Filmin adı: Przysięga Ireny - Irena’s Vow - Irena’nın Yemini
Türü: Savaş Draması
Yapım tarihi: 2023 / Kanada-Polonya yapımı
Süresi: 2 saat
Yönetmen: Louise Archambault
Senarist: Dan Gordon
Oyuncular: Sophie Nélisse, Dougray Scott, Eryk Kulm, Andrzej Seweryn , Eliza Rycembel , Maciej Nawrocki, Aleksandar Milicevic, Tomasz Tyndyk, Nela Maciejewska
Orijinal dili: İngilizce
IMdb Puanı: 6.4

İlk olarak önemli olmayan bir yıldız takıyorsun. Bir yıldız için kim savaşır ki? Sonra onlara halka açık parkları yasaklıyorsun. Elbette rahatsız edici. Ama kimse köpeğini parkta gezdiremediği için isyan başlatmaz. Öyle olursa köpeği yasaklarsın. Her seferinde çember biraz daha daralır. Her seferinde onları bir kâğıt parçasının kurtarabileceğine inandırırsın. Onlara yalnızca senin verebileceğin bir kâğıt parçası.”

Gelecek nesillere duyulan sorumluluk
Dehşeti yaşayan insanların, hayatta kalanların, kurtarıcıların, hepimizin, hikâyeleri gelecek nesillere anlatmak sorumluluğumuzdadır çünkü yeni SS’ler, dazlaklar Holokost’un asla yaşanmadığını söylüyorlar. Zaman kısa. Öldüğümüzde ne olacak? İşimizi yapmak zorundayız. Bu, bizim gelecek nesillere sorumluluğumuzdur.”
Irena Gut Opdyke’nin 22 Şubat 1990’daki heyecan verici görgü tanıklığı ifadesi sonunda söylediklerini okudunuz. ABD’nin Florida eyaletinde, Arnold Picker ve Abe Halpern tarafından Holokost görgü tanıklıklarının toplanması ve arşivlenmesi amacıyla 1980’de kurulan Holokost Belgeleme ve Eğitim Merkezi (HDEC) salonunda ilk gösterimi 7 Nisan 2024 tarihinde gerçekleştirilen, Lehçe adıyla Przysięga Ireny, İngilizce adıyla Irena’s Vow - Irena’nın Yemini filminin Şalom DERGİ gösterimine hoş geldiniz…


Almanların gelmesiyle yerle bir olan yaşam alanları ve Irena Gut rolündeki Sophie Nélisse

Özgürlüğe havalanan güvercin
Filmin senaryosu Irena Gut Opdyke’nin gerçek hikâyesine dayanıyor. Filmin ilk sahnesi “Doğu sınırı 1939” alt yazısı ile başlıyor. Polonya’dayız. İlk sahneden itibaren Irena Gut rolündeki Sophie Nélisse’nin oyunculuğuna odaklanıyorsunuz ve sizi filmin sonuna kadar sürüklüyor. Oyuncu, başrole güçlü bir sadelik katıyor. Gözleri, duruşu, doğal tavır ve ses tonunu uyumlu değiştirme yeteneğiyle büyüleyici bir karakter çiziyor. Sophie Nélisse’nin ince oyunculuğuyla seyircinin tepkileri de ona paralel oluşuyor. Seyirci ile başrol içselleşebiliyor. Dekorlar, kostümler, aksesuarlar, makyajlar son derece doğal, naif, dönemi rahatça yansıtıyor. Dikkat edilmesi gereken bazı sahnelerde metaforlar var. İlki, Nazilerin kilisede ibadet etmekte olan Polonyalıları apar topar saygısızca karşılarına dizmeleri sonunda birkaç seçilmişle birlikte Irena Gut karakterinin de kamyona bindirilirken yaşadığı farkındalık; Kilisenin açıkta kalan kapısından bir güvercin havalanıyor, özgürlüğüne doğru! Mesaj: “Özgürlük er geç gelecek”. Aralara serpiştirilen siyah-beyaz belgesel sahneleri de görsel bütünlük sağlıyor.




Katil ve cani Nazi Binbaşı Rokita, yeni doğmuş bir bebeği yere fırlatıyor, üzerine basıp ezerek öldürüyor, sonra da silahını çıkartıp Yahudi anneye iki el ateş ediyor. Bebeği de anneyi de gözünü kırpmadan vahşice öldürüyor. Aklınız ve zihniniz bu katliam sahnelerini izlerken size oyunlar oynuyor, akıl tutulması yaşıyorsunuz. Bebek ve anne sahnesinde ya Irena Gut karakterinin yaptığı gibi çığlık atmak isteyeceksiniz ve kendi elinizle çığlığınızı engelleyeceksiniz, filmi izlemekten vaz geçeceksiniz. Ya da devam etme cesaretini göstereceksiniz. Bu durumda sizi malumun ilanı niteliğinde Nazi zulmü sahneleri bekliyor. Karar sizin!


Naziler Yahudilere yardım eden Polonyalıları asıyorlar

Faşizmin savaş ıkınmaları
Varşova, 1939: Naziler Polonya’yı işgal ettiğinde hemşire Irena Gut (Sophie Nélisse) hastanedeki görevinden ve yaşadığı yerinden ediliyor. Almanların savaş ıkınmalarına destek olmak için istemese de çalışmaya zorlanıyor. Zorluklarla geçen bir süreçten sonra bir Nazi komutanının (Dougray Scott) evini yönetmekle görevlendiriliyor. Nazi komutan kendisinden hoşlandığı için tabii, ancak Irena Gut, bir düzine Yahudi mülteciyi zulüm ve cinayetten kurtarmak için her şeyini riske atıyor ve onları komutanın gözünün önünde, onun evinin bodrumunda saklıyor. Irena’nın Yemini özünde insanın yakalaması gereken bir ahlaki netlik hikâyesidir.



Her seferinde biraz daha daralan çember
“Bu sadece nihai sonuç değil Rugemer. Bu, işin tekniği ve dehası. Modern bilimin, politik ve sosyal bir hastalığa uygulanmasıdır. Bu felsefe değil iyi bir Alman mühendisliği. İlk olarak önemli olmayan bir yıldız takıyorsun. Bir yıldız için kim savaşır ki? Sonra onlara halka açık parkları yasaklıyorsun. Elbette rahatsız edici. Ama kimse köpeğini parkta gezdiremediği için isyan başlatmaz. Öyle olursa köpeği yasaklarsın. Her seferinde çember biraz daha daralır. Her seferinde onları bir kâğıt parçasının kurtarabileceğine inandırırsın. Onlara yalnızca senin verebileceğin bir kâğıt parçası. Her seferinde kuyrukta durmaya ve söyleneni yapmaya çok daha fazla alışırlar. Elbette bunları işçiler için kullanırsın. Onlardan iyi bir şeyler çıkarırsın. Onları daha az dirençli, daha esnek ve daha işbirlikçi hale getirirsin. Ta ki biz onları tüketene kadar. Ta ki hiçbir şey kalmayana kadar. Ta ki geriye çöpe atacağın bir şey olana kadar.” Cani katil Nazi Binbaşı Rokita’nın, Rugemer karakterine sarf ettiği bu sözler Nazilerin yaşamı öldüren bakış açılarını açıklamaya güzel bir örnek teşkil ediyor.


Irena Gut’un, uzun süre sakladığı Yahudilerin kaçmalarına yardım ediş sahnesi

Bol seyirci ödüllü bir film
1970 doğumlu senarist ve yönetmen Louise Archambault tarafından Polonya’da çekilen bir 2. Dünya Savaşı biyografisi olan Irena’s Vow, prömiyerini TIFF’te yaptı (Toronto International Film Festival). VIFF (Vancouver International Film Festivali) ve WIFF (Windsor International Film Festivali) gibi uluslararası film festivallerinde “İzleyici Ödülü” kazandı. Filmin senaristi Broadway oyunu Irena’s Vow’un da yazarı olan Dan Gordon. Film 2022 yılında Polonya’nın Varşova ve Lublin kentinde çekildi. İlk gösterimi Eylül ayında 2023 TIFF’in Centerpiece programında yapıldı. Film, 19 Nisan 2024’te Kanada’da gösterime girdi. Filmde eleştireceğim tek nokta, senaryonun tekdüze ilerleyişi, perşembenin gelişini çarşambadan tahmin ediyor oluşumuz. Gerilim yaratması beklenen sahnelerde, sonuçtan emin olarak izlemeye devam ediyor olmamız bir tekdüzelik yaratıyor. Bunun dışında gayet iyi bir film. Seyretmenizi öneririm.

Sinemasız kalmayın, sanatla kalın! Sine / Yorum’dan dostlukla...