Hoş geldin Eylül, yaza veda, sonbahara merhaba demenin ayı… Güneş hâlâ ısıtıyor ama yakmıyor; rüzgâr serinlemiş, gökyüzü berrak. Tatil dönüşü bavullar açılıyor, şehir yavaş yavaş uyanıyor, sokaklar yeniden dolmaya başlıyor. Bir yanda yazdan kalan son sıcak günlerin peşine düşenler, diğer yanda yeni mevsimin tazeliğine hazırlananlar… Açık hava konserleri, sonbahar sergileri, sarı ışıklı akşamlar ve Eylül’e yakışır dinginlik… Bu ay, yazın tatlı anılarını taşırken aynı zamanda yeni bir ritme geçişin tam zamanı. Planlar yapıldı ya da yapılmadı – hiç fark etmez. Çünkü bu ay da keşfedilecek adresleri, kaçırılmayacak etkinlikleri ve Eylül’ün huzurlu enerjisini taşıyan ilham verici önerileri bir araya getirdim. Hazırsanız, birlikte başlayalım.
Ne dinleyelim ǀ KONSER
Dünyaca ünlü tenor Mario Frangoulis 35. yılına özel So In Love Türkiye turnesiyle 23 Eylül Salı akşamı saat 21.00’de Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda sevenleriyle buluşacak. Şef Stathis Soulis yönetimindeki orkestrasıyla sahne alacak olan sanatçıya repertuvarındaki en özel eserlerde soprano Burcu Hancı eşlik edecek. Bugüne dek Andrea Bocelli, Sarah Brightman, Placido Domingo, Lara Fabian ve Luciano Pavarotti gibi efsanelerle aynı sahneyi paylaşan sanatçı, dünyanın dört bir yanında en prestijli orkestralarla konserler verdi. Uluslararası alanda klasik crossover müziğin en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Frangoulis, 6 milyonu aşan albüm satışı ve Billboard listelerinde Andrea Bocelli ile birlikte 50 hafta boyunca süren başarısıyla türünün zirvedeki isimlerinden biri. Les Misérables, The Phantom of the Opera, West Side Story ve The King and I gibi Broadway’in efsaneleşmiş yapımlarında başrolde yer aldı ve bu alandaki başarısıyla da büyük takdir topladı. Eşsiz sesi ve kusursuz performansıyla milyonların kalbini fetheden Frangoulis’in, popüler şarkılarının yanı sıra klasik müzikten modern eserlere uzanan unutulmaz bir gece sizleri bekliyor.
Ne izleyelim ǀ MÜZİKAL
Cervantes’in klasikleşmiş eseri Don Quixote, sahnede etkileyici bir müzikal uyarlamayla yeniden canlanıyor.
Başrollerinde Selçuk Yöntem, Zuhal Olcay ve Cengiz Bozkurt’un olduğu müzikal, usta yönetmen Işıl Kasapoğlu rejisi ve Volkan Akkoç’un müzik direktörlüğünde, Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu ve Piu Entertainment ortak yapımı olarak 30 Eylül 2025’ten itibaren sonbahar boyunca Zorlu PSM’de seyirciyle buluşacak. İlk kez 1965 yılında sahneyle buluşan Don Quixote müzikali, 1959’da Dale Wasserman tarafından kaleme alınan televizyon oyunundan uyarlandı. Broadway’de gösterildiği dönemde büyük ilgi görerek “En İyi Müzikal” başta olmak üzere beş dalda “Tony Ödülü” kazandı. Edebiyatın ölümsüz karakteri Don Kişot’un hayal gücü ve cesaretiyle beslenen bu klasik yapım, tiyatro tarihinde iz bırakan başlıca eserler arasında yer alıyor. Hayal gücü ile gerçeğin sınırlarının kalktığı bu hikâye bu kez, 80 kişilik dev kadrosu, büyüleyici dekorları, etkileyici kostümleri ve çarpıcı müzikleriyle izleyiciyi bir şövalyenin düşler diyarına davet ediyor. İçinde yaşadığımız dünyanın Don Quixote’lara ihtiyacı var. Üstelik bir taneye değil, milyonlarcasına…
Neyi kaçırmayalım ǀ EFSANE
Kültürel mirasını, duygusal ezgilerini ve Akdeniz ruhunu sahneye taşıyan Enrico Macias yıllar sonra yeniden İstanbul’da.
5 Eylül 2025 akşamı saat 21.00’de, Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’nun büyüleyici atmosferinde, unutulmaz şarkılarıyla dinleyicileri zaman yolculuğuna çıkaracak. Adieu mon pays, Les filles de mon pays, Solenzara ve daha nicelerine kulak vermeyi özleyenler burada mı? Sevgi, hasret ve barış temalarını yürekten aktaran bu özel konseri kaçırmayın.
Nereye kaçalım ǀ FESTİVAL
2017 yılından bu yana Bozcaada’nın ilham veren coğrafyasını mesken tutan Bozcaada Caz Festivali, bu sene 5-7 Eylül 2025 tarihleri arasında 9. edisyonuyla gerçekleşiyor. Festival, 2019 itibariyle Europe Jazz Network’e (Avrupa Caz Ağı) dahil olmanın yanı sıra 2020 yılında tohumları atılan Türkiye Caz Ağı’nın da kurucu üyesi. Ayrıca, tam bir cinsiyet eşitliğine ulaşmak ve müzik endüstrisinin yeniden yapılandırılması için çalışan küresel bir hareket olan Keychange’in imzacılarından biri.
Müzik programının yanı sıra farklı disiplinlerle dirsek teması kuran ve her yıl yeni bir tema etrafında şekillenen KEŞİF etkinlikleriyle de katılımcılarına zengin bir festival deneyimi sunan festival, buluşmaların merkezi olan Ayazma Manastırı’ndaki konserlere ek olarak, bu sene ilk kez gündüzleri Habbele Beach’te elektronik müzik sahnesi ile festivali tüm güne yayıyor. Bu yıl Kerem Görsev, Tolga Bilgin, Murat Uncuoğlu, Mohini Dey ve daha pek çok ustayı konuk edecek olan Bozcaada Caz Festivali’nin biletleri www.bubilet.com üzerinden satışta!
Nereyi gezelim ǀ SERGİ
İBB Kültür AŞ’ye bağlı Panorama 1453 Tarih Müzesi, geleneksel sanatı odağına alan yepyeni bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Farklı tekniklerle hazırlanmış 20 tablodan oluşan Gelenekselin İzinde İstanbul sergisi, 1 Ağustos 2025’te açıldı. İBB Kültür AŞ koleksiyonuna ait “İstanbul’un Yüzü” temalı Geleneksel Türk Sanatları eserlerinden oluşan özel seçkide, İstanbul’u farklı açılardan yorumlayan ve çeşitli tekniklerle hazırlanmış özel eserler yer alıyor.
Minyatür, hat, katı’ (kâğıt oymacılığı), tezhip ve ebru gibi klasik yazı sanatlarıyla hazırlanan eserler, şehrin tarihi, kültürel ve sosyal dokusunu yansıtan özgün bir bakış açısı sunuyor. Serginin ilham kaynağında İstanbul şöyle tanımlanıyor: “İstanbul’un yedi tepesi asumanlara ulaşan şehir… Güneşin komutan, yıldızların er olduğu medeniyet kalesi… İki denizin arasında korunan tarih hazinesi…” Dün ile bugünü, eski ile yeniyi bir arada görme fırsatı sunan Gelenekselin İzinde İstanbul sergisi, 30 Eylül’e kadar ziyaret edilebilir.
Ne okuyalım ǀ KİTAP
İstanbul’un tarihî sokaklarında sessizce dolaşan bir hafızanın izini sürmek ister misiniz?
Ayak İzleri-Footsteps, İstanbul’un Yahudi topluluğunun geçmişten günümüze uzanan yaşam öyküsünü; semtler, yapılar, anılar ve insanlarla bir araya getirerek anlatan iki dilli (Türkçe ve İngilizce) özel bir araştırma kitabı. Bu eser, Rubi Asa ve Vladi Benbanaste’nin önderliğinde kurulan Focus Grup (fotoğraf grubu) tarafından, Elio Medina’nın teşvikiyle başlatılan bir fotoğraf projesinin zamanla derinleşerek bir kültürel miras çalışmasına dönüşmesinin ürünü. İstanbul’un Yahudi topluluğunun yüzyıllar boyunca yoğun olarak yaşadığı Hasköy, Balat, Galata, Kuledibi, Karaköy, Ortaköy, Kuzguncuk, Haydarpaşa, Yeldeğirmeni ve Adalar gibi semtlerde çekilen yüzlerce fotoğraf, toplanan hatıralar, belgeler ve sözlü tarih anlatılarıyla zenginleştirildi.
Başlangıçta sadece fotoğrafla anlatılmak istenen bu hikâye, zamanla şehrin kültürel katmanlarına, mimari dokusuna, sosyal yaşamına ve Yahudi topluluğunun İstanbul ile kurduğu duygusal bağlara uzanan bir semt semt bellek çalışmasına evrildi. Rubi Asa, sinagoglardan derneklere, okullardan ticarethanelere, geçmişin unutulmuş simalarından hâlâ aramızda yaşayan tanıklara kadar kapsamlı bir geçmiş zaman yolculuğu sunuyor. Bu kitapta yalnızca geçmişin değil, değişen kent yapısıyla birlikte farklı nedenlerle semtlerinden ayrılan bir topluluğun ardında bıraktığı ayak izlerini de bulacaksınız. Bu kıymetli eser, sadece İstanbul’daki Yahudi yaşamının izini sürmek isteyen okuyucular için değil, aynı zamanda kente dair çokkültürlü hafızayı anlamak isteyen herkes için de özel bir kaynak niteliğinde. Yurt dışından gelen misafirlerinize veya kültürel belleğe önem veren dostlarınıza anlamlı bir hediye arıyorsanız, “Ayak İzleri” mükemmel bir seçim.
Ne deneyelim ǀ DONDURMA
Yazın sonuna gelmiş olabiliriz, ama dondurma her mevsim yenir. Etiler’de kapılarını yeni açan Sorvetta dondurma tutkunlarını taze ve rafine tatlarla buluşturuyor.
Manda ve keçi sütüyle hazırlanan, şekersiz ve günlük üretilen el yapımı dondurmalar; doğallığı ve lezzeti bir araya getiriyor. Menüde klasik top dondurmaların yanı sıra lime cheesecake, manda yoğurtlu ballı, French toast ve banana bread gibi yaratıcı eşlikçiler de yer alıyor. Minimalist ama sıcak dekorasyonu ve doğal üretim anlayışıyla Sorvetta, Etiler’in yükselen tatlı kaçamaklarından biri olmaya aday.