Haber fotoğrafı: Kendini “dünyanın en ölçülü adamı” olarak tanımlayan Bryan Johnson oğlundan aldığı plazma nakliyle de gündeme gelmişti.

Uzun ömür, modern tıbbın ve sağlık sistemlerinin bir zaferidir. Hele ki, bu yaşam sağlıklı bir şekilde olursa değeri hiçbir şeyle ölçülemez. Dünya’da 1950’li yıllarda 46,5 olan yaş ortalamasının günümüzde 73,3’e ulaşması bunun tüm insanlığı etkileyen çalışmalar sayesinde olduğunun kanıtıdır. Ama yine de her şeyin daha fazlasını istemeye alışkın olan insanoğlu bununla da yetinmeyerek nasıl daha uzun yaşayabileceğinin sırrını keşfe çıkmıştır. Nispeten varsıl kesimlerin öncüllüğünü yaptığı bu keşif yolculuğunda bedeninizin bu ulvi amaca nasıl ulaşabileceğini söylenen uygulamalar ise “longevity” kavramı altında toplanmıştır.
Longevity ya da dilimizdeki karşılığı ile “Uzun Yaşam” yaşın yalnız kronolojik uzatılmasını değil, bunun sağlıklı bir şekilde olabilmesini içerir. Ancak akıldan çıkmaması gereken husus ise ölüm yaşına kalıtsallığın etkisinin bilimsel olarak yaklaşık %25 olduğudur. Doğru beslenme ve egzersiz gibi yaşam tarzı seçimleri ise ancak yaşamın ilk 70 veya 80 yılında yaşam beklentisini uzatmak için geçerli olmaktadır. Sonrasında ise genetik devreye girmekte ve yaşam tarzı önemini yitirmektedir.


Gençlik Çeşmesi, Lucas Cranach the Elder (1546). Uzun ve genç yaşamın sırrı keşke bir çeşmede saklı olsa…

UZUN YAŞAMIN SIRRI
Uzun yaşamın sırrı, özünde doğru beslenme, düzenli egzersiz ve stresten uzak durma olarak özetlenebilecekken ağızlarda sakız olmaya başlayan longevity kavramı ile konu neredeyse banka hesabını boşaltmaya gidecek kadar ticari bir mecraya evrilmektedir. Çeşit çeşit takviyelerden diyet gıdalarına, aralıklı oruca has üretildiği söylenen besin paketlerinden hücre metabolizmasını düzenlediği iddiasıyla satılan ürünlere dek, pek çok mamul konunun meraklı ve isteklilerine sunulmaktadır.
Tüm bunlar dünyadaki cenneti vaat ederek insanlara sunulurken bu ve benzer metotları uygulayarak yaşamını uzatmış insan var mı sorusu ise şu an yanıtsızdır. Ancak konuyu takıntı haline getirerek bu yola gönül koyan kişi sayısı da az değildir. Amerikalı bir girişimci olan Bryan Johnson da bunlardan biridir.
Johnson kurduğu teknoloji şirketini hatırı sayılı bir meblağa sattıktan sonra hayatında da bir şeyleri değiştirmeye karar vermişti. Düzensiz yaşam ve dengesiz beslenmeden kurtulmak için girdiği yolda disiplini elden bırakmadı. Artık tüm yaşamı sabah 4:30’da başlıyor ve 22:00’de bitiyordu. Sosyal ilişkilere yer yoktu ve uykusundan da taviz vermiyordu. Günlük yemek menüsü ise öğünlere bölüştürülmüş olan haşlanmış brokoli, karnabahar, mantar, sarımsaktan chia tohumu, macadamia fıstığı ve çilekten ibaretti.


Longevity kavramının meraklılarının artması, basından ticarete birçok alanda bir başlık haline gelmesini sağladı

Bunun dışında günlük içtiği 100’ün üzerinde takviye hap, cilt bakım terapileri, kırmızı ışık seansı ve kan ölçümleri rutininin parçalarıydı. Doktor ve sağlık uzmanlarından oluşan ekibi sürekli kan ve yaşam parametrelerini takip ediyorlardı. Johnson bu uğurda bilimsel olarak tam ispatlanamamış girişimlere bile girdi. 18 yaşındaki oğlu Talmage’den kan plazması alarak kendine naklettirdi. Ancak bu uygulamada tatmin edici sonuçlar elde edemeyince vazgeçti. İnsan büyüme hormonu takviyesini almayı da yan etkileri nedeniyle bıraktı.
Tüm bunlar acaba 45 yaşındaki Johnson’ın hedefi olan daha uzun yaşamayı ona sağlayabilecek mi? Şu an yaşam belirteçleri çoğu yaşıtına göre daha iyi durumda. Ancak robotik bir hale dönüşmüş yaşamının son derece sevimsiz gözüktüğü açık. Longevity’nin öncüllerinden olsa da tüm bunları sağlayacak maddi kuvveti kaç kişinin elde edebileceği de soru işareti.
Longevity’e kavramsal olarak inanalım ama bir ürünmüşçesine bize pazarlanmasına da dikkat edelim. Nihayetinde bu kelimeden haberi bile olmayan 104 yaşındaki bir kadın, uzun ömürlü olmasını 40 yıl boyunca günde 3 şişe gazlı içecek içmesine bağlıyor. ABD’ndeki en yaşlı adam 112 yaşında ve günde 12 puro içiyor. Fransa'da 122 yıl 164 gün yaşayan dünyanın doğrulanmış en yaşlı kadını Jeanne Louise Calment, 119 yaşına kadar günde iki sigara içiyordu.


122 yıl 164 gün yaşayan Jeanne Calment, dünyanın doğrulanmış en yaşlı kadınıydı ve iyi bir tiryakiydi

(Bu vesile ile “dile pelesenk olmak” deyişinin de anlamına bakalım: Pelesenk, kendi ismini taşıyan ağaçtan elde edilen öz yani reçinedir. Bu öz, yıllarca kokusunu kaybetmediği gibi yapıştırıcı özelliğini de yitirmez. Bu kalıcı etkisi öyle nam salmıştır ki, konuşmalarda kullanılan ve bir türlü değiştirilemeyen kelimeler için de “dile pelesenk olmak” ifadesi kullanılagelmiştir.)