Benim adım “delice”. Deli deli estiğimden midir? Yoksa özgürlüğüme düşkünlüğümden mi? Dallarımın göğe doğru sallanmasından mı? Korkusuzca... Kimseye muhtaç olmadan büyüdüğümden mi? Yaş aldıkça daha alımlı, daha verimli olmamdan mı

Barış da derler bana

Sağlık da...

Hikâye çok bende...

Mitoloji desen bende. Olimpos dağından, Nuh’un hikayesine, Âdem ile tanışmama kadar hepsini anlatacağım tek tek...

Tarih desen, nasıl olmasın. 400 yıl yaşamışım. Savaşlara tanık oldum. Barışlara da...

Tekerleğin icadını, atom bombasının atılmasını gördüm. Sevgilere tanık oldum... Ayrılıkları duydum, çiçeklerin saçtığı kokuları kokladım... İhanetler yaşadım... Bunları da anlatabilirim tek tek....

Sanata düşkünlüğüm Rönesans ile daha da arttı. Van Gogh’a, Eugene de la Croix’ya da ilham oldum, Paul Gaugin’e de… Bunlar da ayrı ayrı birer öykü, hepsini usanmadan anlatabilirim…

Ya süveydamın1 oluşu hikâyesi ya karatavuk nam-ı diğer boz tavuk ile olan dostluğum… Ekolojik denge...

Merak mı ettiniz? Ben zeytinim; zeytin dalı insanlarla azıkdaş2... insanlara “insan olmayı” öğreten ağaç... Bir yıl bol bol meyve verirken diğer yıl kıt veren ağaç... İnsanlara, “Bu aralar her şey iyi gidiyor, ama bir zaman sonra daha azı ile yetinmeyi öğreneceksiniz,” dersini veren ağaç... Homeros’un kulağına, “Siz gelmeden burada idim, siz gittikten sonra da burada olacağım” diyen ağaç...

Haydi hep beraber zaman yolculuğuna başlayalım…

Mısır mitolojisinde tanrıça İsis, halkına zeytin dalından bahseder, Tutankamon’un başındaki taç adaletin tacıdır. Eski Yunan ve Roma uygarlıklarında kutsal bir aileden gelmenin ifadesi, zeytin ağacının altında doğmuş olmaktır. Zira Zeus’un ikizleri Apollon ve Artemis zeytinliklerle doğmuştur.

Efsaneye göre Atina’yı kimin koruyacağını belirlemek için bir yarışma düzenlenir. Kente en güzel armağanı veren ödüllendirilecektir. Poseidon savaşlarda en önde koşan ve uzak diyarlara gidebilen bir at sunar. Athena ise mızrağını toprağa saplar ve toprağa ince dallı yeşil meyveli bir ağaç diker. “Meyvesi sağlık, dalları gölge olacak,” der. Yarış çetin ve adaletlidir. Athena kazanır. Rivayete göre ağacı kesmeye yeltenen Halirrothios’un baltası ters döner. Adalettir, zarafettir, barıştır, sağduyudur anlatılan...

Nuh Tufanı’ndan bahsetmek, zeytin dalı için olmazsa olmaz bir efsanedir. Yeryüzünde kötülük tohumlarının saçılmaya başlandığını anlayan Tanrı, insanoğluna bir ders vermeyi düşünür. Ve Hazret-i Nuh’a bir gemi yapmasını ve bu gemiye, her hayvandan yedişer erkek ve dişi almasını tembihler. Yolculuk sırasında büyük tufan başlar. Nuh suların çekilip çekilmediğini anlamak için geminin penceresinden bir güvercin yollar. İlk keresinde hiçbir işaret vermeyen güvercin, ikinci denemede bir zeytin dalı ile geri döner. Tufan bitmiş, sular durulmuştur. O günden bugüne ağzında zeytin dalı tutan güvercin ümidin ve barışın sembolü haline gelir. Tufanın yok edici gücüne dayanan zeytin dalı ise ölümsüzlüktür, barıştır bu kez...

Ne zaman gerçek, ne zaman mit?

Bu soruya cevap vermek imkânsız. Zeytin ağacının kökleri Âdem ile Havva’ya kadar uzanır. Âdem 930 yaşına geldiğinde oğlu Şit’i cennet bahçesine yollar. Cennetin bekçisi Şit’e üç tohum vererek Âdem öldüğünde bu tohumları ağzına koymasını ve bedenini gömmesini tembihler. Yeryüzüne inen Şit bu önerilere uyar ve babasının cansız bedenini tohumlarla birlikte Tabor Dağı eteklerine gömer. Âdem’in ağzından üç ağaç yeşerir: zeytin, sedir ve selvi. Zeytin bu söylem ile bağışlamaktır, dayanıklılık ve ümittir...

Bir ekoloji harikası

Zeytin ağacı dikilen sulanan bir ağaç değildir. Bir ekoloji harikasıdır. Zeytin çekirdeğinin içindeki fideciklerin gücü sert ve odunsu kabuğu kırmaya yetmez. Doğada zeytin yemeyi çok seven küçük siyah kuşlar vardır. Adları karatavuktur. Bu mucize kuşlar zeytinleri bir çırpıda yutarlar. Çekirdeklerini de midelerinde öğütür ve dışkı yolu ile toprağa bırakırlar. İşte karatavuğun kursağından geçen çekirdekler toprağa böyle düşer ve çimlenir. Bir zeytin ağacı gördüğünüzde etrafa bakın, mutlaka kuş cıvıltısı ile karşılaşırsınız... Geceleri göğe doğru uzanan dalları ile, zeytin ağacı meyveleri pırıl pırı parlar.

Oldukça bilindik bir hikâye

Kadim bir zeytin ağacı Ay Tanrıçası ile dost olmuş. Zeytin ağacı köklü, damarları kalınmış. Ağaç, Tanrıçadan meyvelerini gümüş rengine çevirmesini istemiş. Ay Tanrıçasının, Yeniay yüzünü gösterdiği bir gece, gümüş kanatlı bir kelebek varmış ağacın başucuna. Kelebek, köklü zeytin ağacını şifa niyetine hamile bir kadına götürmek istediğini söylemiş. Ağaç da gümüş meyveleri istediğini. Kelebek kabul etmiş ağacın isteğini, ağaç sevinçten titremiş. Dökülen her zeytin tanesi ile birlikte diğer meyveler de gümüş rengine dönüşmüş. Hamile kadın da ağaç da istediklerine kavuşmuş. O gün bugündür ay ne zaman gökte yükselse zeytin ağacının meyveleri de gümüş gibi parlar…

İlham kaynağı zeytin

Kuşadası Davutlar’daki Oleatrium’un kurucularından Gürsel Tonbul’un söyledikleri, oldukça düşündürücü: “Zeytinyağı insan uygarlığının sonucu değil. Uygarlık zeytinyağının sonucu…” Teknoloji, ticaret, mutfak zeytin ve zeytinyağından nasibini aldılar. Gecenin aydınlanması ilk kez zeytinyağı ile gerçekleşirken, Hanuka mucizesinde yağın önemini hatırlamamak mümkün mü? Zeytin ağacının olduğu her yere yerde bir yaratıcılık, bir doğurganlık söz konusu.

Bir ağacın bu denli çok efsaneye konu olması elbette çok etkileyici. Ve sanatçılara ilham kaynağı oluyor. Tıpkı şair Nazım Hikmet Ra gibi…

Yani öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile zeytin dikeceksin mesela, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yanı ağır bastığı için.”

Zeytin hakkında bilmediklerimiz

Zeytin ağacı suyu sever ama susuzluğa dayanıklıdır.

Zeytin ağacı hem kuzey yarım kürede hem güney yarım kürede yetişir.

Gerek siyah zeytin gerek yeşil zeytin aynı ağacın ürünüdür.

Zeytin ağacının yaprakları dökülmez ilkbaharda beyaz renkli çiçek verir. Yapraklar dalın her iki tarafında dizilir, tam bir düzen harikasıdır.

Zeytin meyvesi önce yeşildir. Dalında kaldıkça sarı rengini alır, daha sonra mor, en son da siyah olur.

Kökleri toprağın derinliklerine uzanır. Eğer ağacın gövdesi kurur ise ağaç köklerinden tekrar doğar.

Büyümesi 15-20 yılı bulsa da yaşamı 300-400 yıldır. Günümüzde 2000 yıllık zeytin ağaçlarının var olduğu biliniyor.

Zeytinliğin hasat zamanı dışında mera olarak kullanılması ve etrafına tel çekilmemiş olması gerekir. Böylece yaban hayvanlar özgürce dolaşabilirler.

1500’lü yıllarda İspanyollar zeytini Kaliforniya’ya getirdiler. 1870 yılında yaratıcı bir barmen yaşadığı şehir için “Martinez” adlı bir meyve kokteylini zeytin ile süsledi. Günümüzde halen “Martini” aynı şekilde sunulur.

 

Dipnotlar

1 Süveyda: Kalbin ortasında olduğu varsayılan siyah benek.

2 Azıkdaş: Azık bir yolculuk için yanımıza aldığımız yiyeceklere verilen addır. Azıkdaş ise aşını paylaşan yol arkadaşlarına denir.

 

Kaynakça

Hatırlayan Zeytin ağacı İsmail Keskin

https://zeytinfuari.com/zeytin-hakkinda-ilginc-bilgiler/

https://www.milliyet.com.tr/zeytin-hakkinda-12-sey-molatik-1977/

https://www.sozcu.com.tr/astroloji/astroloji-haberleri/zeytin-agacinin-mitolojik-degeri/

https://sanatkaravani.com/birak-zeytin-agaci-kulagina-fisildasin/

https://gaiadergi.com/mucizevi-zeytinin-mitolojik-hikayesi-ve-tarihi/