Kapak ve Haber Fotoğrafları: Teri Erbeş

Beş yaşında sporla tanıştı. Hayatının yirmi senesini sporcu olarak geçirmiş Valeri, ailesinin de tam desteğiyle renkli, hareketli ve son yıllarda dansla dolu yaşamını çok seviyor. Lisanslı sporcu olmasının yanı sıra, Valeri aktif olarak Latin danslar kategorisinde Türkiye Dans Sporları Federasyonu’nun düzenlediği yarışmalara sporcu olarak katıldı. Yedi yıllık bir dans geçmişi var. Eski bir artistik jimnastikçi olmanın farklı avantajlarını da yaşıyor. Sporcu disiplininin yanında, günlük hayat disiplinini, antrenmanları ile sosyal hayatını düzenlemeyi, aynı şekilde antrenmanları ile okul ve iş hayatını dengelemeyi de öğrendi.

Genç yaşına rağmen, bugüne dek pek çok başarıya imzasını atmış Valeri’yi kendi sözleriyle daha yakından tanıyalım
“1996 yılında İstanbul’da doğdum. Annem de babam da sporcuydu, bana en kolay aşıladıkları özellik de bu oldu sanırım. Büyürken babamdan sürekli klasik müzik, operalar ve çeşitli spor müsabakalarını öğrendim. Annem ise benim idolüm. Özel hayat ve mesleki hayatını (nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde) bir arada götüren bir süper kahraman. Benimle vakit geçirmeye, dertlerimi dinlemeye, çözüm üretmeye ve sevdiğim şeyleri benimle yapmaya her zaman vakit ayıran, deli dolu bir anne. Sporcu oluşumun temelini atanlar da annem ile babam. Özellikle çok küçük yaşta jimnastik sporunun getirdiği zorluklara hemen ayak uydurmayı ve beni desteklemeyi bir an bile bırakmayan bir aile. Anneanneme de burada ayrı bir görev düşmüş tabii; saatlerce süren antrenmanlardan beni karşılamak, yemek vermek gibi birçok görev. Çalışan bir anne babanın yanında anneannemin yeri doldurulamaz.

10 yaşında oradan oraya yarışmalara savrulan bir kız iken hayatıma bir de kardeş katıldı, Ralfi. Benim zevklerimden çok uzak hobileri ve ilgi alanları olması iyi mi kötü mü bilemem ama hayatıma renk kattığı kesin. Sadece bakışarak bile anlaşabildiğimiz, aramızda başka kimsenin anlayamayacağı bir dil konuştuğumuz, dertlerimizi paylaşabildiğimiz bir abla-kardeş ilişkisi.”

Peki zor olmadı mı? Bu kadar disiplinli bir hayatın içinde yaşarken, hiç isyan etmedi mi bu küçük kız çocuğu?..
“10 sene aralıksız olarak jimnastik sporunu yapmış oluşum beni her zaman bir sonraki adıma daha güçlü bir şekilde götürdü.”


Jimnastik sayesinde çok rahat uyum sağladığı Latin dans sporuna lisenin son senesinde başladı. Üniversite hayatında çift anadal yaparken her iki bölümün derslerini ve dans antrenmanlarını birlikte ilerletmek, tatil ve sosyal aktiviteleri dans derslerine ve yarışmalara göre ayarlamak her zaman hayatının bir parçası oldu. Okula ve antrenmanlara koştururken, özellikle yemek, ulaşım, sağlık vb. temel ihtiyaçlarda ise en büyük destekçileri yine ailesiydi.
“Kimsenin aklına gelmez belki ama bu detaylar işin en yorucu kısmı! Saatler süren antrenman çıkışında kapıda beni arabayla bekleyen babam, eve ayakta duramayacak şekilde geldiğimde yorgun olsa bile bana yemek hazırlayan, sağlığımla ilgilenen annem. Bunları hiç düşünmek zorunda olmadan yaşamak, yaptığım işlere kolaylıkla konsantre olmamı sağladı. Evet, zordu tabii; ama hiç isyan etmedim.”

Üniversitede Spor Yönetimi ve Fizik Tedavi & Rehabilitasyon bölümlerini bir arada okudu. Spor ve mesleki kariyerini birlikte ilerletmeyi hayal etmişti.
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde aynı anda iki bölüm okudu. Birinden 2020, diğerinden ise 2021 senesinde mezun oldu. Bu süreçte, iki kampüs arasında gidip gelirken, Valeri her akşam antrenmana yetişmeye çalışarak geçirdi üniversite yıllarını.

“Keyifli anlar olduğu kadar, maalesef kaçırdığımı hissettiğim anlar da oldu. Sosyal hayattan ve uykudan fedakârlık yapmak ne demek bilir misiniz? Ben her hafta yaklaşık 2-3 kere bunu yaşıyordum. Hâlâ da yaşıyorum.”

Üniversite yılları deli dolu geçen kişilerden biri olamamış olsa da, her zaman mutlu olduğu aktiviteleri yapan ve hayallerinin peşinden koşan biri oldu. Dans hayatı bir tarafta, spor yönetimi ve fizik tedavi bölümlerini birlikte okuduktan sonra, şimdilerde bu alanlarda kendine bir kariyer çizmeye çalışıyor.
“‘İş hayatına atılınca dans etmeye vaktin kalmayacak’ cümlesini kaç kere duydum bilmiyorum ama vücudum izin verdiği sürece dans etmeye, kendime hedefler koymaya ve yarışmaya devam edeceğim.”


Pandeminin yaşamımıza girmesiyle birlikte, rutin antrenmanlar da durdu...
“Pandemi döneminde, yoğun tempodaki antrenmanlarım, yerini tamamen yan gelip yatma ve dolayısıyla düşük kondisyona devretti. Çok uzun süren bu danssızlık sürecinde rutinden biraz dışarı çıkınca, aslında dansa ne kadar bağlı olduğumu ve dans etmeden geçirdiğim tüm zamanlarda ne kadar mutsuz hissettiğimi net bir şekilde anladım. Dolayısıyla pandemiye rağmen 2020’nin sonlarına doğru zaman zaman maskeli ve riskli olsa da, yavaş yavaş dansa döndüm ve antrenmanları arttırmaya başladık.”

Ancak pandemiden ötürü, önlerine bir hedef konulamıyordu. Valeri ise hedefe yönelik çalıştığında çok daha verimli ve istekli çalışan biriydi. Tekrardan yarışmaların düzenleneceği tarihi beklerken antrenmanlarına devam etti. Nihayetinde, bir tarih belirlendi; onlarca kişi evlerinden çıkmazken onlar çok sıkı çalışmalarına başladı.
Onurcan ile, antrenörleri Samet Alyu’nun yönlendirmesiyle pandemi öncesinde, partner oldular.
“Daha birkaç ay çalışmışken Pandemi’yle birlikte evlere kapandık. 2014’de dans ettiğimiz kulüpte tanıştık. Henüz partner değildik ancak o zamandan beri her geçen gün daha daha yakın arkadaşım oldu. Asla kavga eden, tartışan çiftlerden değil; sürekli eğlenen ve gülen çiftlerden olduk. Aynı şekilde de devam ediyor.”

Dans sporunu yapmanın en önemli katma değerlerinden birinin, partnerinizle ve antrenörünüzle kurduğunuz iyi bir ilişki olduğunu düşünüyor. Pandeminin getirdiği tüm olumsuzluklara rağmen ve sosyal hayat neredeyse durma seviyesine gelirken, dans, Valeri’nin çıkış yolu oldu. Yüz yüze görüşebildiği insan sayısı seyreldikçe, antrenörü ile daha sık çalışmaya ve bire bir derslere başladı. Bunun ne kadar önemli olduğunu ve değerini de yarışmalar başladığında ve her yarışmanın sonunda kürsüde madalya aldığında anladı.
“Aslında son iki yılın dans hayatımın en başarılı ve en verimli dönemi olduğunu söyleyebilirim.”



Valeri ve partneri Onurcan, Türkiye yarışmalarında C klasman sporcusu olarak tüm sezon boyunca her yarışmada finale kalmayı ve hatta kürsünden inmemeyi başardılar. Sezon boyunca 2.lik ve 3.lükleri de oldu. Şimdi, önümüzdeki sezonda daha iyi sonuçlar için tam gaz çalışıyorlar.
Seni etkileyen, ülkemizde veya dünya çapında takip ettiğin dansçılar kim?
“Ülkemizde maalesef çok yaygın olmayan bu sporu yapan, parmakla sayılacak kadar az insan var. Öncelikle değerli eğitmenlerimiz ilk idollerim. Dünya çapında ise, keşke yakınımızda da bu kadar başarılı dansçılar olsa dedirtecek kadar iyi olan Austin&Nino, Riccardo&Yulia ve Marius&Kristina çiftlerini rahatlıkla ilham aldığım dansçılar olarak gösterebilirim.”

2014 yılından beri hayatına giren ve ayrılmaz bir parçası haline gelen “Şemeş Karmiel” takımının yeri Valeri için çok ayrı…
“Dans sektöründe işin öğretme ve sahne alma kısmı da var tabii. Çeşitli sahnelerde dans etmeyi, kendime güvenmeyi, dans eğitmeni olmayı, çocuklarla ve kendimden büyüklerle dans öğretme sayesinde iletişim kurabilmeyi Şemeş Karmiel takımının içerisinde öğrendim.”

Dansın birleştirici gücünün en güzel örneği olan bu takım 300’den fazla dansçı ile birlikte sahne alırken, Valeri işin mutfağındaydı. Sadece dans eden taraf değil, yöneten, organize eden, kostüm seçen, koreografi yapan, sahne arkası organizasyona yardımcı olan ekiplerin bir parçası olmak kendisi için hem keyifli hem de gurur verici olmuş.
Dans kariyerini ileriye taşımayı düşünen bir genç olarak, dans etmek deyince neler hissettiğini, başarının altında yatan en önemli iki öğesini ve hayattan beklentilerini bizlerle paylaşır mısın?
“Dans etmenin, müzikle birleşmenin, bir hedefe odaklanmanın hem fiziksel, hem de duygusal olarak bana çok iyi geldiğini hissediyorum. Yapamam dediğim hareketleri başarmak, geliştiğimi görmek ve sürekli olarak bir öğrenme sürecinin içinde var olmak bana çok keyif veriyor. Başarının gelmesi de istikrar ve tutkudan geçiyor bence, yetenek başarının çok küçük bir kısmı. Zaman zaman yorulup, hiçbir şey yapmak istemediğim günler yaşasam da, bana iyi geldiğini bildiğim için kendimi hafifçe iteleyip yine antrenmanıma gidiyorum. Bittiği saniye de “iyi ki geldim” diyorum. Her seferinde, istisnasız. Bu günlerde başarının daha da yakınlaştığını da hissediyorum.

Türkiye’de bu şekilde hayat sürdürmek zor olsa da, beklentim çok basit; Mesleki kariyer ile sportif kariyerimi birlikte sürdürebilmek. İkisinde de gelişebilmek ve daha nice başarılara imza atmak.”

VALERİ’NİN ÇAĞRIŞIMLARI
Kadın: güç
Dans: tutku
Tatil: huzur
Başarı: tatmin
Gelecek: kaygı
Renk: özgürlük
Geçmiş: öğrenme
Kariyer: yol
Yahudilik: ayrıcalık (privilege anlamında)