işaretlerden bahsediyor: Köpek, maymun gibi hayvanlar, doğaüstü yaratıklar, kesik hayvan başları, üçgen, doğrular ve yamuk gibi geometrik şekiller…

Nazca çizgileri uzaylıların yaratımı mı?

Nazca’nın sırrını popülerleştiren ilk isim, Alman “new age” yazarlarından Erich von Däniken oldu. Yazar, 1968’de kaleme aldığı “Tanrıların Arabaları” adlı araştırma kitabında, bu dev şekillerin uzaylı zekâsının ürünü olduğunu öne sürüyor. Ona göre, yamuk biçimindeki ana şekiller, basit bir biçimde uzay gemilerinin iniş pistleriydi. Uzaydan gelen ve gelişmiş bir teknolojiye sahip bu yabancılar, yerel halk tarafından “tanrılar” olarak kabul görmüşlerdi. İşte bu nedenle, daha sonra bu, gökyüzünden gelen tanrılarla iletişim kurmak için kumun üzerine, büyük çoğunluğu hayvan figürlerinden oluşan dev şekiller çizdiler.

Resimlerde de fark edilebileceği gibi Nazca’da insan figürleri azınlıkta. Ancak çölün kenarlarında, dik tepelerin yamaçlarında kazınmış birkaç örnek var. Bunların en ünlüsü 1982’de Eduardo Herran’ın bulduğu “Astronot”, “Dev” ya da “Baykuş Adamı” olarak adlandırılan ve 32 metre uzunluğunda bir ‘geoglif’. (Eski Yunancada toprak anlamına gelen “ge” ve kazınmış anlamında kullanılan “gluphe” kelimelerinden türetilmiş.) Bu şekil, bazılarına göre uzaylıya benzetilirken, diğerlerince elinde bir balık tuttuğu için uzaylı (ya da astronot) değil, bir balıkçı olduğuna dikkat çekiliyor. Rus uzman Konstantin Korotkov da, Nazca Çölü’nde bulunan mumyaların dünya dışı varlıklara ait olabileceğine yönelik iddiaları kabul etmediğini, cesetlerin ‘binlerce yıl önce dünyada varlıklarını sürdürmüş olan ve birtakım doğal süreçler sonucunda tamamen yok olan bir insan türüne’ ait olduklarını savunuyor.2

Nazca çizgileri konusunda bilimsel açıklamalar

Nazca’nın devasa şekilleri ilk olarak, bu bölgede yaşayan insanlar tarafından, tepelerde yürürlerken görülmüş. Çizgiler asıl ilgiyi, 1920’li yıllarda uçak yolcuları tarafından gökyüzünden görüldükleri zaman toplamışlar. 1939 yılında Amerikalı arkeolog Paul Kosok, Nazca Çölü üzerinde bir keşif uçuşu yapıp şekillerin fotoğrafını çekerek geoglifleri dünyaya tanıtmış.3

Nazca çizgileri konusunda ilk bilimsel açıklama ise, Alman matematikçi Maria Reiche’den gelmiş. 1946 yılında Reiche, Nazca yakınlarındaki San Pablo kasabasına yerleşerek ölene dek orada yaşamış. Hemen tüm bilimsel kariyerini geogliflere adamış. Yine onun sayesinde, Nazca’nın dev şekilleri, UNESCO tarafından Dünya Mirası kategorisinde koruma altına alınmış. Maria Reiche, öncelikle bu çizgilerin nasıl çizildiği sorusuna bir açıklık getirmiş. Ona göre, kumun daha koyu olan üst tabakası kazınmış ve böylece alttaki daha açık bir tabaka ortaya çıkarılmış. Şekiller Güneş’in, Ay’ın ve bazı yıldızların pozisyonunu yansıtıyor. İnsanlara ne zaman ekinlerini ekmeleri, ne zaman tarlalarını sulamaları ve ne zaman ekini toplamaları gerektiğini hatırlatıyor. Ne var ki, daha kuşkulu bilim adamlarına göre bu kuram, bir bakıma dev okları ve düz çizgi biçimindeki şekilleri açıklıyor, ancak hayvan figürlerinden oluşan görüntüler konusunda yetersiz kalıyor. Düz çizgiler, hemen bütün yönlere kaydırılmış. Daha sonra bilgisayar aracılığıyla yapılan hesaplar, şekiller ve çizgilerin sadece yüzde yirmisinin astronomik pozisyonlara uygun düştüğünü gösterdi. Kısacası, Maria Reiche’nin kuramı belki olayın bir yönünü aydınlatıyordu ancak tümünü değil...

Eğer, geogliflerin yaklaşık 12 kilometre kuzeybatısında ortaya çıkarılan Cahuachi kazıları olmasaydı, belki de mesele unutulup gidecekti. Ancak, İtalyan mimar ve arkeolog Guiseppe Orefici, bu bölgede gerçekleştirdiği kazılarda çok sayıda eşyayı gün ışığına çıkardı. Söz konusu olan yirmi dört kilometre kare genişliğinde dev bir nekropol (Arkeolojik şehirlerde mezarlıkların ve toplu mezar yerlerinin bulunduğu bölge) idi ve buraya tahminen yirmi ile otuz bin kişi gömülmüştü. Ortaya çıkarılan çok sayıda mumya, süs eşyası, müzik aleti gibi eşyaların arasında bulunan iki şey İtalyan arkeologun dikkatini çekmişti. Üstlerinde geogliflerdeki çizgileri anımsatan şekillerin bulunduğu seramik vazolar ve asıl önemlisi bir mezarda ortaya çıkarılan ölü töreni mantosu. Bu 2000 yıllık mantonun kenarlarına 500 kadar küçük bebek işlenmişti. Bebeklerin bir kısmı müzik aletleri çalıyor, diğerleri de ellerini havaya açmış, dans ediyorlardı. Bebeklerin hareketleri bir ölü gömme ritüelini çağrıştırıyordu. İşte bu noktadan hareket eden İtalyan arkeolog, Nazca geogliflerinin dinsel bir ritüeli simgelediği tezini geliştirdi.
Orefici’ye göre Nazcalılar, barışçıl ve koyu dindar bir topluluktu. Mumyaların arasında, bir tane bile düşman mumyasına rastlanmamıştı. Yazıyı, büyük bir olasılıkla tanımıyorlardı. Ancak, sanatta ve asıl önemlisi, geometri konusunda çok ileriydiler. Hem de, kenarları 110 metre uzunluğunda ve 20 metre yüksekliğinde piramitler inşa edecek kadar.4
Kazılarda ortaya çıkan bir başka ilginç nokta ise, bulunan tüm eşyalarda ortak paydanın su olmasıydı. Kurak, hatta çöl denecek bir iklimde varlıklarını sürdüren Nazcalılar için su çok önemliydi. O nedenle, sarmal biçimde kuyular oluşturarak gelişmiş bir su iletişim şebekesi oluşturmuşlardı. Şebekeden, bazı civar köyler ve kasabalar bugün bile yararlanıyorlar. Bu noktadan hareket eden Guiseppe Orefici, Nazcalıların bütün dinsel ritüellerinin su ve bereket kavramları çevresinde geliştiği sonucuna ulaştı.5

Üç farklı kategoriye ayrılabilecek geoglifler (sarmal şekiller, hayvan figürleri, dev düz çizgi ve oklar) farklı dönemlere tekabül ediyordu. İlk olarak, Nazcalıların, MÖ 500 yıllarında sarmal şekilli geoglifleri oluşturdukları düşünülüyor. Bunlar göreceli olarak daha küçük şekiller. Ardından daha büyük çizgilere, kuş, örümcek, fok, maymun gibi hayvan şekillerine geçiyorlar. İtalyan arkeologa göre, bu hayvanlar Nazcalıların tanrılarını simgeliyor; tümünün su ile yakından ilişkili olduğu ise çok açık... Bu dönem, aynı zamanda Nazca uygarlığının altın çağları... İlk kentlerini, nekropollerini inşa ediyorlar. MS 3. ve 4. yüzyılı kapsayan bu dönem, And Dağları’ndaki büyük fayın yol açtığı büyük bir deprem ile sona eriyor. Doğal felaket karşısında tanrılarına duydukları güveni yitiren Nazcalılar, kurdukları kentlerin üstünü kum ile örtüp göç etmeye hazırlanıyorlar. İşte bu sırada, gidecekleri yönü gösteren ok ya da düz çizgi şeklindeki son dönem geogliflerini çiziyorlar. Çünkü onlar, artık hayvan figürleri biçimindeki tanrılarını terk etmiş bulunuyorlar. Ancak, yeni göçtükleri topraklarda da onları mutlu bir son beklemiyor. Önce, 6. yüzyılda Huariler tarafından kabul görüyorlar. 1000 yıllarında, Huariler’i yıkan Chinchas’ların egemenliğine giriyorlar. Son olarak da İnkalar’ın içinde eriyip tarihin tozlu sayfalarına karışıyorlar. 

Büyük çoğunluğu sadece uçaktan görülebilen bu dev şekilleri Nazcalılar nasıl çizdiler?

Guiseppe Orefici bu konuyu, fotoğrafçılıkta kullanılan “agrandisman” yöntemiyle açıklıyor. Ona göre, önce ana şeklin en küçük parçasının şeklini çizdiler ve daha sonra da, basit basamak hesaplarıyla daha büyüklere geçtiler. İtalyan arkeologun düşüncesi başka bir olayı daha açıklıyor: Bazı geogliflerdeki temel hesaplama hatalarını... 
Orefici, bu kuramını bir süre önce Perulu ilkokul öğrencileriyle gerçekleştirdiği bir deneyle kanıtladı. Öğrencilerle birlikte, direkler, ipler ve bazı temel geometri kurallarını kullanarak, bu dev şekillerden bir tanesinin benzerini yarım gün içinde gerçekleştirdi. 
Ancak, İtalyan arkeolog Guiseppe Orefici’nin kuramında da karanlık noktalar var. Kazılarda ortaya çıkarılan eşyaların, özellikle de vazoların üstündeki şekillerle geoglifler arasında birebir ilişki görülmüyor. Örneğin yamuk, düz ok ve çizgi gibi bazı tipik geoglif şekillerine bu tür eşyaların üstünde hiç rastlanmıyor. Aynı topluluğun, toprakta farklı, günlük yaşam eşyaları üstünde farklı motifleri işlemiş olması bazı sorular yaratıyor. Öte yandan, bugün bilim adamlarının sık sık kullandığı tarihlendirme yöntemi olan “Karbon 14 Testi” kaya ve tahta için olumlu sonuçlar verirken, toprak konusunda kuşkular taşıyor.

Nazca çizgilerini çözmeye yönelik yapılan son araştırmalar

Son yıllarda Japonya’daki Yamagata Üniversitesinden araştırmacılar 100 geoglifi ve bazı çizgilerin kesişme noktalarındaki kırık seramik parçalarını ortaya çıkarttılar. Bu resimlerin tamamının nasıl uyumlu bir şekilde bir araya geldiklerini anlamak için Yamagata Üniversitesinden Masato Sakai ve arkadaşları, yeni bulunan geogliflerin bazılarının konumunu, stilini ve yapılış biçimini analiz ettiler. Sakai, yaklaşık dört farklı geoglif stilinin Peru’da Cahuachi olarak bilinen İnkalar öncesi inşa edilen bir büyük tapınağa giden birbirinden farklı yollar boyunca buluşma eğilimi gösterdiğini buldu.

Bununla beraber, doğaüstü yaratıklar ve kesik başlar gibi bağımsız stile sahip resimler, Nazca Vadisinde ve Cahuachi yolu üzerinde yoğun bir şekilde bulunuyor; bunlar muhtemelen bu bölgede yaşayan farklı bir grup tarafından yapıldı. Her iki grup insan tarafından yapılmış olması muhtemel, üçüncü bir grup geoglif iki kültür arasında yer alan Nazca Platosunda bulundu.6

Nazca çizgileri ile ilgili yapılan tüm bilimsel araştırmalara rağmen bilim bu konudaki soruların pek çoğuna henüz bir cevap bulunamadı ancak Amerika kıtasının yerli halklarının günümüzden yaklaşık 2400 yıl öncesine ulaşan bilim, teknik, kültür, sanat ve inanç dünyalarına çok önemli bir kapı araladı.

Peru yetkilileri, bu bölgede özel izin dışında yürümeyi ve araba kullanmayı yasaklamışlardır. Turistler çeşitli gözlem kulelerinden işaretlere bakabileceklerdir. Bu şekilde, bilim adamları ve hükümet, tarihler boyunca gizemini korumuş olan bölgenin tarihinin en büyüleyici kısmını koruma altına almışlardır.7

Greenpeace eylemcileri, başkent Lima’daki ‘İklim Değişikliği Konferansı’na dikkat çekmek amacıyla tarihi bölgede yer alan ‘Sinekkuşu’ deseninin yakınına kumaştan büyük harflerle ve havadan görülebilecek şekilde “Değişim zamanı! Gelecek Yenilenebilir” mesajı yazmıştı. Perulu yetkililer, tarihi bölgenin sadece izinle ve özel kıyafetle ziyaret edilebilen alanına giren eylemcilerin bıraktığı izlerin, bin yıl boyunca kalabileceğini söyledi. Greenpeace sözcüsü, özür dilediklerini ve çok üzgün olduklarını açıkladı. Kültür Bakan Muavini Luis Jaime Castillo olay için, “Peruluların kutsal kabul ettiği değerlere darbe” ifadesini kullandı. Peru’nun Greenpeace’in vermek istediği mesaja karşı olmadığına işaret eden Luis Castillo, gösteriyi “Peruluların ve tüm insanlığın kültürel mirasına saldırı” olarak niteledi.8 (15 Aralık 2014)

Kaynaklar

1 www.focusdergisi.com.tr

2 www.sputniknews.com

3 www.gizemligercekler.com

4 www.indigodergisi.com

5 www.dunyalilar.org

6 www.arkeofili.com

7 www.serenti.org

8 www.haberler.com