Haber fotoğrafı: Hitler ve kızı gibi sevdiği, yarı Yahudi Rosa Bernile Nienau

Hitler; insanların, ırkların ve ulusların eşit olmadığını ve bu eşitsizliğin, doğal düzenin bir parçası olduğunu savunan bir diktatördü. Bu eşitsizlikte, ırklar hiyerarşisinin zirvesinde Aryan ırkı, en dibinde ise Yahudiler, zenciler ve Çingeneler bulunuyordu. Naziler, Aryanları sarışın, mavi gözlü, atletik yapılı, uzun boylu bireyler olarak idealize ettiler. Propaganda amaçlı poster, fotoğraf ve filmlerine hep bu ideale uygun insanlar koydular. Oysaki, Nazilerin Aryan ırkına mensup olarak gördüğü pek çok kişi bu görünüme sahip değildi. Hitler’in kendisi bile kumral, kahverengi saçlı ve ortalama boyluydu.



Aryan bebek fotoğrafı, Hessy Taft adlı Berlinli Yahudi bir bebeğe ait
Nazilerin insanları burun, kafatası, gözler, saçlar gibi fiziksel özellikler üzerinden sınıflandırmalarının trajikomik sonuçları olmuştur. Örneğin, saymakla bitmeyecek propaganda görselinde kullanılan Aryan bebek fotoğrafı, Hessy Taft adlı Berlinli Yahudi bir bebeğe aittir. Fotoğraf, Hessy’nin anne ve babasının müzik kariyerlerini Yahudi oldukları için kaybetmelerinden sonra çekilmiş. Fotoğrafçı, bebeğin kökeninin farkındaymış, yine de fotoğrafı bir Nazi dergisinin yarışmasına göndermekte sakınca görmemiş. (Hessy ve ailesi kaçtılar ve kurtuldular.)

Aynı şekilde, Nazi propaganda broşürlerinde ideal Alman askeri olarak yer alan Werner Goldberg de yarı Yahudi’ydi. Babası ve amcası Yahudi olarak doğmuşlar, sonradan Luteryen bir kilisede vaftiz olmuşlardı. Werner, babasının Yahudi asıllı olduğunu bilmiyordu bile. 1939’da Polonya’nın işgaline katılan Werner, 1940’ta yarı Yahudi olduğu gerekçesiyle ordudan atıldı, eski çalıştığı firmaya geri girdi. Firma, ordu ve donanmadan üniforma ihaleleri alıyordu. Sadece Werner ve (Gestaponun elinden şansa kurtulan) babası, savaştan sağ çıkabildiler diğer aile fertleri öldü. Savaş sonrasında Werner Batı Almanya’da siyasetçi oldu.


İdeal Alman askeri Werner Goldberg


Peki, II. Dünya Savaşında, Alman ordusunda Werner gibi kaç kişi vardı?
Tarihçi, araştırmacı ve yazar Bryan Mark Rigg, “Orduda yaklaşık 150 bin kişi kısmen Yahudi’ydi” diyor.

1990’larda Rigg, Almanya’da “Europa Europa” adlı yarı belgesel bir film seyretmiş. “Europa Europa” (Almanca: “Hitlerjunge Salomon”), Agnieszka Holland tarafından yönetilen 1990 tarihli bir savaş dramıdır; 1992’de Golden Globe’da en iyi yabancı film ödülünü almıştır. Fransa, Almanya, Polonya ortak yapımı olan film, Holokost’tan kaçmak amacıyla Nazi gençlik kollarına katılan Solomon Perel adlı Alman bir Yahudi’nin 1989 tarihli otobiyografisine dayanıyor. 1938 Kasım’ında, 13 yaşındaki Solomon’un bar-mitzva’sına yakın bir zamanda Kristal Gece gerçekleşiyor ve Solomon kaçmaya başlıyor. Binbir maceradan sonra Haziran 1948’de, Solomon Hayfa’ya ulaşıyor.

Rigg’in filmi seyrettiği salon, yaşlı bir adam haricinde boşmuş. Yaşlı adam Rigg’e, filmin Almancasını anlamakta yardım etmiş. Bu arada film için “Aynı benim hayatım” deyince Rigg çok ilgilenmiş ve adamla röportaj yapmış; adam sayesinde benzer şeyler yaşayan başkalarıyla tanışmış. Sonrasında seneler içinde araştırmalar yaparak, Alman ordusunda çarpışan neredeyse 500 Yahudi kökenli kişi bulmuş; görüşüp belgeler toplayarak hem master ve doktora tezleri hem de kitaplar yazmış. İlk kitabı “Hitler’in Yahudi Askerleri” dilimize de çevrilmiş.


Erhard Milch

Hitler’in Yahudi kökenli askerlerinin en ünlülerinden biri Erhard Milch
Yakışıklı, uzun boylu, sarışın ve mavi gözlü bir Hava Kuvvetleri subayı. I. Dünya Savaşı’nda savaş pilotu, II. Dünya Savaşı’nda Mareşal. Savaştan sonra Nuremberg mahkemelerinde yargılanmış. Erhard Milch’in babası Yahudi bir eczacıymış. Gestapo peşine düşmüş, çünkü prosedürlere göre Milch’in karışık ırk (mischling) olarak sınıflandırılması gerekiyormuş. (Aslında geleneksel olarak Yahudilik anneden geçer ama Nazi sınıflandırmaları bunlarla ilgilenmiyordu.) Ancak Milch’in annesi, Göring’e gidip demiş ki: “Benim çocuklarımın babası kocam değil, Aryan bir erkek olan amcam Carl Brauer, hem de altı çocuğumun babası da o. Benim ailem amcama âşık olduğumu biliyordu, ama akrabalık yüzünden evlenmemizi kabul etmediler.” Bu olay olduğu sırada Milch’in babası da, annesinin amcası da sağ değilmiş. Göring inanmış mı, bilemiyoruz, pek sanmıyorum, bence işine gelmiş, açıklamayı kabul etmiş... Demek ki, Naziler için Yahudi asıllı olmak feci ötesi bir durummuş ama zina ve ensest rahatça kabul edilebilirmiş! Zaten Göring başka bir sefer de şöyle demiş: “Kimin Yahudi olup olmadığına ben karar veririm.”


Dr. Eduard Bloch çocukların ortasında yer alıyor

Hitler, Yahudi doktorunun ailesiyle Amerika’ya göç etmesine izin veriyor
Kimin Yahudi olup olmadığına, ve hangi kanunun kimin için ne kadar geçerli olduğuna kendisi karar veren bir başka ünlü isim de bizzat Hitler. Hitler’in Eduard Bloch isimli bir doktoru varmış. Hitler’in ailesinin doktoru Bloch, Hitler’i de pek çok kez iyileştirmiş. Hitler onun için “Edelijude” diyor, yani “asil Yahudi”, ve 1940’ta adamın ailesiyle Amerika’ya göç etmesine izin veriyor. Hitler, bu konuda şöyle demiş: “Eğer bütün Yahudiler Bloch gibi olsaydı, zaten bir Yahudi sorunu olmazdı.” Hitler’in çok güvendiği şoförü de Emil Maurice isimli bir Nazi. Maurice kendisini tamamen Aryan sayıyor ama Nazilerin soyları, ta 1750’lere kadar araştırılıyor ve derinlemesine araştırılınca Maurice sekizde bir Yahudi çıkıyor. Hitler, Himmler’e karşı çıkıyor ve Maurice’i Aryan ilan edip yanında tutuyor. Bir de Hitler’in kızı veya yeğeni gibi sevdiği yarı Yahudi küçük kız var. Annesi Yahudi. İsmi Rosa Bernile Nienau. Hitler’le doğum günleri aynı. Hitler 1933’ten itibaren, onunla vakit geçirmeyi çok seviyor. Ama bu sefer özel sekreteri Martin Ludwig Bormann galip geliyor ve 1938’de küçük kızla görüşmeyi kesmek zorunda kalıyor.


Helmuth Wilberg

Yahudi kökenleri olan diğer bir ünlü asker Helmuth Wilberg. Almanya’nın ilk savaş pilotlarından. Rusya’da ve İspanya’da savaşan önemli ve yakışıklı bir subay: hava savunma komutanı. Annesi Yahudi. Göring böyle bir yeteneğin harcanmasını istememiş ve onu Aryan ilan etmiş. Wilberg 1941’de uçağının düşmesi sonucu ölmüş.

Bir başka ünlü isim Amiral Bernhard Rogge. Bol madalyalı bir subay. Anneannesi Yahudi. Rogge’nin komuta ettiği Atlantis adlı savaş gemisi binbir suratlıymış; Japon, Hollanda, Norveç, İsveç, Rusya gemilerini taklit edermiş. Bazen basit bir kargo gemisi gibi gözükürmüş; bazen gemiye alınan boyalar, kostümler, peruklar ve pusetler de kullanıma girer ve yolcu gemisi gibi algılanırmış. Gemiye sahte baca, çeşitli boylarda sahte direkler ve yelkenler de eklenebilirmiş. Tam 22 düşman bayraklı gemiyi ele geçirmişler veya batırmışlar. Rogge ve komutasındakiler bir seferinde İngiliz buharlı gemisi Automedon’u ele geçirmiş; Japonya ve Singapur ile ilgili çok önemli istihbarat elde etmişler. Bulunan dokümanların Japonya’ya verilmesi savaşın seyrini etkilemiş; Japonya’nın 1941-42’de Asya’da elde ettiği başarılarının önemli kaynaklarından biri olmuş.


Nuremberg Kanunları - Yahudilik miktarını hesaplama çizelgesi 

Kaçta kaç Yahudi?
Tabii ki, ordudaki kısmen Yahudi kökenli askerlerin tümü böylesi yüksek derecelerde subaylar değillerdi. Naziler büyükbaba ve büyükannelere bakıyor, üç veya dört tanesi Yahudi’yse kişiyi Yahudi, iki tanesi Yahudi’yse yarı Yahudi (1. derece Mischling), bir tanesi Yahudi’yse dörtte bir Yahudi (2. derece Mischling) sayıyorlardı. Aslında ayrım biraz daha karışık, çünkü kişinin Yahudi geleneklerini uygulayıp uygulamadığı ve eşinin ne kadar Yahudi olduğu da sınıflandırma açısından önem taşıyordu. Tam Yahudi olan subaylar daha 1935’de ordudan atıldılar. Yarı Yahudilerin orduda görev yapmasının yasaklanması ise Nisan 1940’ı buldu. Norveç’te savaşan veya Fransa’yı işgal edecek birliklerde olan yarı Yahudi askerler başta bu karardan etkilenmediler, zira bürokratik nedenlerden dolayı emir cepheye geç ulaşmıştı. Ancak onların çoğu da döndüklerinde ordudan atıldı. Sadece 1940’da 70 bin kişi bu sebeple ordudan atılmıştır. Dörtte bir Yahudi kabul edilenler ise orduda tutuldular, hatta kalmaya mecbur edilip cephede en ön saflara sürüldüler.

Ancak Hitler’in imzaladığı emirde Merhamet / Hoşgörü için “Başvuru Hakkı” vardı. Kimi askerler kendilerini savundular. Ordu da iyi yetişmiş, tecrübeli, güvenilir bir er veya subayın orduda kalmasına, Hitler’in saçma sapan kurallarından daha çok önem veriyordu. Nazilerin bakış açısı ile ordunun bakış açısı çok farklıydı. Nice subay ve asker için üstleri başvuru yaptılar. Bazı başvurular reddedildiyse de yarı Yahudilere ve dörtte bir Yahudilere binlerce af belgesi verildi.


Peki, bu yarı Yahudilerden savaşta veya kamplarda ölmeyip kurtulanlara ne oldu?
Her hikâye özel, her biri değişik. Biz Rigg’in kitabından, ismine Bauer diyeceğimiz yarı Yahudi sayılan birisinin hikâyesini anlatalım (gerçek ismi değil.) Bauer iki sene Alman ordusunda çarpıştıktan sonra kovulmuş. Bir çalışma kampına gönderilmiş, senelerce orada kalmış. Bu arada babası Auschwitz kampında öldürülmüş. Savaştan sonra “Madem Yahudi sayılıyorum, ben de Yahudi tarafım için bir şeyler yapayım” diye düşünerek yeni kurulmakta olan İsrail’e gitmiş. Altı sene de İsrail ordusunda çarpışmış, yüzbaşılığa yükselmiş. Hizmeti sırasında yedi kere yaralanmış. 1953 yılında komutanı onu çağırıp, “Senin kimlik kâğıtlarında bir sorun var; devlet kurumlarına başvur da düzelttir” demiş. Kurumlarda yetkililer, Nazi Almanyası’nda başına gelenleri de, İsrail’deki hizmetlerini de kabul etmişler, ama annesi Yahudi olmadığı için Yahudi sayılamayacağını bildirmişler. İsterse dinî yoldan Yahudiliğe geçebileceğini anlatmışlar. Bauer hiç inançlı biri değilmiş; kabul etmemiş ve artık demokratik bir ülke olduğuna inandığı Almanya’ya geri dönmüş.

Kaynaklar:
https://www.c-span.org/video/?177767-1/hitlers-jewish-soldiers
https://youtu.be/RRfCwrI--is
https://en.wikipedia.org/wiki/Main_Page
https://www.bbc.com/news/world-europe-46192941
https://warfarehistorynetwork.com/article/the-atlantis-the-kriegsmarines-last-corsair/
https://www.linkedin.com/pulse/vizeadmiral-bernhard-rogge-most-successful-surface-warfare-bryan-rigg
https://www.linkedin.com/pulse/general-field-marshall-erhard-milch-from-luftwaffe-war-bryan-rigg
https://www.linkedin.com/pulse/general-der-flieger-helmut-wilberg-how-man-jewish-descent-bryan-rigg