Ünlü düşünür Maimonides (Musa bin Meymun) Hilkhot Tefila (XI, 1) adlı eserinde “On Musevi’nin yaşadığı herhangi bir mahalde, her dua saatinde girilebilecek bir ev bulundurulması önemlidir. Bu evin adı Bet ha-Kenesset’dir” ifadesini kullanır.
Sinagog sözcüğü
Sinagog sözcüğü eski Yunanca ‘syn=beraber’ ile ‘ago=getirmek’ köklerinden oluşur ve ‘beraber olmak’ kavramını ifade eder. İbranicesi ‘Toplanma Evi’ anlamında Bet ha-Kenesset’dir.1 Ancak, değişik işlevleri de göz önünde tutularak, sinagoglar Bet ha-Tefilla (ibadet evi), Bet Aam veya Bet Kenişta (halkın evi) olarak da adlandırılır. Bet ha-Midraş (eğitim evi) sıfatı özellikle, Tevrat öğrenimi, tefsiri ve dinî kuralların uygulamasıyla ilgili çalışmaların yürütüldüğü mekânlar için kullanılır. İtalya’da uzun yıllar boyunca kullanılan Scole ve Yiddiş lehçesinde yeğlenen Shul (Şul) deyimleri de okul, eğitim yeri anlamına gelir. Amerikan Reform Yahudiliğinde ise tercihan Temple olarak adlandırılmaktadır.
Fatih Sultan Mehmed’in fermanında Musevi ibadethaneleri Kenîse veya Kenâvis olarak belirtilmekte, Osmanlı belgelerinde genellikle Sinavi, Türkçe sözlüklerde Sinagog veya İbranice ve Aramice ‘toplum, grup’ anlamına gelen Havra [hevrah] olarak anılmaktadır.
İlk sinagog
Eski İsrail’de halk ibadet için belirgin bir bina gereksinmesi duymaz, uygun gördükleri meydanlarda, açık havada dua ederdi. Hatta halkın birliğinin ve özellikle Tek Tanrılı Din’in simgesi olan Kutsal Mabet’in dışında tapınak inşası yasaktı. İlk sinagogun ne zaman nerede kurulduğu, tarihin karanlığında kaybolmuş olup bu konuda değişik söylenceler ileri sürülür. Kesin şeklini ancak MS 1. yüzyılda aldığı gözlenen bu kurumun tarihini araştırmayı amaçlayan kaynaklardan bazıları Musa Peygamber dönemine atıfta bulunurlar. TaNaH’ın2 birçok yerinde (Tehilim-Mezmurlar, 74:8; Yermeyau-Yeremya, 39:8) muhtemelen sinagoglardan bahsediliyorsa da bunların gerçekten günümüz anlamında bir ibadethaneyi kastedip etmediği kesin olarak belirlenememiştir.
Bazı araştırmacılara göre ilk Mabet Bet ha-Mikdaş dönemine uzanıyorsa da sinagogun kaynağını Babil Sürgünü’nde aramak daha isabetlidir. İlk Mabet’in Nabukadnezar II tarafından yıkılmasından sonra (MÖ 587) Babil’e sürülen Yahudilerin birbirlerini kısmen de olsa teselli etmek için Şabat (Cumartesi) günleri bir araya gelmek ihtiyacını hissetmiş olmaları doğaldır. TaNaH’ın ‘Sürgün Peygamberi’ olarak anılan Hezekiel Bölümü’ndeki (11.1) ifadeler de bu doğrultudadır. Sinagog kavramı, Babil’den Filistin’e dönülüp İkinci Mabet inşa edildiğinde (MÖ 515) devam etmiş, Mabet’in yıkılışını (MS 69-70) takiben Ribi Ben Yohannan ben Zekay’ın geliştirdiği ‘Yavne Öğrenim Merkezi’ sayesinde kurumlaştırılmış. Yahudi yaşamının odak noktası olmuştur.
Antik Byzantion’da [Bizans], daha sonra Büyük Konstantin (306-337) tarafından yeni baştan imar edilip 330 yılında Konstantinopolis adını alan kentte yaşayan Yahudilerin ibadethaneleri hakkında somut bir ayrıntıya sahip değiliz.
İstanbul’da ‘bilinen’ ilk sinagog
4. ve 5. yüzyıllarda Yahudi bakır eşya üretimi zanaatkârlarının yoğun olduğu ve bu yüzden Bakırcılar anlamında Halkoprateia (Chalkoprateia) olarak anılan semt bir Yahudi yerleşim bölgesiydi. Bu yöre günümüzde, yaklaşık olarak, Alemdar Caddesiyle Zeynep Sultan Camii’nin batısına isabet etmektedir.
İstanbul’da ‘bilinen’ ilk sinagog 318 yılında bu bölgede yer alıyordu.
Milano Fermanı’yla (313) Hristiyanlığın serbest bir din olduğunu açıklayıp İmparatorluğun resmi dini olarak ilan eden ve merkezini Bizans’a nakleden (334) Konstantin, başlangıçta Yahudilere anlayışlı davranıp yenilerini inşa etmemek kaydıyla ve muayyen bir vergi karşılığında mevcut sinagogların devamını kabul etti. Ancak Kilisenin baskısıyla tutumunu sertleştiren İmparator, kısa bir süre sonra birçok kısıtlamalar getirdi. İstanbul Fethi’ne kadar geçen 11 yüzyıllık dönemde Yahudiler çok değişken koşullarla bazen iyi, genellikle karanlık ve baskılı günler geçirdi.
Sinagogun 318 ile II. Teodosius’un tahta geçtiği 408 yılı arasındaki dönemde geçmişi konusunda bilgiye sahip değiliz. 5. yüzyılın başındaki gelişmeleri ise, 1544-1547 yıllarında İstanbul’u ziyaret eden gezgin Pierre Gilles’den, Zonaros’a atfen, izleyelim:
Theodosius uzak batı ülkelerine gittiğinde Yahudiler İstanbul Valisi Honoratus’la dostluk kurdular ve onun yetkisiyle Halkoprateia’da görkemli bir sinagog inşa ettiler ve sinagog, yapılıp bittikten sonra hiddetlenen halk tarafından yakıldı. Olayı öğrenen Theodosius suçluları para cezasına çarptırdı ve Yahudilere yeniden inşa izni verdi. Milano Piskoposu Ambrosius olaydan haberdar oldu ve Theodosius’a, kentlerin kraliçesi olan bir kentin ortasına sinagog yapılmasının haksızlık olduğunu söyledi. Ambrosius’un uyarısıyla Theodosius verdiği cezaları kaldırdı ve Yahudilerin, kentlerin kraliçesi içinde sinagog yapmalarını yasakladı.
Sinagog 450 yılında yıkılmış ve Theodosius’un kız kardeşi Pulkheria’nın [Pülşeri] sakladığı kutsal kuşağın teşhiri ve korunması için Meryem Ana’ya ithaf edilerek Theotokos Halkoprateion adıyla kiliseye dönüştürülmüştür. Yenilemenin Theodosius-Pülşeri döneminde mi (457) yoksa 476 yılı yangınını takiben I. Leon-Verina tarafından mı (484) tamamlandığı konusunda çelişkili görüşler mevcuttur.
Büyük Justinianus döneminde baskıya karşı halkın Nika ayaklanması (532) sırasında tahrip edilen Aya Sofya görkemli yapısıyla yenileninceye kadar (537) geçen süre zarfında Halkoprateia Kilisesi patrikhane görevini görmüş, Latin işgali yıllarında (1201-1261) Katolik kilisesine çevrilmiş, zaman içinde tahribata uğramıştır.
II. Bayezid hükümdarlığında harap kilisenin apsis ile kuzey duvarı arasında kısmı Emin-i Cev3 Lala Hayrettin Paşa tarafından yaptırılan değişiklikle mescide çevrilerek Hayrettin Paşa Mescidi olarak anılmıştır.
Daha sonra Babüssaade Ağası da olan Ahmed Ağa tarafından Ecza-i Şerife vakfedilen ve Acem Ağa Mescidi adıyla anılmaya başlanan yapı 1755 yılında da Sadrazam Mehmed Said Paşa tarafından camiye çevrilmiştir.
1785 yılı büyük yangınında ciddi hasara uğrayan yapı 15 Teşrinsani (Kasım) 1935 tarihinde kabul edilen genel bir kanun hükmü çerçevesinde, cemaati yetersiz olduğu ve yanında daha büyük bir cami bulunduğu gerekçesiyle 1936 yılında minaresi yıkılarak terk edilmiştir.
Acem Ağa Camisi’nin Baş Çuhadar Seyit Ömer Ağa tarafından 1815 yılında yaptırılan çeşmenin aynası ve yalağı halen Zeynep Sultan Camii Sokak’ta görülebilmektedir.
Dipnotlar
1 Aynı bağlamda, Cami ve Cem Evi deyimleri de Arapça ‘toplama, bir araya getirme’ anlamında ‘cem’; Kilise sözcüğü de ‘toplanma’ anlamında ‘ekklesia’ sözcüklerinden türemiştir.
2 TaNaH: Musevi kültürünün temelini oluşturan Tora (Tevrat), Musa Peygamber’in ölümünden sonraki olayları ve peygamberleri kapsayan Neviim (Peygamberler) ve kutsal yazıları içeren Ketuvim’i kapsayan külliyat. Tanah sözcüğü bu üç ana kitabın İbranice baş harflerinden oluşur.
3 ‘Arpa Emini’ veya Hayvan Yiyeceklerinden Sorumlu olan üst düzey yetkili.
Kaynaklar
Pierre Gilles (Petrus Gyllius), The Antiquities of Constantinople with a description of its situation, the conveniencies of its port, its public buildings, the statuary, sculpture, archıtecture and other curiosities of that city. Latinceden İngilizceye çeviri John Ball, İkinci Baskı, İtalica Press, 1988 (İlk Baskı London, 1729), s.113; Pierre Gilles, (Petrus Gyllius), İstanbul’un Tarihi eserleri, Latinceden çeviren: Erendüz Özbayoğlu, Eren Yayıncılık, İstanbul, 1997, s.96.
Avram Galante, Histoire des Juifs de Turquie, İsis. 1986, s.30.
Ernest Mamboury, İstanbul Touristique, Çituri Biraderler, 1951, s.291-292.
Ahmet Sipahiolu (M.A.), “İstanbul’da bir Kilise Harabesi: Khalkoprateia Manastırı Kilisesi”, Sanat Tarihi Araştırmaları Dergisi, Sayı 13, İstanbul,1996, s. 13-17.
Baki Adam, “Sinagog” maddesi, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 2009, C.37 s.223.
Louis İsaac Rabinowitz, “Synagogue” maddesi, Encyclopedia Judaica, C. 15, s.579-583.
Michel Gugenheim, “La Synagogue”, Information Juive, Yıl 36, No.37.
Semavi Eyice, “Acem Ağa Mescidi”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.1,Tarih Vakfı, İstanbul, 1993.
Umberto Fortis, Juifs et Synagogues: Venise, Florence, Roma, Livourne, Edizione Storti, Venedik, 1973, s.22.
Yom Tov Assis, “The Synagogue Througout the Ages”, “And I Shall Dwell Among Them: Historical Synagogues of the World”, Photos Neil Folberg, Essay: Yom Tov Assis, Aperture Book, New York, 1955, s.161-174.
“Synagogue”, The New Grolier Webster International Dictionary, Groelier, V.II, 1971, s.995.
www.yenisafak.com/ramazan/istanbulun-devsirme-camileri-2471373.