Endonezya, 17.000 adadan oluşuyor. 250 milyon nüfusuyla dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesi. Aynı zamanda dünyanın en kalabalık Müslüman ülkesi... G20 ülkelerinden Endonezya, Güneydoğu Asya ve Okyanusya´da. ...Ve direkt uçuşumuz başkent Cakarta´ya yolculuğumuz Java Adası´nın merkezinde Yogyakarta´ya...
GEZGİN
Takımadalardan oluşmuş devasa bir ülke: Üstelik orada herkes "adalı"... Yerli halkın 7. yüzyıldan itibaren Çin ve Hindistan' a ticarete başlamasıyla önemli bir ticaret bölgesine dönüşen Endonezya'da bölgesel aşiret liderleri ilk çağlardan beri yabancı kültür, din ve politik sistemleri zaman içinde özümsediler ve böylelikle Hindu ve Budist krallıklar kuruldu. Müslüman tüccarlar bölgeye İslam'ı getirenlerdi. Başkent Cakarta gökdelenlerle dopdolu... Sanayi ticaret, yönetim orada... Bizim turumuz ise başkentten yola çıkıp Java adasını boydan boya otobüsle arşınlayarak bir ülke perspektifine sahip olmak ve tabii ki Hinduizm ile Budizm'in UNESCO Dünya Mirası olan tapınaklarını görmek, halkının tapındıkları inançlara tanık olmak, duygularına yakın durmaktı. Java adasını boydan boya geçmekten söz etmek lafta kolay ise de tropik ormanlar içinden günler boyu yol alıyorsunuz. O kadar kalabalık bir nüfusa rağmen el değmemiş Endonezya, doğasıyla dünyanın ikinci en büyük biyo çeşitliliğine ev sahipliği yapıyor. Bu sefer esnasında öğrendiklerimin biri de bir ülkeyi bize nakledildiği gibi algılamaktansa kalbimizin gözlemin öncelik tanımanın önemiydi! Günlerce tropik ormanlarda ilerlerken, yalın ve masum gruplaşmalardan oluşmuş köycüklerden geçerken "insan" ve "yaşam" konusunda yepyeni içgörülerle donanmış oluyorsunuz...
Beni bu ada devletlerinde en çok etkileyen, gelmiş geçmiş bütün korsanların demografide bıraktıkları kaçınılmaz derin izler ve doğasıyla onların kanlarını taşıyan bir halk. Avrupalı güçlere gelince, coğrafi keşifler ile "Baharat Adası" adı verilen Maluku'yu elde edip bölgedeki ticareti tekelleri altına almak için birbirleriyle savaştılar. Bu güçlerin arasında "korsanların" rollerinin yadsınamayacağını düşünüyorum. Endonezya II. Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle birlikte üç buçuk asır süren Hollanda sömürgeliğinden kurtularak bağımsızlığını elde etti. Endonezya tarihi daha sonra doğal afetler, rüşvet, bölünme, 32 yıl boyunca devlet başkanlığı yapmış olan Diktatör Suharto sonrası demokratikleşme süreci ve hızlı ekonomik değişikliklerle çalkantılı geçti. Şu anki halk tarafından seçilmiş meclisi ve devlet başkanı ile Başkanlık sistemli merkeze bağlı tek bir hukukun yürürlükte olduğu idari yapılanmaya sahip üniter bir cumhuriyet olmakla birlikte otuz üç eyaletten oluşmakta. Yolculuğum boyunca Müslüman çoğunluklu bir ülkenin en çarpıcı anıtları olan ve UNESCO Dünya Mirası Listesi' nde yer alan Budist ve Hindu tapınaklarından söz edeceğime göre nüfus dağılımını da özellikle belirtmem gerek: İslam (%87,18), Hristiyanlık (%9,87), Hinduizm (°/01,69), Budizm (%0,72), diğerler ile Konfüçyanizm (°/00,56).
Yogyakarta'da Yılbaşı
Uzun mu uzun, çok uzun bir yolculuk ertesi yılbaşının birinde, Endonezya'nın en büyük ikinci (turizm açısından da en büyük ikinci) kenti Java'nın ruhu Yogyakarta'ya ulaşmak üzereyken... İnanılası zor bir trafik, insanlar resmen sokaklara akmışlar. Biz de sabırsızız, "Yeni Yıl"ı karşılamak üzere otelimize odalarımıza kavuşmak, dinlenip hazırlanmak telaşındayız. Ama gelin görün ki, otobüs hedefe ulaşamıyor. Hangi sokağa sapsak ya kapalı ya da yasak! Labirentte hedefine ulaşamayanlardandık adeta. Bilmece en sonunda çözüldü: Yogyakarta Özel Bölgesi Endonezya'da monarşi ile yönetilen tek bölgesi... Üstelik Kraliyet Sarayı otelimizin yanı başı; bu konuma ek olarak da Yogyakarta Kralı, bütün ailesi ve maiyetiyle Yılbaşı'nı geçirmek üzere sarayında yerleşik. Otobüslere geçit olmayacaktı. Bir benzincide duracak yer bulan otobüsümüzden inerek taksilere dağıtıldık ve rötarlı da olsa otelimize kavuştuk. Valizlere kavuşmak için de saatlerce beklemeliydik, bizler de yemeğimizi oturup köskös yeni yılı bir şarap şişesi eşliğinde buyur ettik yaşamlarımıza. Fonda diskodan gelen çılgın müzik, şehir merkezindeki eğlencelerden yansıyan hayal fişekler eşliğinde. Tropikal muson iklimine sahip Yogyakarta, varoluşundan bu yana sayısız kralliğm (veya sultanlığm) egemenliği altma girmiş. Bu şehir 8.10. yüzyıllardan itibaren sırasıyla Mataram Krallığı, Majapahit Krallığı, Mataram Sultanlığı, Yogyakarta ve Surakarta Sultanlığı hakimiyetinde yaşam sürdürdü. Yogyakarta, Endonezya Ulusal Devrimi süresince çok önemli bir rol oynamış ve 1946-1948 yılları arasında Endonezya'ya başkentlik yapmıştır. 1948'den sonra Özel Yönetim Bölgesi ilan edilen şehir Endonezya'da monarşi ile yönetilen tek bölgedir. Yeni güne uyandığımızda Java merkez bölgesinde yer alan şehrin görülecek tarihi yerlerinin birçoğunun bulunduğu, klasik Java güzel sanatları ve kültürünün batik, bale, drama, müzik, şiir ve kukla gösterilerinin merkezi olan Yogyakarta'nm kalbinin attığı Kraton'da idik, Sultanın Sarayı anlamına gelen.
Budist Tapınağı Borobudur
Kamboçya'nın Angkor Wat'ı, Myanmar' ın Bagan'ı gibi, Endonezya'nın Budizm merkezi olmuş tapınak bölgesindeki Borobudur da, Güneydoğu Asya'nın en ziyaret edilesi hedeflerinden biri. Yogyakarta'nın 42 km kuzeybatısında Borobudur Tapınağı, 2.750 yıldan bu yana, Merapi Volkanı'nın püskürmelerine, terörist saldırılara ve 2006 yılında büyük bir depreme maruz kaldıysa da dimdik ayakta kalabilmeyi başardı. MÖ 750-850 yılları arasında hüküm süren Sailendra Hanedan» tarafından inşa edilen Borobudur'un kelime anlamı "Tepedeki Budist Manastır!" (Sanskritçede "Vihara Buddha Uhr")... Bölgedeki güç değişimleri sonucu unutulan ve kaderine terk edilen tapınak, 1815'de Java'yı yöneten Büyük Britanya imparatorluğu Askeri Valisi Sir Thomas Stamford Raffles tarafından temizletilerek güncel konumuna ulaştırıldı. Böylece eski görkemiyle buluşan Borobudur'un son restorasyon çalışmaları, 20. yüzyıl başlarında Hollandalılar tarafından yeniden başlatıldı ve 1973-1983 arasında UNESCO desteğiyle bu çalışmalara hız kazandırıldı. Borobudur 1991'de UNESCO Dünya Mirasları listesine alındı.
Tapınakta Bir Resim
MS 800'lü yıllarda Borobudur Tapınağına işlenmiş bir resmin tanıklığında... Endonezyalı gemiciler MS 1. yüzyılın başlarında muhtemeldir ki, Afrika'nın doğu kıyılarına ticaret seferleri düzenlediler. Endonezya'nın tarihi hakkında bilinen en eski bilgiler, 45 bin yıl kadar önce halkın, Malezya'dan kalkıp buralara yerleştiklerine yönelik. Eski çağlardan beri, ülkenin, üzerinde bulunduğu adaların deniz ticaretinde önemi çok büyük olduğundan, halkı genelde denizci veya tacirdi. Ticaret, denizlerde işlerlik kazandığından bu yana Endonezya, Çin,Hindistan, Iran ve Bizans Imparatorluğu'nun deniz ticareti rotasındaydı. Gemiler muhakkak bu adalara uğrar, baharat, reçine ve değerli kereste alırlardı. Bu uluslararası ticaret vesilesiyle, dünyanın değişik bölgelerinden insanların Endonezya'ya gelip yerleştiği, böylelikle bu takımadalarda farklı ve yepyeni fikir ve geleneklerin yerleşmesine neden olduğu aşikar. Aşiret krallıklarmın yönetimindeki her adada 7. ila 13. yüzyıllarda bölgen in en güçlü krallıkları, Sumatra ve Cava Krallıkları doğasıyla bölgenin tüm ticaretine hakimdi. 12.15. yüzyıllar arasında Hindistan ve Malezya'dan gelerek yerleşen Müslüman tacirler islamiyet'in yayılmasını sebep olmuştu. Dünyanın en büyük Budist tapınağı olan Borobudur ve ünlü Hindu tapınağı Prambanan'a yakınlığı ve eşsiz Java Kraton kültürünün merkezi olması nedeniyle Yogyakarta, Endonezya'nın en önemli ikinci turistik bölgesi. Şehrin siluetine muhteşem bir görüntü kazandıran, Mountain of Fire (Ateş Dağı) ismiyle anılan Merapi Dağı, Endonezya'nın en aktif volkanı. Borobudur Budist Tapınağı, simetrik stupa formunda yapılmış 2 milyon taş bloktan inşa edilmiş. 118 metre tabana oturan tapınağın tepesine çıkan dört ayrı merdiven bulunuyor. Tapınakta yüzlerce Buda heykeli, dekore edilmiş binlerce panel en iyi korunmuş hallerinde ziyaretçilerini karşılıyor. Kuş bakışı izlenecek olursa, tapınağın 3 boyutlu devasa bir tantrik mandala şeklinde olduğu görülebilir. Bu anıtsal tapınak, taşın içinde var olan kozmosun günlük yaşamdan başlayıp, Budist cenneti olan "Nirvava"ya spiral şeklinde yükselişini simgeler. Budistler genellikle Borobudur'a gelerek hac vazifelerini yerine getirmek üzere tapınağın çevresinde 5 kilometrelik bir yürüyüş gerçekleştiriyorlar. Tapınağı gezmek ve hissetmek için en uygun saatler sabah 4.307.30 arası. Gün içerisinde binlerce kişinin akınına uğrayan tapınakta zaman zaman yürümek bile imkansız hale dönüşebilmekte.