Haber Fotoğrafı: José Carreras

Eylül dendi mi akan sular durur. Doğa tiyatrosunun perdeleri yavaşça aralanır ve sonbaharın büyülü masalı başlar. Yaprakların önce altın sarısına, ardından turuncu ve kiremit tonlarına bürünmesiyle beraber doğanın büyük dönüşümü başlar. Sonra sararan yapraklar yavaşça dallarından düşer ve bu noktada Eylül bize, her düşüşün aslında bir yükselişin başlangıcı olduğunu hatırlatır. Eylül bana göre her yönden bereketin mevsimidir. Hasatla ve bağbozumuyla birlikte gelen bu bereket sanata da yansır elbette ve sanat dendi mi akıllara Ajanda’m gelir. Sonbahar sanat programını takip etmek için doğru yerdesiniz, öyleyse ne duruyorsunuz?

Ne dinleyelim ǀ KONSER
The Three Tenors’un efsanevi ismi José Carreras, The Farewell Tour kapsamında son kez Türkiye’ye geliyor. 20 Eylül akşamı saat 21.00’de Ülker Spor ve Etkinlik Salonu’nda sahne alacak olan Carreras’ın parlak kariyerinin önemli anlarıyla bezeli çoklu medya gösterisi hafızalardan silinmeyecek bir veda niteliğinde. Bu özel gösteride kimi zaman ekranlarda sanatçının Roma Caracalla hamamlarındaki ilk The Three Tenors konserinden bir sahne görebilir ya da Leonard Bernstein’ın West Side Story galasına ışınlanabilirsiniz. Bu görseller sayesinde seyirciler daha önce hiç tanık olmadıkları bir klasik konser deneyimi yaşayacak. Altı yaşındayken ünlü Amerikalı tenor Mario Lanza’ya hayranlığıyla müziğe ilgi duyan ve amatör bir bariton olan dedesi Salvador Coll’un desteğiyle piyano ve ses eğitimi alarak müzik hayatına adım atan Jose Carreras, 8 yaşında konservatuvar eğitimine başladı ve ilk sahnesini 11 yaşında Gran Teatre Del Liceu’da aldı. 1970’te Nabucco ve Lucrezia Borgia ile yaptığı çalışmalarla ses getiren ve 1971 yılında Parma’nın en prestijli yarışmalarından Voci Verdiane’yi kazandı. İlk kez İtalya’da sahne alarak müzik kariyerinde hızla ilerleyen Carreras, bu performansın ardından New York, San Francisco, Londra başta olmak üzere pek çok şehirde ünlü sopranolarla sahne alarak kısa sürede tanınırlık kazandı. Kariyerinin en muhteşem performansına Placido Domingo ve Luciano Pavarotti ile sahneye taşıdıkları The Three Tenors konserleriyle yükselen Carreras, bu konserlerde yaklaşık 2 milyon seyirciye ulaştı.

 


Ne izleyelim ǀ SİNEMA
Yazın sinema açık havada izlenir. Açık hava sineması deyince de bana göre en keyifli adres Swissotel the Bosphorus’un şahane bahçesidir. Eylül ayında kendinizi şımartmak isterseniz, harika bir önerim olacak. Swissotel’in yemyeşil bir atmosfere sahip Sultanpark Bahçesi bu sene de sizi parıldayan gökyüzünün altında beyaz perdenin en iyileriyle buluşturuyor. Anlayacağınız bu yıl da Maximiles Black ile Açık Havada Popcorn Kokusu var! Eylül ayı boyunca izleyebileceğiniz filmler şunlar: 2 Eylül – Amélie, 9 Eylül – Inferno, 16 Eylül – Ratatouille, 30 Eylül – The Great Gatsby ve 7 Ekim – Casablanca. Eylül Ayından itibaren kapı açılış: 19.00, film başlangıç saati: 20.00. Kahkaha, drama ve unutulmaz anılarla dolu bir akşama hazırsanız eğer, biletlerinizi Eventix üzerinden satın alabileceğinizi unutmayın. Şimdiden hepinize iyi eğlenceler.



Nereye gidelim ǀ TİYATRO
Hayat yakın planda trajedi, geniş planda komedidir. Bu unutulmaz sözlerin sahibi efsanevi komedyen Charlie Chaplin’den başkası değil. Şapkasının altında gizlediği derin hüznü, gülüşlerindeki masumiyeti ve adımlarındaki o eşsiz hüneriyle, beyaz perdenin unutulmaz yıldızı Charlie Chaplin’in yaşam öyküsü Türkiye’de ilk kez sahnede hayat buluyor. 20 ve 21 Eylül akşamları saat 20.30’da Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahne’de sergilenecek Chaplin adlı oyun büyük ses getirecek gibi. Londra’nın yoksul mahallelerinden yola çıkıp genç yaşta sahnelere adım atan, Amerika’ya uzanarak Hollywood’un zirvesine yerleşen ve özel hayatındaki skandal iniş çıkışlarla, politik görüşleriyle, yarattığı efsanevi eserler ve ikonik Şarlo karakteriyle hem güldüren hem düşündüren Charlie Chaplin’in zengin yaşam öyküsü, bu müzikli tiyatro oyunuyla seyirciyle buluşmaya hazır.



Nerede eğlenelim ǀ DANS   
Yapı Kredi 80. Yıl Feelin’ Good Etkinlikleri kapsamında sevenleriyle buluşacak olan Gipsy Kings by Andre Reyes, Türkiye turnesiyle sahnede. 21 Eylül Cumartesi akşamı Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’nda sahne alacak olan grubu izlerken yerinizde duramayacak, dans etmekten yorulacaksınız. Albümleri 60 milyon satan, sahnede 30 yıllık başarılarla dolu bir müzik kariyerini geride bırakan Latin müziğinin en çok sevilen grubu kim diye sorsalar, hiç kuşkusuz ilk aklınıza gelen Grammy Ödüllü Gipsy Kings olur. Gipsy Kings’in kurucu üyesi Andre Reyes’ın yönetiminde ailenin diğer müzisyen üyelerinin de birlikte sahneye çıkacağı efsanevi grup Latin ezgileriyle İstanbul’da unutulmaz bir gece yaşatacak. Önce Avrupa’da çok sevilen ardından tüm dünyada hit olan ilk albüm şarkıları “Bamboleo”, “Djobi Djoba” ve “Baila Baila” şarkılarını canlı canlı dinlemek, Latin ezgileri ile doyasıya coşmak için biletinizi hiç vakit kaybetmeden alın.



Nereyi gezelim ǀ SERGİ
Maslak’ta yer alan Elgiz Müzesi’nin gerçekleştirdiği Teras Sergileri kapsamında düzenlenen 16. Teras Sergisi, “Bir Düş’ün İzinde” adı altında 1500m²’lik açık sergileme alanında açıldı. 284 sanatçının 437 yapıtının sergilendiği müzede bu yıl 130 sanatçı, 147 eserle açık çağrıya katıldı ve 40 sanatçının eseri sergilenmeye hak kazandı. Heykel sanatına büyük bir katkı sağlayan bu sergi, geçmişten gelen izleri geleceğe taşırken, sanatçıları görüneni taklit etmeyen, düşlediklerini görünür kılan bir iz sürmeye davet ediyor. Bir Düş’ün İzinde başlığı, bellekte yer alan ya da silinmiş olan izleri, çizgi ve formların oluşturduğu katmanlarla ifade ederek sanatçının yeni perspektifler keşfetmesini teşvik ediyor. 2 Kasım 2024 tarihine kadar gezilebilecek olan sergi, bulunduğu mekânın fiziksel ve mekânsal gerçekliği içerisinde sanatçının düşlerinin izini sürmeye yönlendiriyor.



Ne okuyalım ǀ KİTAP
Beyoğlu’ndaki Botter Apartmanı’nı (Casa Botter) ziyaret etme fırsatınız oldu mu? İlk modaevi olduğu bilinen ‘Botter Modaevi’ 1901 yılında açıldı. Ancak Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı nedeniyle modaevine ilgi azalınca, 1917 yılında Botter Ailesi apartmanı Osmanlı vezirlerinden Nedim Paşa’nın oğlu Mahmut Nedim Bey’e satarak Paris’e taşındı. Mimarlık tarihi bakımından en önemli özelliği, İstanbul’daki bilinen ilk Art Nouveau binası olmasıdır. 2021 yılında İBB Miras tarafından uygulanan restorasyon sayesinde Botter Apartmanı’nı ışıltılı günlerini yeniden hatırladı. Ve şimdi de bu hikâyeye ilgi duyanlar için yazar Ayşe Övür, Botter Apartmanı adını verdiği kitabını yayınladı. Bu kitabı okurken İstanbul’un en eski ve etkileyici apartmanlarından biri olan Botter Apartmanı’nın katları arasında gezinecek, zamanın sınırlarını aşarak birbirini etkileyen yaşamlara dokunacak, geçmişte deneyimlenip, artık gücünün kalmadığı sanılan travmaların hâlâ türlü yollarla insanların hayatına sızmasına tanıklık edeceksiniz. Remzi Kitabevi’nden çıkan kitabın Sesli Kitap seçeneği de bulunuyor.



Nereye uğrayalım ǀ TADIMLIK
Yeme içme ve gurme mekânlarıyla ünlü Bomonti’de yer alan iki adresi paylaşacağım sizlerle ve denediğinize pişman olmayacaksınız. İlkinin adı BART: Yeni açılan Bart, dikkat çekici menüsüyle şimdiden ilgiyi üzerine çekti. Menüde kahvaltıdan salatlara, ana yemeklerden nefis kokteyllere kadar istediğiniz her türlü lezzeti bulabilirsiniz. Özellikle atıştırmalık tabakları ve kokteylleri ile dikkat çekmeye başladığını söyleyebiliriz. Tüm gününüzü geçirebileceğiniz, farklı bir konsept mekân. İkincisi ise imza kokteylleri ve özel sunumlarıyla servis edilen yemekleriyle dikkat çeken WU. Deneyimli şeflerin ustalığıyla hazırlanan kokteyller, damakları şenlendirirken özenle pişirilen yemekler, lezzet serüvenine davet ediyor. Wu, lezzet ve keyif için yeni buluşma noktası olmaya aday. Afiyet olsun…