Haber Fotoğrafı:
Filmin adı: Bye Bye Germany “Es war einmal in Deutschland”
Türü: Holokost Dram
Yapım tarihi: 2017
Süresi: 1 saat 43 dakika
Yönetmen: Sam Garbarski
Oyuncular: Moritz Bleibtreu, Tim Seyfi, Anatole Taubman, Antje Traue, Mark Ivanir
Orijinal dili: Almanca

“-Führer şaka yapmayı pek bilmez. Ona şaka öğretmelisin
-Hitler Mussolini’yi şakalarıyla mı etkilemek istiyor?

Hoşça kal Almanya
İkinci Dünya Savaşı sonrası Almanya’da kalmayı tercih eden Yahudiler nasıl hayata tutundular? Nasıl ayakta kalmayı başardılar? Her zaman aklımı meşgul eden bu soruya bir cevap bulmamı sağlayan bir film izledim ve sizlerle paylaşıyorum. Sine/Yorum’dan merhaba!
Yönetmen Sam Garbarski’nin aydınlatıcı Holokost Draması, İngilizce adıyla Bye Bye Germany filmini birlikte izleyelim.


Bermann’ın aile işine sahip çıkması


Çarşaf deyip geçme, hikâyesi var
Yıl 1946, Frankfurt’tayız. Moritz Bleibtreu’nun canlandırdığı film karakteri David Bermann ve Yahudi arkadaşları, Nazi rejiminden kaçıp sağ kurtuldular ve Amerika’ya gitmenin hayalini kuruyorlar. Savaş sonrası bu zorlu zamanlarda parayı bulmanın yollarını arıyorlar. David Bermann düzgün konuşan ve insanları rahatlıkla ikna edebilen eski bir iş adamı olarak Alman kadınlarının en çok ihtiyaç duyduğu ev tekstili malzemeleri satışına odaklanıyor. Kaliteli yatak çarşaflarını, eğlenceli hikâyelerle güzelce sarıp sarmalıyor, ekibiyle birlikte çok yüksek fiyatlara satmayı başarıyor. Ekibinde yer alan, satışta yetenekli hatta oyuncu Yahudi takım arkadaşlarıyla evden eve dolaşıyorlar. Her evin hikâyesi üzerinde titizlikle çalışıyorlar. Ev hanımlarının gururlarını okşayarak onları satın almaya ikna ediyorlar. Hanımların, bu karşı konulamaz adamların sattığı ev tekstil eşyalarını satın almaktan başka çareleri kalmıyor.


Ev tekstili malzemeleri katlarken aralarında eğlenmeleri


Olağanüstü hızla, her birini ABD’ye götürecek parayı kazanmaya çalışıyorlar. Bermann’ın geçmişiyle ilgili sorgulama peşini bırakmıyor. Neden iki pasaportu olduğu, neden Hitler’in dağdaki inziva yerini ziyaret ettiği sorularına cevap arayan ABD’li subay Sara Simon (Antje Traue)’un aklındaki “Nazilerle iş birliği yapmış olabilir mi?” sorusunun cevabı kolayca ortaya çıkacakmış gibi görünmüyor.  Sam Garbarski’nin 2013 yapımı İngilizce filmi Vijay and I’da seyrettiğimiz Moritz Bleibtreu, bu filmde de rahat ve iyi bir oyunculuk sergiliyor. Film boyunca art arda yaktığı sigaralardan ciğerlerinin olumsuz etkilenip etkilenmediğini düşünebilirsiniz. Yönetmene sormak lazım; Dönemi olduğu gibi sergilemek isterken bu denli tütün içimini yansılamak ne derece doğru? Sam Garbarski’nin ilk yönetmenlik denemesini, çok sayıda festivalde gösterilen ve 2004 Kudüs Film Festivali’nde En İyi Film dalında “Yahudi Deneyimi” Ödülünü kazanan Rashevski’s Tango ile yaptığını da belirtmeden geçemeyeceğim.


Ortak düşmanlarının arabasına dayanışma ile zarar verişleri

Filmdeki metaforlara dikkat edelim
“Birleşmiş Milletler Yardım ve Rehabilitasyon İdaresi Takımı 533” alanındaki yıkıntıları ve aralarından canlanmaya çalışan insanlara bakarken ön sol bacağı olmayan köpekle tanışıyoruz. Motek isimli bu köpekle açılan film, köpeğin sekerek yürüyüşüne dikkat çekiyor. Aynı sekerek yürüyüşü, istediğini elde etme yolunda hızla ilerleyen Bermann’ın da yaptığını görmemizin bir anlamı var. Bay Bermann’ın Oxford ayakkabıları, ayakkabılarının tozunu ceketinin kollarıyla temizlemesi, yıkıntı halindeki evinden yorgan çırpan kadın, gereksiz yere tuğlaları kırarak küçük parçalara ayıran çocuk, dizlerine kadar çamura bulanmış kadının kovanın içinde bacaklarını yıkaması, Motek’in tabelaların önünde kalakalması, Bay Bermann’ın “Motek; Bir köpek okuyamaz” demesinin anlamlarını doğru okuyalım. “Hitler’e şaka öğretmek” görevinin ardında yatanı da sorgulayalım.

Bye Bye Germany insanın ayakta kalma gücünün kaynağını insan ruhu olarak işaret ediyor. Karanlık “Holokost” döneminden sağ kurtulan bu insanların hikâyesi, insan ruhunun direncini ve daima umut taşıma ihtiyacını yansıtıyor. Keyifli seyirler...