Fotoğraflar: Teri Erbeş
Dünyada küreselleşme, teknoloji, hibrit öğrenme, bireysel öğrenme alanlarında değişim ve gelişmeler yaşanmakta. Tüm bunlar beraberinde, bilgi çağında sınır tanımayan, herkese öğrenme fırsatı veren ve kazanılan becerileri deneyimleme imkânı sunan bir eğitim sisteminin kapılarını açtı. Günümüzde okullar, öğrencilere, bilgi ve deneyim üretme fırsatı sunan örgütleyici kurumlar konumuna geldi.
Eğitim, insanları hayata hazırlayan bir süreçtir ve bu yüzdendir ki, değişim ve dönüşümlere uyum sağlama noktasında en önemli sorumluluk eğitim kurumlarına düşmektedir. Bugün artık okullar ezbere dayalı eğitim yerine, hızla gelişen sistemlere ayak uydurabilmek için yönlerini, teknolojiyi etkili ve verimli kullanabilen, problem çözebilen, yaratıcı düşünebilen, bilgi üretebilen niteliklere sahip insanlar yetiştirmeye çevirmiştir.
Yaptığı işe karşı heyecanı olan insanlar, karşısındakini de heyecanlandırır; enerjimizi yükseltir ve umudumuzu yeşertir. Görüşmeye gittiğim Ulus Özel Musevi Okulları’nın pırıl pırıl gençleri de bana bunu hissettirdi. Onlar mı daha heyecanlıydı, ben mi bilmiyorum ama oradan gurur ve hayranlıkla karışık duygularla çıktım. Okul yönetimini ve öğrencileri tebrik ediyorum. Eğitimin temeli olan “merak yaratmak” ve bunu “sürdürebilme”nin dış uyaranlarla fazlaca sekteye uğradığı bir zamanda bunu başarmışlar.
Merakınız her daim devam etsin deyip, sözü Ulus Okulu öğrencilerine bırakıyorum…
Hollywood, Los Angeles
Mezun Y.Ö: Lisedeyken yangın söndüren bir drone yapmıştım ve bununla bazı yarışmalara katıldım. Yaptığım drone çok ilgi çekti. Televizyonlarda ve medyada yer aldı. Okuldan mezun olana kadar da mekanik çalışmalarıma devam ettim. Şimdi üniversitede okurken, Ulus Okulundaki çocuklarla kulüp çalışmaları yapıyorum. Okul ile bağımı kesmemiş olmak beni çok mutlu ediyor.
Mezun Y.K.K: Okulda geçirdiğim süre boyunca birçok yerel ve uluslararası yarışmaya katıldım. Bu yarışmalarda edindiğim proje sunum yeteneğimi hali hazırda iş hayatında kullanmaktayım. Okulumuzun öğrencilere fazlasıyla destek verdiğini düşünüyorum. Okuldayken bazı sosyal faaliyetleri yürütmeme izin verilmişti. Örneğin, Kanserli Çocuklara Umut Derneği için yardım toplama, aynı dernek için okuldaki eski bilgisayarların revizyonu ve bağışlanması gibi. Bunlar öğrencilerin farkındalık kazanmasına, benimse yönetim ve benzeri deneyimleri edinmeme ciddi katkısı oldu. Bu faaliyetlerin sayesinde başvuru yaptığım yurtdışındaki tüm üniversitelerden kabul aldım. 2022 senesinde The University of British Columbia’dan mezun oldum ve şu anda Saha Mühendisi olarak Kanada’daki büyük sayılabilecek bir mühendislik danışma şirketinde çalışıyorum.
Mezun M.K: Berta Hoca ile Röne Hoca’nın bilgilendirmesi üzerine Raffles Hotel’de “Girişimciler Zirvesi”ne katılmıştık. Etkinlik sırasında Endeavor Etkin Girişimci Destekleme Derneği kurucularından biri ile tanışma fırsatı buldum. Kendisine, Bahçeşehir Üniversitesi Apply Bau burs programı için tasarladığım projemden bahsedince beni ofislerine davet etti. Oradaki sohbet esnasında, o zamanlar revaçta olan kripto para borsası ve mobil bankacılık uygulamalarının birleşiminden bir proje tasarladığımı anlattım. Projemin adının “Bitcoin Sanal Bankası” olduğunu ve İnovasyonun sadece sıfırdan bir şey yaratmak olmadığını, aynı zamanda var olan iki şeyi doğru zamanda doğru yerde bir araya getirmenin de İnovasyon sayılacağını vurguladım. Kendilerinin geri dönüşleri olumlu ve projenin güncel ve uygulanabilir olduğu yönündeydi. Projemi Bahçeşehir Üniversitesi burs komisyonuna sunduğumda, Ekonomi ve Finans bölümünden %75 burs aldım. Bahçeşehir Üniversitesi Kurumsal İletişim Direktörlüğü Tanıtım Departmanı’nda asistan olarak çalışmaya başladım. Hitabet yeteneğimi geliştirerek ve networkümü arttırarak devam ettim. Pandemi sonrası Arzum Küçük Ev Aletleri’nde uluslararası ihracat ve pazarlama departmanında yarı zamanlı çalışmaya başladım. Üniversiteden bölüm ikincisi olarak mezun olmamla birlikte, aynı şirkette Uluslararası Pazarlama Uzman Yardımcısı olarak tam zamanlı çalışmaya başladım. Sonrasında 152 ülkede 300.000’i aşkın çalışanıyla Dünya’nın en büyük ikinci denetim firması olan PWC’nin mülakatlarına girdim ve seçildim. Sekiz aydır PWC Türkiye ailesinde Audit Associate olarak görev yapıyorum.
S.H – 12. sınıf: Bu sene mezuniyetimden sonra Hollanda’da Matematik Mühendisliği ya da Endüstri Mühendisliği okumayı planlıyorum. Bizim okulda 10. sınıftan itibaren AP alabiliyorsunuz. Seviyenizi yükselttikten sonra 11. sınıfta, 12. sınıfa ait çoğu AP’ye ulaşma imkânınız var. Ben psikoloji, kimya, matematik ve fizik konusunda aldım. Ders saatlerimiz düzenlendi ve direkt AP’ye başlayabildik. AP’ler üniversite dersleridir ve sizin o üniversitede başarılı olup olamayacağınızı görmek istiyorlar. Türkiye’deki bazı okullarda, örneğin Ulus’ta, Ekonomi dersini aldığınızda ve ondan tam not aldığınızda, dışarıda ilk sene o dersten muaf olabiliyorsunuz. Bu da sonraki dönemler için önemli bir avantaj. Bunun dışında okulda her sene, 11. sınıflar mayıs ayında Polonya’daki Holokost kamplarını geziyor. Bizim dönem korona sebebiyle gidemeyince, bizim için 12. sınıfın kasım ayını ayarladılar. Bu etkinlikte çok şey öğrendik. Herkesin deneyimlemesini isteyeceğim bir konu da budur.
V.M - Y.G – 9. sınıf: Bu sene, birkaç şehir (Mexico City, Los Angeles, Uruguay, Budapeşte ve bir de İsrail’den bir okul) ile birlikte yapılan ortak bir proje olan Global Classroom’a katıldık. Bu proje kapsamında, Los Angeles’a gitmek için Google Classroom diye bir derse girmemiz gerektiği söylendi. Beş altı ay boyunca Alber Hoca bize, Yahudilik ve Yahudi kültürü hakkında dersler verdi. Bu derslerde bir sürü makaleler okuduk, kendi aramızda münazara yaptık. Sonrasında Amerika’ya gittik. Orada De Toledo diye bir Yahudi okuluyla değişim tarzı bir program yapılıyor. Seneye Mart’ta da büyük ihtimalle onlar buraya gelecekler. Bizler, ABD’de edindiğimiz arkadaşlığı hala devam ettiriyoruz. Oradaki kültür ve yaşam farkını, oranın bir sakini gibi görebildik, turist gözüyle değil. Hem turistik hem lokal yerleri gezdik. Hollywood’u gördük. Beverly Hills’e gittik. Derslere girdik. Cuma akşamı Şabat yemeğine katıldık. Çok keyifliydi. Okumak için ileride ya İsviçre’de ya da Hollanda’da Gen Mühendisliği düşünüyorum. Başka bir şey de seçebilirim. Üniversitede nerede okumakla ilgili fikrimi değiştirirsem orada bir networküm var. Arayıp sorabilirim, “şu mu daha iyi, bu mu daha iyi” diye. Ya da Amerika’da okuma kararı alırsam orada yalnız hissetmemek gibi bir seçeneğim var artık.
Budapeşte
E.K – 7. sınıf: Ben bu yıl Budapeşte’de Europian Jewish Friendship projesine katıldım. İleride eğitimime yurtdışında devam etmek istediğim için bu projenin iyi bir başlangıç olacağını düşünüyorum. Proje sayesinde yeni yerler görüyorsunuz, farklı kültürlerle tanışıyorsunuz, sosyalleşiyorsunuz, sorumluluk sahibi bir birey oluyorsunuz. Ya da, bir gün yurt dışına taşınmaya karar verirseniz oradaki kültüre daha hızlı alışmanızı sağlayabiliyor. Üniversiteye girişinizi de kolaylaştırabiliyor. Bu projeye katılmadan önce dikkat etmeniz gereken bir unsur var. Bu da bu sorumluluğu alıp alamayacağınız, çünkü evinizde farklı kültürden hiç tanımadığınız bir çocuk kalıyor. Onun ihtiyaçlarını ve isteklerini olabildiğince yerine getirmeniz gerekiyor. Biz bu proje kapsamında hem okul içinde hem de okul dışında birçok aktivite ve geziler düzenledik. Birbirimize ülkelerimizi tanıttık, sunumlar yaptık. Okul dışında da, pek çok yere gittik, müzeyi ziyaret ettik, Galata Kulesi’nin etrafında dolaştık. Mısır Çarşısı’nda onlara yöresel yemeklerimizden tattırdık. Eskiden Yahudilerin yaşadığı Balat ve Fener’deki sinagoglara girdik. Biz de 2023-2024 eğitim öğretim yılında onların ülkelerine, evlerine gideceğiz. Aynı şekilde bizleri eğlendirip gezdireceklerini düşünüyorum. Bu projeyi bize sağlayan, bütün sunumlarımızda yardımcı olan, öncelikle Aylin Kan’a ve de diğer bütün hocalara teşekkür ederim. Bu sorumluluğu alabilecek herkesin bu projeye katılmasını tavsiye ederim.
R.H – 8. sınıf: Geçen yıl Budapeşte projesine katıldım. İlk başta zoom’da birlikte bir sürü etkinlik yaptık. Geçen sene de mayıs ayında evlerimize ziyaretçi olarak geldiler. Hemen arkadaş olduk, çok güzel vakitler geçirdik. Onlarla vedalaşırken çok zorlandık ama biz de gideceğimiz için mutluyduk. Arkadaşlığımızı hiç bozmadık ve hala konuşmaya devam ediyoruz. Geçtiğimiz Kasım ayında bu kez biz Budapeşte’ye gittik ve çok güzel geçti. Bu proje sayesinde hem İngilizcemi geliştirdim hem de yeni bir kültür tanımış oldum. Yeni arkadaşlıklar edindim. İyi ki bu projeye katıldığımı düşünüyorum.
B.B – 7. sınıf: Arkadaşımın anlattığı gibi Budapeşte projesi çok güzel ve eğlenceliydi. Onları gezdirirken biz de yeni yerler öğrendik, onlarla birlikte ve yeni sosyal bağlar kurduk. Arkadaş olduk. Yani Kasım’da gitmek için çok heyecanlıyız.
R.M – L.B – 8. sınıf: İsrail’de göç projesine 12 kişi katıldık. Bu proje Ladino’yla ve göçün olumlu etkileriyle ilgiliydi. Biz, İsrail’de İbranice sunum yaptık, ardından İstanbul’a döndüğümüzde aynı sunumu arkadaşlarımıza da yaptık. Bir sürü zoom toplantısı gerçekleştirdik. Bu projenin amacı göçün olumlu etkilerini araştırmaktı. İsrail’e gidince sadece Ladino konusu üzerine yoğunlaşmayıp sosyal bağlarımızı da geliştirdik. Onların bir sürü dersine girdik. Nasıl işlediklerine ve neler yaptıklarına baktık. Mesela, yemek yaptıkları bir derse katıldık; beraber hem Türk hem de İsrail yemeklerini yaptık. Bunun gibi karşılıklı, kültürlerimizin birçok ortak ve farklı noktalarını görme şansına sahip olduk. Onlar, sadece akademik dersler yerine günlük hayatlarını kolaylaştıracak dersler de görüyorlar. Orada marangozhane ya da eczacılık faaliyeti yaptık, bir çiftliği ziyaret ettik. Bazı okullarda meyveler, sebzeler ve bitkiler hakkında deneyimleyerek öğrendikleri bir dersleri var. Bunun dışında eczacılık, tarım mesleki becerilerin temelini oluşturan ilginç dersleri de var. Bu projenin gerçekten çok katkısı oldu. Üniversite veya liseye yurt dışına gidersek farklı kültürden insanlarla nasıl iletişim kurabileceğimizi biraz pekiştirmiş olduk.
E.B – E.S – C.Ç – 6. sınıf: Size NASA projemizi anlatmak istiyoruz. NASA projemizde Nijerya, İtalya ve İsrail olmak üzere farklı ülkelerden arkadaşlarla birlikteyiz. Uluslararası Science Accelerator programında çalışıyoruz. Bu projede biz NASA’yla iş birliğinde kendi cihazımızı yaratıyoruz. Çalışmalarımızı her çarşamba günü zoom üzerinden yapıyoruz. Eğitmen Mrs. Vered’den hem fizik hem de uzay hakkında yeni şeyler öğreniyoruz. Bazen NASA’dan misafirlerimiz, bazen de profesörler katılıyor bu toplantılara. Bize uzay hakkında bilgiler veriyorlar. Bizim projemiz, uzayda kullanılabilen bir powerbank. Cihazımız yenilenebilir enerji kullanıyor. Üç tip enerji kullanıyor şarj almak için: İlk başta solar kullanıyor. Bir de iki yoldan kinetik kullanıyor. Bir tanesi, onu salladığınızda şarj oluyor. Diğeri de, bir tane kol var. Onu çevirdiğinizde şarj oluyor. Bu nedenle, diğer powerbankler gibi şarjı biterse diye düşünmeyeceksiniz çünkü hemen doluyor. Biz bu proje için hazırlanırken sunum, araştırma becerileri, fikir toplama ve bu fikirlerle yeni bir şey oluşturabilme, yeni bir cihaz yaratabilme ve bunu inşa edebilme becerilerini kazandık. Yabancı dilimiz çok gelişti.
Ben bu projeye katılabileceğimi 6. sınıfın dönem başında öğrendim ve çok heyecanlandım. İlk yaptığımız toplantıda bu insanlar ne diyor diye bakıyordum. Sonrasında, “Ben bunu nasıl anlamamışım” dedim. İngilizce ve yabancı dilimi çok geliştirdi. Onun dışında sunum ve araştırma becerimi çok geliştirdi, bazı fizik kanunlarını öğrenmemize yardımcı oldu. Dört kişilik bir ekip olarak 24 Mayıs’ta Belçika’ya gidiyoruz.
E.B: Kişisel olarak bu projede özellikle arkadaşımızın dediği gibi yabancı dil becerilerimi geliştirme şansını buldum. Ben gelecekte bilim adamı ya da hukukçu olmak istiyorum. Burada fizikle ilgili öğrendiğim pek çok şeyin ileride bana yardım edebileceğini düşünüyorum. Bu yüzden bu projeye katıldığıma minnettarım. Bu proje derslerimi pekiştirmeye de yardımcı olabiliyor.
E.S: Bu proje İngilizcemi bayağı geliştirdi. Bir yandan da Türkçede de bilmediğim kelimeleri öğrendim. Yurt dışından insanlar tanıdım. Bizim grubumuza Nijeryalı, İsrailli arkadaşlarımız katıldı. Bu proje için onlarla birlikte çalışıyoruz. Bir de, proje sayesinde Fen notlarımda yükselme oldu. Dahası şimdi Belçika’ya gideceğiz. Bu bana mutluluk veriyor. Heyecanlı hissediyorum.
C.Ç: Bu projede yarı finale kalamayan yaklaşık altı proje vardı. O projelerde çalışanlar, seçilen başka projelere katıldı. Bu sayede değişik kişilerle tanıştık. Bu şekilde, bir takım çalışması için daha iyi bir iletişim ağı kurmaya başladık. Şu anda bizim grubumuzda hem İsrailli hem de Nijeryalı arkadaşlarımız ve uzmanlar var. Projeyi hep birlikte geliştiriyoruz ve bu sayede hem onların etkileriyle hem bizim etkilerimizle bu yarışmayı kazanmayı umuyoruz.
M.K – 9. sınıf: Biz “kargo drone” projesini yaptık. Amacımız, gelişen teknolojiyle daha çok otonom insansız hava araçları yapabilmek. Otonom, insansız ve kumandasız direkt bizim belirlediğimiz bir konuma gidebilmesi demek. Şu an drone’umuz kumandayla çalışıyor. Biz ayrıca, çizgi izleyen projesi de yaptık. O da şimdi yine uluslararası yarışmada yarışmaya hak kazandı.
"Ergo Holder", Tikun Olam ve Makers (TOM) projesi
Y.K – 9. sınıf: Ben Tikun Olam ve Makers projesindeyim. Bu kapsamda yürüttüğümüz üç proje var. Ben Ergo Holder’da yer alıyorum. Yaptığımız bu obje, kulağı kesik olan bir insanın gözlüğünü taşıyabilmesine yarıyor. Taç gibi bir şey yaptık. Kişi gözlüğünü koyduğunda gözlük üstünde duruyor. Projenin genel olarak amacı engelli insanlara yardımcı olabilecek objeler tasarlamak. Fusion 360 diye bir tasarım uygulamasını kullanıyoruz. Kulağı ile ilgili sıkıntılı bir kişi geldi. Onun kafa ölçümlerini aldık. Önce çok ince bir plastikten imal ettik. Sonra bir sürü örnek yapıp o kişinin isteklerine göre yaptık.
R.S – 9. sınıf: Ben de aynı projede yer alıyorum. TOM’da hedef kitlemiz engelliler, yaşlılar ve maddi durumu el vermeyen insanlar. Biz bunu aslında sosyal sorumluluk projesi olarak yürütüyoruz ve ürettiğimiz objeleri hiçbir gelir amacımız olmadan engelli insanlara veriyoruz. Bunun dışında Robotix Yarışması’na da Ergo Holder kulaklık ile katıldık ve üçüncü olduk. Benim bu projeye katılmak isteme sebebim aslında engellilere yardım edebilecek olmam ve daha küçük çaplı bir yardımla başlayarak bunu dünya çapında yayabilmek. Bu ürün onaydan geçtikten sonra uygun fiyatlı ve kolay erişilebilir bir tasarım olarak dünyaya açılmış oluyor. Aynı zamanda patent hakkı falan olmadığından ve 3D printer’da da üretilebildiği için dünyanın her yerinde yapılabiliyor.
İ.B – 9. sınıf: Biz, engelli küçük çocuklar için tekerlekli sandalye hazırlıyoruz. Onların hoşuna gidebilecek güzel bir görüntüye sahip ve işlerine yarayabilecek bir iskemle. En son tekerleklerini taktık. Oturduklarında yumuşak olsun diye pufunu koyduk. Benim bu projeye katılma sebebim yardıma ihtiyacı olan çocuklara katkıda bulunmak. Eğer bu projeyi başkaları görürse belki onlar da yardım edebilir. İlham da verebilir ve geliştirebilir. Yaptığımızı, bir siteye online yüklüyoruz, oradan da yarışmaya giriyor.
Engelli çocuklar için tekerlekli sandalye projesi
M.B – 9. sınıf: Ben de aynı tekerlekli sandalye projesindeyim. En son yaptığımız, bu tekerlekli sandalyede çocuk elini koyduğunda mekanizmaya sıkışmasın diye tekerleklerini tiş yardımıyla biraz daha uzatmaya çalıştık ve başarılı olduk. Ayrıca bir dönme sıkıntısı vardı. Onu da bir parça boruyla çözebildik. Bir tekerleği var ve o da dengeli kalmasını sağlıyor. Ekstradan yanlarındaki tahtalara da bir şeyler eklenebilecek şekilde tasarlandı.
E.B – N.A – 9. sınıf: Biz de Ergo Holder projesinde yer aldık ve çok keyifli vakitler geçirdik. Engellilere yardım etmek için çok çalışıyoruz. Anlattıkları gibi aslında kulakları olmayan veya kesilmiş insanların gözlük takmaları için yardımcı bir aparat tasarlıyoruz. Fusion 360 ile dijital bir şekilde çizim yaptık. Onları da basacağız ve ihtiyacı olan kişilere vermeyi düşünüyoruz.
D.A – D.Ç – 9. sınıf: Biz de TOM’da Ergo Holder’da çalıştık. Pazar günleri uluslararası zoom toplantılarına katıldık. Orada, ayrı ayrı bizim gibi projeleri olan yeni insanlarla tanıştık. Bu organizasyonun merkezi İsrail ve Amerika. Amaç, ihtiyacı olan kişiler için uygun ücretli aparatlar geliştirmek. Biz Türkiye temsilcisi olarak katıldık. Öğrencilerin geliştirmiş olduğu bu programlar merkez tarafından onaylandığı takdirde onların web sitesinde yer alıyor ve dünyanın her tarafında isteyen, aynı ölçülerle kendi ülkesinde onu yaptırtabilir. Ya 3D printer’dan basar ya da bu bir marangozluk ürünüyse o şekilde ve ölçülerde yaptırabilir. Önemli olan kullanılabilir olması ve uygun ücretle ulaşılabilir olması.
UÖML Eğitim Koordinatörü RÖNE KASPİ: Bugün görüştüğünüz öğrencilerimizin dışında okulumuzda şu anda süregelen birçok değişik projede yer alan çocuklarımız var. Bugün görüştüğünüz grup bu dönem en yoğun aktif çalışanların bir kısmı. Gördüğünüz gibi eğitim evriliyor. Artık eğitim hayatın içinde. Okul sadece öğretmenin bilgiyi aktardığı ve öğrencinin öğrendiği bir ortam olmaktan çıktı. Bugün bilgiye bir tuşla ulaşabiliyorsunuz, ama önemli olan merak uyandırmak ve öğrencinin kendi içindeki potansiyelini keşfetmek. Kendisini keşfetme yolculuğuna değişik programlarla küçük yaşlardan başlıyoruz. Öğrencilerimiz ekolojiyle, doğal hayatla ilgileniyorlar. Sürdürülebilirlik projeleri gerçekleştiriyorlar. Mesleklere yönelik tanıtımlarla, beceriyi geliştirmeye yönelik çalışıyorlar. Ortaokuldan itibaren kendi seçtikleri alanda ilerlemeye başlıyorlar. “Bunu da deneyimleyeyim”, “Benim ilgi alanım bu”, “Hayır beni bu çok açmadı, ben başka bir şey deneyeyim” şeklinde lise sona gelene kadar çeşitli alanlarda farklı etkinliklere katılma fırsatları buluyorlar. Amacımız, öğrencilerin bilgiyi alırken becerilerinin de gelişmesi ve ilgi alanlarını keşfetmeleri. Tüm becerilerini bir şekilde hayatlarının bir yerinde kullanacaklarına inanıyoruz. Eğitim artık kapalı kapılar ardında değil; networkleri geliştirerek, girişimcilik projelerine el atarak, kendi alanlarında ilerleyebilecekleri pencereler açan bir sistem. Umarım her biri kendi yolunda başarılı olur.
Deneyimlerinizi paylaştığınız için teşekkürler gençler…