Haber fotoğrafı: Lucy’nin kalıntıları Homo Sapiens’in nasıl evrimleştiğine dair anlayışı değiştirdi


Çorak arazide yaptıkları haritalandırma görevini bitirmelerine az kalmıştı. Susuzluk ve güneşin kavurucu etkisinde kalmış bu coğrafyada işlerinin neredeyse sona erdiğine inanıyorlardı. Ancak, kestirme yol olsun diye içinden geçtiği bir çukurluk alanda ekip şefinin gözüne değişik bir parça çarptı. Bunun bir ön kol kemiği olduğunu anlamaları şaşkınlıklarını artırdı. Üstelik soyu tükenmiş bir hominid’e, yani milyonlarca yıl önce yaşamış iki ayak üzerinde yürümeyi beceren uzak primat akrabalarımıza aitti.

ABD’li paleoantropolog Donald Johanson’ın 1974 yılında bulduğu kemik yapılar Australopithecus afarensis türüne ait bir kalıntıydı. İşi ilginç yapan ise o dönem itibarıyla keşfedilen en eski insansı kökene işaret ediyor olmasıydı. Bulunan 47 kemik incelendi ve 3,2 milyon yıl öncesine tarihlendi. Don Johnson ve arkadaşları o yıllarda oldukça popüler olan Beatles’ın “Lucy in the Sky with Diamond” şarkısını defalarca çalarak bu eşsiz keşiflerini gece boyu kutladılar. Bir müddet sonra buluntularına da “Lucy” olarak seslenmeleri ile geçmişten gelen dostlarına ismini de koymuş olmuşlardı.

Lucy 6-7 milyon yıl öncesindendi
Biyolojik türlerin sınıflandırılmasını tarifleyen toksonomide primat olarak kabul edilen ve kabaca maymunlar olarak tanımlayacağımız türlerden ayrılan ve insanı da içeren kolun bu farklı rotası 6-7 milyon yıl önceye dayanmaktadır. Hominid’ler olarak adlandırılan bu türün “homo” adlı günümüz insanına giden yolda, uzak akrabalarından biri de Lucy idi.


Lucy’nin birebir kopyasının yanında 4 yaşındaki çocukla karşılaştırmasında boyutlarını görmek mümkün

İnsanları diğer primatlardan ayıran iki ana özellikten bahsetmek mümkündür: Beynin büyümesi ve dört ayak yerine iki ayak üzerinde durup yürümek. Lucy’nin keşfi öncesi genel görüş önce beynin büyüdüğü, sonra iki ayak üzerinde yürümenin gerçekleştiğiydi. Zira Lucy’ye dek bulunan tüm kalıntılarda iri kafatasları gözlenmekteydi. Ancak bu keşifle iki ayak üzerinde durmanın daha önce gerçekleştiği ortaya kondu. Zira Lucy bir şempanze ile aynı ölçüde kafatasına sahipti.

İnsanoğlunun yolculuğu
Lucy’den dört yıl sonra yine bir Afrika ülkesi olan Tanzanya’da bulunan 3,6 milyon yıllık fosilleşmiş ayak izlerinin keşfi ise, Lucy’nin ayakta durma ve dik yürüme işlevlerinin insan olma yolundaki ilk adımları olduğunu kesin bir şekilde kanıtladı. Sonraki yıllarda yapılan araştırmalar, Lucy’den insan akrabalarının bilinen en eski örneği ünvanını alsa da ondan öğrenilen bilgiler yeryüzünde insanoğlunun yolculuğuna ışık tuttu.

Etiyopya Ulusal Müzesi’nde bulunan Lucy’nin zaman içinde bilim adamlarından siyasetçilere dek pek çok ziyaretçisi oldu. Herkes, uzak geçmişlerinin bu kıymetli akrabası ile tanışmak istiyordu. Dönemin ABD Başkanı Barrack Obama da bunlardan biriydi. 2015 yılındaki ziyarette, müze yöneticisi Zeresenay Alemseged Obama’nın iskelete dokunmasına izin verdi. Ona bu fosilin bir öneminin de gezegendeki “her bir insanın” kökeninin Afrika olduğunu göstermesi olduğunu söyledi. Alemseged, “Donald Trump da buna dahil” diye espri yaparken bugünleri düşünüyor muydu bilinmez.


Obama’nın 2015 yılındaki ziyaretinde bu uzak akrabaya dokunmasına izin verilmişti

Zaman içinde Lucy’nin türüne ilişkin bilgiler değişti. Artık bulunan en eski hominid değil. Aynı zaman diliminde, benzer başka türlerin de gezegenimizde bulunduğu düşünülüyor. Ancak bunların hiçbirinin doğrudan insanoğlunun atası olduğunu söylemek mümkün değil. Hâlâ tür olarak uzak birer akrabalar. Ancak Lucy’nin bu derece korunmuş kalan iskeleti döneme ve antropolojiye ait halen ışık tutmaya devam ediyor.

7,2 milyon yıllık yeni buluntular
Kenya’da 2000 yılında bulunan ve dik yürüyen bir insana ait olduğu anlaşılan 6 milyon yıllık uyluk kemiği sahibi, Millennium Man veya Orrorin tugenensis olarak adlandırılmış ve insanoğlunun arama izlerini daha geçmişe götürmüştü. Bir yıl sonra Çad’da bulunan muhteşem bir kafatası ise 7 milyon yıl önceye tarihleniyordu. Yunanistan ve Bulgaristan’da ayrı parçaları bulunan ama benzer türe ait olduğu düşünülen kalıntılar ise bu yolculuğu 7,2 milyon yıl önceye taşımıştır.

Buluntular devam etse, yeni teoriler ortaya atılsa bile Lucy hala bu konuda bir mihenk taşı olmaya devam ediyor. Onun, iki ayak üzerinde durmayı açıklayan iskelet yapısını bütün olarak gösterebilen başka bir miras henüz bulunamamış durumda. İnsanoğlunun kökenlerini oluşturan “Homo” türlerinin ise Lucy’nin yaşadığı zamandan kısa bir süre sonra, 3 milyon yıl kadar önce ortaya çıktığı biliniyor.


Lucy’nin yaşadığı dönem sonrası insanın serüveninde o çağa ait izlerin etkisini Harari kitabında çarpı


Ve hâlâ bir şeyler öğrenebilmek için atalarımızı aramaya devam ediyoruz. Çünkü Yuval Noah Harari’nin Sapiens kitabında dediği gibi “DNA’larımız hala savanda olduğumuzu düşünüyor.”