(Giriş fotoğrafı: Selimiye Cami, Edirne, Foto: Enver Şengül)
MERCEK - Silvyo Ovadya
Yıllardır ülkemizde “Mühr-ü Süleyman” veya “Davut’un Yıldızı” olarak adlandırdığımız altı köşeli yıldız, birinin tepesi diğerinin tabanına geçirilmiş iki eşkenar üçgenin oluşturduğu bir semboldür. Müslümanlar arasında “hâtem-i Süleyman”, Yahudi ve Hristiyanlarca “Davud Yıldızı” diye anılır.
Aynı sembol, kadim Hint’te, yaratıcı Vişnu üçgeni ile yok edici Şiva üçgeninin iç içe geçmiş şekliyle yorumlanır ve maddi âlemin yaradılışı ile yok oluşunu simgeler. Üçgenlerden birinin hayatın olumlu yönlerini, diğerinin olumsuzlukları simgelediğine inanılan bu sembol, İslam öncesi Doğu kültürlerinde madde ile mana, iyi ile kötü, güzel ile çirkin, Tanrı ve kaos, kadın ve erkek gibi ‘zıtlıkları’ temsil etmiştir.
Tunç devrinden itibaren
Altı köşeli yıldız motifinin Ortadoğu coğrafyasında Tunç devrinden itibaren sıkça kullanıldığı arkeolojik kazılardan anlaşılmaktadır. Helen, Roma, İbrani, Asur, Sümer, Bizans gibi eski medeniyetlerden günümüze ulaşan eşya ve eserler üzerinde göze çarpan bu yıldız, eski Türklerin on iki hayvanlı Türk takviminde bir sembol olarak yer almaktadır. Mitolojik devirlerden itibaren bereket ve güç sembolü olarak algılanmış olup putperest toplumlarda kutsal kabul edilmiş, tarih boyunca pek çok millet ve kültür tarafından kullanılmış, üretilmiş, bulundurulmuş ve taşınmıştır.
Altı yönünün; insanın yüzünü, matematikte ilk mükemmel sayıyı, dünyanın altı günde yaratılmasını, bereket ve bolluğu sembolize ettiği, insanı şer güçlerden koruyan tılsım olduğu gibi fikirler de öne sürülmüştür.
İnsanlık tarihi boyunca değişik milletler ve kültürlerce kullanılan altı köşeli yıldız figürü, zamanla bu milletlerin çoğu tarafından unutulmuş veya terk edilmişken, Yahudiler bu figüre tarihleri boyunca sahip çıkıp, onu ulusal/dinsel kimliklerinin bütünleyicisi haline getirmişlerdir.
Efsaneye göre
Efsaneye göre, “Golyat”* adlı dev ile savaşırken, küçük David’in kullandığı kalkanın üzerinde altı köşeli bir yıldız motifi bulunuyordu. Diğer bir efsaneye göre ise, Golyat’ın kalkanını büyük bir altı köşeli yıldız süsler. Genç David bu devi öldürdükten sonra onun kalkanına sahip olur ve yıldızı da Tanrı’ya sığınmanın bir simgesi olarak benimser. David, tıpkı bir kalkanın arkasına sığınır gibi Tanrı’nın korumasına sığındığını dualarında, mezmurlarında, defalarca tekrarlamış; mezmurlarının tekrarlanan teması “Tanrı benim kalkanımdır” tümcesi olmuştur.
Gül Camii, Cibali. Foto İzzet Keribar
Yukarıda da belirttiğim gibi, altı köşeli yıldız sadece Yahudileri temsil eden bir simge olmamasına rağmen, ne yazık ki, Yahudilerin geçmişte yaşadıkları Yeni Camii, Balat, Hasköy, Şişhane-Kuledibi gibi semtlerdeki eski yapıları satın alanlar ya da kullananlar, bu binalarda yer alan altı köşeli yıldızları sökmüşlerdir. Bunun bir örneğini de İstanbul’daki ilk Yahudi yerleşim yeri olan Yenicamii’nin hemen yan tarafındaki tünel şeklindeki geçidin üzerinde görmekteyiz. Orada bulunan Vakıflar zeytin satış merkezindeki altı köşeli yıldızın, bir tabelayla kapatılması gereği duyulmuştur. Yahudilerin İstanbul’daki ilk yerleşim noktalarındaki sinagogun üzerinde yer alan altı köşeli yıldız açıkta kalsa, hatta buraya bu tarihî noktayı belirleyen bir Türkçe/İngilizce bilgilendirme tabelası konmuş olsa, burası, turistlerin ilgiyle ziyaret edecekleri bir nokta olmaz mıydı?
Yahudilerin geçmişinde “Davut’un Yıldızı”na, en eski tarihte MÖ 10-20 yıllarına ait Bet-El civarındaki bir Arkeolojik kazıda rastlanmıştır. Aynı motif, Kineret Gölü kıyısındaki 2. yüzyıldan kalma Kfar-Nahum Sinagogu’ndaki oymalar arasında da görülmektedir.
Ortaçağ’da…
Davut Yıldızı’nın Yahudilikle özdeşleştirilmesi Ortaçağ’da başlar. 1354 yılında Kral IV. Karel, Prag Yahudi Cemaati’ne kendi bayrağına sahip olma imtiyazını bahşetmiştir. Bunun üzerine Yahudilerin, kırmızı zemin üzerine altın yaldızla işledikleri altı köşeli yıldız, Kral Davut’un bayrağı “Magen David” adını alarak, Yahudi cemaatinin sinagoglarının sembolü haline gelmiştir. Bu sembolün, diğer komşu Bohemya Cemaati yoluyla Viyana’ya kadar ulaştığı varsayılmaktadır. Viyana’nın eski Yahudi mahallesiyle Hristiyan mahallesi arasındaki sınırı belirleyen, 1656 tarihli, üzerinde bir Davut Yıldızı oyulmuş ünlü Dikilitaş hala ziyaret edilmektedir.
Haham edebiyatında ancak 1148 yılında, Karay bilgesi Yudah ben Eliyah’ın “Eşkol ha Kofer” esrinde ortaya çıkar. 242. Bölümünün mistik ve koruyucu bir nitelik atfettiği Davut Yıldızı, çoğu zaman tılsımların üzerine kazınır.
Surp Asdvadzadzin Kilisesi, Beşiktaş. Foto Alberto Modiano
Hristiyanlıkta
Bu sembole, Hristiyan kiliselerinin vitraylarında ve cephelerinde, evrenin ruhuna sembolik bir gönderme olarak sıklıkla rastlanır. Bu durumda altı köşeli yıldız Hz. İsa’yı; bazı durumlarda Hz. İsa (üstteki üçgen) ve Hz. Meryem (alttaki üçgen) ikilisini temsil eder. Bu iki üçgenin iç içe geçmesi ise, “Baba” olan Tanrı’yı temsil eder.
Anadolu ve Ortadoğu’da
Anadolu ve Ortadoğu’nun yerel kültürleri bu sembolü bolca kullanmışlardır. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı yapılarındaki eski mimari ve bezeme üslubundan kopuş ve Avrupa üsluplarının benimsenmesiyle seyrekleşen Mühr-ü Süleyman / Davut Yıldızı sembolünün 20. yüzyılda tamamen ortadan kaybolma nedenini, Yahudilerle fazla özdeşleşmesi olarak açıklayabiliriz.
Hristiyan âleminde de sıkça kullanılan bu sembolün terk edilme nedeni, Yahudilikle özdeşleşmesidir. Belirli bir dönemden sonra Hristiyanlar da bezemelerinde beş köşeli yıldızı kullanmayı tercih etmişlerdir.
Beş köşeli yıldız
14. ve 15. yüzyıllardan başlayarak, altı köşeli yıldızın Yahudiler tarafından bu denli sık kullanılması, önce Hristiyan sonra Müslüman toplumların 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren dinî ve sivil yapılarda bu sembol yerine beş köşeli yıldızı tercih etmelerine neden olmuştur.
Bu özdeşleşmeye rağmen gerek İstanbul’da gerek Anadolu’da gerekse Trakya’da, bu sembolü taşıyan bazı cami, kilise ve yapıları aşağıda sıralamak istedik. Bu yazının yayınlanmasının ardından yeni bilgilerin bizlere ulaşacağını düşünüyoruz.
Alaçatı Pazar Yeri Camii, İzmir. Foto Jak Kori
- Cibali, Gül Cami - İstanbul
- Mercan, Ali Paşa Cami - İstanbul
- Tophane, Kemenkeş Karamustafapaşa Cami iç sütunları - İstanbul
- Topkapı Sarayı, Mukaddes Emanetler dairesi girişindeki kandil askıları - İstanbul
- Yıldız Sarayı giriş kapısı (Askeriyenin karşısı) - İstanbul
- Topkapı Sarayı Sünnet Odası çinileri - İstanbul
- Beyazıt, Mercan Cami Çıkmazı, Eski Bina - İstanbul
- Eyüp, Lala Mustafa Paşa Türbesi - İstanbul
- Eyüp, Zal Mahmut Paşa Cami - İstanbul
- Sultanahmet, Özbekler Tekkesi’nin tüm pencereleri ve bir kısım vitrayları - İstanbul
- Beşiktaş, Galatasaray Üniversitesi’nin parmaklıkları - İstanbul
- Cağaloğlu, İstanbul Erkek Lisesi - İstanbul
Defterdar Tahir Ağa Camii, Üsküdar. Foto Rubi Asa
- Üsküdar, Atik Valide Cami, kubbe altındaki eski lamba - İstanbul
- Üsküdar, Emetullah Valide Sultan Cami - İstanbul
- Beşiktaş, Barbaros Hayrettin’in sandukası - İstanbul
- Beşiktaş, Deniz Müzesi, Barbaros Hayrettin’in yelkeni
- Sirkeci, Postane Müzesi - İstanbul
- Fatih, Fatih’in Türbesi - İstanbul
- Sultanahmet, Sultanahmet Cami vitrayları - İstanbul
- Heybeliada, Aya Yorgi Kilisesi, Hazreti İsa İkonası - İstanbul
- Beşiktaş, Surp Asdvadzadzin Ermeni Kilisesi girişindeki mermer kabartma - İstanbul
- Karaköy, Perşembepazarı, Sultan Gülnûş Emetullah Çeşmesi - İstanbul
- Üsküdar, Defterdar Tahir Ağa Cami - İstanbul
- Galata, Kırım Kilisesi - İstanbul
- Ulu Cami - Malatya
- Ulu Cami - Bursa
Hacı Bektaş-ı Veli giriş tonozu taşı, Nevşehir. Foto Rubi Asa
- Hacı Bektaş-ı Veli giriş tonoz taşı - Nevşehir
- Alaçatı, Pazaryeri Cami - İzmir
- Selimiye Cami - Edirne
* Golyat: MÖ 11. yüzyılda yaşadığına inanılan ve Tevrat ve Kuran’da bahsi geçen savaşçı dev. İsrail Krallığı’nın gelecekteki hükümdarı David (İslam'da Davud peygamber) ile yaptığı ve kaybettiği düello ile bilinir.
Kaynakça
İstanbul’un Gizlisi Saklısı, Emre Öktem, Jonglez Yayınları, Mayıs 2016.
Yahudilikte Kavram ve Değerler, Yusuf Altıntaş ve Yazarlar Grubu, Gözlem Gazetecilik Basın ve Yayın AŞ, Temmuz 2018 (3. Baskı).
Türkiye Diyanet Vakfı-İslam Ansiklopedisi / Mühr-i Suleyman, Müellif: İskender Pala.