Yıllar önce, değerli dostumuz rahmetli Elio Medina’nın teşvikiyle, o dönem oldukça aktif olan Focus Group tarafından başlatılan bir fotoğraf projesi, zamanla derinleşerek bir kültürel miras çalışmasına dönüştü. Yahudi topluluğunun yüzyıllar boyunca İstanbul’da yoğun olarak yaşadığı Hasköy, Balat, Galata, Kuledibi, Karaköy, Ortaköy, Kuzguncuk, Haydarpaşa, Yeldeğirmeni ve Adalar gibi semtlerde çekilen yüzlerce fotoğraf; daha sonra Rubi Asa / Vladi Benbanaste tarafından toplanan hatıralar, belgeler ve sözlü tarih anlatılarıyla zenginleştirildi ve bir semt bellek çalışmasına evrildi.
Ve ortaya harika bir kitap çıktı: AYAK İZLERİ – FOOTSTEPS (İstanbul’da Yahudi Yaşamına Tanıklıklar – Witnessing Jewish Life in Istanbul).
500. Yıl Vakfı tarafından Türkçe ve İngilizce olarak iki dilde yayımlanan bu değerli, kaynak niteliğindeki araştırma kitabının yaşadığı serüveni, yaratıcısı RUBİ ASA ile konuştuk…



Rubi Asa, merhum Hahambaşı Rav İsak Haleva ile, Kuledibi
  

Sevgili Rubi, mesleğin Mimarlık olsa da onunla bağlantılı olarak edebiyat, sanat ve özellikle fotoğrafçılıkla yakından ilgilediğini biliyoruz. “Ayak İzleri – Footsteps” projesinin nasıl başladığını ve daha sonra bir kitaba nasıl evrildiğini anlatır mısın?
Böyle bir projeye başlamanın ilginç bir hikâyesi var. Rahmetli Hahambaşımız Rav İsak Haleva ile birgün Galata Kulesi’nin hemen dibinde karşılaşmıştık. Kendisi bana, “Nerenin fotoğrafını çekiyorsun?” diye sorduğunda, “Geçmişte yaşadığımız Yahudi mahallelerinin fotoğraflarını çekmek ve bu konuda bir çalışma yapmak istiyorum,” demiştim.
Bana önerisi şu olmuştu: “Etrafına gençleri hatta çocuklarını, çocuklarımızı alıp beraber bu semtleri gezerken, onlara geçmiş bağlarımızı gösterip yaşadığımız hatıraları da anlatmak istemez miydin…”
Bu duygu ve öneri beni derinden etkiledi ve düşündürdü. Acaba, benim çocuklarım yaşadığımız semtlerin, kurumların, insanların hikâyelerini gerçekten ne kadar biliyorlardı? Bizden sonraki nesil acaba bu kültürel hafızayı bir kenara atıp yeni bir yaşama mı kucak açacaktı?
Bu değerli fikri dönemin FKD Başkanı Elio Medina’ya açınca kendisi ekibimize bu projenin hayata geçmesi için her türlü desteği sağlayacağını belirtti ve bu çalışmaya başlayabilmemize olanak sağladı. Bu başlangıç bize, birlikte gezilerek keşfedilecek Yahudi geçmiş yaşamlarımızdaki ayak izlerimizi bulmamıza olanak sağlayacak bir alan açacaktı. Böylece öncelikle Focus Group çatısı altındaki fotoğrafçı arkadaşlarımız ve onların çocuklarıyla, daha sonra birçok kurum, dernek ve yöneticilerimizin de katılımıyla bu gezileri sırasıyla yapmaya başladık. Projemiz böyle başladı ve bugün elimizde tuttuğumuz bu kitabın aşamalarını oluşturarak hayata geçmesini sağladı.


Rubi Asa

Bu projenin başlangıcından bugüne yaklaşık 9 yıl geçti. Sürecin bu kadar uzamasındaki neden(ler) neydi? Başka destek aldınız mı?
Birinci ve en önemli hedefimiz ve çabamız başta sadece, Hahambaşımızın önerisini gençlerle paylaşmak ve bunu paylaşırken de gençleri bilgilendirmek ve bu çalışmayı bir fotoğraf projesine dönüştürmekti. Gençler çektikleri fotoğraflarla hem gezdikleri yerleri hatırlayacaklar hem birbirleriyle kaynaşarak bağ kuracaklardı.
Bu hedefimizi yerine getirmiştik, fakat sonucunda çektiğimiz fotoğrafların, belgelediğimiz yerlerin, semtlerin ve kurumların o kadar çok hikâyelerine tanık olduk ki, oralar ve onlarla ilgili o kadar çok belge elimizin altından geçti ki, bu hikâyeleri daha sonra temin ettiğimiz belgeler ve geçmiş dönem fotoğraflarıyla karşılaştırdığımızda yazılarımız hikâyelere, sözlü tarihe, eskinin ve yeninin karşılaştırılmasına ve adeta semt monografilerine dönüştü.


Dolayısıyla bu çalışmanın somut bir hale gelmesi, kitaplaştırılması, gelecek nesillere kalıcı bir yapıt bırakılmasını gerektiriyordu. Bu aşamada rahmetli Elio Medina, özellikle projenin yürütülmesinde maddi manevi büyük destek verdi. FKD başkanlığını yaptığı sürede ve sonraki başkanların da projeye sahip çıkmaları ile devam sürecinde, projenin tamamlanmasını ve hayata geçirilmesini sağladı.
Bu projeye gönül veren bir diğer dostumuz da, kitabın hazırlanışından grafik düzenine, baskısına ve titiz kontrollerine kadar her aşamada yanımızda olan, maddi manevi destekleyen, geçmiş dönem Cemaat Başkanımız ve şimdiki 500. Yıl Vakfı Başkanı Silvyo Ovadya’dır.

Kitabın hazırlanmasında ve projenin tamamlanabilmesinde adını şu an sayamayacağım kadar çok kişinin katkısı oldu. Bu bir kolektif çalışmaydı ve bu kolektif çalışma İstanbul’daki Yahudi yaşamına bırakabildiği ayak izlerinin hatırasını yaşatmayı hedef bildi.

Kitapta yalnızca geçmişin değil, değişen kent yapısıyla birlikte farklı nedenlerle semtlerinden ayrılan bir topluluğun, ardında bıraktığı ayak izlerini de buluyoruz. Bu konuda gözlemlerin nedir?
Evet, semtleri gezerken karşılaştığımız en önemli paradoks da buydu. Özellikle halen faal olmayan birçok sinagogu gezerken oradaki geçmişin izlerinde yaşanmışlıkları görüp, günümüzü sorgulamaya başladık. Sadece ben değil, benim gibi gençlerin de karşılaştıkları bu buluşmalar, onlara da geçmiş Yahudi yaşamlarının nasıl, hangi semtlerde ve ne tür gelenekler çerçevesinde sürdüğünü hatta kaybolabildiğini gösterdi. Bu da geçmişimizi ve değerlerimizi sorgulayabilmenin bir pratiği oldu bizler için.

Sinagogların, kurumsal yapıların, mezarlıkların, anıtların geçmişteki fonksiyonlarından farklılaşarak dönüştükleri yeni kullanım alanları, hep bizler için geçmiş ve gelecek arasında bağ kurmamızı sağlayan referans ögeler oldu.

Bu kıymetli eser, sadece İstanbul’daki Yahudi yaşamının izini sürmek isteyen okuyucular için değil, aynı zamanda kente dair çok kültürlü hafızayı anlamak isteyen herkes için de özel bir kaynak niteliğinde. Sevgili Rubi Asa’yı ve Vladi Benbanaste ile Focus Group gönüllülerini çalışmalarından dolayı kutluyoruz.

Kitapta fotoğrafları yer alan Focus Group gönüllüleri:
Vladi Benbanaste, Rubi Asa, Jil Pardo, Moris Sarfati, İzzet Bonofiyel, Kemal Eskenazi, Alber Yahya