Ressam uzayın koreografıdır.”
Barnett Newman

II. Dünya Savaşı’ndan sonraki yıllarda New York’ta faaliyet gösteren ve 20. yüzyılın ortalarında soyut resmin yükselişinin merkezinde bulunan “New York Okulu” ve bu okulun ön sıralarda yer alan sanatçıları Barnett Newman, Willem de Kooning, Jackson Pollock, Mark Rothko, Agnes Martin, Ad Reinhardt ve Yayoi Kusama, modern ve çağdaş sanatın seyrini tanımlamaya yardımcı olacak ve yaşadıkları yüzyılın en ünlü eserlerini oluşturacak soyut resimler yapacaklardı. Bu kişilerden en entelektüeli ve döneminde en az takdir görecek olanı hiç kuşkusuz Barnett Newman idi.


Onement VI (1953)


Barnett Newman, önemi vefatından sonra anlaşılan pek çok sanatçılardan biriydi aslında. On sene önce “Onement VI” adlı eseri, New York’ta düzenlenen açık artırmada rekor bir rakama, 43,8 milyon dolara alıcı buldu. Oysa aynı ressam, 1949 senesindeki sergisinde tek bir resmini satabilmiş, 84 dolar kazanmıştı. O resmi satın alan da bir akrabasıydı. Birkaç kere resim öğretmenliği sınavına girmiş, başarısız olmuştu. Sergilerine gelen olumsuz eleştirilerden dolayı, beş sene resme ara vermişti.


Ailesi ile

Barnett Newman kimdi?
Barnett Newman, 1905’te, Polonya’dan New York’a göç eden Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmişti. Ailesi ve yakın arkadaşlarının ona verdiği isimle “Barney”, Manhattan ve Bronx’ta büyüdü. Lise senelerinde resim yapmaya başladı. New York City College’dan Felsefe derecesi aldı. Mezuniyetinden, 1929 borsa çöküşünü takip eden birkaç yıl sonraya kadar, babasının giyim imalatı işinde çalıştı. Ardından, farklı arayışlar arasında dolaştı, resim öğretmenliği yeterlilik sınavında birçok kez başarısız oldu, 1933’te belediye başkan adaylığına niyetlendi ve kamu hizmeti işçilerinin haklarını savunan kısa ömürlü bir dergi çıkardı. 1936’da öğretmen Annalee Greenhouse ile evlendi. 1940’ların başında resimden tamamen vazgeçti. Bunun yerine doğa tarihi, ornitoloji konularında çalışmalar yaptı, müze kataloğu denemeleri ve sanat incelemeleri yazdı, sergiler düzenledi.

Onun için sanat, bir kendini yaratma eylemi; politik, entelektüel ve bireysel özgürlüğün ilanıydı. II. Dünya Savaşı Avrupa’sındaki yıkımı, Nazileri düşünürken, bir divana uzanmış güzel bir kız resmi yapmak mümkün mü, diyordu. 1944’te Newman, Gerçeküstücülükten esinlenerek resme geri döndü. Daha öncesi yaptığı her şeyi yok etti. Newman kariyeri boyunca onu memnun etmeyen tüm çalışmalarını yok etmeye devam edecekti.

“Onement”, kariyerinde önemli bir dönüm noktasıydı
1948 senesinde kendi gerçek sesini buldu. “Onement” adını verdiği eser Newman’ın kariyerinde önemli bir dönüm noktasıydı. Bu çalışmada, gelecek tüm resimlerini tanımlayan imza motifinin ne olacağı ortaya çıkmıştı. Bu, “fermuar” adını verdiği resmin üst ve alt kenar boşluklarını birbirine bağlayan dikey bir banttı. Resmin geleneksel figür ve zemin karşıtlığından koptu ve izleyicinin kendisinin fiziksel ve duygusal olarak fermuar tarafından çağrıldığı, kapsayıcı bir renk deneyimi, renk alanı yarattı.


Newman bir sinagog projesinde çalışırken, Richard Meier izliyor, 1963. Fotoğraf Jonathan Holstein


Yahudi gelenekleri ve inanç sistemini New York’ta eğitimini aldığı felsefe ile birleştiriyor yani, sadece resim yapmıyor aynı zamanda resim ile ilgili fikirlerini de yazıyordu, bir teorisyendi. İzleyicilerin 1950 tarihli çok büyük bir tuvalini nasıl okuması gerektiğini açıklarken bu fikirlerden bazılarına değinecekti. Çok az müzenin eseriyle ilgilendiği bir zamanda, 1962 Whitney’in Geometrik Soyutlama sergisinde yer alma teklifini reddetti. 1966’da Guggenheim, Newman’nın 1958 ile 1966 yılları arasında gerçekleştirilen on dört resmini sergileyen ilk müze oldu. Bu sergi birçok olumsuz eleştiri almasına rağmen, sanat dünyasındaki tanınırlığını genişletti. Takip eden birkaç yıl içinde en önemli eserlerinden bazılarını yaratmaya devam etti. Anna’nın Işığı (1968), Kırmızı, Sarı ve Mavi Korkusu (1966-68) ve anıtsal heykel Kırık Dikilitaş (1963-69) …

Anıtsal heykel Kırık Dikilitaş

Newman, bir Renk Alanı ressamı idi. “Sıfırdan başlamaya, daha önce hiç var olmamış gibi resim yapmaya” çalıştığını söyleyerek resimlerini, düşünce biçimleri, canlı ve bireysel olmanın evrensel deneyiminin ifadeleri olarak gördü. Öncelikle resim üzerine yoğunlaşmasına rağmen, Newman heykel de yaptı. Hatta nüktedan Barnett Newman, heykeli şöyle tanımlamıştı: “Bir tabloya bakmak için geri çekilirken çarptığınız nesneye heykel denir.”

Hayatının son on yılı olan 1960’lara kadar yaptığı çalışmalar da halkın beğenisini kazanamadı. Belki, bağımsızlığı ve tavizsiz duruşu, yavaş kabul görmesine sebep oldu ama işte içindeki bu güçler onun sanatını şekillendirdi.

Yapıtlarında rengi temel aldı
Newman, soyut sanata yöneldikten sonra yapıtlarında rengi temel aldı. Yalınlaştırılmış bir üslupla tek bir imgeden oluşan, tek renkli tuvaller yaptı, bunları bir, iki ince düşey bantla ikiye ya da üçe böldü. Böylece, Soyut Dışavurumculuk’tan ayrılarak Renk Alanı Resmi’ni (Color Field Painting) oluşturan sanatçılara öncülük etti.

Yaşamı boyunca takdir görmeyen Barnett Newman’a belki de bu süre, sanatıyla iletişim kurmak istediği şeye daha fazla odaklanmasına imkân ve başarıya giden uzun ve zorlu yolu, ona eşsiz bir bakış açısı ile hayatın ve sanatın anlamını sorgulama fırsatı verdi.

Newman’ın renk alanlarıyla çevrili ince, parlak dikey şeritlere sahip ikonik fermuar / zip resimleri, 20. yüzyılın en duygusal ve güçlü eserlerinden bazıları olarak kabul ediliyor.
Çalışmalarının kendi döneminde anlaşılmamasına rağmen artık, Barnett Newman en iyi Soyut Dışavurumcular, Renk Alanı Sanatçıları ve Minimalistler arasında yer alıyor. Kendini herhangi bir hareketin parçası ya da zıttı olarak görmese de, yalnızca tonal nitelikler ile meditatif ve düşünceli estetik formlar yaratma yeteneğini gösterdiği için o bir Renk Alanı Ressamı. Ve bir Minimalist olarak tanımlamasa da kendini, görsel dili basitleştirmenin ve azaltmanın değerini tablolarına taşıdığı için bu alanda da bir öncü. Newman, Geometrik ressamlarla karşılaştırılmayı ve onu Minimalist hareketin atası olarak adlandıran yorumları daha bütüncül ve daha felsefi bir bakış açısına sahip olduğu için reddetmişti. Şekillerin ve renklerin temsili olmayan anlamına odaklanan daha sade tuvallerin aksine, Newman resimlerini felsefi bir yaklaşım ile harmanlamış, onları kendi benliğiyle beslemiş ve izleyiciyi onları hem bedenleri hem de ruhlarıyla deneyimlemeye davet etmişti.

Barnett Newman 4 Temmuz 1970’de, New York’ta kalp krizinden öldü. Gelecek için dileği, resimlerinin, ona verdiği gibi, başkalarına da öznel bütünlüğü, öznel ayrılığı, öznel bireyselliği hissini verme etkisine sahip olmalarıydı.

Peki ya sizce? Bir Newman fermuarı, resmi bölüyor mu birleştiriyor mu? Bence, cevabı etkileyen ve üzerinde düşünülecek pek çok unsur var… Newman’ın öngördüğü ve dilediği gibi.

Sanat, sağlık ve sevgiyle…



Onement I (1948)
Newman, Onement I’i çalışmalarında bir dönüm noktası, yeni bir yaşamın başlangıcı olarak gördü. Bu eser, “fermuar” adını verdiği ana motifin ilk tam doğuşuna sahiptir. Bu motif, sonraki resimlerinin çoğunda merkezi bir rol oynayacaktır. Newman’a göre, düz bir renk alanı üzerine düzensiz boyanmış bu fermuar, tuvali bölmez; daha ziyade, her iki tarafı da birleştirerek izleyiciyi işi hem fiziksel hem de duygusal olarak yoğun bir şekilde deneyimlemeye çeker. Bazıları, fermuarları Alberto Giacometti’nin ince figürleriyle karşılaştırır. Newman’ın resimleri ile izleyicinin bedeni arasındaki bağları ön plana çıkarır.

Onement’ı “şimdiki hayatımın başlangıcı” olarak nitelendiren Newman, bu çığır açan çalışmada çok sayıda görsel ve kavramsal karmaşıklık keşfeder. Mütevazı boyutta bir tuvali koyu kırmızıya boyayarak çalışmaya başlamıştır. Bu zengin tonlu zeminin üzerine bir maskeleme bandı şeridi uygulayarak ve ardından da bant üzerine bir palet bıçağı kullanarak kadmiyum portakalı ile yüzeyi sıvar ve bantı çıkarmaz, tuvalin üzerinde bırakır. Sonra da resmin karşısına geçer ve uzun uzun düşünür. Bu düşüncelerden kaynaklanan felsefi görüşleri, sanat ve maneviyat arasında kurduğu bağ onun resimlerinin ve yazılarının temel konularını oluşturmaktadır. Newman, kariyerinin geri kalanını renkli alanlar üzerindeki fermuarların güçlü olanaklarını keşfeder.



Adam / Adem (1951, 1952)
1940’ların ortalarından itibaren Newman, Yahudi Yaratılış efsaneleriyle meşgul olmuştu. Resimlerindeki dikey şeritler, Tanrı’yı ve insanı tek bir ışık demeti olarak sunan belirli geleneklerle ilgili görülebilir. Tevrat’ta ilk insana verilen Adem adı, İbranice adamah (toprak) kelimesinden türemiş olup, ancak aynı zamanda adom, (kırmızı) ve baraja (kan) da yakın durur. Bu nedenle bu resimdeki kahverengi ile kırmızı arasındaki ilişki, insanın dünya ile olan yakınlığını sembolize edebilir. (Tate Modern)

Kaynakça:
Barnett Newman: A Pillar of Abstract Expressionism, errıka gerakıtı
Barnett Newman: Spirituality in Modern Art
Barnett Newman, Karen Kedmey, independent art historian and writer, 2017
The Barnett Newman Foundation website: About the Foundation page
Barnett Newman ve Zaman, Zekiye Antakyalıoğlu, Lebriz.com
Clarity of Tone and Form in Barnett Newman Paintings, IdeelArt