Humphrey Bogart, Gary Cooper ve daha sonralarında Sean Connery ve Sir Anthony Hopkins gibi Hollywood’un Altın Çağı’nın birçok ünlüsü “Panama” şapkalı…
Aynı şekilde, Winston Churchill, Harry Truman ve Franklin Roosevelt ve Teddy Roosevelt gibi birçok politik ikonun da favori şapkası oldu…
Artık neredeyse her parlayan güneşten kendimiz korur olduk.
Hava sıcak mı, güneş fazla mı yansıyor, ozon tabakası mı delindi, yüzümüz yanmasın - kırışmasın…
Hem güneşten korunmak hem de olasıya şık görünmek ancak Panama şapkasıyla olası!
Kadın olsun, erkek olsun artistlerin birçoğu yıllar boyu bu şapkalarla poz vererek iddialı görüntüler yansıtmışlar…
Nedir bu “Panama”lar?
Geçtiğimiz aylarda, Ekvador’un Cuenca kentinde ziyaret ettiğim bir şapka fabrikasıyla konu açıklık kazandı.
“Panama”nın benzersiz hikâyesi
500 yıllık bir klasik olan “Panama” adı bir aldatmaca aslıda. Bu en beğenilen hasır şapkanın benzersiz bir hikâyesi var.
Her şeyden önce gerçek Panama şapkalarının, üretildikleri yer ile değil, ihraç edildikleri ülkenin adıyla anılması bana son derece ilginç göründü:
Asırlardır Ekvador’un “toquilla” bitkisinden imal ediliyorlar. Ekvador halkının el emeği, göz nuru ile dokunan bir hasır.
Şapkanın malzemesi botanikteki adıyla “Carludovica Palmata”, Ekvator’a özgü benzersiz niteliklere sahip bir bitki. Uzun gövdelerinin sonunda “toquilla” hasırına dönüşen fan şekilli yapraklar büyür. En önemli tarlalar Manabí, Guayas ve Amazon bölgelerinde bulunuyor.
Kuzey Amerikalı tacirler Güney Amerika’ya geçmek için doğal olarak ilk uğrak noktaları olan Panama üzerinden yolculuk yaparlarken yerli halkların kafalarında taşıdıkları hafif, dayanıklı ve oldukça estetik şapkalarla tanış oldular.
Bu özel lifin hafifliği ve tazeliği, zamanla Ekvador için bir sembol haline gelen şapkaların kullanılmasına yol açtı, çünkü bu şapkalar doğanın bir karışımı, Ekvador halkının el becerileri ve popüler kültürün başlıca simgesi.
Ekvador’da imal edilen şapkaya neden “Panama” adı verildi?
Panama Kanalı’nın inşası, özellikleri nedeniyle güneşten korunma için ideal “toquilla” olan hasır şapkaya büyük bir talep yarattı. Çalışanlar, mühendisi kadar işçisi de iklimine ideal uygunlukta olan şapkaları kullandı. Böylece “Panama”lar uluslararası nitelik kazandı ve menşei Ekvador olmasına rağmen “Panama Şapkası” olarak adlandırılmaya başladı.
1800’lerin ortalarında popülaritesi artan bu şapkalar dünyanın çeşitli bölgelerinde, çoğu kez taklit olarak imal edilip, “Panama” şapkası olarak tanıtılarak ticari bir ürün şeklinde satıldı.
Toquilla hasır şapkaları
“Panama” şapkaları asıl vatanı Ekvador’da “Sombreros de paja toquilla” (toquilla hasır şapkaları) olarak anılıyor. Bu hasır, Ekvador kıyı bölgelerine özgü… İlk “paja toquilla” - hasır şapkayı kullanan, And Dağları’na hükmeden ve Güney Amerika’da 11. - 15. yüzyıllar arasında varlıklarını sürdüren İnkalar... Amerika kıtasında altın bulmak ve Hıristiyanlığı yaymak için İspanya Kralı tarafından görevlendirilen General Francisco Pizarro liderliğindeki İspanyol fetihleri bu uygarlığa son vermek üzere Ekvador’a ulaştığında, kıyı bölgelerindeki halkların büyük bir bölümü bu elde dokunmuş hasır başlıkları giyiyordu.
Ekvador’daki şapka dokumacılığı yüzyıllarca, kıyıları boyunca önemli bir endüstri olarak gelişti. Panama şapkaları iki şehirden geliyor: Manabi ve Cuenca’da bir kıyı kenti olan Montecristi.
Ünlüler ve şapkacıları
Londra’nın ünlü şapkacıları Hatbox, Stetson, Biltmore, Christy’s ile İtalya’nın Borsalino’su
Panama hasır şapkalarını sayısız şekil ve formda, belki de en meşhur geniş ağızlı fötr şapka şeklinde, müşterilere inanılmaz fiyatlarda sunuyor.
Bu “zamansız” klasik şapkalar asırlardır revaçta. Humphrey Bogart, Gary Cooper ve son zamanlarda Sean Connery ve Sir Anthony Hopkins gibi Hollywood’un Altın Çağı’nın birçok ünlüsünü sinemalarda izledik. “Rüzgâr Gibi Geçti”, “Kazablanka” ve “Alaycı Kuşu Öpme” (To Kiss a Mocking Bird) gibi klasik filmlerde de Panama şapkalar sanatçıların görünümlerine şıklık katmıştı, şüphesiz.
“Panama” aynı şekilde, tarihe mal olmuş şahsiyetlerden Winston Churchill, Harry Truman, Franklin Roosevelt ve Teddy Roosevelt gibi birçok politik ikonun da favori şapkası oldu.
Panama şapkanın kalite ölçeği
Bu hasır şapkanın kalitesi konusu oldukça tartışmalı olsa da, gerçek kalite testinin inç kare başına düşen dokuma sayısında olduğuna inanılıyor. 100’den daha azının daha düşük kalitede olduğu düşünülürken, bazı şapkaların inç kare başına 1600-2500 örgüsü olanları (ki bu dokuma örtü gibi görünüyor) en yüksek kalitede bir Panama olarak addediliyor ve bir parçasına sahip olmak için binlerce dolar ödemek gerekiyor.
Panama şapkasının yapımı
Panama şapkasının yaratılışında ay döngüsü önem taşıyor. Bu özel samanın kesicileri hasatlarını planlarken, -samanın daha az nemli ve çok daha hafif olduğu, dokumaya daha esnek hale getirilebildiği- ayın küçülmekte olduğu dönemi dikkate alıyorlar.
İşçiler bu “toquilla” sapları palalarıyla topluyor. Uzun şerit benzeri her sap, daha sonrasında bir saat boyunca suda kaynatılıp kurumaya bırakılıyor. Kurutma işlemi tamamlandıktan sonra, şapka gövdeleri titizlikle el dokuması yapıyor. Bu işlem şapka başına birkaç gün, bazen de birkaç ay sürebiliyor. Son kat sıkma işlemini takiben, kumaşının parçalanmasını önlemek üzere işlem görüyor. Sonra da fazla liflerin kesilmesi; şapkanın yıkanması ve boyanması; yıkandıktan sonra şapkayı orijinal haline getirmeyi içeren kalıplarda “sıkıştırma”... Son olarak, yaratıcılık ve tasarımın Ekvador’un gururu haline gelen özel şapkaları elde etmek için el becerisi ile tamamlandığı modelleme ve dekor aşamaları yer alıyor.
Panama şapkaları biçimlendirildikten sonra da satılmak üzere dünyanın dört bir yanına yolculuk ederler...
“Panama”nın dokusu
Tamamen el işi olan “panama”nın dokusu saman şeritleri kullanılarak 5 ila 10 cm’lik bir şablon üzerinden çalışılıyor. “Toquilla” bitkisinin sapları olan şeritler hep arttırılarak şapka son haline ulaşıyor. Şapkanın hasır bölümünün imalatı tamamen noktalana değin şeritler muhafaza ediyor. Sadece son – kenar şeridi aşamasına değin “Panama”nın uzunca şeritleri muhafaza ediliyor.
Zanaatkârlar gün boyu yapa durdukları bu şapkalar sadece birer gelir kaynağı olmayıp aynı zamanda bir aile mirası, popüler bir gelenek ve yaşamlarının da bir parçası…