“Usta bir gitarist ve harikulade bir besteci.”
New York Times
New York Times’ın “Usta bir gitarist ve harikulade bir besteci” olarak tanımladığı Timuçin Şahin ile yazlığımızda konuştuk. Onun entelektüel derinliğine hayran oldum, pek çok şey öğrendim. Hislerime ve düşüncelerime katılacağınıza eminim.
Dünyaca ünlü bir müzisyen
Dünyaca ünlü bir müzisyensin. Müzik hayatına nasıl ve kimlerden etkilenerek başladın? Kendi sesini bulman nasıl oldu, bizlere anlatır mısın?
Lisede rock gitar çalarak müziğe başladım. Oradaki ses paletini tam anlamlandıramıyordum ama böyle bir uğraşı edinmek benim için manyetik bir alan oldu. Bir entelektüel sebebi olmasa da o an için, şimdi geriye dönüp baktığımda müzik yapma hali ve içkinliğiydi temel olan; birkaç teorik ders ve kendi çalışmalarımın başladığı ilk adımlar sonrasında 1992’de Hollanda’ya konservatuara girdim. Müzikle olan birlikteliğimin başka bir boyuta geçmesi ile birlikte önümde çok açık bir yol belirmişti.
Müzik dürüst bir platform
Türk müzisyen olmak sana nasıl hissettirdi ya da daha büyük olarak soracak olursak, dünyada caz alanında Türk müzisyen olmanın bazı zorlukları var mı?
Bu soru ilk senelerimde sorulsa idi farklı cevaplar verebilirdim; şimdi farklı ise cevaplar verebilirim. Arada 30 sene var. Bizim için her şey yavaş gelişti, o da bizim karakterimizi oluşturdu, bizi tanımlayan şey oldu. Türk olmanın veya olmamanın benim için hiçbir önemi yok. Bazen kendimize bazı bahaneler buluyoruz ancak müzik dürüst bir platform, bir yerde kabul görmeseniz bir sonraki platformda kabul görüyorsunuz, benzer kafa yapısındaki insanlar ile mutlaka buluşuyorsunuz.
Yüksek seviyede bir eğitim
Dünyadaki en prestijli müzik okullarında eğitimin, New York Üniversitesi’nden doktoran var. Kendi yaptığın çift saplı gitarın var. Kendi müziğini nasıl adlandırırsın?
Aslında çağdaş müzik diyebiliriz ama aralarda “flow” elementi var cazdan gelen. Daha açıklayıcı olmaya çalışırsam, müziğin akışkanlığının merkezde olduğu ama bu sırada içindeki mimarinin de klasik müzik duyarlılığında olduğu bir yapı. Dinamik ve dokusal detaylar bestecilik yönümün, icra ve ifadedeki patlamalar, ve müziğin sürekli ileriye doğru akması performansçı kimliğim ve caz kültüründen beslenmemin sonucu.
Yeni bir albüm
Son albümün Funk Poems for “Bird” çok ses getirdi onun hakkında konuşalım mı ve elbette bundan sonraki projelerinden?
Flow State 2016 yılında kurduğum bir grup, piyanist arkadaşım Cory Smythe için yazdığım piyano müziklerini icra etmeye başladım. 2016-2017’de Nothing Bad Can Happen’ı yaptık. O zaman davulda Tom Rainey ve basta Christopher Tordini ile daha akustik bir kurgu vardı. 2020’lerin flowunda Sean Rickman davulda, Reggie Washington basta ve yine Cory Smith piyanoda, Charlie Parker’ın 100. doğum yılı için bir turne yaparak, onun eserlerini funk ögesi ile başkalaştırıp yeni şeyler yazdım. Bir kısmı onun zihinsel mirasıyla ilgili eserler, bir tür ustaya saygı niteliğinde eserler. Bazen onun bir eserinin bir kısmı bizim için çıkış noktası oldu. O bugün yaşasaydı nasıl davranırdı gibi düşüncelerle kayıt yaptık. Pandemi patladı. 2022 Kasım ayında albümü çıkardım. İnsanlara anlamlı gelen bir albüm oldu.
Bu sene Flow State bir daha Türkiye’ye geldi ve son dönem yazdığım eserleri kaydettik.
Bunun yanı sıra Cory ile benim çalışmalarım var ve 1999’dan beri yazdığım orkestral yeni müzik eserlerimi çıkarmam da an meselesi.
Bergama Kolektif Hayal Gücü Merkezi
Kolektif Hayalgücü Müzik Merkezi
Bergama’da halka yönelik, hiç müzik bilmeyenler ile Kolektif Hayalgücü Müzik Merkezi adında bir proje yaptın.
2017 yazında başlamıştık. O dönemin Belediye Başkanı Mehmet Gönenç çocuklara ve çocuk eğitimine çok önem veren bir kişiydi. Bergama yetenek fışkıran bir yer.
Ben New York’tan geliyordum, proje Türkiye’ye taşınmamda da önemli bir faktör oldu. 2019’da bu projeyi yaparken Yaşar Üniversitesi’nden öğrenciler ve hocalar da geldiler oraya. Hiç müzikle tanışmamış, ilk defa orada müzik eğitimi alan öğrencilerimden biri müzikolog oldu Mimar Sinan’da, sanat okullarına girenler var. Yetiye yönelik çalışmalar yapmadık ama bir kültürü onlara aşıladık, hayatlarının geri kalanında hep onlarla birlikte olacak. Çocuklara neyi nasıl düşünmeleri gerektiğini gösteren bir sistemdi; felsefe, akustik, müzik dinleme dersleri, çok yönlü bir entelektüel bir platformdu, dünyaca ünlü müzisyenler geldi.
Genç müzisyenlere…
Son olarak ülkemizde gönlünü caza vermiş genç müzisyenlere tavsiyelerin nelerdir?
Uzun soluklu, belki de hiç bitmeyecek bir öğrencilik dönemine girdiklerinin farkında olmaları. Kendi hikayelerini yazarken, bize bu hikâyeyi yazma şansını veren ustalarımızı anlamaya çalışmaları.
Şalom DERGİ adına teşekkür ederim, çalışmalarında başarılar Timuçin!