Günsu Özkarar
Geçtiğimiz günlerde Süreyya Operası’nda iki ayrı programla iki orkestra konseri gerçekleşti. Senfoninin ismi Pandemi Orkestrası. Kadıköy Belediyesi desteğiyle hayat bulan projenin dünü ve bugününü değerli şef Rengim Gökmen ve orkestranın konzertmeisterı Özgecan Günöz’le konuştuk.
Pandemi Orkestrası’nın kurulma fikri kimden ve nasıl çıktı sizlerden dinleyebilir miyiz?
Rengim Gökmen: Bildiğiniz gibi ülkemizdeki ilk konservatuvar, yani müzik ve sahne sanatlarına hem yaratıcı, hem de seslendirici, dansçı ve oyuncu yetiştiren kurum Ankara Devlet Konservatuarı’dır. Gerçi 1917’de İstanbul’da kurulan Darülelhan uzun ömürlü olmamış, çalışmaları bir noktaya ulaşmadan eğitim hayatından çekilmiştir. Ülkemizde yetişen seslendirici ve sahne sanatçılarının yaşamlarını sıkıntıya düşmeden sürdürebilmeleri ancak devlet sanat kurumlarında görev almaları sayesinde olmaktadır. Uzunca bir süredir devlet kurumlarında da günün koşullarına göre her sanatçının görev alması, kadro sahibi olması mümkün olmuyor. Bu birçok iyi yetişmiş sanatçının çok zor koşullar içinde yaşamasına sebep olmaktadır. Ben, tüm yöneticilik ve sanat hayatımda yetenekli gençlere iş alanları yaratabilmek, yeni kurumların oluşmasına önayak olmak, var olan kurumlarda ise genç sanatçılara istihdam yaratabilmek için çalışmalar yaptım.
Hepimizin malumu olduğu üzere pandemi süreci özellikle sabit geliri olmayan sanatçıları çok etkiledi. Büyük kitlelere hitap eden ünlü pop sanatçılarını kastetmiyorum burada. Özellikle onların arkasında çalan veya 12 yıl konservatuvar eğitimi almış olmasına karşın, serbest pop piyasasında çalışmak durumunda olan, hiçbir sabit gelire sahip olmayan sanatçılar büyük ölçüde etkilendiler dönemden. İşte bu orkestranın oluşma fikrinin temelinde yatan, bu sanatçılara biraz olsun eğilmek, onların sesinin duyulmasını sağlamak ve toplumsal ekonomik endişenin bu alanda da hissedilmesini sağlamaktır.
Bu fikri yaz aylarında Süreyya Operası yönetmeni Sayın Murat Katoğlu’na açtım. Kendisi çok ilgilendi ve hemen Kadıköy Belediye Başkanı ile görüşerek bu fikri aktardı. Özellikle klasik müzik alanında çok tanınmış İdil Biret, Gürer Aykal, Gülsin Onay, Cihat Aşkın gibi sanatçıların bu girişime destek vermeleri sayesinde proje büyük ilgi topladı. Kadıköy Belediye Başkanı Sayın Şerdil Dara Odabaşı projeyi sahiplendi ve büyük bir inançla yaşama geçirdi. Zaten Kadıköy Belediyesi’nin öteden beri kültür sanat projelerine önemli desteği olmuştur. Ancak pandemimin yarattığı zor koşullar içinde böyle bir projenin sahiplenilmesi büyük cesaret gerektiriyordu. Bu cesareti gösteren Şerdil Dara Odabaşı’na teşekkür borçluyuz.
Özgecan Günöz
Özgecan Günöz: Kasım ayında Rengim Hoca’dan bir telefon aldım. Bir süredir hepimizin canını sıkan, özellikle pandemi dönemiyle beraber artan işsiz müzisyen arkadaşlarımız için bir orkestra kurulduğundan ve bunu Kadıköy Belediyesi’nin desteklediğinden bahsetti. Çok mutlu oldum. Bu proje için kendisinin, çok değerli başka şef ve solistlerin gönüllü olduğunu, benim de aynı şekilde gönüllü olarak başkemancı olmamı arzu ettiğini ifade etti. Böyle bir oluşumda olmaktan dolayı büyük memnuniyet duyacağımı ve her zaman yardıma hazır olduğumu söyledim.
Ekipte kimler var?
R.G: Bir orkestra oluşturmak ve konser organizasyonları yapmak kolay olmuyor. Özellikle destek çağrısında bulunduğumuz tüm sanatçı arkadaşlarım, dostlarım bu çağrıya olumlu cevap verdiler. Az önce saydığım isimlerin yanında Hakan Şensoy, Oğuzhan Balcı, Gökhan Aybulus, Oğuzhan Kavruk, Murat Cem Orhan hiçbir karşılık beklemeden konserler yapmayı üstlendiler. Ancak özellikle belirtmeliyim ki, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası konzertmeisterı Özgecan Günöz, orkestranın organizasyon konuları ile ilgilenen Begüm Başbuğ ve Süreyya Operası’ndan Aslı Ayhan ile Gizem Tüzün özveriyle bu projeye katkı sunuyorlar.
Ö.G: Orkestrada yer almak için en önemli koşul, kişinin sabit geliri olmaması. Tabii ki, orkestra tecrübesi de çok önemli ancak öncelikli olarak düzenli geliri olmayan sanatçı arkadaşlarımıza dönüşümlü olarak konserlerde yer veriyoruz.
Eserler nasıl seçiliyor?
R.G: Bir orkestranın programını genellikle şefler yapar. Solistin çalacağı eser ise genellikle kendi tercihi veya ortaklaşa bir seçim oluyor. Burada program pandemi koşullarının dayattığı şekilde küçük kadrolu eserlerden oluşturulmaya çalışılıyor. Bu bir zorunluluk. Ayrıca uzun ve yoğun prova yapma imkânı olamadığı için teknik koşullar programın belirlenmesinde etkin rol oynuyor. İzleyicinin beklentisini de göz önünde bulundurduğumuzu söylemeliyim program aşamasında.
Rengim Gökmen
Gelecek projeler neler?
R.G: Öncelikle bu dönemde işsiz kalan gençlerimizin kendilerine alan bulacakları bu tür orkestraların çoğalmasını umut ediyoruz. Bu tür girişimlerin tüm belediyelere örnek olması en büyük kazancımız olacaktır. Bedensel sağlığımızı korurken ruh sağlığımızı ihmal etmemeliyiz. Kaybolan ruh sağlığının toplumlara maliyetinin daha büyük olacağı kanaatindeyim. Pandeminin yarattığı olumsuz koşullar gelecek yıllarda yeni orkestraların ve yeni tiyatroların oluşumlarını sağlarsa krizlerin olumlu yönlerinden de bahsedebileceğiz ileride.
Ö.G: 8 Şubat, 8 Mart ve 29 Mart’ta üç konserimiz daha var. Gürer Aykal, Gülsin Onay, İbrahim Yazıcı, Cihat Aşkın, Hakan Şensoy gibi değerli orkestra şefi ve solistler ile renkli programlar olacak. Önümüzdeki sezon ise pandeminin bitmesini ama bu güzel orkestranın kalıcı olmasını, İstanbul’a Kadıköy Belediyesi destekli bir orkestra daha kazandırılmış olmasını temenni ediyorum.
Sizin kişisel projelerinizi ve bu süreci nasıl geçirdiğinizi de duymak isteriz.
R.G: Herkes gibi benim de konser etkinliklerimde olağandışı ölçülerde bir azalma oldu. Hatta son 2-3 aydır hiç konser yönetmediğimi söylemem anormal karşılanmamalı. Çünkü herkes için durum aynı. Ancak tabi pandemi öncesi ayda dört veya beş ayrı program yöneten birisi olarak çok büyük anlam taşıyor bu azalma benim için. Yıllardır okuyamadığım, dinleyemediğim eserlere bakma ve kendi ilgi alanlarıma zaman ayırma fırsatım oldu. Bu arada çevrimiçi eğitim çalışmalarına devam ediyoruz. Konservatuvarda lisansüstü düzeyde orkestra şefliği öğrencilerim var. Sanal ortamda orkestra şefliği dersi ne kadar yapılabilir diye sorarsanız olabildiği kadar yapmaya çalışıyoruz diyebilirim.
Öğrencilerimizin zaman kaybetmemesi lazım. Ancak direksiyon başına geçmeden otomobil kullanmayı öğrenmek gibi, orkestra yönetmeden orkestra şefliği eğitimi yapmaya çalışıyoruz. Tabii son derece şanssız bir eğitim süreci. En kısa zamanda sürecin sona ermesini ve öğrencilerimizin orkestra yöneterek mezun olmalarını diliyorum.
Bu arada en önemli projelerimizden olan Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası da bu dönemde toplanamadı. Ancak çocuklarımızla olan ilişkilerimizi hep ayakta tutmaya çalışarak 2021 yılı seçmelerini online olarak gerçekleştirdik. Umuyorum ki, önümüzdeki yıl sağlıklı koşullarda bir araya gelerek çalışmalarımızı orkestra olarak sürdüreceğiz. Bu süreçte hepimiz daha iyi anladık ki insanın sosyalleşmesinin en eğitici, zenginleştirici ve mutluluk verici alanları konser salonları, tiyatrolar, sinema salonları, müzeler ve kütüphanelerdir. Bunun kıymeti şimdi daha iyi çıktı ortaya. Bir de yönetim kurulunda olduğum BESOM Birliği Derneği çalışmalarını yoğunlaştırdık bu yıl. Çevrimiçi olarak da olsa toplantılarımızı aksatmadan sürdürdük. 2021’in BESOM içinde çok daha iyi bir yıl olacağını düşünüyorum.
Ö.G: Biz müzisyenler 10’lu yaşlarımızda konservatuvara girdiğimizden beri, günün büyük bir kısmını bir odaya kapanıp, enstrümanıyla tek başına çalışarak geçirmeye alışık kişileriz. İstanbul gibi büyük bir şehirde provalar, konserler, bireysel çalışmalar vs. derken kalan zamanda evimde dinlenmeyi tercih eden bir kişi olduğumdan, evimde huzurlu zaman geçirmeye de çok alışığım. Fakat pandemi sürecinde çoğu müzisyen gibi benim de birçok konserim iptal oldu. Belirsizlikler ve iptaller ile geçen yaklaşık bir yıl içinde motivasyonunuzu yüksek tutmak her zaman kolay olmuyor. Biz sanatçılar, seyirci karşısına çıktıkça motive olan kimseleriz. Eylülden beri ülkemizde çok çeşitli kurumların çevrimiçi konser organizasyonları olmakta. Benim de birçok seyircili ve seyircisiz (yani kayıt edilip çevrimiçi yayınlanan) konserim oldu. Bunlar beni ayakta tutan, motive edici çalışmalar.
Belediyenin desteğinden kısaca bahsedebilir misiniz?
R.G: Daha önce de bahsettiğim gibi Kadıköy Belediyesi’nin değerli başkanı Şerdil Dara Odabaşı’nın inisiyatifi ile hayata geçti Pandemi Orkestrası. Şurası muhakkak ki, bir ülkede kültür ve sanat aynen bilim gibi ancak devlet, yerel yönetim ve özel sektör desteği ile ayakta durabilir