Almanlarla savaşın ilk günlerinde, Rusların çoğunluğunu kavrayan ve onları ordunun değişik birimlerine gönüllü olarak katılmaya sevk eden vatana bağlılık heyecanı, yoğun ve samimidir. Ancak halk arasındaki homurdanma ve ordu içindeki kaos, Stalin’i, ülkesinin geleceği ile kendi geleceği arasındaki bağın gücünü sorgulamaya sevk eder... Attığı adımlar, her zaman olduğu gibi, sert olacaktır…

İspanya’da ve hemen sonrasında Finlandiya ile olan savaşlarda, yeterli performansı gösteremeyen Kızıl Hava Kuvvetleri, el atılacak ilk yerdir. Savaşın öncesinde Hava Kuvvetleri komutanı Yakov Alksnis’in Moskova’da bir resepsiyona giderken, lidere karşı bir komplo suçlaması ile tutuklanması ve ortadan kaldırılması, Stalin’in ölümüne dek sürecek ve birçok yüksek rütbeli komutanın hayatına mal olacak bir süreci başlatır.

Kızıl Hava Kuvvetlerinin yetersizliği

1941 Haziran’ında ise, Stalin’in kızgınlığının nedeni, olası bir kalkışma değildir: Hava Kuvvetlerinin yetersizliği ve Luftwafe karşısındaki nitelik eksikliğidir. Stalin’in yeni bir savaş uçağı inşası konusundaki tavrı, teknik alandaki yetersizliği, Hitler’in Sovyetlerle girişeceği savaşın başlamasına kadar olan dönemde, birçok mühendisle karşı karşıya gelmesine neden olacaktır. Aralarında Andrei Tupolev’in de bulunduğu birçok uçak tasarımcısı ya enterne edilirler ya da Sibirya’daki gulaglara sürgüne gönderilirler.

Sorun kısaca, Stalin’in talepleridir: Yeni uçakların hızı, menzili, telsiz donanımları hakkında doğru bildiği yanlışlarda ısrar etmesi, işi içinden çıkılmaz bir hale getirmiş, uçak kazaları artmıştır - yalnız Hava Kuvvetlerinde değil, tüm orduda ve halkın genelinde moraller iyiden iyiye çökmüştür… Yaşanan zorluklar, Nisan 1941’de geniş katılımlı bir toplantıda masaya yatırılır. Gergin geçen toplantının bir yerinde Hava Kuvvetlerinin genç komutanı Rychagov, “Bizi tabutlar içinde uçurduğunuz sürece kazalar ve ölümler devam edecek…” diye çıkışır. Stalin ile teknik heyetin bitmeyen çekişmesinin yaşananlara etkisi maddi kayıplarla sınırlı kalmaz, personel kayıplarına da yol açar…

Luftwafe Moskova semalarında…

1941 yılının 15 Mayısında, Luftwafe uçaklarının, doğu Avrupa’da Nazi işgali altındaki üslerinden hareket edip sessiz sedasız Moskova semalarına kadar, hiçbir dirençle karşılaşmadan gelmeleri, ordu ve hava kuvvetleri kademelerinde büyük şoka neden olur. Zaten gergin olan ortam daha da gerilir ve büyük temizlik başlar. Birçok ordu mensubu, yüksek rütbeli komutan yerlerinden edilir, aileleri ile birlikte kâh gözaltında tutulurlar, kâh sürülürler.

Yahudi asıllı Subay Yakov Smushkevich

1988 ile 1992 yılları arasında Britanya’nın Moskova elçiliğini yapmış Rodric Braithwaite’in kaleme aldığı “1941 Moskova” başlıklı kitabında, gelişen olaylar tüm detayları ile anlatılırken, bir subaydan söz edilir: Yakov Smushkevich, Litvanya’nı küçük bir köyünden, Yahudi asıllı bir terzinin yedi çocuğundan biridir. Ortodoks bir Yahudi okulunda üç sene okuduktan sonra, önce, 1918’de Kızıl Orduya, daha sonra, 1922’de de yeni oluşturulan Hava Kuvvetlerine katılır.

Havacılık 1930’lu yıllarda gelişmekte olan popüler bir branştı. Rus Chkalov ve Amerikalı Lindbergh gibi “uzun yol pilotları” ulusal kahraman ilan edilmiş, birçok gence ilham kaynağı olmuşlardı. Bu genç havacılardan, aralarında Yakov Smushkevich ve Pavel Rychagov’un da bulunduğu bazıları, “Stalin’in Şahinleri” olarak İspanya İç Savaşına katılmış, sonrasında, Kızıl Hava Kuvvetlerinin komuta kademelerinde kendilerine yer bulmuşlardı.

Soyadını değiştirmeyi kabul etmez

Zaman içinde Smushkevich Hava Kuvvetlerinde komutan vekili olur. Stalin ve Voroshilov, Yahudi kimliğini açığa vuran Smushkevich soyadını, Vladimirovich olarak değiştirmesini isterler. Kabul etmez… Ailesi ile birlikte Moskova’nın merkezinde bir evde oturur ve Batı müziği ile dans edilen popüler partileri ile tanınır.

Halk kahramanı

1938 yılında, 1 Mayıs şenliklerine hazırlık provalarında uçağı ile bir kaza geçirir, bacakları kırılır, ancak çabuk toparlar ve yeniden uçmaya başlar. Finlilere karşı yürütülen kış savaşında büyük başarılar gösterir ve bir kez daha halk kahramanı ilan edilir. Stalin’in gözüne girmiştir. Aralık 1940’ta, Alman saldırılarının öncesinde, ilk olarak, Hava Kurmay Başkan Yardımcısı görevine, daha sonra da Savunma Komiseri Vekilliğine getirilir.

1941 yazında, saldırı altındaki Sovyetler Birliğinde sinirler gergindir. Stalin, bir yandan kendisini aldatılmış hissetmekte, öte yanda Hitler’e “hak ettiği” cevabı verememenin hırsı içinde boğulmaktadır. Kızıl Ordu hızlı şekilde geri çekilmekte, Alman propagandası ise, üç koldan sınırı aşan ordularının kışa kalmadan kesin zaferle işi bitireceklerinden emin, yayın yapmaktadır.

Sovyet Hava Kuvvetleri, Hitler’i ne karada ne de havada durdurabilmektedir. Kızıl Hava Kuvvetleri, Luftwafe karşısında hem teknik hem de taktik bakımından çok yetersiz, dolayısıyla tüm fedakârlıklara rağmen, çok başarısızdır.

Gizli Servis tarafından götürülür

Tam da o günlerde, bacaklarındaki sorunlar nedeniyle tekrar hastaneye yatan Smushkevich, Stalin’in gizli servisi NKVD tarafından apar topar alınır ve götürülür. Olaya tanık olan bir doktor, “Yürümekte zorluk çeken bir kişinin sürüklenerek götürüldüğünü” söyleyecektir.

Aynı günün gecesinde, NKVD şefi Beria’nın adamları, Smushkevich’in evini de basarlar. Eşi ve 15 yaşındaki kızı Roza, evlerine giren onlarca adamın gürültüsüyle uyanır. Tüm eşyaları didik didik aranır, şilteler ve yastıklar lime lime edilir, zengin kütüphanelerindeki kitaplar teker teker incelenir ve ortalık yere atılır. Ele geçen birçok belgeye ve paraya el konur. Arama 36 saat sürecektir.

Smushkevich’in İspanya savaşında beraber çalıştığı ünlü Rus Amiral Kuznetzov devreye girer ve Stalin’in ofisini arar. Asistanlarından biri Roza’ya, durum hakkında Stalin’e bir mektup yazmasını önerir. Mektup yazılır, ancak hiçbir geri dönüş olmaz. Ofisi “Yoldaş Stalin’in, savaşın gidişi ile ilgili çok yoğun bir tempoda çalıştığını” ifade eder.

Günler sonra, Roza, NKVD şefi Beria tarafından çağrılır. Görüşme, Smushkevich’in akıbeti hakkındaki sis perdesini kaldırmaz. Durumuyla ilgili net hiçbir bilgiye ulaşılamaz. Anne kız, o dönemlerde sıkça rastlanan bir kaosun içine sürüklenmişlerdir. Beklemeye başlarlar… Stalin de beklemektedir… O an için, Smushkevich ve birlikte tutuklanan birçok subayın yazgıları askıya alınmıştır… Yürütülmekte olan bir savaş ve odaklanılması gereken daha önemli işler vardır.

17 Ekim’de, Almanlar Rus topraklarının içlerine doğru kararlılıkla ilerlerken İspanya savaşının kahramanlarından Yakov Smushkevich, başka azılı suçlularla birlikte, trenle Kuibishev’e sevk edilir. Burası Moskova’yı boşaltan Sovyet hükümetinin ve yabancı elçiliklerin taşındığı kenttir. Ertesi gün NKVD’denin özel birimi, Beria’dan gelen bir yazı alır: “Bu emri aldığınızda, ekteki listede bulunan tutuklulara en yüksek ceza seviyesini uygulayacaksınız.” Dönemin ruhuna uygun olsa gerek, en yüksek ceza seviyesi, bir manga karşısında kurşuna dizilmektir.

28 kişilik listede, aralarında Hava Kuvvetlerinin önceki üç komutanı da vardır: Loktionov, Rychakov ve Smushkevich… Her durumda listedekilerin ortak özellikleri 1941 Haziran’ı öncesinde Hava Kuvvetlerinin, taktik geliştirme, hareket, istihbarat bölümlerinde bulunmaları ve Stalin’e göre, Alman saldırılarına yeterli cevabı vermeyerek, Hitler’in savaş makinesinin önünü açmaktır. İyiden iyiye bir paranoya krizinin pençesinde, diplomatik ve politik hataları ile yüzleşme havasında olmayan Stalin’in bu kararı yakın çevresini şaşırtmaz. Yargısız infazlarda ve tasfiye hareketlerinde, Beria ve NKVD’nin de desteği ile, bundan çok daha fazlasını yapacaktır…

Eşi ve kızı

Birkaç gün sonra infaz gerçekleşir! Smuskkevich’in eşi Basya ile 18 yaşına basan kızı Roza, tutuklanışı ile öldürülmesi arasındaki sürede, olup bitenden habersiz, yapayalnız, kenara itilmişlerdir. Onlar da Ekim sonu gibi tutuklanırlar ve Kazakistan’da bir kampa gönderilirler. Beria, normal uygulamaların dışına çıkar ve, Roza ile daha önceleri olan sohbetine binaen olsa gerek, anne ile kızı ayırmaz.

***

Moskova’nın dışında Monino’da bir anıtmezar vardır. Burası, bugün, dünyadaki en muhteşem havacılık müzelerinden birine ev sahipliği yapmaktadır. Mezar taşlarından birinin üzerinde Yakov ve Basya Smushkevich’in isimleri kazılıdır. Namluların ucunda beraberce kurşuna dizilen yoldaşlardan erkeklerin kalanları, mezarların içinde değildir. Nerede gömüldükleri halen gizemini korumaktadır. Rivayete göre, Kuibyshev’e yakın bir taş ocağında gömülmüşler, sonrasında, katliamın açığa çıkmaması için burası patlatılmıştır.

Sovyet ordusunda 500.000 Yahudi asker görev almıştır. Bunlardan üçte biri cephede yitip gitmiştir. Bir o kadarı madalya ve değişik ödüllerle onurlandırılmışlardır. 300 Yahudi subay, General ve Amiral seviyesine yükselmiştir. Yalnızca, Alman ordularını batıya doğru kovalayan birliklerdeki Yahudi askerî personel, Holokost’tan haberdar olmuş ve bilgi arka hatlara, kulaktan kulağa taşınmıştır

Yoldaşın Yahudi kimliği Stalin için -en azından savaş esnasında- önemli olmamıştır... Asker olsun, sivil olsun, Alman - Sovyet savaşı esnasında, yaşamda kalmanın iki şartı vardır: Hitler’in SS’lerine esir düşmemek ve Stalin tarafından mimlenmemek. Bunların hangisinin daha zor olduğu hakkında ancak, dönemin insan manzaralarına bakarak karar verilebilir.