Haber resmi: Ivan Bilibin’in portresi
“Çar Saltan’ın hikâyesi sonsuza dek hatırlansın ve kalbimizde aziz kalsın!”
Aleksandr Puşkin
İllüstrasyona çocukluğumdan beri meraklıyım. Okumayı yazmayı bilmeden önce, kitaplarla sayfalarındaki desenler sayesinde yakınlık kuran her çocuk gibi! Bu merak sayesinde, pek çok illüstratörün büyülü dünyasını keşfettim. Buna rağmen hâlâ, dünyaya damgasını vurmuş ve tanımadığım nice illüstratör var...
Bunlardan biri de Ivan Bilibin. Geçen aya kadar adını bilmediğim ama bana aynı dönemde yaşamaktan mutluluk duyduğum ve illüstrasyonlarını gördüğüm anda çok etkilendiğim bir İtalyan illüstratör olan Alfonso Goi tarafından araştırmam için tavsiye edilen bir dev sanatçı! Benim tanıyıp hayran olduğum bu sanatçıyı siz de tanıyın istedim.
Masalların izinde
Masallar, efsaneler, ağızdan ağızda nesilden nesile nakledilen sözlü halk sanatı eserleri geçmişten geleceğe bir rehber görevi görürler. Ivan Bilibin, yeteneği sayesinde Rus masallarının karakterleri modern bilince derinden yerleştirmiş ve farklı kültürlere taşımış bir sanatçı.
Rusya’da illüstrasyonun “Altın Çağı”nda, 20. yüzyılın en önemli süslemecilerinden, sahne dekoratörü, ressam, grafik sanatçısı ve illüstratör… Art Nouveau tarzındaki Rus romantik hareketinin en büyük ustalarından biri.
Hukuk Fakültesi ve Sanatçılık
Ivan Bilibin, 4 Ağustos 1876 senesinde St. Petersburg’da dünyaya geldi. Liseden gümüş madalya ile mezun olduktan sonra, deniz hastanesi başhekimi babasının ısrarı üzerine Ivan, St. Petersburg Üniversitesi hukuk fakültesini bitirmesine rağmen, yüreğini çocukluğundan beri dolduran sanat sevgisi galip gelince, Sanatı Teşvik Derneği okulunda çizim yapmaya başladı. Münih’te sanat okuluna giderek Art Nouveau sanatçılarından, atölyesinde çalıştığı Rus sanatçı Ilya Repin’den, Slav folkloru ve geleneksel Japon tahta baskılarından etkilendi. Bu etkiyi en iyi gözlemleyeceğimiz görsellerden biri de Puşkin’in Çar Saltan’ın Masalı’ndaki “Dalga”nın, Japon ressam Hokusai’nin “Büyük Dalga”sına benzerliği.
Hokusai’nin “Büyük Dalga”sı
Suluboya seyahatler
Ivan Bilibin’in sanat hayatının dönüm noktası, Petersburg’daki Viktor Vasnetsov’un 1899 sergisi oldu. Gezgin sanatçılara her zaman ilgisi olan Bilibin, Victor Vasnetsov’dan aldığı ilhamla kuzeye seyahatlerinde, Rusya’nın kırsalını suluboya ile resmederek şöhrete ulaştı. Devlet Belgeleri Üretim Dairesi, Rus etnograf Alexander Afanasyev tarafından kaydedilen bir dizi Rus masalının desenlerini yapması için Bilibin’i işe alınınca, masallarda Bilibin figürlerini geleneksel kostümlerle giydirerek, arka planlar için de Eski Rusya’nın dağlarını ve ormanlarını kullandı. Bu sıralarda ilk evliliğini, eski öğrencisi, çocuk kitapları illüstratörü İrlandalı Rus sanatçı, Maria Chambers ile yaptı.
Etnografik araştırmacı
Kendine özgü süsleme ve tasarımlarıyla tüm dünyada tanınmaya başlayan sanatçının tutku ile resmettiği her görüntünün son derece etkileyici ve ayrıntılı olduğunu görüyoruz. Önceleri iş olarak değil kendi için resim yapan Bilibin’in, bu eserlerinden pek çoğunu Güzel Vasilisa adlı sanat serisine dahil ettiğini biliyoruz. Aynı zamanda çok iyi bir araştırmacı olan sanatçı, özellikle Rusya’nın kuzeyinde etnografik keşiflerde bulundu ve sanatsal gelişimini, büyük bir bilgi birikimi ile destekledi.
“Çelik Tel”
Renk kombinasyonları, desenli, şenlikli çizim ve kompozisyonları onu Rus ve Sovyet illüstratörleri için bir ikon haline getirdi. Bilibin kusursuz siyah hatlarını en ince kolinsky samur fırçasıyla çizdi. Çizgisinin netliği ve keskinliği sebebiyle ona “çelik tel” adı verildi. Desenlerini boyama şekli vitraylı pencerelere benziyordu. Bir masal için yaptığı on illüstrasyonu birkaç ayda tamamlıyordu.
Kitaplar
Tam bu zamanlarda, ünlü bilim adamı ve akademisyen Prens Boris Golitsyn, etraftaki resimli ürünlerin monotonluğundan sıkılmışken, Ivan Bilibin’in çalışmalarını gördü ve ona dört yıllık bir sözleşme teklif etti. Bilibin’in profesyonel kariyeri böyle başladı ve çok hızlı bir şekilde Rusya’daki ‘ilk kitap sanatçısı’ olarak ünlendi, hızla tüm dünyada onun hazırladığı kitaplar moda oldu.
Eserleri arasında Kurbağa Prenses, Güzel Vasilisa, Mary Morevna, Puşkin’in Çar Saltan’ın Masalı ve Balıkçı ve Balık Masalı yer alır.
Devrim ve Sürgün Hayatı
Bilibin, kitap illüstrasyonlarının yanı sıra tiyatro için de çalışmalar, opera için sahne eskizleri yapıyordu. Ayrıca, Rusya Sanat Akademisi’nde ders veren Ivan Bilibin, diğer sanatçılarla birlikte Sanatsal Rusya’nın Canlanması Derneği’ni kurarak, Sanat Dünyası dergisi için halk sanatı çalışmaları ile makaleler yazdı.
Sahne tasarımları
Maria Chambers ile evliyken, yine eski bir öğrencisi olan kendinden 15 yaş küçük Renée O’connell ile o dönemin yasalarına göre, bir hukuk anlaşması yaparak evlendi. Yeni eşi ile Kırım’ı dolaşarak resim yapıyordu. Bu sıralarda Bilibin’in aşırı içki içmesinden dolayı Renée ona bir anlaşma teklif etti; bir sene boyunca hiç içki içmez ise beraber olmaya devam edeceklerdi. Renée’ye verdiği, içki içmeme sözünü tutamadı ve bu beraberliklerinin sonu oldu. Tam bu sırada, 1917’deki Bolşevik Devrimi ile Bilibin Rusya’dan ayrıldı ve tek başına Kırım’a, ardından Kahire’ye ve Paris’e giderek bir sürgün hayatı yaşadı. Rus Konsolosluğu’na, kiliselere, kitaplara çizimler yaptı.
Bilibin 1923’de Maria Chambers’tan boşanarak, 1929’da Amsterdam’da ortak sergi düzenlediği ressam Aleksandra Shchekatikhina-Pototskaya ile evlendi.
Vatana dönüş
Çok özlediği ülkesine 1936 senesinde geri döndü, Leningrad’da Resim, Heykel ve Mimarlık Enstitüsü’nde profesör oldu ve vefatına kadar burada çalıştı.
Açlıktan ölen büyük bir sanatçı
Özellikle ilk dönem eserlerinin sade, zarif ve bir o kadar da güçlü imgelerle bezeli dünyası, kitap illüstrasyonun niteliğini sonsuza kadar değiştirdi.
Bu büyük sanatçı 7 Şubat 1942’de, Leningrad Kuşatması sırasında, şehirden ayrılmayı reddettiğinde, açlıktan öldü ve toplu bir mezara gömüldü.
Dünyaya bıraktığı büyük miras ile Ivan Bilibin sonsuza kadar yaşayacak isimler arasında yerini aldı.
Kaynakça:
Artvee / Ivan Bilibin
Textualities / Ivan Bilibin
Pantheon World / Ivan Bilibin
Unesco in Russia / Maria Maksakova (text)
Wikiart / Ivan Bilibin