Oyuncu ve yazar Sevtap Çapan, 1970 yılında İstanbul’da doğdu. Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde Tiyatro eğitimi alan sanatçı, İstanbul Şehir Tiyatroları oyuncusudur. Dizi ve filmlerde rol alan Çapan ayrıca yabancı filmler için Türkçe seslendirme sanatçılığı da yapmakta. “Kadınım Ulan”, “Eriveç Erive”, “Peri Kız Müzikali” ve “Memed” isimli kitapların da yazarı Sevtap Çapan’la keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Tiyatro yönetmenliği için yorumlayıcı sanatçı diyebilir miyiz?
Denebilir ama bir yönetmen, yorumlayıcı olmaktan çok daha fazlasıdır; o yüzden ‘yorumlayıcı sanatçı’ tabiri, Tiyatro Yönetmenliğini tanımlamada yetersiz kalır. Ayrıca, yeni bir arayışa da gerek yoktur: Yönetmenlik, yönetmenliktir. Oyunu sahneye koyan kişidir, yönetmen… Hayat ve sanat tecrübesiyle, bilgisiyle; yazarın metnine kendi vizyonunu ekleyen, tüm yönetimi elinde tutan kişidir. Oyuncunun, kreatif ve teknik ekibin yol göstericisi ve aynı amaç altında birleştiricisidir. Hatta diyebiliriz ki: Yönetmen, oyunu yeniden yazan kişidir. Dolayısıyla da yorumlayıcılığını, yaratıcıkla birleştiren bir yöneticiliği ve üreticiliği içerir yönetmenlik.

Sahnelenmek üzere kaleme alınmış bir metin sahnede nasıl bir armoni ile ilerler?
Tiyatro metinleri, sahnelenmek üzere yazılmış olmalarına karşın, sıra sahneye koyma aşamasına gelindiğinde, tamamlanmamış metinler olarak durur karşımızda. Çoğu kez yazarın kurduğu dünya ile sahne gerçekliği farklılıklar gösterir. Yönetmenin görevi yazarın hayalini, sahne gerçekliğiyle örtüştürerek seyirciye aktarmaktır. Bunun için yazarın geçmişi araştırılır. Dramaturji çalışmasıyla yani metin çözümlemesiyle; metnin konusu, zaman, mekân, olay örgüsü, kişiler, karakterlerin birbiriyle ilişkileri vs. nedenleri, nasılları ile metnin iyice anlaşılması sağlanır. Yazarın, metinde vermek istediği ana tema tespit edilir, ne var ki yönetmen (ki yönetmenin yorumlayıcılığı bu andan itibaren devrededir) metnin yan temalarından birini odak olarak seçebilir. Oyunun kast ve yaratıcı kadrosu yönetmenin kontrolünde oluşturulur. Sahnelenmede işitsel ve görsel algıyı destekleyici müzik, dekor, kostüm, ışık tasarımcılarıyla ve oyuncularla masa başı provalarında, metnin sahnelenmesine dair yönetmen notları aktarılarak okuma provaları yapılır. Bu çalışma sahne üstü provalarıyla (biz ayağa kalma deriz,) devam ederken ezberler tamamlanır, mizansenler ile sahne sahne oyunun reji çalışması başlar. Teknik çalışmalara geçilir ve atölyelerde dekor yapımı, terzihanelerde kostüm dikimi başlar. Müzik ve efekt için besteler yapılır. Artık tek tek çalışılan sahneler birbirine bağlanarak oyun son halini alır. Son aşamaya gelindiğinde oyunun ışık planlamasına geçilir. Seyirci karşısına çıkmadan önce de ilki seyircisiz, ikincisi seyircili olmak üzere en az iki genel prova ile oyun sahnelenmeye hazır hale getirilir.

Sonuca odaklı bu süreç yaşanırken; kolektif bir çalışmanın içinde olunduğunun unutulmaması, yönetmenin önderliğinden çıkılmaması halinde oyun yüzde yüz başarıyla sonuçlanacaktır.


Genel sanat yönetmenliğini yaptığınız Tiyatro P.A.S’ın hazırladığı ve sahneye uyarladığı “Ben Serisi Kurtuluş” projesi ne kadar sürede hazırlandı ve sahnelendi?
Fikrin doğuşu 2018 başlarına denk geliyor. Biz o sırada tiyatromuzun ikinci projesini hayata geçirmiştik ve yeni fikir Ben Serisi Kurtuluş için beş oyun olarak planlamamızı yaptık. Kurtuluş Savaşı kahramanlarımızın gerçek yaşam öykülerini en sağlıklı şekilde aktarabilmek için araştırmalarımızı başlattık. Yazarlarla bağlantılarımız oluştu ve siparişimiz üzerine beş oyundan üçü yazılmaya başlandı. Sahneleme çalışmalarına ise bir yıl sonra 2019’da Ben Kara Fatma oyunuyla start verdik. 2019 – 2020 tiyatro sezonunun Aralık ayında seyircimizle buluştuk. Bu esnada oyunların yönetmenleri ayrı olduğundan diğer oyunlarımızın da provalarına başlamıştık. Ne var ki ben o sırada Şehir Tiyatroları’nda kendi oyunumu, Peri Kız Müzikali’ni yönettiğim için benim vakitsizliğimden çokça sahneleyemedik. Planımız 2020 Şubat ayı itibariyle sıklıkla sahnelemekti ama mart ayında da küresel salgın nedeniyle bildiğiniz gibi evlere kapandık.

Yalnız, bir de şunu belirtmeliyim: Oyunlarımız sahneye uyarlama değildir. Fikir olarak da yaklaşım olarak da tür ve tarz olarak ta tamamıyla sıfırdan üretilmiş orijinal oyunlardır; hatta ülke ve dünya tiyatrosunda “Seri Oyun” konsepti ilk kez yapılmıştır.


Sizin canlandırdığınız ve projenin birinci oyunu olan “Ben Kara Fatma” adlı tiyatro oyununda başarılı bir performans sergiliyorsunuz. Oyunun karakteri ve verdiği mesaj hakkında ne düşünüyorsunuz?
Öncelikle, övgünüz için teşekkür ediyorum. Ben bu projeyi “Özümüze Dönüş Projesi” olarak adlandırıyorum. Bunun nedeni kurum tiyatrosu içinde oynadığım onlarca oyunun sadece birkaç tanesi Türk yazarın oyunuydu. Seyrettiğim oyunlara gelince; kurum ya da özel tiyatrolarda da genel olarak yabancı yazarların oyunları ya da bu oyunların orijinal adları ve karakterleri Türk isimlerle değiştirilerek uyarlanmış halleri ağırlıktaydı. O sebeple İstiklal madalyası sahibi ilk kadın teğmenimiz olan Fatma Seher Erden’in namı diğer Kara Fatma’nın hayatını sahneye taşımak benim için çok değerli. Gerçekten yaşamış olması ve bizim kahramanımız olması heyecan verici. Özümüzden olana sahip çıkmamızın vaktidir. Bizim topraklarımızda yaşamış olan ve günümüzde yaşayan çok değerli insanlar var. Fatma Seher onlardan sadece biri… 1,55 boyuna, kadın olmasına, askerî tecrübesi olmamasına karşın stratejik zekâya sahip; gözü karalığı nedeniyle yani cesur bir yürek olması sebebiyle “Kara” lakabı dışında, çevresindeki herkesi şefkatle kucaklaması nedeniyle “Ana” lakabıyla da anılan bir kadın. Osmanlı’nın son dönemi olduğunu düşünürsek bir kadın olarak başardıkları olağanüstüdür.

“Artık kadın erkek yok, artık istiklal var!” diyen bir kahraman! Mesaj gayet açık: Vatanımızı seveceğiz ve özümüze sahip çıkacağız.

Usta oyunculuğunuz yanında son zamanlarda kitaplarınızla da gündeme gelmiş bir aktrissiniz. Yazmaya olan sevginiz nasıl ortaya çıktı? Bu ilginizi nasıl fark ettiniz?
Teşekkür ederim (gülüyor), aslında ben kendimi bildim bileli hep yazarım, çizerim. Çizerim derken resmi de çok severdim ama sonra koptum. Yazmak, günlük tutmam ve şiirler yazmamla süreklilik arz etti hayatımda. Bana her zaman iyi gelen bir eylemdi. Tiyatrocu olmaya karar verip konservatuara girişimle, oyunculuğun yanında; yazarlık konusunda aldığım dört yıllık eğitim ile yazmaya olan ilgimin ciddi olduğunu fark ettim. Fakat yoğun geçen oyunculuk hayatımda bu konu ikinci planda kalmıştı. Şimdiyse hem hayat hem de sanat tecrübemle profesyonel olarak yazmak beni oldukça keyiflendiriyor.


“Memed” kitabınız, gerçek bir yaşamdan esinlenerek kaleme aldığınız
kahramanı konu alıyor, merak ettiğimiz bu kahramanı sizden dinlemek isteriz?
Memed, benim için çok çok özel bir kitap oldu. Bir erkeğin; oğul, koca, baba ve asker olarak idame ettirdiği hayatını konu alıyor; aile içindeki çalkantılara rağmen ailenin önemine ve bağların gücüne, toplumun birey üzerindeki etkisine, bireyin kendi iç mücadelesine, dostluğun sorgulanmasına ve savaşın getirdiği acılara rağmen ayakta kalabilmeye dair bir içeriğe sahip.

Kitabın kahramanı Memed karakteri, aslında benim kahramanım olan babamın hayatından esinlenerek kaleme aldığım bir tiyatro metnidir. Babam, Kıbrıs Barış Harekâtı gazisidir. Harekât sırasında bir bomba nedeniyle sağ elini kaybetmiştir. Onun nezdinde bir erkeğin hayatında başına gelebilecek olayları, kurgusal olarak aktardığım bir kitaptır Memed.


Kaleme aldığınız ilk kitabınız “Peri Kız Müzikali” fantastik bir eser. Sahnelendiği gibi bir de bu yıl ikinci baskısı gerçekleşti ve yenilenen yüzü Türkçe-İngilizce olarak “Peri Kız Müzikali / Fairy Girl Musical” olarak karşımıza çıktı. Fantastik merakınız nasıl başladı? Bu türde kitaplarınız ilerleyen süreçte seri olarak yayımlanmaya devam edecek mi?
Bu da benim için çok heyecan verici! Bırakın tiyatro kitaplarına, tüm kitap türlerine az rağbet edildiği şu dönemde, ikinci baskıya girmek harika hissettirdi. Türkçe-İngilizce basılmış kitap yok, oysa pek çok kolej var ve günümüz çocukları ilkokuldan başlayarak yabancı dil eğitimi alıyor artık. Faydalı olacağını düşünüyorum. Okullarda dillerini geliştirmek için İngilizce olarak dahi sahneleyebilirler, misal.

Ben hayalleri çok olan biriyim. Çocukluğumdan beri hayal kurmayı hep sevdim ve hala da vazgeçmedim. Gerçek dünyayı, fantastik bir algı yaratarak keşfetmek benim hayatımda masallarla, efsanelerle, destanlarla, mitolojiyle, fantastik filmlerle başladı ve gelişti sanırım. Ve evet, yazmaya devam; yine çocuklara yönelik ama büyüklerin de kendine pay biçebileceği Fantastik Masal türündeki yeni kitabım yolda. Edit çalışması yapıldı, karakter çizimleri bitmek üzere ve çevirisine başlandı. Lider Masi ve Masal İzcileri üst başlığı altında, üç kitaptan oluşan seri kitap olarak tasarladım. Planımız, birinci kitabın; bahar bitmeden raflarda olması üzerine… Bu arada Peri Kız Müzikali’ni de üçleme olarak tasarlamıştım, ikinci kitabı üzerinde çalışmaya başladım. Bu kez Kara Peri’nin yani kötülüğün doğuşuna şahitlik edeceğiz. Ve sonra büyükler için bir fantastik kitap projem daha var.

Değerli Sevtap Hanım, bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. Sanat hayatınızdaki başarılarınızın devamını dileriz.
Asıl ben teşekkür ediyorum, emeği geçen herkese ve okurlarımıza iyi okumalar diliyorum.