Tufan Güven

19 Mayıs ve Başkent Ankara’nın ortak özelliği nedir? Ankara’nın başkent seçilmesinde ve 19 Mayıs tarihinin kilometre taşı sayılacak birçok önemli tarihe denk gelmesinde, beraber paylaştıkları, aşağıda değineceğimiz, ortak özelliğin bir katkısı olabilir mi, bir beyin jimnastiği yapmaya ne dersiniz?

Lafı çok uzatmadan, bu ortak özelliği yazılı tarihte ilk kez sizlerle paylaşmaktan dolayı mutluluk duyarım.

Başkent Ankara, Türkiye Cumhuriyeti’nin altın oran noktasında bulunmaktadır.

19 Mayıs, 365 günün altın oran noktasında bulunmaktadır.

İki konumuz da kendi sistemlerinin tam altın oran noktasında bulunmaktadırlar.

Öncelikle başkent Ankara ile konumuzu genişletelim:

Türkiye Cumhuriyeti’nin altın oran noktası: Başkent Ankara
İspatımızın ana dayanağı, Misak-ı Milli sınırlarımızın değdiği en uçta bulunan enlem ve boylam noktalarının matematiksel olarak saptanması ile başlar. Aşağıdaki resimde de gördüğünüz üzere, Türkiye’nin en uç noktaları;

Kuzey: Kırklareli’nin Kofçaz ilçesi, Ahlatlı köyü, Bulgaristan sınırı.
Güney: Hatay’ın Yayladağı ilçesindeki terk edilmiş Topraktutan köyü, Suriye sınırı.
Doğu: Iğdır ili Aralık ilçesindeki Dilucu Sınır Kapısı, Azerbaycan (Nahcivan) sınırını oluşturan Aras Nehri.
Batı: Çanakkale iline bağlı Gökçeada’nın batısındaki İnce Burun Türkiye Cumhuriyeti’nin en uç noktalarındaki Kuzey enlemleri ve Doğu boylamlarının içinde kalan bölgenin altın oranını hesap ettiğimizde tam olarak başkent Ankara’nın yönetim merkezi konumunda bulunan Çankaya ilçesine denk gelmekteyiz.

Teknik olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin altın oran noktası, Çankaya, Ankara, 39 42 22 Kuzey enlemi ve 32 58 52 Doğu boylamında bulunmaktadır.

Çankaya ilçesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin 911 ilçesinden biridir. 13 Ekim 1923’te, TBMM’ye verilen yasa önerisinin kabulü ile Ankara’nın başkent olmasında ve akabinde Çankaya ilçesinin yönetim merkezi seçilmesinde altın oranın rolü var mıdır? Bu tartışmaya katılabilmek için altın oranın fonksiyonunun ne olduğunu tam olarak bilmek gerekmektedir. Altın oranın bilimsel, felsefi ve sembolik anlamını bilmeden bu konuyu ancak yüzeysel değerlendirebiliriz. Hele ki altın oranı, mimari ve sanat fakültelerinde olduğu gibi 1 saatlik bir müfredat içerisine sıkıştırılmış hali ile öğrendiyseniz, altın oran konusunda %99,9 ihtimalle çok az şey bildiğinizi varsayabilirsiniz. Bu şekildeki öngörümün temelini, ülkemizdeki literatür ve kaynak eksikliği ile açıklayabilirim. Altın oran konusundaki bilgi eksikliği, sadece ülkemizin değil tüm dünyanın paylaştığı bir sorundur.
Altın oranın işlevini ve kapsamını tek bir makaleye sığdırmak mümkün değildir. Bu sebeple burada altın oranın tüm veçhelerine girmeyeceğiz. Fakat okuyucuya fikir vermesi açısından, altın oran ile ilgili giriş niteliğindeki makalemizi okumak isterseniz lütfen tıklayın. (1) Makaleler sayfamızdaki altın oran konulu diğer makaleler de ilgilenenlere fayda sağlayacaktır.

Bu yazımızda değinmişken, çok kısa da olsa sizlere altın oranın teknik tanımını, günümüzün en değerli bilim insanlarından biri olan Dan Winter’ın açıklaması ile vermek isterim.

ALTIN ORAN; evrenin, farkındalığın, aydınlanmanın, yaşam enerjisinin, yer çekiminin, alfabe ve sembolün, rengin, mikrodan makroya maddenin ve diğer tüm merkezcil ve kendi kendini düzenleyebilen kuvvetlerin kullandığı mükemmelleştirilmiş ‘fraktal alan faz uyumu’ oranıdır. (2)

Matematiksel olarak, bir birimin (mesafe, zaman, alan… vs.), ahenk ve armoni yaratacak şekilde bölünmesi ya da çoğalması sadece, irrasyonel bir sayı olan 1.16803398875…, altın oran ile mümkün olmaktadır. Çünkü sadece altın oran, tüm matematik evreninde, geometrik ve aritmetik oranları aynı anda içerisinde barındırmaktadır. (3)

Peki, zaten güneş sisteminde, insan vücudunda, DNA’da, kuantum fiziğinde, beyin dalgalarında var olan bu özel oranı, 365 günlük bir yıl sistemine uyarladığımızda karşımıza ne çıkıyor?

19 Mayıs
19 Mayıs, bugün dünya genelinde kullanılan Gregoryen takvim sistemindeki 365 gün 6 saat’in (1 yılın) tam olarak altın oran noktasında durmaktadır.

Hesaplanması:
365 gün ve 6 saati, 1.618’e bölerseniz 225 gün ve 20 saate ulaşırsınız. 225 gün ve 20 saati de, 1.618’e bölerseniz 139 gün ve 10 saate ulaşırsınız. Gelişim prensibi ile küçükten büyüğe doğru hareket ettiğimizde, 19 Mayıs günü saat 10:00 tam olarak altın oran noktasında bulunur.

Aynı hesaplama prensibi, ekinoksların baz alındığı farklı takvim sistemlerine de uygulanabilir. Hesap etmek isteyenler çok kolay bir şekilde bu tekniği uygulayabilirler.


19 Mayıs’ta neler oldu?
- Atatürk’ün Samsun’a çıkışı ve Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı (19 Mayıs 1919).
- Gençlik ve Spor Bayramı (Her yıl kutlanır).
- Mustafa Kemal Atatürk’ün en olası doğum tarihi (19 Mayıs 1881). (4)

Altın oran günü, 0.618 diziliminin ay “6” ve gün “18” dağılımı yapılması suretiyle 18 Haziran olarak kabul edilir. Fakat, 18 Haziran günü doğru bir altın oran günü kesinlikle değildir çünkü 18 Haziran’ı belirlerken matematiksel bir oran uygulamak yerine benzetme tekniği (6 ve 18) kullanılmıştır. Gregoryen takviminin doğru altın oran günü matematiksel oran ile hesaplanması gereken 19 Mayıs günüdür!

Bu yazıyı okuduktan sonra birçoğunuzun aklına “Acaba Atatürk altın oranı biliyor muydu?” sorusu gelebilir. Atatürk, ezoterizm, geometri ve batıni bilimler ile ciddi olarak ilgileniyordu. Başka bir makalemde bu konuya biraz olsun değinmiştim. Okumak için lütfen tıklayın (5). Atatürk, yazılı tarihte altın orandan ilk bahseden filozof olan Eflatun’un (Platon) kitaplarını okuduğu, özel kütüphanesinin kitap listesinden anlaşılmaktadır. Ayrıca, ilk Türkçe geometri kitabını, yeni Türkçe terimleri ile beraber bizzat kendisi yazmıştır. Bu bilgiler bize Atatürk’ün altın oran konusuna vakıf olduğunun izlerini sunmaktadır diye düşünüyorum.



Ek notlar:
1- Ankara’nın başkent seçilmesini ve isminin kökenini, bazı araştırmacılar, Petrus Vesconte’nin 1311 yılında haçlı seferlerini desteklemek için çizdiği kılavuz (portolan) haritası ile ilişkilendirir. Söz konusu haritada, Ankara’nın, Troya, Nemrut Dağı ve Gize arasında kalan eşkenar üçgenin, tepe kenar merkezinden geçen doğru üzerinde bulunmasından ötürü sembolik bir çapa oluşturduğunu anlatırlar. Çapa isminin Frigler, Galatlar ve Romalılara kadar uzandığı, klasik Yunancada gemi çapası anlamına gelen “Anküra” diye okunduğu ve Türkler Anadolu’ya geldikten sonra da “Ankara”, “Engürü”, “Angora” olarak değiştiği söylenir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara isminin kökeni ile ilgili düşünceleri daha farklıdır.

“Baykal Gölü’nün adı Türkçedir, “zengin göl” anlamındadır. Bu göle Yukarı Angara ve Turka ırmakları dökülür, gölün suları Angara Nehri tarafından boşaltılır. Gölün kıyısındaki sahalarda ise Türklere ait birçok kalıntı bulunmuştur.” (6)



“1930’lu yıllarda Atatürk tarafından desteklenen Güneş Dil Teorisi’ne göre tüm diller Orta Asya’dan kaynaklanmaktaydı. 1937’deki İkinci Tarih Kongresi’nde İbrahim Necmi Dilmen, Güneş Dil Teorisinin Tarih Tezinde Yeri adlı sunumunda, Baykal Gölü’nü Yenisey Nehri’ne bağlayan Angara nehri ile, Ankara şehrinin yakınındaki Ankara Çayı arasındaki isim benzerliğine dayanarak “su” kavramı ile Ankara arasında bir bağlantı olması gerektiğini öne sürmüştü.” (7)

“Aynı yıl, 1937’de, Türkiye’yi ziyaret etmekte olan Yunanistan Başbakanı Elefterios Venizelos’un Atatürk ile bir görüşmesinde Atatürk, “Ekselans, ‘Ankara’ adının nereden geldiğini bilir misiniz?” diye sormuş ve aldığı olumsuz yanıt üzerine getirilen “Dünya Atlası”nın bir sayfasını açıp Baykal Gölü yakınındaki Angarsk kentini göstermiş ve “İşte buradan geliyor, Ekselans!” demiştir.” (8)

Burada, Ankara isminin kökeni ile ilgili yorumu sizlere bırakıyorum.

2- Ankara’da bulunan Oran bölgesinin isim kökünün, altın oranın “oran”ı ile ilişkisine rastlayamadım.

3- Ankara’da faaliyet gösteren ve isim benzerliği içeren meşhur bir inşaat firmasının projelerinde, konumuz ile olan isim benzerliği doğrultusunda matematiksel (ya da oransal) bir ilişki göremedim.

4- Atatürk’ün doğum günü ile ilgili:

1936 yılında bir gün, Cumhurbaşkanlığı Umumi Kâtibi Hasan Rıza Soyak Atatürk’e bir evrak getirmişti. Bunda, Atatürk’ün doğum gününün bildirilmesi rica ediliyordu.
M. Kemal Atatürk, bunun üzerine düşündü, fakat bu günü kendisi de tam olarak bilmiyordu. Ancak, annesinden işittiğine göre, bir bahar mevsiminde doğmuş olduğunu ve o gün için ise şöyle dediğini hatırlıyorum:
Bu bir 19 Mayıs günü niçin olmasın?
Bu resmi yazı ile ona verilmiş olan cevap şöyledir:
Türkiye Cumhuriyeti
Hariciye Vekâleti
[10.XI.1936]
Protokol Dairesi Şefliği
U. No.: 21081
H. No.: 174
Riyaseti Cumhur Umumî Kâtipliğine
İngiltere Maslahatgüzarı Mösyö Morgan, Vekâletimize müracaat ederek Reisicumhurumuzun Yevmi velâdeti münasebetiyle İngiltere Kralı Sekizinci Edward tarafından hususî ve samimî bir tebrik telgrafı çekileceğini söylemiş ve Atatürk’ün doğum tarihinin bildirilmesini rica etmiştir.
Keyfiyeti arz eder ve İngiltere Büyük Elçiliğince talep edilen malûmat tensip buyurulduğu takdirde işarına müsaadelerinizi rica eylerim.
Hariciye Vekili Y.
Elçi
Ali Türkgeldi

Buna verilen cevap:
Hariciye Vekâletine
[12.XI.1936]
10.XI. 1936 tarihli ve protokol 21081-174 sayılı yazıya cevaptır:
Reisicumhur Atatürk’ün 19 Mayıs 1881 tarihinde doğmuş olduklarını arz ederim.
Umumi Kâtip
H. Rıza Soyak

Riyaseti Cumhur Evrakı: 3/7493

Kaynakça:
(1) https://fraktalalan.com/2017/11/12/guzelligin-sirri-altin-oran/
(2) https://geometricmodels.com/2019/02/06/fractal-conjugate-space-time/
(3) https://fraktalalan.com/2017/03/19/altin-oran-fraktalitenin-doruk-formu/
(4) Riyaseti Cumhur Evrakı: 3/7493 – https://www.ttk.gov.tr/
(5) https://fraktalalan.com/2017/03/19/ataturk-ve-fraktal-mimari/
(6) Meydan Larousse, Cilt: 2, Sayfa: 220.
(7) Busra Ersanli (2004). “Naming Turkish Language Politically: Ottoman Language, Sunlanguage, Azerbaijan Language”. Balkan Studies (Etudes balkaniques). Cilt 3. ss. 108-120.
(8) Atatürk’ün Milli Dış Politikası, Kültür Bakanlığı Atatürk Dizisi, Cilt: 2, Sayfa: 371-373.