Bir zamanlar “Kuledibi” de olarak geçen Galata bölgesinde, pencereleri Galata Kulesini ve Boğazı tüm ihtişamıyla gören koskoca bir bina bulunmakta. Neredeyse 130 yıl önce inşa edilen bu yapının iki girişinde yer alan taşların üzerindeki; bir tarafında 1892, diğer tarafında 1893 tarihleri ve hemen yanlarında da İbrani takvimine göre yazılan 5652 ve 5654 tarihleri binanın bu yıllarda yapıldığını belgeliyor. Günümüzde Meroddi Oteline ait olan bu binanın öyküsü, buralardan göçüp dünyanın çeşitli ülkelerine dağılmış büyük bir Yahudi aileye dayanıyor.



Şahkulu Tımarcı Sokakta bulunan heybetli yapı, bir zamanlar İstanbul’da yaşayan ve günümüzde de halen aynı ailenin ismini taşıyan Barnathan Apartmanları’dır. 1800’lü yılların sonlarında oldukça kalabalık bir Yahudi topluluğunu barındıran Galata’da, günümüze kadar uzanan Yahudi izlerini görmek mümkün. Mahalle sokaklarında, Braunstein ailesinin adını taşıyan apartman, biraz ilerisinde Asseo ailesinin ismini taşıyan ve kapısında Osmanlıca ve İbranice kitabesi bulunan apartman sizi selamlar. Bu sokaklarda ünlü Kamondo ailesinin Hanı ve daha birçok Yahudi ailesinin yaşamına tanıklık eden evleri bulmak hala olası.

Barnathan ailesinden İstanbul’a ziyaret
İşte Barnathan ailesinin yedinci nesil bireyi Jean Claude Barnathan ile bu tarihî binada tanıştım. Jean Claude, Barnathan binasının 1892 yılında yapımının, Pera Palas’ın inşaatı ile Orient Express’in İstanbul’a gelmesinin aynı senelere rastlamasının tesadüf olmadığını savunuyor. Tahminlerine göre, Barnathan Apartmanları ticari amaçla, gelir getiren bir yatırım mülkü olarak yapılmış. Kendi deyimiyle mekân, adeta bugünün Airbnb’sinin o günlerdeki karşılığı olan bir amaç için inşa edilmiş.


Moise Barnathan ve eşi

Barnathan - Meroddi Hotels Müdürü Arzu Taşdemir’in restorasyon sırasında binanın 2. katı ve tavan arasında bırakılmış ev eşyaları ile birlikte bulduğu mektuplar, fotoğraflar ve aile albümleri; bu binada aile mensuplarının yanı sıra birçok kiracının da oturduğunu belli ediyor. Bu anıları toplayan Arzu Hanım, Nissim Barnathan’ın çocukları ile çekilmiş aile resmi ile diğer resimleri bir galeri sunumunda otelin lobisine yerleştirmiş. Amerika’da yaşayan ve Barnatahanlar’ın soy ağacını incelemeyi amaç edinen Elliot Barnathan, İstanbul’daki köklerinin, 1730 yılında Moshe Barnathan’dan başladığını bularak yola çıkıyor. 1760’ta Haim Barnathan, 1795 doğumlu oğlu Moise ve Moise’in 1827’de doğan oğlu -en çok sözü edilen aile bireyi- Nissim Abraham Barnathan…


Nissim Barnathan çocuklarıyla beraber

1827 İstanbul doğumlu Nissim Barnathan “the founder” veya “kurucu” lakabı ile tanınıyor. Eminönü’nde Barnathan Han adıyla bir mülklerinin daha olduğu ve bu binada ticari amaçlı ofislerin yer aldığı anlatılıyor. Barnathanlar, sigara kâğıdı imal eden şirketlerin temsilcisi ve banker olarak bilinmekteydi. Balat Or-Ahayim Hastanesinin yönetim kurulu üyesi olduğu da kayıtlarda görülen Nissim, Osmanlı Yahudi toplumu içinde saygın bir konumdaydı.

Nissim Barnathan evlilikleri ile de ilgi çekiyor. Söylenenlere göre 8 çocuk sahibi olan Nissim Bey’in oğullarından, 1853 İstanbul doğumlu Moise’in belirgin bir Yahudi kimliği taşıdığını anlatan Jean Claude Barnathan, eline geçen kartpostallarda Moise’in yazışmalarının Fransızca olduğunu ve bazen de notlarının yanına İbranice harfler de eklediğini gösterdi.

Jean Claude, yine Nissim ismini taşıyan kendi büyük babasının, 1879 yılında İstanbul’da doğduğunu, elmas işleri ile uğraştığını ve iyi bir yaşamları olduğunu tahmin etmekle beraber 1900’lü yılların başlarında Fransa’ya göç ettiklerini belirtti. Jean Claude; Hıristiyan olan eşini Fransa’da tanıyıp evlenen Nissim’in oğlu Henri Barnathan ile Strasbourg’lu Hıristiyan eşi Madleine Nehr’in dört çocuğundan biridir.


Barnathan Ailesi'nin yedinci nesil bireyi Jean Claude Barnathan ile Elda Sasun binanın girişinde

Aile neden İstanbul’dan göç etti?
İşte bu sorunun cevabı hala bir muammadır. Ailenin bir bölümü Fransa’ya göç ettikten sonra, Holokost döneminde Auschwitz’de hayatlarını kaybedenler kaydedilirken, diğer bir kısmı da Amerika, Arjantin ve hatta Lübnan’a yerleşmişler. Şimdilerde, bu büyük aileden maalesef bir tek, birkaç yıl önce vefat eden (Moise Bey’in torunu) Stella Hanım Türkiye’de yaşamaya devam etmiş.

Ve binanın kaderi değişiyor
Yıllarca boş, hatta harabe halinde olan Barnathan apartmanlarını, eski binaları alıp restore eden Nar Yatırım şirketi satın almak ister. Nar Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Özer ile binanın tarihi hakkında bilgi almak için sohbet ettiğimizde, aktardıkları: “Binaların 1900’lü yıllarda terk edildiğini sanıyorum. Biz, 2011 yılında satın almaya karar verdiğimizde, 10’dan fazla hissedarı olan bina adeta işgal halindeydi. Üç yıl boyunca tapudan hisse sahiplerini bulmaya çalıştık, zira tüm hisseleri toplamak lazımdı. Mülkiyet ve varis problemleri vardı. Yurt dışındaki varislerin dışında bir de işgalciler bulunuyordu. Son dönemde adı, Halil Hamit Bey Apartmanı olarak geçiyordu, ama biz alıp restore ettiğimiz binalara ilk adını veriyoruz. Dolayısıyla burada da binanın ilk sahipleri olan Barnathan ailesinin adını kullandık.” İbrahim Özer, 2011 yılında binanın hisselerini almaya başladıklarını ve yapıyı asıl haline kavuşturmayı amaçlayarak restore ettiklerini anlattı: “Binanın eski halini, eski atmosferini verebilirsek o zaman bir anlam kazanacağını düşündük. Binanın ruhunu yaşatmak istedik. İzbe bir haldeyken alınarak restorasyon işlemlerine başlanan mekânda, uzun araştırmalar sonunda ailenin Fransa, Hindistan ve Arjantin’de yaşayan fertleriyle buluştuk. Oldukça duygusal anlar yaşanan bir buluşma oldu. Barnathan ailesinden olan Jean Claude Barnathan’da, binanın ipek üzerine işlenmiş planı bulunmaktaydı. Restorasyon yapılırken de binada yaşayanlara ait fotoğraflar bulduk, onları da şimdi girişte sergiliyoruz. Otelin dış kapıları ve ahşap kapıları kendi orijinal kapılar. Ayrıca, kalem işiyle tavan ve duvarlar restore edildi. Aslına uygun elektrik anahtarlarını İtalya’dan, radyatör vanalarını Çin’den, eski görünümlü mermerleri ise İspanya’dan getirttik.”

Hayaller gerçek oldu”
Barnathan Apartmanları’nı yaptıran, ilk mülk sahibi ailenin üyesi olan Jean Claude Barnathan ise binanın restorasyonu hakkında, “İbrahim Özer bizimle bağlantıya geçerek, Barnathan Apartmanı’nı eski görkemli günlerine döndürecek projelerini paylaştığında çok sevindik ve heyecanlandık. Ancak bina öylesine kötü durumdaydı ki, şimdiki görkemli halini hayal bile edemezdik. Barnathan adını taşıyan bu mekân sayesinde İstanbul’da tarihî ve turistik yerleri gezenler, ailemizin izlerini de takip edecekler” dedi. Bir zamanlar ailesine ait olan bu yapının yeni görünümünden büyük mutluluk duyan Jean Claude Barnathan’a, binanın sembolik bir anahtarı da teslim edildi.

Bu güzel yapı, inşa edildiği dönemin mimari esintilerini taşıyan eşyalarla tasarlanarak, bir butik otel haline getirildi. Binada; önceden yaşamış kişilerin fotoğrafları ve geçmişe dair belgelerin sunulduğu sergi alanı, teras katı ve girişte Barnathan Brasserie bulunuyor.



Tarihin günümüze taşındığı Barnathan Apartmanı’nda zaman geçirmek isterseniz, başta, bu binada yaşayan kişilerin fotoğraf ve belgelerinin de sergilendiği girişte, Barnathan ailesi ile tanışabilirsiniz.

Apartmanın her katında hem tarihi hissedebilir hem de geçmişten kopmadan son derece itina ile seçilmiş eşyalarla dolu bir mekânda, burada yaşamış insanları hayal ederek İstanbul’un vazgeçilmez manzarasına dalıp gidebilirsiniz. Huzur veren bir ortamda, otel hala kesinlikle geçmişin ruhunu taşımaya devam ediyor. Kim kiminle neler yapar, ne sohbetler edilirdi, kim bilir… Ben, odaları gezdiğimde kendimi eski bir filmin içinde yer almış gibi hissettim. Atalarımın mirasını taşıyan bu mahallede geçmiş zamana seyahat eden bir kişi oluverdim. Anılar hatırlandıkça yaşamaya devam edermiş. Barnathanlar da bu güzel mekân ile sözlü tarihin bir parçası oldular.