Bu yıl ‘kendine özgü’ bir yaz geldi geçti… güz’den de gün aldık. Ancak çok kez 4 mevsimin yan yana yaşandığı güzelim ülkemizde gezi-severlerin yaşayabileceği coşkular hiçbir zaman tükenmez. Hele tarihle ilgilenenler, arkeolojik buluntulara meraklı olanlar için Türkiye’miz tam anlamıyla bir açık hava müzesidir.
Değişik uygarlıklara ev sahipliği yapmış Anadolu’da Yahudilerin M.Ö 6. yüzyıla kadar uzanan varlıklarını belgeleyen arkeolojik izlerden bazılarını içeren bir yolculuğa hazır mısınız? Mevsim koşullarını göz önünde tutarak bugünlük yalnızca Batı Anadolu ve Akdeniz yöresiyle yetinelim…
Manisa: Sardes
Manisa iline bağlı Salihli İlçesi Sart Beldesi sınırları içerisinde yer alan Sardes Antik Kenti, Lidya Krallığının başkenti idi. İlk paranın (sikke) doğum yeri ve adı zenginlikle özdeşleşen Kral Krezüs’ün (Karun) vatanı olan Sardes görkemli bir İyon (İon) tapınağına, Roma dönemine ait anıtsal bir hamam-gymnasyum kompleksine ve antik dünyanın en büyük sinagoguna sahipti. Lidya lisanında Sfard olarak anılan kentin Tevrat’ta (Ovadya, I:20) adı geçen Sfrd ile özleştiği genelde kabul edilmiştir. Antik dönem metinlerinden M.Ö III. yüzyılda (ve muhtemelen daha erken dönemde) Sardes’te Yahudilerin yaşadığı anlaşılmaktadır.
Sardes Sinagogu olarak bilinen yapı, önce Roma gymnasyumu’nun bir bölümü olarak inşa edilmişse de daha sonra Yahudiler tarafından sinagoga dönüştürülmüştür. Roma’nın, Hristiyanlığı resmen kabulünden sonra da Sardes Sinagogu’na dokunulmamış, İmparatorluğun Yahudilere tanıdığı ayrıcalıklar sürdürülmüştür. Sardis Sinagogu kalıntıları 1960 yılında bulunmuş, onarımı 1965-1973 yılları arasında gerçekleştirilmiştir. Bugünkü durumu ile sinagog alanı, ön avlu ve muhtemelen sonradan örülmüş bir duvarla ayrılan ana mekân olarak iki bölümden oluşur. Ana mekânın kuzey ve güneyinde altışar adet sütun ayağı kalıntısı mevcuttur. Zemin geometrik bezemeli mozaik panolarla döşelidir. Duvar kaplamaları üzerinde görülen Grekçe yazılar genellikle sinagoga yapılan bağışlarla ilgilidir. Kazılarda bulunan menora (Yahudiliğin simgesi 7 kollu şamdan) resimli levha Manisa Müzesi’nde korunmaktadır.1
Ödemiş: Hypaipa (Günlüce Köyü)
Lidya uygarlığının önemli bir beldesi olan Hypaipa antik kenti üzerinde bugün Günlüce köyü yer almaktadır. Lidyalılar, Persler ve Romalılar tarafından dinsel kültür merkezi olarak kullanılan Hypaipa’da bulunan ve üzerinde ‘Genç Yahudilerin Sunusu’ deyimi okunan bir yazıt M.Ö 3. veya 2. yüzyılda bu beldede yerleşik bir Yahudi toplumunun varlığının kanıtı olarak kabul edilmektedir.2
Aydın: Afrodisias
Aydın’ın Karacasu ilçesinin Geyre köyünde yapılan kazılarda bulunan antik Afrodisias’da Yahudilikle ilgili olduğu sanılan önemli miktarda yazıtlara rastlanmıştır. Çoğu, ‘Tanrı’dan Korkanlar [Theosebeis]’ olarak tanımlanan kişilerce yapılmış bağışların listelerini içermektedir.
Roma İmparatorluğu döneminde Afrodisias’da yaşamış ‘Tanrı’dan Korkanlar’ ile ilgili buluntular özel bir etüt ve değerlendirme konusu olmuştur.3
Aydın: Milet (Plateia veya Balat)
Ünlü filozof, gökbilim ve matematik âlimi Thales’in doğup öldüğü liman kenti Milet, M.Ö VI. yüzyılda bir deniz imparatorluğuna dönüşmüş, ancak Büyük Menderes Nehri’nin getirdiği alüvyonlar sonucu bugün kıyıdan 10 km. içeride kalmıştır. Roma ve Bizans dönemlerinde Milet’te yerleşik bir Yahudi kolonisi mevcuttu.4
1873’te başlatılan arkeoloji kazı ve araştırmalarında liman anıtının kuzeyinde, arkeolog von Gerkan tarafından sinagog olarak değerlendirilen kalıntılara rastlanmıştır.5 Trebilco ise, Apollo adına dikilmiş sunak buluntusundan hareketle, yapının daha çok bir pagan tapınağı olduğu görüşündedir.
Milet’in Roma dönemi kalıntılarından açık hava tiyatrosunun 5. sırasındaki bir yazıda, bu sıranın ‘Yahudiler ve Tanrı’dan Korkanlar [Theosebeis]’ için ayrıldığı’ belirtilmiştir.6 Denizden uzaklaştıkça kent Palatia olarak anılan Bizans surlarına doğru çekilmiştir. Fetih’ten sonra yöreden İstanbul’a göç eden Yahudiler, kurdukları sinagoga Plateia adını vermişlerdi.
Aydın: Priene
Ünlü Athena Tapınağı’na ev sahipliği yapmakta olan Priene, Söke’nin güneybatısında, sarp bir kayalık bölgede Atina Kralı Kodros’un torunu Aipytos tarafından inşa edilmiş antik bir İyon kentidir. Bir kıyı kenti iken Menderes Nehri’nin yığdığı alüvyon yüzünden daha sonra kilometrelerce içerde kalmıştır.
1895-1898 yıllarında bölgede araştırma yapan Alman kazı heyeti tarafından bulunup bir ev-kilisesi olduğu sanılan yapının, buluntu içinde görülen yazılar ve menora, lulav, etrog, şofar (koç veya keçi boynuzundan yapılmış boru) resim kazıntıları sayesinde esasında Priene Yahudilerinin sinagogu olduğu anlaşılmıştır.7
Uşak: Akmonya [Ahatköy]
Frigya, Lidya, Helen, Roma ve Bizans dönemlerini yaşamış olan Akmonya’da (Acmonia), antik dönemde bir Yahudi toplumunun varlığı bilinmektedir. İmparator Claudius zamanında (41-54) kurulmuş olan Neokrate İmparatorluk kültünün yüksek rahibesi Julia Severa tarafından, muhtemelen 50-60 yılları arasında yaptırılan sinagog, Erceş (Güllüçam) köyü civarında bulunan ve Afyonkarahisar Arkeoloji Müzesinde korunmakta olan bir yazıttan anlaşıldığına göre 80-90 yılları arası tamir edilmiştir. Akmonya kalıntıları arasında mezar yazıtları çoğunluktadır. Bu İbranice ve Yunanca yazıtlar, özellikle mezar soyguncularını caydırmak için bazı ilginç lanetler içermektedir.8
Afyonkarahisar-Dinar: Apameia Kibotos
Afyonkarahisar’da günümüzde Dinar ilçesinin bulunduğu yörede Selevkos kralı I. Anthiokos tarafından kurulan bu antik kent, eşinin adını taşır. Bu ada daha sonra, kutu-sandık anlamına gelen ve muhtemelen Nuh’un Gemisini anımsatan Kibotos sözü eklenmiştir.9
Kudüs’e gönderdikleri ‘Büyük Tapınak’a katkı payını (şekel) engellemek isteyen yerel yönetimlere karşı Cicero’nun Apameia, Adramittus (Edremit) ve Pergamum (Bergama) Yahudilerini savunan ünlü söylevi (M.Ö 59) ve Nuh ile gemisinin ve eşinin resimlerini taşıyan madeni sikkelerin mevcudiyeti, bölgede yerleşik ve gelişmiş Yahudi toplumunun varlığını kanıtlar.
Denizli: Hierapolis [Pamukkale]
Artemis Tapınağıyla ünlü bu kent, Bergama Kralı II. Eumenos tarafından M.Ö 190 yılında kurulmuş olup adını, Bergama’nın kurucusu Telephos’un eşi, Amazonlar Kraliçesi Hiera’dan alır. Hierapolis ‘kutsal şehir’ anlamına da gelmektedir.
Arkeolog Haşim Yıldız, özellikle Kuzey Nekropolü kazılarında bulunan Helenistik döneme ait anıt mezar ve lahitlerin üzerlerindeki 7 kollu şamdan [menora] ile aile isimlerinden, Hierapolis’te önemli ve de varlıklı bir Yahudi toplumunun yaşadığının anlaşıldığını belirtmiştir. Kazıda, üzerinde Yunanca harflerle ‘Tanrı Şahidim Olsun’ yazılı ve yaralamalara karşı korunma için kullanılan bir gümüş rulo bulunmuştur.10 Kuzey Nekropolü’nde bulunan ve içinde çok sayıda iskeletin rastlandığı 163 numaralı mezarın Yahudi bir aileye ait olduğu belirlenmiştir.
Muğla: Aspat - Strobilos - Çıfıt Kalesi
Bodrum Yarımadası’nın güneybatısında Akyarlar mevkiine yakın Aspat yerleşim merkezi, aynı zamanda Çıfıt Kalesi olarak da anılır. Bu şekilde anılması M.Ö VII. yüzyıla ait yerleşim kalıntılarının bulunduğu Strobilos’da yaşayan ve Bizans döneminde XII.-XIII. yüzyılları arasında yoğun bir deniz ticareti ortamı içinde zenginleşen bir Yahudi toplumunun varlığından kaynaklanmaktadır. Yöre, Sultan II. Murad hükümranlığında Osmanlı mülküne eklenmiştir. Yüzyıllar boyunca yörede yaşamış Yahudiler, Kıbrıs Kralı ile Rodos Hâkiminin 1472 yılında Antalya’yı ve Stroboli’yi basıp yağmalamaları sırasında muhtemelen Milas’a göç etmişlerdir.
Antalya: Andriake Ören Yeri ve Sinagogu
Antik Çağda, Myra’nın liman bölgesi olan Andriake yöresinde, Yahudilerin yaşadığı bilinmekte idi. Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik başkanlığındaki kazı ekibi tarafından, Andriake liman kentinin denize bakan bölümünde 2009 yılında bulunan, çoğu Helenistik ve Roma döneminden kalıntılar, kendi ifadesiyle, Likya tarihi için önemli bir buluştu. Başlangıçta Roma Tapınağı sanılan bina, menora, şofar ve lulav-etrog figürlerinin yanında İbranice harflerle isimler ve dualar kazılı mermer levhalar bulununca sinagog olduğu saptanmış oldu. Kazıda, özellikle Ehal (kutsal kitapların muhafaza edildiği yer) dolgusunda rastlanan 282 parça buluntu, bir bakıma Bizans öncesi Andriake’nin özeti gibidir.11
1291 yılında inşa edildiği anlaşılan Hadrian Granaryumu (tahıl deposu) restore edilerek Likya Uygarlıkları Müzesi olarak düzenlenmiştir.
Antalya: Limyra
Antalya’nın Finike ilçesine bağlı, Turunçova belde sınırları içinde bulunan Limyra antik kenti M.Ö V. yüzyıldan beri mevcut olup Likya birliğini tesis etmek amacında olan Perikles tarafından başkent olarak kullanılmıştır.
Nekropolleri, kaya mezarları ile ünlü olan bölgenin, ilk dönem Katolik Piskoposluklarından biri olarak Hristiyanlar için özel önemi vardır. 1969 yılında başlanan arkeolojik çalışmalara, 2002’den sonra Viyana Üniversitesi tarafından Prof. Martin Seyer yönetiminde devam edilmiştir. Kentin doğu kapısı yakınında yürütülen kazılarda, 2012 yılında bulunan kalıntılar önce bir cam fırını sanılmışsa da, rastlanan yedi kollu şamdan-menora kabartmaları ile mikve’den (ritüelik arınma havuzu), burasının VI. veya VII. yüzyılda inşa edildiği düşünülen bir sinagog olduğu anlaşılmıştır.12
Adana: Misis (Mopsueste) Antik Şehri
Bugünkü adı ile Yakapınar, Adana İlinin doğusunda, Ceyhan Nehri’nin hemen kenarında Yüreğir ilçesinde yer alır. İpek yolu üzerinde önemli bir geçiş ve ticaret merkezi olarak gelişen kentin Truva kahramanlarından Mopsos tarafından kurulduğu sanılır. Yöre Hititlerden Abbasilere kadar uzanan değişik uygarlıkların egemenliğini yaşamış, 1517 yılında Osmanlı mülküne katılmıştır.
Misis’te bilinen tarihî buluntuların en önemlilerinden biri de Tevrat’tan esinlenerek yapıldığı ve IV.-V. yüzyıla ait olduğu sanılan taban mozaikleridir. Bazı araştırmacılar, Nuhun Gemisi, ortasındaki Grekçe ‘Kurtarıcı Nuh’ yazısı, Samson’un profili, Yahudi tarihini konu alan değişik sahne ve simgelerin yer aldığı bu mozaiklerin Mopsueste Sinagogu’na ait olduğunu iddia etse de bu, arkeolog ve tarihçiler arasında tartışma konusudur.13
Kaynakçalar
1 A. Seager, “The Synagogue at Sardis”, Lee I. Levine (Ed.) Ancient Synagogues Revealed, Israel Exploration Society, 1982, s.178-184.
2 Salomon Reinach, “Les Juifs d’Hypaipa”, Revue des Etudes Juives, T.10, Paris, 1885.
3 Joyce Reynolds and Robert Tannenbaum, Jews and God-Fearers at Aphrodisias Greek Inscriptions with commentary, The Cambridge Philological Society, Cambridge, 1987.
4 Josephus Flavius, Antiquitatum (Antiquities) XIV, 244-6; Paul Treblico, Jewish Copmmunities in Asia Minor, General Editor G.W. Stanton, Cambridge University Press, Cambridge, 1991, 56.
5 Nezih Başgelen, Arkeoloji ve Sanat dergisi, 2000, S.94-99, s.16. Paul Trebilco, 56.
6 Paul Trebilco, 159.
7 Paul Trebilco, 55-56.
8 Paul Trebilco, 60-63.
9 Paul Trebilco, 99.
10 Haşim Yıldız, Arkeolog, 16 Şubat 2009 tarihli e-iletisi.
11 Nevzat Çevik-Özgü Çömezoğlu-Hasan Sabri Öztürk-İnci Türkoğlu, Arkeolojisinden Doğasına Myra/Demre ve Çevresi, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2010.
12 haberler.com/likya-nin-ikinci-sinagogu-limyrada-bulundu-3959687-haberi/ Mehmet Çakmak haberi, Yayıncı A. Fatih Tekcan, 23 Eylül 2012 (Erişim tarihi: 1 Kasım 2016).
13 Michael Avi-Yonah, “The Mosaics of Mopsuestia-Church or Synagogue”, Lee I. Levine (Ed.) Ancient Synagogues Revealed, Israel Exploration Society, 1982, s.186-190.