Fotoğraflar: Arzu Dedeoğlu
Hem konser, hem tiyatro, hem kabare...
Geçtiğimiz sezon, Zorlu PSM’de sahnelenen, Cenk Rofe’nin gerçek yaşam hikâyesinde neden ünlü olamadığını aktaran müzikal ile sizi kahkahaya boğacak bu sıra dışı kabare daha önce izleyenler tarafından uzun uzun ayakta alkışlandı. “NO NAME” sonbaharda yeniden sahne alıyor olacak. Takipte kalın…
CENK ROFE kimdir?
1977 yılında İstanbul’da doğdu. İki-üç yaşlarından itibaren annesinin başucuna koyduğu radyo ile uyudu. Kendini bildiğinden beri hep şarkı söyledi ve şarkıcı olmak istedi. Boğaziçi Üniversitesi’nde Turizm ve Otelcilik okudu. Ardından, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Müzikal Şan bölümünden mezun oldu. Devlet Opera ve Balesi’nde sergilenen pek çok müzikalde ve çeşitli TV dizilerinde rol aldı. Orkestrası ile yurt içi ve yurt dışı pek çok farklı şehirde sahne aldı. Single çalışmaları oldu; sözleri ve bestesi kendisine ait şarkıları yayınlandı. Cenk Rofe, özel bir okulda müzik ve drama öğretmenliği yapmaya da devam ediyor. Geçtiğimiz yıl ise bir hayalini daha gerçekleştirdi ve gerek ekranlardan gerek sahnelerden tanıdığımız usta oyuncu Neslihan Yeldan’ın eşliğinde kendi hayat hikâyesinin anlatıldığı “NO NAME” adlı iki kişilik kabare ile izleyenlerinin karşısına çıktı; büyük beğeni kazandı. Yeni sezonda da “No Name” izleyicileriyle buluşmaya ve alkışlanmaya devam edecek.
Cenk Rofe
Sanat yolunda, özellikle de müzisyenlik kariyerinizde ilerlerken sizi pek çok farklı yerde gördük, izledik. Bizlere önce bugüne kadar yaptığınız bu işlerden bahseder misiniz?
Kariyerimi oluştururken, sizin de belirttiğiniz gibi, müzisyen kişiliğimin ön plana çıktığı çalışmalara ağırlık verdim. Sahne çalışmalarım ve turnelerimin yanı sıra beste çalışmalarıma da yoğun olarak zaman ayırdım. Bunların dışında, reklam jingle’ları ve ürün seslendirme gibi dublaj çalışmalarım da hâlen devam ediyor. Bir de tabii, düğünlerde, çok severek yaptığım kantor’luktan da söz etmeden geçemeyeceğim. Birilerinin mutlu gününde özellikle de gelin ve damadın, misafirlerin beklediği mekâna giriş yaptıkları o heyecan dolu anlara sesimle duygu yoğunluğu katmak, beni de çok mutlu ediyor.
Bu keyifli işlerden sonra da bir kabarede hem oyuncu hem şarkıcı olarak yer alıyorsunuz. Bize “NO NAME” adlı kabarenin nasıl ortaya çıktığını anlatır mısınız?
“NO NAME” yıllardır hayalimde yaşattığım bir projeydi aslında. Küçüklüğümden beri oyuncu olma hayalim de vardı; ancak aile dostlarımız ve benim çok kıymetlilerim Erdal Özyağcılar ve Güzin Özyağcılar çifti sesimin güzelliğinin mutlaka değerlendirilmesi gerektiği ve ses eğitimi üzerinde ilerlemem konusunda beni yönlendirmişti. Ancak, çevremdekilere başıma gelen komik olayları anlattıkça onları hep güldürdüğümü fark edince, şarkı söylerken başımdan geçenleri de anlattığım bir proje neden olmasın diye düşündüm. Böylece ilk aklıma gelen ve mesleki sezgilerine çok güvendiğim isim ile, yani usta yönetmen Ferit Koen ile bir araya geldik. İlk buluşmamızda bana, “Sahneye çıksan neler anlatırsın mesela?” diye sorunca, hemen kendisine başımdan geçen komik olayları anlattım. Ferit güldü fakat her zamanki dobralığıyla, “Cenk’cim bunlar çok güzel hikâyeler ama olmaz” dedi. Seyircinin ilgisini çekecek farklı bir şekilde sahne almam gerektiğini söyledi. İşte tam da o sırada “NO NAME”in doğum sancıları başladı. Ferit’e, aslında izleyicilerime “Ben neden ünlü olamadım?!” konseptinde bir şeyler aktarmak istediğimi söyleyince, Ferit’in gözleri parladı, oturduğu sandalyede doğruldu. O anı herhalde hiç unutmayacağım. Böylelikle, Ferit’in kurduğu muhteşem ekiple “NO NAME” doğdu. Proje tam anlamıyla ortaya çıkana kadar doğum sancılarını da çokça yaşadığımızı söyleyebilirim.
Bu özel ve güzel projede yanınızda kimler yer aldı?
Hikâyesi bana ait olan “NO NAME” sayesinde, tiyatro dünyasının en önemli isimleri ile çalışma şansını yakaladım. Yönetmenimiz Yeşim Özsoy, yazar ekibimiz Yeşim Özsoy ve Itır Karabulut, koreografımız Tuğçe Ulugün Tuna, ışıkta Ayşe Sedef Ayter, dekor ve kostüm Semih Başarı, yürütücü yapımcımız Berna Özbilen ve proje mimarımız Ferit Koen. Tabii bu hayalimin gerçekleşmesi için bize yol açan, start düğmesine basan can dostum İzzet Pinto ve en önemli isimlerden biri de “NO NAME”i “NO NAME” yapan ve bana inanan, sahnede devleşerek beni de, izleyicileri de kendine hayran bırakan çok kıymetli rol arkadaşım Neslihan Yeldan.
Cenk Rofe ve Neslihan Yeldan
Neslihan Yeldan ile nasıl bir araya geldiğinizden de kısaca bahseder misiniz?
Bu proje iki kişilik bir oyun. İlk etapta, bu projede bana eşlik etmek için “Neslihan Yeldan gelecek” dediklerinde inanmamıştım; sonuçta Bir Demet Tiyatro’dan beri severek izlediğim hatta pek çok televizyon dizilerinde de takip ettiğim çok başarılı bir sanatçıydı. Meğer gerçekmiş. İlk okuma provamızda aşırı heyecanlanmıştım. Sonra da, birlikte çalışırken beni oyunculuğum konusunda inanılmaz motive etti ve yüreklendirdi. Neslihan, çok çalışkan, disiplinli ve aynı zamanda çok da yetenekli bir oyuncu. Bu projeye çok büyük değer kattığına inanıyorum. Neslihan Yeldan “NO NAME”de, hikâyelerimin içindeki 16 farklı kadını büyük bir başarıyla canlandırıyor.
Geçen sezon Zorlu PSM’de üç kez sahneye koyduğunuz “NO NAME” adlı bu kabareye yeni sezonda sizi izlemeye gelecek olan seyircileri ne bekliyor diye sorsam?
Müzikal kabaremizi izlemeye gelecek olanları öncelikle bol kahkaha bekliyor olacak. Kahkaha atarken düşünecekler, kimi zaman üzülüp gözleri dolacak, kimi zaman da “Yok artık bu da mı olmuş!” diyecekler. Hayatımda başıma gelen gerçekten sıra dışı olaylara seyirci koltuğundan şahit olurken, bol müzikli, şarkılı, çok keyifli bir şov izleyecekler. Yaklaşık olarak bir saat kırk beş dakika, günlük yaşamın stresinden, sıkıntısından uzak neşeli anlar yaşayacaklar. Geçtiğimiz sezon oyunlarımızdan çıkanlar, bizi çok güzel geri dönüşlerle çok mutlu ettiler. En önemlisi de benim neden ünlü olamadığımın cevabını alarak gittiler. 😊
Bu müzikalde, orijinal bestelerinizin yanı sıra tanıdığımız, bildiğimiz şarkılar da mı var?
Aynen öyle. Bunlar, eski ve yeni şarkılardan oluşan herkesin çok severek dinlediği bilinen şarkılar. Orijinal şarkı olarak, müzik direktörümüz Ceyda Pirali’nin yıllar önce kendi albümü için bestelediği “No Name” isimli şarkısı, bizim soundtrack’imiz oldu. Sezen Aksu’dan Erol Evgin’e, Türk sanat müziğinden opera aryalarına kadar geniş yelpazede bir repertuvarımız var. Hatta bir tiyatrocu dostumuz oyunun sonunda toplamda 65 şarkı söylediğimi belirttiğinde ben bile şaşırmıştım.