“Üç Maymun” genellikle görmedim, duymadım, bilmiyorum ifadesinin simgesidir. Bu figür, üç maymunun her birinin sırasıyla gözlerini, kulaklarını ve ağzını kapatmasıyla gösterilir: Gözlerini kapatan maymun -kötülüğü görmemek / Kulaklarını kapatan maymun -kötülüğü duymamak / Ağzını kapatan maymun -kötülüğü söylememek (veya konuşmamak).
Bu sembol başta ahlaki bir öğüt olarak doğmuş: Kötülüğe göz yummamak, onu görmemek, duymamak ve yaymamak... Ancak, modern zamanlarda, özellikle gerçeklere gözünü kapatıp başını derde sokmamayı, sorunlara göz yummayı, doğruları dinlemeden ve söylemeden kurnazlıkla aradan sıyrılmayı, sorumluluktan kaçmayı veya sessiz kalmayı simgelemek için kullanılmakta. Bu yüzden hem erdemli sessizlik hem de pasif kalmak / görmezden gelmek gibi iki farklı bağlamda yorumlanabiliyor.
Elleriyle gözlerini, kulaklarını ve ağzını kapatan üç maymun sembolü ülkemizde, “Üç maymunu oynamak” diye bilinir. Kökenine bakacak olursak, bu sembol aslında Uzak Doğu, Japon kültüründen gelmekte. Japoncada bu üç maymunun adı: Mizaru -görmez / Kikazaru -duymaz / Iwazaru -söylemez... “Zaru” eki olumsuzluk anlamı taşır. Aynı zamanda bu, Japonca “maymun” anlamına gelen “saru” kelimesine sesçe benzer, bu yüzden hem anlamlı hem de kelime oyunu içeren bir figürdür.
Mizaru, Kikazaru & Iwazaru (See No Evil, Hear No Evil, Speak No Evil - Kötülüğü Görme, Kötülüğü Duyma, Kötü Konuşma)
Tarihsel dönüşüm
Üç Maymun’un ortaya ilk çıkışı, Japonya’da, Nikkö şehrindeki Töshö-gü tapınağındadır. Budist ve Konfüçyüsçü öğretilerle bağlantılı olarak insanın zihinsel ve ahlaki disiplinine odaklanan bu üç maymun figürü, burada bir tapınak süslemesi olarak yer almakta. Amaç; kötülüğe bulaşmamak, zihni saf tutmak: “Kötülüğü görme, duyma, konuşma; kötülüğün yayılmasına engel ol…”
Zamanla, bu figür Asya’dan Batıya geçti. Batıda özellikle 19. yüzyıldan itibaren farklı anlamlar yüklenmeye başlandı. Modern toplumlarda ise genellikle olumsuz bir anlam kazandı: Görmezden gelmek, duymazdan gelmek, sessiz kalmak gibi.
Günümüzdeki yorumları
Olumsuz yorum (pasiflik ve sorumluluktan kaçış): Toplumsal adaletsizlik, yolsuzluk, şiddet gibi durumlar karşısında “Üç maymunu oynamak” bilinçli şekilde sessiz kalmak anlamına gelir. Özellikle bürokrasi, medya veya bireylerin suskunluğu eleştirilirken kullanılır. Örneğin, bir olayda tanık olanlar konuşmazsa, “Herkes üç maymunu oynuyor” denir.
Nötr veya olumlu yorum (ahlaki disiplin): Hala bazı çevrelerde kişisel ahlaki saflık anlamında olumlu yorumlanabilir. Kötü söz duymamak, kötü şeyleri izlememek, dedikodu yapmamak gibi. Özellikle Doğu felsefesine yakın duran kişilerde hala bu anlamını korur.
İroni, mizah ve popüler kültür yorumu: Sosyal medyada karikatürlerde, emojilerde sıkça mizahi şekilde yer alır. Günümüzde özellikle emoji olarak “Üç Maymun” çok kullanılır.
“See no evil, hear no evil, speak no evil” - Banksy
Sanatta ve siyasette “Üç Maymun” figürü
Ünlü sokak sanatçısı Banksy birçok işinde “Üç Maymun” metaforunu kullanarak otorite karşısındaki suskunluğu eleştirir. Bir çalışmasında, Üç Maymun takım elbise giymiş şekilde, önlerinde “see no evil, hear no evil, speak no evil” yazısı ile gösterilir; arka planda ise savaş, polis şiddeti gibi temalar vardır. Bu, halkın olan biteni görüp de görmemesi gereken bir çağı simgeler.
Birçok çağdaş sanat sergisinde Üç Maymun teması medyanın manipülasyonu, bireysel körleşme veya sansür temalarıyla kullanılır. Örneğin, video yerleştirmelerde “duyulmayan çığlıklar” ya da “görmezden gelinen yıkım” gibi metaforlar, Üç Maymun figürleriyle bütünleşir.
Sinemadan bir örnek olarak, Nuri Bilge Ceylan’ın 2008 yapımı “Üç Maymun” filmini verebiliriz. Film, küçük zaafların büyük yalanları doğurmasıyla parçalanan bir ailenin, gerçeklerin üzerini örterek bir arada kalma çabasını anlatır.
Filmin adı ise, acı ve sorumluluklardan, gerçeği görmeyerek, duymayarak ve gerçekler hakkında konuşmayarak kaçmaya çalışan karakterlere göndermedir. Film genel olarak, “üç maymunu oynamanın”, gerçekleri ortadan kaldırıp kaldırmayacağını sorgular.
Siyasi eleştirilerde “üç maymunu oynamak” ifadesi, özellikle devlet görevlilerinin ya da siyasetçilerin skandallar karşısında sessizliğini simgeler. Tarihte diktatörlük ve baskı rejimi uygulayan Sovyetler, Nazi Almanyası ya da günümüz otoriter rejimleri gibi sistemlerde, halkın konuşmaktan korktuğu, suskunluğu seçtiği durumlarda bu figür sembol olarak çok sık kullanılır. Karikatüristler, muhalif yazarlar bu simgeyle, korkudan konuşamayan, bilerek görmezden gelen, vicdanını susturmuş bireyleri eleştirir.
Edebiyatta
George Orwell’in “1984” isimli kitabında Üç Maymun doğrudan yer almaz. Ancak, karakterler benzer bir ruh hali içindedir. Gerçeği bildikleri halde susan, görmeyen, duymazlıktan gelen bir toplum…
Albert Camus’nün “Yabancı” adlı eserinde Meursault karakteri, yaşanan ahlaki olaylara karşı duygusuzluk ve tepkisizlik içindedir. Görse de tepki vermez, duysa da konuşmaz. Bu, insanın anlamsızlık karşısında tepkisiz kalışıyla bağlantılıdır.
Türk Edebiyatı’nın usta kalemi Aziz Nesin birçok hiciv yazısında “insanların görüp de tepki vermemesi” durumunu alaycı biçimde işler. Bürokrasi, din sömürüsü, siyaset üçgeninde “herkesin üç maymunu oynadığı” bir toplum resmi çizer.
Sonuç
Günümüzde “Üç Maymun” artık yalnızca bir Japon felsefesinin ürünü değil, evrensel bir suskunluk alegorisi haline gelmiştir. Bugünün dünyasında Üç Maymun figürü her yerdedir. Televizyon başında çocuk istismarını izleyen, ama kumandayla görüntüyü değiştiren ellerde, sokakta şiddet gören bir kadını duymazdan gelen kulaklarda, yolsuzluğu görüp “Beni ilgilendirmez” diyen zihinlerde… Belki de en korkuncu bu suskunlukların artık alışıldık hale gelmesidir. Sessizlik bir tür konfor alanına dönüşmüştür. Gördüğünü inkâr etmek, duysa da tepki vermemek, konuşması gerektiği yerde susmak… Bunlar artık birer hayatta kalma stratejisi değil, toplumsal norm olmuştur. Oysa gerçek cesaret, bazen bir çift gözün cesurca bakmasında, bir çift kulağın duyduğunu susturmamasında ve bir ağzın doğru zamanda konuşmasında yatar. “Üç Maymunu oynamamak” bir anlamda insan kalmanın son eşiğidir. Göz kapaklarımızın ardına saklanan adaletsizlikleri, kulaklarımızın susturduğu çığlıkları ve dilimizin söylemekten çekindiği gerçekleri fark ettiğimizde, artık biz de o üç maymunun içinden çıkmaya başlarız.
Belki…
Kaynak: ChatGPT / Wikipedia