“Kahkahasız geçen her gün harcanmış bir gündür.”
Charlie Chaplin
Sevgili okuyucular,
Hepimizin korku, sıkıntı ve bilinmeze hissettiğimiz şu endişeli zamanlarımızda sürekli evde olmanın verdiği telaş ile ne yapacağımızı bilmez günler geçiriyoruz. Aynı gel git düşüncelerimizin içinde yoğuruluyoruz. “Bana gelmez heralde hep evdeyim ve hijyene çok dikkat ediyorum. Ama ya bir şekilde gelirse?”, “Off eve tıkıldım yapmak istediklerimi yapamıyorum. Hapis…”, “Tamam. Bu bir süreç ve geçecek.”, “Ama ne zamaaan biteeeceeek?”, “Tamam, bu olay var ve ben bir şey yapamıyorum. O halde hayatıma nasıl devam etmem gerektiğini kafamda oluşturmalıyım.”
İşte bu düşüncelerin ardından hepimiz kendimizce kabulleniş ve uyum için yollar arıyoruz. Zor günlerin, acının, mutsuzluk ve sınırda duyguların, sanatı beslediği söylenir. Eminim bu süreçten sonra hepimiz çok ilginç sanat eserlerine şahit olacağız.
Ben 100. sayımızda sizlere gelecekten değil, geçmişten gelen ama hiçbir zaman modası geçmeyen kitap, film, dizi ve müzelerden bir derleme hazırladım. Aralarında kaçırdıklarınız veya tekrar okumak, seyretmek istedikleriniz olacaktır mutlaka. Umarım bu karantina günlerinde biraz olsun zihninizi ve kalbinizi aydınlatır. Unutmamalıyız ki, her gecenin bir sabahı vardır. Ve ışık çok uzakta değil…
Sevgiler...
“EN İYİ FİLM OSCARI ” - SON 20 YIL
Gladiator - 2001
A Beautiful Mind - 2002
Chicago - 2003
The Lord of the Rings - 2004
Million Dollar Baby - 2005
Crash - 2006
The Departed - 2007
No Country for Old Men - 2008
Slumdog Millionaire - 2009
The Hurt Locker - 2010
The King’s Speech - 2011
The Artist - 2012
Argo - 2013
12 Years a Slave - 2014
Birdman - 2015
Spotlight - 2016
Moonlight - 2017
The Shape of Water - 2018
Green Book - 2019
Parasite - 2020
TÜM ZAMANLARIN EN BEĞENİLEN 10 FİLMİ (IMDb)
The Shawshank Redemption - 1994
The Godfather - 1973
Pulp Fiction - 1994
Schindler’s List - 1994
12 Angry Men -1957
Fight Club - 1999
Forest Gump - 1995
One Flew Over The Cuckoo’s Nest - 1976
Citizen Kane - 1941
Yüzüklerin Efendisi - 2001
KAREN’İN EN BEĞENDİĞİ 3 FİLM
Pride and Prejudice - 2005
Jane Austen romanının film uyarlaması olan bu filmde Elizabeth Bennet ve Bay Darcy’nin birbirlerine olan hislerine karşı verdikleri savaş ve her izlediğimde tekrar beni ağlatan son sahne. Mutlaka izleyin.
The Silence of The Lambs - 1991
Büyük bir Anthony Hopkins hayranı olarak pek tarafsız olamasam da Dr. Hannibal Lecter’i kimse daha iyi oynayamazdı gibi geliyor. Lecter akıllı, karizmatik ve şimdiye kadarki en korkutucu kötü adam karakteri olabilir. Genç FBI öğrencisini oynayan Jodie Foster’un kusursuz oyunculuğu ile de mükemmel bir ikili oluşturduklarını söyleyebilirim. Bir seri katili yakalayabilmek için başka bir yamyam seri katilden yardım almayı bir filmde konu etmek belki de sosyopatoloji ve davranış bilimleri ile ilgili bugün kriminolojide kullanılan bazı yöntemler için yeni vizyonlar açmış olabilir diye düşünüyorum.
Dead Poets Society - 1989
“Carpe Diem, anı yaşayın çocuklar, hayatlarınızı olağanüstü kılın.” John Keating’ın film boyunca çocuklara verdiği öğütlerden sadece biri. İngilizce öğretmeni John Keating, öğrencilerine, şiirlere farklı, özgün bir bakış açısı ve duygu perspektifi ile bakmaları için ilham veriyor. 1959’da New England’da özel bir okulda geçen bu film, Robin Williams’ın heyecan verici oyunculuğu ve şiirleriyle öğrencilerine yaşamayı öğretmesini her seferinde aynı hayranlıkla izliyorum. Ailede herkesin farklı bir açıdan özümseyip keyif alacağı bir klasik.
EN POPÜLER NETFLİX DİZİLERİ
Master of None FAVORİM
The Kominsky Method FAVORİM
Breaking Bad
When they see us
Russian Doll
The Crown
Stranger Things
Narcos
La Casa De Papel
After Life
Mindhunter
Bojack Horseman
Sense8
Grace and Frankie
Tiger King
Lucifer
ARTIK HER ŞEY ÇOK YAKIN: SANAL MÜZELER
The Metropolitan Museum of Art-New York
New York’un ikonikleşen The Metropolitan Museum of Art, dünyanın en büyük ve en önemli müzelerinden biri. İçerisinde orta çağ sanatını barındıran The Cloisters adındaki bölümde; eski Doğu, Mısır, Yunan ve Roma dönemlerine ait eserler bulunuyor. Avrupa Orta Çağ Koleksiyonuna ait eserler ise Manhattan’daki ek binasında yer alıyor. Bünyesinde bulunan araştırma kitaplığı, çocuklar için bir bölüm ve etkin eğitim sergisinin yanı sıra, Pablo Picasso, Henri Matisse ve Edgar Degas gibi Batı sanatının öne çıkan isimlerine ait tablolar da görmek mümkün.
The Uffizi Galleries-Floransa
Floransa’da bir saray ve aynı zamanda da dünyanın en eski ve en ünlü sanat müzelerinden biri olan Uffizi Galleries’in binası, 1560 yılında Cosimo I de’Medici için tasarlandı. Medici ailesinin sanat koleksiyonlarına ev sahipliği yapan müze; Leonardo da Vinci, Sandro Botticelli ve Caravaggio gibi “usta” isimlerin eserlerine ev sahipliği yapıyor.
Sakıp Sabancı Müzesi-İstanbul
Sakıp Sabancı Müzesi’nin dijital dünyasını keşfetmeye ne dersiniz? Kapıları bu dönem boyunca kapalı olan Sakıp Sabancı Müzesi, bugüne kadar gerçekleştirilen tüm sergileri, koleksiyonları ve daha birçok içeriği sosyal medya kanalları, web sitesi, digital SSM ve Google Art & Culture platformları üzerinden sanatseverler ile buluşturuyor.
The Museum of Modern Art-New York
1929 yılında Manhattan’da kurulan Museum of Modern Art (MoMa), modern sanata adanmış ilk müze olmasının yanı sıra, hala modern sanat alanındaki en etkili kuruluşlardan biri.
Van Gogh Museum-Amsterdam
Amsterdam’da bulunan bir diğer sanat müzesi; Van Gogh Museum. Vincent Van Gogh‘un tüm dünyadaki en büyük sanat koleksiyonuna sahip olan müzede, sanatçının 200’den fazla resmi, 500 çizimi ve 750’den fazla mektubu bulunmakta. Ayrıca 19. yüzyıl sanat tarihine ait çeşitli konularda da sergiler görmek mümkün. Online olarak sanatçının eserlerini incelerken, Van Gogh’un Okuduğu Kitaplar ve Van Gogh’un Aşk Hayatı adlı sanal sergileri de keşfedebilirsiniz.
National Museum of Anthropology-Meksika
1964 yılında Meksika’da açılan National Museum of Anthropology, Meksika’nın İspanyol öncesi medeniyetlerinin tarihine ve arkeolojisine adanmış durumda. Aztek Takvimi olarak da bilinen Güneş Taşı, 16. Yüzyıl Aztek Xochipilli heykelciği ve Maya uygarlığına ait eserler gibi önemli antik eserlerin de dahil olduğu 23 sergi odasıyla ünlenen bu müze de online keşfedilebilen müzeler arasında.
British Museum-Londra
British Museum koleksiyonu, iki milyondan fazla yıllık insanlık tarihini ve kültürünü kapsıyarak Londra ve hatta dünyanın en çok gezilen müzeleri arasında yer alıyor. 5 farklı kıtanın tarih boyunca sahip olduğu Rosetta Taşı, Parthenon heykelleri ve Mısır mumyaları gibi dünyaca ünlü tarihi objeleri interaktif tarih çizelgesi üzerinden keşfedebilir, sergileri interaktif olarak deneyimleyebilirsiniz.
SİZLERDEN: ÇOK SEVİLEN 12 KİTAP
Simyacı- Paulo Coelho FAVORİM
Nietzsche Ağladığında - İrvin D. Yalom FAVORİM
Hayatın Kaynağı - Ayn Rand
Dünün Dünyası - Stefan Zweig
Sahilde Kafka - Haruki Murakami
Doğunun Limanları - Amin Maaluf
Körlük - Jose Saramago
Leviathan - Paul Auster
Yüzyıllık Yalnızlık - Gabriel Garcia Marquez
Martı - Richard Bach
Çavdar Tarlasında Çocuklar - J.D.Salinger
QBVII - Leon Uris
KİTAP
SİMYACI
Paulo Coelho
Paulo Coelho’nun başyapıtı, dünyevi bir hazine bulmak için seyahat etmek isteyen bir Endülüs çoban çocuğu olan Santiago’nun mistik hikâyesini anlatıyor.
İspanya’daki anavatanından Piramitlerin yanında gömülü bir hazine bulmak için Mısır çölüne giden Santiago, yol boyunca Çingene bir kadınla, kendini kral olarak adlandıran bir adamla ve bir simyacıyla tanışır. Hepsi Santiago’yu görevine yönlendirir. Kimse hazinenin ne olduğunu bilmez ya da Santiago’nun, yolundaki engelleri aşıp aşamayacağını bilmez. Ancak dünyevi malları bulmak için bir yolculuk olarak başlayan şey, kendi içinde bulunan hazinenin keşfine dönüşür. Onun arayışı onu çok farklı, doyurucu, kalbini dinleyen, fırsatı tanıyabilen ve hayatın yoluna saçılan alametleri okumayı öğrenen ama en önemlisi hayallerini takip etmeye götürecektir. Derinden insancıl Santiago hikâyesi, hayallerimizin dönüştürücü gücüne ve kalplerimizi dinlemenin önemine dair ebedi bir öğreti bence. Kitap rüyanızı yaşamanın anlamını araştırıyor. Sizi mucizenizi yaşamınız için hiçbir şeyi ertelememenize teşvik ediyor. Simyacı bize asla umudumuzu kaybetmemizi söyleyen felsefi bir kitap ve belki de sırrı buna dayanıyor. Bize bir insan gerçekten bir şey istediğinde, tüm evrenin o kişinin rüyasını gerçekleştirmesine yardımcı olmak için birlik olacağını vadeder. Belki de en çok umuda ihtiyacımız olan bu günlerde bu kitabı bir kez daha okumak hepimize tekrar umut verir.
Kitap
NİETZSCHE AĞLADIĞINDA
İrvin D. Yalom
19. yüzyıl Viyana’sında, dönemi tanımlayan entelektüel ortamın ortasında bir aşk, kader ve irade draması anlatılır. Psikanalizin kurucu babalarından Josef Breuer, kariyerinin zirvesindedir. Avrupa’nın en büyük filozofu Friedrich Nietzsche, intiharın ve umutsuzluğunun eşiğinde olup baş ağrısı ve onu rahatsız eden diğer rahatsızlıklar için bir tedavi bulamamaktadır. Nietzsche’ye deneysel “konuşma kürü” ile tedavi etmeyi kabul ettiğinde, Breuer asla seanslarında kendisinin de teselli bulacağını beklemiyordur. Üstün yetenekli şifacı hastasına ancak kendi içindeki şeytanları ile yüzleştiği zaman yardım etmeye başlayabilir.
Bir yazıda Irvin Yalom’un, “Büyürken, hayatta yapılacak en iyi şeyin harika bir roman yazmak olduğunu düşündüm” dediğini okumuştum. Ancak tıp alanında bir kariyere karar verdikten sonra, Yalom kendisine, “tıbbın hangi kısmının Tolstoy ile en yakından ilişkili olduğunu” sormuş ve bu yüzden Psikiyatri okumaya karar vermis. Ancak kitaptaki “Ümit kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır!” diyen ana karakterin tersine, Yalom, psikoterapi ile insanlara ümit verici yeni yöntemler üzerine kariyerini şekillendirdi. Bu, herkesin büyük keyifle okuyacağı harika bir kitap. Benim kitaplarımın içinde tekrar tekrar okunacakların arasındadır.