Bir zamanlar suç şehri olarak anılan Quito, Ekvador’un başkenti olup, deniz seviyesinden 2.800 metre yükseklikte olan Bolivya’nın başkenti La Paz’dan sonra dünyanın en yüksek başkenti unvanını taşır. Her ne kadar suç şehri imajını yıkmaya çalışsa da günümüzde halen çeşitli suç örgütlerinin yaptığı eylemlerle adından söz ettirmeye devam ediyor. Deprem kuşağında yer alan ve “suç şehri” imajından sıyrılmaya çalışan şehir, Galapagos Adaları’nı ziyaret etmek isteyen turistlerin yeni yeni dikkatini çekmeye başlamış. Şehir 1978 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak ilan edilmiş. Resmî dil İngilizce olmakla beraber, Quichia yerli dili ve İngilizce yaygın olarak kullanılıyor. 1534 yılında yerli halkın İspanya’ya karşı direnişi devam ederken, 15 Ağustos tarihinde Francisco Pizarro tarafından “San Francisco de Quito” olarak kurulmuş.


San Francisco Manastırı 1535 yılında inşa edilmiş. İç detaylarından dolayı yapımı neredeyse bir asra yakın süren manastır oldukça renkli ve gösterişli. Dışarıdan bakıldığında klasik İspanyol kiliselerini andıran yapı, içine girildiğinde bambaşka bir dünyaya götürüyor ziyaretçilerini.

1875 yılında Ekvador Cumhurbaşkanı Gabriel Garcia Moreno’nun açtığı Bağımsızlık Meydanı eski şehrin merkezinde bulunuyor. Bugün, halkın fikirlerini beyan ettiği ve politik etkinliklerin düzenlendiği bir alan haline gelmiş. Meydanın merkezinde bulunan büyük heykel, 19. yüzyıl sonlarında “Bağımsızlık Kahramanları” adıyla İspanyol kolonilerinden kurtulmalarının anısına dikilmiş. Anıt üç bölümden oluşuyor. Alt kısımda bulunan aslan, yenilen İspanyolları simgeliyor. Orta kısımda, And ülkelerinin zincirlerini kırma figürü olan Condor bulunuyor. Üst kısmında Roma özgürlük tanrıçası bulunuyor. Ayrıca anıtın üstünde bağımsızlık savaşlarında yer almış önemli kişilerin isimleri yer alıyor. Bağımsızlık Meydanı’nın etrafı görkemli binalarla çevrilmiş. Eğer seyahatiniz pazartesi gününe denk gelirse, saat 11.00’de alanda düzenlenen “Muhafız Değişim” gösterisini kaçırmamanızı öneririm. Nöbet değişimi, saray kapısının açılmasıyla başlıyor. Müzik ve marşlar eşliğinde devam eden gösteri, eski askerlerin, kılıçları yeni askerlere teslim etmesiyle son buluyor. Atlar, bando takımı hatta Cumhurbaşkanının kendisi balkondan bu törene katılıyor.

Şehrin en belirgin simgesi ise, deniz seviyesinden 3.106 metre yükseklikte bulunan Meryem Ana Anıtı; Meryem Ana’nın kanatlarının bulunduğu, dünyadaki tek anıt. Anıtı ziyaret etmek için Panecillo Tepesine gitmek gerekiyor. Buradan, 5.987 m yüksekliği ile ülkenin ikinci en yüksek dağı ve en yüksek aktif volkanı olan, And Dağları’nın bir parçası Cotopaxi’yi uzaktan da olsa görebilirsiniz. Cotopaxi, 1738 yılından bu yana 50 kez patlamış, 1877 yılında ki en büyük patlama ile zirvesinde bulunan buzullar erimiş. Çok nazlı olan bu aktif volkan, her zaman zirvesini ziyaretçilerine göstermiyor. Bazen başının üzerindeki sisli bulutları dağılır ve karlı zirve bütün güzelliği ile gözler önüne serilir.

Şehrin bir diğer simgesi olan Bazilika, Ekvador’un en yüksek ve en büyük Gotik tarzda inşa edilmiş kilisesi. İki kültürü birleştirmek amacıyla kilisenin bir yüzünde Galapagos Kaplumbağaları, yunus, puma gibi Ekvador hayvanları, diğer yüzünde tarih öncesi yaratıkların heykelleri bulunuyor. Bilet alıp, en tepede saatlerin bulunduğu iki kuleye tırmanarak şehrin manzarası seyredebilirsiniz. Bazilika da halen bitmemiş inşaat da var. Bununla ilgili bir hikâyeye göre, Bazilikanın inşasının bitişi ile dünyanın sonu gelecektir. Bu nedenle Ekvador halkı inşaatı bitirmek için hiç acele etmez. Fotoğraf makinasının kadrajına sığdırmakta zorlandığımız bu yapının Güney Amerika’nın en büyük kilisesi olduğu söyleniyor. Dışı gibi içinin de oldukça etkileyici olduğu kiliseyi gezmek ve dışarıdan seyretmek için biraz zaman ayırmanızda fayda var.

Quito eski şehir bölgesi, 1978 yılında UNESCO tarafından Kültürel Miras kapsamına alınmış. Hemen hemen hiçbir değişikliğe uğramamış kolonyal bölgede, yaya olarak gezerek bölgeyi keşfetmeniz mümkün. Rengarenk hareketli sokaklar, çeşitli kafe ve restoranlar gezginlere keyifli zaman geçirmek için çokça imkân sunuyor. Dileyenler burada bulunan müzeleri ziyaret edebilir. Carmen Alta Müzesi, Camilo Egos Müzesi, Libri Mundi Kitapçısı, Panama Şapkacısı gibi pek çok seçenek bulunuyor. Yemek yemek için pek çok restoran alternatifi de yine bu meydanda...

Kalabalıktan kaçmak isteyenler ise, New York Central Park ile karşılaştırılan “Carolina Parkı ziyaret edebilir. Bu parkta Botanik Bahçe, Sürüngenevi, Paten Parkı, Gözlemevi gibi keyifle vakit geçirebileceğiniz mekânlar mevcut. Ya da 4.000 metre yükseklikte bulunan Pichincha Volkanı’na teleferik ile gidebilirsiniz. Teleferik ile çıkacağınız tepeden tüm Quito şehrinin manzarasını izlemeniz mümkün. Teleferico, şehrin en doğusunda yer alıyor. Hava sıcak olsa bile, tepede hava oldukça serin olacağından yanınıza kalın bir şeyler almanızı öneririm.



Nazmiye Önder, Ekvador Çizgizi'nde

“Dünyanın Ortası” - Ekvador Çizgisi
Quito şehir gezisinin en ilginç ve gözde yeri tartışmasız kuzey ve güney paralellerini birbirinden ayıran Middle of The World City heykelini ziyaret etmek, yani “Dünyanın Ortası”, Ekvador Çizgisini yerinde görmek… İnkalar zamanında dünyayı ikiye bölen çizgi tespit edilmiş ve yüksek rakımı nedeniyle güneşe en yakın şehir olduğu fark edilip Dünyanın Merkezi olarak ilan edilmiş. Dünyanın ortası kabul edilen bu yerde bulunan bu anıt, yarım küre ayrımını simgeliyor. 30 metre yüksekliğinde, 1936 yılında Ekvador Hükümeti tarafından yaptırılmış ilk anıt, daha sonra yerini 1979 ve 1982 yılları arasında yapılan yeni anıta bırakmış.

Ekvator çizgisi, Afrika kıtasındaki Gabon, Kongo Cumhuriyeti, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Uganda, Kenya, Somali ve Asya kıtasındaki Maldivler, Endonezya ile Güney Amerika kıtasındaki Ekvador, Kolombiya ve Brezilya’dan geçiyor. Mitad Del Mundo ya da “Dünyanın Ortası” başkent Quito’nun 22 kilometre dışındaki San Antonio de Pichincha kasabasında. Ancak, yıllar sonra GPS teknolojisinin gelişimiyle, Fransız bilim insanlarından matematikçi Charles Marie De la Condamine’in yaptığı ölçümler sonrası, ekvator çizgisini 240 metrelik bir sapmayla tespit ettiği ortaya çıkmış. Anıtın 240 metre uzaklığında gerçek ekvator çizgisiyle karşılaşıyoruz.

Tam bu noktaya kurulan Intinan Müzesi’ni rehberler eşliğinde gezip ekvator çizgisi deneyleri yapma fırsatınız oluyor. En çok tercih edilen deney, tam çizginin bulunduğu noktada çivinin üzerine yumurta yerleştirmek. Bunun sebebi, dünyanın kendi ekseni etrafında dönüşünün, hava ve suyun hareketlerini etkilemesi durumu olan Coriolis Etkisi. Ancak, bu etki ekvator çizgisinin tam üzerinde oluşmamakta ve bu sayede yumurta dik bir şekilde durabilmekte. İkinci deneyimiz ekvator çizgisinin üzerinde kollar açık, gözler kapalı yürümek. Çok kolay gibi gözükse de bunu gerçekten başaramıyorsunuz. Dengeniz bozuluyor ve bir tarafa doğru düşüyorsunuz. Bunun sebebi de gene Coriolis Etkisi. Dengenizin bozulduğu tarafa doğru sizi fazladan bir güç çekiyor ve düşüyorsunuz. Son deney ise suyun ekvatorda, ekvatorun kuzeyinde ve güneyinde akış yönünün karşılaştırılması: Altı tıpalı bir kaba su koyuyorsunuz. Tam ekvator çizgisi üzerindeyken tıpayı çektiğinizde suyun direkt aşağı; kuzey yarım kürede saat yönünün tersine; ve güney yarım kürede de saat yönünde aktığını görüyorsunuz. Burada en çok yapılan aktivite ise hiç tartışmasız, çizginin üzerinde durup bir ayak kuzey yarım kürede bir ayak güney yarım karede fotoğraf çektirmek.

Burada ziyaretçileri mutlu edecek pek çok tesis var. Seyir terasları, peyzaj düzenlemeleri, olmazsa olmaz hediyelik eşya dükkanları. Takılar, süs eşyalarının yanı sıra en çok ilgi çeken el dokuması geleneksel kıyafetler... Quechua insanları tarafından üretilen buraya özgü renkli ve çantalar, şallar ve kazaklar oldukça ilgi çekiyor. Ancak pazarlık yapmayı sakın unutmayın.