Küçükken, müze dendiğinde heykeller ve resimlerden başka bir şey olmayan sıkıcı yerler gelirdi aklıma. Daha sonra 1995 yılında ailemle yarım seneliğine Londra’da yaşadım ve oradaki Science Museum’da düğmeye basınca çalışan makine modelleri gördüm ve hayran kaldım. Tekrar İstanbul’a döndükten sonra, o zamanlar yeni açılmış olan Rahmi M. Koç Müzesi’ni ziyaret ettim ve burada, Science Museum’da gördüğüm çalışan modellerin benzerlerini de gördüm. O zamandan beri Rahmi M. Koç Müzesi, İstanbul’da en sevdiğim müzelerden biri oldu. Hatta 2008 yazında bu müzede kısa bir staj bile yaptım.
Hasköy Tersanesi
Müzenin en büyük ve etkileyici olan kısmı, Hasköy Tersanesi’dir. 1861 yılında Şirket-i Hayriye işletmesinin vapurlarının bakım ve onarımını yapmak amacıyla inşa edilen tersane, uzun yıllar hem gemilerin inşa edildiği hem de onarımlarının yapıldığı bir yer olmuştur. Daha sonra eskidiği için kapatılan tersane, 2000’li yılların başında Rahmi M. Koç Müzesi’nin bir parçası olmuştur. Tersanenin binaları ve tam ortada bulunan gemi kızağı orijinallerine uygun olarak restore edilmişlerdir. Bugün burada çeşitli tekneler sergilenmektedir. Bunların arasında bir Karadeniz takası, ünlü denizci Sadun Boro’nun 1965-1968 yılları arasında eşiyle birlikte dünyayı dolaşırken kullandığı ‘Kısmet’ isimli yelkenli, Yenikapı’da Marmaray arkeolojik kazılarında bulunan ve ‘Yenikapı 12’ adlı geminin tıpkıyapımı sergilenmektedir. Ayrıca eski gemilerden sökülmüş büyük buhar makineleri de var, bir düğmeye basarak bu makinelerin çalışmasını seyretmek mümkün.
Tersanenin kıyısında başka gemiler de sergilenmektedir. Şehir Hatları’nın efsane “bahçe tipi” vapurlarından ‘Fenerbahçe’ vapuru ile ‘T.C.G. Uluç Ali Reis’ denizaltısı bunların en önemlileridir. Denizaltıyı ayrı bir bilet karşılığında rehberli turlarla ziyaret etmek mümkündür. Ne yazık ki, pandemi gerekçesiyle denizaltı geçici bir süre ziyarete kapalıdır. Gene yakında sergilenen ‘Liman 2’ buharlı römorkörü yazları Haliç turları düzenlemektedir. Bu turlara benim de birkaç kez katılmışlığım vardır, pistonlu buhar makinesinin ritmik sesini dinleyerek ve kazandaki buharın kokusunu alarak Haliç manzarasını izlemek çok büyük bir zevk!
Müzenin bir başka önemli bölümü de klasik otomobillerin sergilendiği salondur. Burada sergilenen arabaların arasında bir Ford Model T, Harry Potter filmlerindeki uçabilen sihirli Ford Anglia’nın bir benzeri ve Cem Yılmaz’ın Opet reklamındaki GİTT (Kara Şimşek KİTT’in parodisi) isimli Murat 124 yer almaktadır. Ayrıca Atatürk’ün kullanmış olduğu traktör de görülebilir.
Müzenin çocuklar için ilgi çeken bir bölümü, “Ne Nasıl Çalışır” bölümüdür. Burada çeşitli makinelerin saydam versiyonları, içlerindeki bütün hareketli mekanizmaları göstermekte, bir düğmeye basınca makine çalışmaya başlamakta. Bunların arasında buzdolabı, bulaşık makinesi, çamaşır makinesi, fırın hatta bir Fiat Palio otomobil bulunmakta.
Bir başka odada ise, Ege Bölgesi’ndeki eski bir zeytinyağı fabrikasının makineleri sergilenmekte. Odaya girdiğinizde, makineler otomatik olarak çalışmakta, zeytinyağının nasıl üretildiği gösterilmekte.
Müzenin ilgi çeken bir başka bölümü ise Demiryolu Ulaşımı. Burada, Prusya yapımı büyük bir buharlı lokomotif, Sultan Abdülaziz’in 1867 yılında Avrupa’yı dolaşırken kullandığı Saltanat Vagonu, Beşiktaş Karaköy hattında çalışmış bir atlı tramvay, Kadıköy-Moda hattında çalışmış bir elektrikli tramvay ile Tünel’in eski ahşap vagonu ve Tünel vagonlarının halatlarını sarmak için kullanılan büyük buhar makinesi sergilenmekte.
Lengerhane
Müzenin diğer ve daha eski bölümü olan Lengerhane, Sultan III. Ahmet döneminde (1703-1730) gemi çapa ve zincirlerini üretmek için yapılmıştır. Lenger sözcüğü çapa ve zincir anlamına gelmektedir. Cumhuriyet’in kuruluşundan 1951 yılına kadar Maliye Bakanlığı’nın deposu, daha sonra da Tekel Cibali Tütün Fabrikası’nın ispirto deposu olarak kullanılan ve 1984’te yanarak kullanılamaz hale gelen Lengerhane, 13 Aralık 1994 tarihinden beri Rahmi M. Koç. Müzesi olarak kullanılmaktadır.
Lengerhane’nin içindeki kubbeli ve tonozlu tavan epey etkileyici. Merkezdeki büyük kubbenin hemen altında, Şirket-i Hayriye’nin ‘Kalender’ adlı vapuruna ait buhar makinesi sergilenmekte. Güzelim vapur jilet olmuşsa da geminin kalbi çok güzel bir şekilde sergilenmekte. Bir düğmeye basarak makinenin çalışmasını izlemek mümkün. Hemen yanında ise Strazburg şehrinden alınmış bir kule saati bulunmakta. Bu saat, zamanı kadran ve kollar vasıtasıyla değil, çan çalarak belirtiyor.
Çevredeki camlı dolapların içinde buhar makinesi modelleri, eski radyolar, televizyonlar, gramofonlar vs. sergilenmekte. En alt katta ise büyük masalar üzerinde model tren setleri bulunmakta, gene bir düğmeye dokunmakla minyatür trenler raylar üzerinde dolanmaya başlıyor. Yakındaki camlı dolaplarda ise 40’lı, 50’li yıllara ait oyuncaklar sergilenmekte. Babalarımızın hatta dedelerimizin küçükken oynadıkları türden oyuncakları görmek, saçları ağarmış olanlara nostalji yaşatmakta, genç kuşaklara ise ilginç bir deneyim sunmakta.
İlk endüstri müzemiz olan Rahmi M. Koç Müzesi hem koleksiyonlarıyla hem de Haliç kıyısındaki eşsiz konumu ile her yaştan ziyaretçi çekmektedir.