Dilden dile dolaşıp zamanları aşan efsanelerde, genelde bir gerçek payı bulunur. Mesela Heinrich Schliemann, Troya’yı, Homeros’un İlyada’sını okuduktan sonra aramaya başlamıştır. Amazonlardan ilk bahseden yine Homeros’tur. Amazon’un Yunanca “memesiz”den, Farsça ‘savaşçı’ demek olan “ha-mazan”dan ve Çerkezce “a-mez-a-ne (ormanın [veya ayın] anası) kelimesinden geldiğine dair çeşit çeşit yorum var. Söylentiye göre kadın savaşçılar, üç düşman öldürmeden bekâretlerinden vazgeçmezdi. Erkeklerle buluşma yılda bir kez gerçekleşir; bebek erkek doğarsa sakat edilir, öldürülür veya iyimser bir yorumla babaya gönderilirdi.

Antik Yunan dışında Mısır, Arap, Pers, Kafkas, Ermenistan, Azerbaycan, Orta Asya ve Hindistan’ın sözlü kültüründe de savaşçı kadın söylenceleri dolaşır. Mitoloji adı verilen dedikodu kazanına göre Amazonlardan Hippolyte’in Herakles’le, Antiope’nin Theseus’la, Penthesileia’nın ise Akhilleus’la adı çıkmıştır.

Kim bu Amazonlar

Rivayete bakılırsa Amazonların babası savaş tanrısı Ares, anaları Harmonia veya Afrodit’tir. Babalarının savaşçı genini taşıyan bu kadınlar ok ve yay dışında, Girit ve Hitit kabartmalarında rastlanan labrys denilen çift ağızlı balta kullanırlardı. Antik Yunan sanatında Amazon figürü, önce zırhlı ve miğferli Athena, daha sonra ince tünikli Artemis olarak tek küpesiyle boy gösteriyordu. MÖ 9. yüzyılda yaşayan Kral Ninos’un dul karısı Semiramis de Amazon hikâyesine uygun bir imaj çiziyordu: At biniyor, Heredot’un tarif ettiği gibi tünik ve pantolon giyiyor, savaşıyor, sevgililerini kendi seçiyordu.

Amazon kraliçeleri Ege’de Pitane, Myrina, Kyme, Gryneion, Smyrna ve Lesbos’daki Mytilene şehirlerini kurmuşlar; Ephesos’taki dünyanın yedi harikasından biri sayılan Artemis tapınağını yapmışlardı. Onları Kafkasya, Trakya ve Tuna nehri ağzına yerleştiren kaynaklar da var. Çoğu kaynakta Amazonların Karadeniz’de Thermodon (Terme) çayı civarında Ordu yakınlarındaki Themiskyra şehrini kurdukları söyleniyor; hatta altın postu ararken yolları Karadeniz’e düşen Argonotlar Amazonlarla karşılaşmış.

Savaşçı ruhlu

Yunanlar atı arabalara koşarken, Amazonlar at üstünde savaşıyordu. Troya savaşında Yunanlara karşı cephede yer almış, hezimete uğrayınca gemiyle kaçmak zorunda kalmışlardı. Yolda bir nedenle denizcileri öldürünce, Amazonlar geminin idaresini kaybettiler ve İskitlerin topraklarına sürüklendiler. İki halk başlangıçta savaştıysa da sonradan kaynaşma sağlandı, Amazonların kaynaşma şartı İskit kadınlarını bağlayan adetlerden muaf olmaktı.

Herodot, Kafkasya’da yaşayan Sarmatları İskit ve Amazonların nesli olarak kabul eder. Erkek gibi giyinen ve at binen Sarmat kadınları kocalarıyla beraber avlanır, savaşırdı. Arkeolojik kazılarda Sarmat kadınların mezarlarında bulunan silahlar bu söylentiyi doğruluyor. İskit kadınları, kocaları uzun seferlere gittiğinden kendilerini korumak, bir yandan da soylarını sürdürmek zorundaydı. Rus Arkeolog Vera Kovalevskaya’ya göre, silah kullanma ve erkeklere üremek için yaklaşma hikâyesinin temelleri burada aranabilir.

Amazon nehri

Kadınlardaki savaşçı ruhu gösteren Amazon imgesi her dönem rağbet gördü. Ortaçağ yazarları Kuzey Avrupa’daki Amazonlardan bahsederek bu miti devam ettirdiler. Rönesans dönemine gelindiğinde, sanatçılar kadınları savaşçı kostümüyle resmetmeye başlamış, Kraliçe I. Elizabeth de bu modayı kaçırmamıştı. İspanyol kâşif Francisco de Orellana, Güney Amerika’da dolaşırken karşılaştığı savaşçı bir grup kadına ithafen bulduğu nehre Amazon demişti.

Ezel Akay’ın yönettiği Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü filminde Bacıyan-ı Rumların liderini oynayan Şebnem Dönmez

Bacılar

Prof. Dr. Mikail Aslan’ın yaptığı bir araştırma sonucu gündeme gelen Bacıyan-ı Rum, Aşıkpaşazade’nin Tarih-i Âl-i Osmanlı kitabında Türkmen topluluklarının kurucu öznelerinden biri olarak geçiyor. Sonrasında Fuad Köprülü de konuya Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu kitabında yer vermiş. Belgelerde “fakiregan” yani “kadın dervişler” olarak anılan kadınlar, kendilerine “Bacılar” diyormuş. Örgütün 13. yüzyılda Anadolu Selçukluları döneminde Kayseri’de kurulduğu, daha sonra Moğol istilasından kaçanların göçüyle Anadolu’ya yayıldığı biliniyor. İlk lider Hacı Ahi Evren yani Nasreddin Hocanın eşi Fatma Bacıymış. Bacılar zikir, sema ve sohbetlere erkeklerle beraber katılırmış.

Bacıyan-ı Rum’un işleyişi çırak, yamak, kalfa ve usta hiyerarşisiyle ahilik teşkilatına benziyor, ancak ustanın aldığı “şeyh” unvanı kadınlarda yok. Her zanaatın şeyhi, o daldaki Bacıların da şeyhi kabul ediliyor. Bacılar, örgü ve dokuma dallarında ustaymış; yeniçerilerin taktıkları “ak börk” denilen savaş başlığı, Bacılar’ın ürünüymüş.

Anadolu Selçuklularının zayıflama sürecinde, Moğol istilası püskürtülürken Bacılar savaşa katılmış. Beyliklerin ordularının yanında, binlerce kadından oluşan ayrı birliklere dair ifadeler var. İslamiyet öncesi binicilik ve okçulukta usta olduğu bilinen Türkmen kadınlar, İslamiyet güçlenince konumlarını kaybetmiş. Bacıların silahları ellerinden alınmış, ardından Ahi ve zikir meclislerinden ihraç edilmişler. Silah kuşanıp yerel mecliste söz söyleyen bacılar, hayırsever zevcelere dönüşmüş.

Mitlerden gerçeğe

Hikâyenin bilimle desteklendiği kısma gelince… Moskova Fizik ve Teknoloji Enstitüsünün araştırmalarında, 1988’de Truva, Sarıg-Bulun bölgesinde MÖ 6. yüzyıl başlarına ait 13 yaşında bir Amazon kızın mezarı bulundu. Uzmanlara göre çıkan silahlar, ilkel göçebe bir toplumunun işaretiydi. Mezarda ayna, boncuk gibi nesnelere rastlanmadığından, arkeologlar başlangıçta balta, yay ve sadakla gömülmüş bu savaşçıyı erkek sanmıştı.


13 yaşındaki Amazon kızın mezarı

Kadın aile reisi

1994’te Arkeolog Jeannine Davis-Kimball’ın Ural Dağlarındaki araştırmalarında 11 kurgan tarzı mezarlık ortaya çıktı. Yaklaşık 2500 yıllık kurganlardan çıkan eşyalar ve kemiklere bakıldığında üç grup belirlendi: rahibe, kadın-savaşçı ve savaşçı-rahibe. Gömülen kadınlar beyaz ırka mensuptu ve bir Hint-İran dili konuştukları tahmin ediliyordu. Davis-Kimball birkaç yıl sonra Altay Dağlarında karşılaştığı sarışın bir Kazak kızın savaşçılarla bir bağlantısı olup olmadığını öğrenmek için DNA analizine başvurmak istedi. 2000 yılında bu deneyi yapmak için bölgeye gidip Kazak kız Meryemgül’ü buldular ve DNA örneklerinden kurganlardaki kadınlarla Meryemgül’ün bağlantısı olduğu ortaya çıktı. Kazak kız da ataları gibi özgür yetiştirilmişti. Küçük yaşlardan beri atlarla haşır neşirdi, bölgede çok sayıda kadın aile reisi vardı, yani genetik ve kültür aynen devam ediyordu.


Femen lideri Inna Shevchenko


Modern Amazonlar

Aslında Amazon kültürü tüm dünyada varlığını sürdürüyor. Kendisine “Modern Amazonlar” diyen Femen grubu, eylemlerini çıplak yaptığı için “ahlaksız feministler” olarak değerlendiriliyor. Femen üyeleriyse, kendilerini patriyarkal sistemin ahlak kavramıyla bağlamayı reddediyor ve geri adım atmıyor. Femen grubunun lideri Inna Shevchenko Bütün Kadınlar Kahramandır kitabında “Kadının varlığı, sınırlardan, ayrılıkçı dayatmalardan ve aşağılayıcı ahlaki kurallardan oluşan erkek dünyasında gerçek bir kahramanlıktır… Her genç kızı ve her kadını, kurbana dönüşmeyi reddetmeye ve içlerinde uyuyan kahramanı keşfetmeye çağırıyorum. …Dişi bedenlerimiz bizim için bir handikap (engel) değil, kahramanlığımızın kaynağı. Güçlü olduğumuz için özür dilemeyelim,” diyor.

At üstünde kılıç sallama dönemi geride kaldığından, savaş boyalarının yerini kozmetikler, kılıçların yerini sivri topuklar, ok ve yayın yerini kâğıt-kalem aldı. Bin yıllardır süren cinsler arası eşitsizlik “doğal” hale getirilince, düzenin bekçileri karşısında kadınların baskılarla mücadele etme metotları mecburen inceldi. Sosyolojik, ekonomik gerekçelerle mücadelesini açık açık sürdüremeyenlerin, dolaylı yollara sapmasını kim eleştirebilir…

Kadınların içindeki Amazon, Jane Austen’dan gelenek labirentinde kıvrak hareketlerle “başarı”ya ulaşmayı, Marie Curie’den kendini bilime adamayı, kozmonot Valentina Tereshkova’dan gözünü uzağa dikmeyi, Marilyn Monroe’dan aptala yatmanın avantajını kullanmayı, Simone de Beauvoir’dan maruz bırakıldığı sömürü çeşitlerini deşifre etmeyi öğrendi. Bugün sahip olduğumuz özgürlükler, geçmişteki Amazonların bize bıraktığı mirastır. Mücadele sürüyor… Yeter ki, birbirimize kulak vermekten vazgeçmeyelim.


Yeni Zelanda'nın Başbakanı Jacinda Ardern

COVİD-19’la savaşan kadın liderler

Yeni Zelanda'nın Başbakanı Jacinda Ardern, dünyada salgınla ilgili en iyi kararları alan liderler arasında. Diğerleri Tayvan Cumhurbaşkanı Tsai Ing-Wen, Alman Şansölyesi Angela Merkel, Finlandiya Başbakanı Sanna Marin, İzlanda Başbakanı Katrín Jakobsdóttir, Norveç Başbakanı Erna Solberg, Gürcistan Devlet Başkanı Salomé Zourabichvili, Bangladeş Başbakanı Sheikh Hasina. Covid-19 ile mücadelede başarılı olan kadın liderlerin ortak yaklaşımları; bilime güven, gerçeği hemen kabul etme, kararlılık, sevgi, empati ve teknolojinin etkin kullanımı.

Kaynaklar

https://en.wikipedia.org/wiki/Amazons

https://www.evrensel.net/haber/19087/ey-bacilar-tarihi-nasil-bilirdiniz#

https://sendika63.org/2020/03/butun-kadinlar-kahramandir-amazonlar-gunahkarlar-devrimciler-gizem-oztoprak-bianet-582328/

Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi Yayınları, 1978

https://bilimdili.com/arkeotarih/arkeoloji/1988-yilinda-bulunan-ve-bir-savasciya-ait-oldugu-dusunulen-mezarin-iskitli-bir-amazona-ait-oldugu-anlasildi/

http://www.edebiyathaber.net/iste-butun-kadinlar-kahramandir-adli-kitaptan-unutulmaz-alintilar/

https://www.hurriyet.com.tr/gundem/son-amazon-kizinin-pesinde-22563051

http://bianet.org/bianet/saglik/225461-yeni-zelanda-salgin-sayfasini-nasil-kapatti

https://bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/224337-covid-19-ile-mucadelede-kadin-liderler-farki

http://www.iranicaonline.org/articles/amazons-ii