Yogi Kazım Gürbüz 98 yaşında…
“Gençlik 60’da başlar, en güzeli ise 65’tir diye başlıyor söze. İnsan ömrü rahatlıkla 130 yıla çıkabilir” diye devam ediyor. Yaşadığı birden fazla ciddi sağlık sorununa rağmen geliştirdiği şifa teknikleri ve irade gücüyle sağlığına kavuşan 1920 doğumlu Yogi Kazım, duruşu ve yaşam enerjisi ile her yaşta ve durumda yeniden sağlıklı bir yaşama ulaşmanın gerçek olabileceği umudunu veriyor insana. Onu özel kılan bir diğer unsur da ‘birikimini insanlığa faydalı kılma’ konusunda göstermiş olduğu koşulsuzluk, çaba ve başarı…
Beden, zihin, ruh bütünlüğü ve kadim bilgiler, günümüzde hak ettikleri değeri geri kazanmaya başladı. Erken çocukluk döneminden itibaren bu yola baş koyduğunuzu biliyoruz. Sizin süreciniz nasıl gelişti, nasıl bir ailede yetiştiniz?
1920’leri düşünün… Ne teknoloji vardı ne de modern bilim bu kadar gelişmişti. Savaştan yeni çıkmıştık... O yıllarda Şahinağa Köyü’nde yetişen bir çocuktum ben. Köye yağmur yağdığı zaman dizlerimize kadar çamura batar eve gidebilmek için yol arardık.
Dört yaşında Kuran’ı okuduktan sonra aydınlanma geldi bana. Uyku sırasında da bir dünyamız var bizim. Çocuk aklımla anlatamayacağım rüyalar görüyordum. Bu rüyaların beni yönlendirdiğine inanıyorum. Her geçen sene vücudum gelişiyordu. Bu gelişmeyle birlikte vücut hâkimiyeti de başladı. Tabii uzun senelerimi aldı. Bu sürecin sonunda da Yogi Kazım ortaya çıktı.
Babam, dedem çok muhterem insanlardı. Maneviyatı, tasavvufu, rabıtası kuvvetli insanlardı.
Bir dönem Hindistan’da yaşamış Avrupa’da sirklerde çalışmışsınız. Bilinçaltınızla bağlantıya geçmeyi ve beden hâkimiyetini nasıl öğrendiniz?
Zaman öğretiyor. Tasavvufta çile eğitimi var biliyorsun, hak ediyorsun… Evliya ne demek biliyor musun? Allah dostu demek… Adana’da Cabbar Dede var mesela, Google’da yaz hemen görürsün. Onlar Allah’la bağlantıları ile (rabıta meselesi) o manevi ilme sahip insanlardı. Ama onlar bedenlerine hâkim değillerdi. Ben, bedenimin irade harici uzuvlarına hâkim olabilmek için nefis eğitimi aldım.
O zamanlar bir günlük gelirimle bile çok büyük bir araziye sahip olabilirdim ama hep şunu söyledim kendime, “Sen tasavvufu seçmiş bir Allah adamısın. Senin maddeyle, maddiyatla bir ilgin yok!” Benim maddi tarafımı hep başkaları kullandı.
Hangi öğretiler hayatınıza yön verdi?
Nefis eğitimi… İrade ile nefsime hâkim oldum, sabrettim ve bu sabrın neticesinde öğrendiklerimi, anlatmak istediklerimi belki 50, belki 100 sene sonra bilim insanları anlatıyor olacak. Sağlıklı yaşam için bu bilgileri değerlendirip kullanıyor olacaklar.
İnsanlarda hala ego, hala fitne var. Bugün insanlar henüz bedenlerini öğrenmeye hazır değiller. Öğrenmek isteyenler için yaş sınırı yok. İsterse 70, isterse 80 yaşında olsun doğru kullanılıyorsa, vücut kendini yeniler. Dünyadaki tüm insanlarla ruh kardeşiyiz. Hangi dinden olursa olsun, isterse ateist olsun, hepimiz Allah’ın ruhunu taşıyoruz. Dünyadaki bütün insanlara saygılı ve sevecenim.
Muhammed Ali, vücudunuzu şekilden şekle soktuğunuzu görünce, “Sen benden büyüksün” demiş. Yeteneklerinize inanıp sizi destekleyenler kimlerdi? Bu özellikler, bazı kapıların size açılmasında etkili oldu mu?
Muhammed Ali ile ilk, Almanya’da tanıştım, bana bazı boks hareketleri yaptı. Ben de bedenimdeki irade harici uzuvları kontrolüm altına alarak organlarımın yerini değiştirmeye başladım. Bedenimdeki hâkimiyeti görünce Muhammed Ali, “Sen benden büyüksün” dedi. Cennet mekânı olsun, o rahmetli oldu ben hala yaşıyorum. Hastalandıktan sonra görmem için bana getirdiler. Yeşilköy’de bir otelde kalıyordu. Sonra, “Seni Amerika’ya götürelim” dediler. O vakit çocuklarım ufaktı, çiftliği, köyü bırakıp gidemedim. Ancak, Muhammed Ali ile arkadaşlığım, dostluğum devam etti. O, hastalığı yenemedi. Eğer ben bakım yapmış olsaydım, Allah’tan bir kaza bela gelmediği takdirde Muhammed Ali yaşıyor olacaktı.
Bütün kapıları kendi yeteneklerimle açtım. Yani bedenim üzerindeki hâkimiyetimi ispat ederek. Sizlerin okullarında gösteriler yaptım. Bedenimin bir tarafından kan dolaşımını verip, diğer taraftan kestiğim zaman, bedenimin yarısı limon gibi sarı, diğer yarısı morarmış gibi olunca Almanya’da günün konusu olmuştum.
Türkiye’de ve yurtdışında sağlığına tekrar kavuşması imkânsız olduğu iddia edilen pek çok hastaya şifa verdiniz. Sizin de belinizin kırıldığını ve kanser sanısıyla bazı organlarınızın alındığını biliyoruz. Buna rağmen dimdik ayaktasınız. Bunu neye borçlusunuz?
Bu güç bütün insanlarda var. Bu güç nedir? Ruh. Ruhun gerçeği, kâinatı yaratan, imal eden Allah değil mi? Her insanda Allah’ın zerresi var. O zerre olmadan insan yaşayamaz, ölür. Bedenin sayısız merkezleri var. Sizler buna çakra diyorsunuz. Ruhun, bu merkezlerin hepsini besleme yollarını açma sistemini de kendi bedenimde öğrendim. Öğrendiklerimi başkalarına uyguladığım zaman, ruhun bedeni yenilemesi mümkün oluyor. Tıbbın, kendi kaderiyle baş başa bıraktığı insanlar böylece şifa buluyor. Zaten dünyada hiçbir doktor tedavi edemez. Doktorlar bilgilerini uygular, ruh tedavi eder.
Nasıl hastalanıyoruz? Hastalıkların önüne geçmek, genç ve sağlıklı kalmak için nasıl yaşamalı ve nelere dikkat etmeliyiz?
Vücudumuza saygımız olmazsa, vücudun direnci azalır, o vakit hastalıklar ortaya çıkar. Ruh, bedenin merkezi sistemini terk eder. Ancak ruh bedene tekrar hâkim olursa hastalığı yenmiş olur. Bunun için yaş mefhumu olmadan bedeni tanımak, öğrenmek ve ona saygılı olmak gerekiyor. En büyük sevap budur aslında.
Geliştirmiş olduğunuz YOKA sistemi nasıl doğdu? Yoka’nın faydaları nelerdir?
Yoka Sistemi, dünyada olup bitenler ve başımdan geçenlerin birikimiyle ortaya çıktı. YOKA, Yogi Kazım’ın ilk hecelerinden oluşuyor. Vücuda bakım yapan, tedavi eden, genç ve sağlıklı yaşama imkânı veren hareketler bütününden oluşan, başlı başına bir sistem. Belim kırılıp felç geçirdikten sonra, doktorların, ‘Bundan sonra böyle yaşayacaksın, tekerlekli sandalyeye mahkûmsun, iyileşemezsin’ demeleri beni çözüm arayışına yöneltti.
Vücudum üzerinde 63 türlü sistem geliştirdim ve kendi yöntemlerimi bedenimde deneyerek, uygulayarak ayağa kalktım. Bu deneyimlerden doğdu YOKA ve yıllar içinde de gelişti, çeşitlendi. Yaratılış şeklimiz çok güçlü. Ancak, bedenimize özen göstererek bedenimizi tanımaya, bilinmeyenlerini öğrenmeye, kontrol altına alabilmek için de onları eğitecek sistemleri kullanmaya ihtiyacımız var. İnsan vücudunun sınırsız imkânları var. Bu imkânları irade ve beyin gücüyle birleştirirseniz, ortaya çıkan güç, hayal edemeyeceğiniz kadar şaşırtıcıdır.
40-45 yıl önce, Almanya’da bacağının kesilmesi kararı verilmiş biri geldi, ‘Son çare sana geldim’ dedi. Ben ona iki hafta bakım yaptım ve iyileşti. Doktorlarına gitmiş, çok şaşırmışlar. Üç yıl önce tekrar buluştuk. Şu anda gayet iyi ve sağlıklı.
Vücutta, ruhun yolları var. Sayısız yol var. Bu yollar açıldığı zaman, ruh, bedeni sağlıklı tutuyor.
Hala ders veriyor musunuz? Okulunuzda nasıl bir sistem uygulanıyor?
Dersleri artık kızıma ve kızımın yetiştirdiği hocalara devrettim. Ben de sık sık gidip onlara bilgiler aktarıyorum.
Hayatınızın zorlu süreçleriyle baş ederken aile yaşantınızı nasıl dengelediniz?
Çok zorluklar çektim. Çünkü beni anlamaları mümkün değildi. ‘Neden böyle yapıyorsun, vücuduna eziyet ediyorsun’ gibi, tepkiler gördüm. Yogi olmanın ne anlama geldiğini de bilmiyorlardı. Sonra, dünyanın her yerinden, bana bakıma gelen kişileri gördüler. Babam, ondan sonra saygı duydu bana.
Bakırköy’de bakım yaptığım yerde işim bitince salona iner onunla sohbet ederdim. Yine bir gün salona indim, babam ayağa kalktı, ‘Baba ne yapıyorsun? Elini ayağını öpeyim!’ dedim. ‘Oğlum, Allah’ın sana verdiği o lütfa, o bilgiye ayağa kalktım, sana değil’ dedi.
Bir insanın, ancak pek çok yaşamda kazanacağı deneyimi ve bilgiyi bir hayata sığdıran sayılı insanlardansınız. Fiziksel ve enerjisel çalışmalar dışında sizi Yogi Kazım yapan manevi değerler nelerdir?
İnanç ve sabretmek... Araştırdım; benim gibi beli kırılan, iç organlarının çoğu alınıp ta, 98 yaşında hala sağlıklı olan bir insana hiç rastlamadım. Bunun nedeni, kâinatı var eden, bana yeryüzünde yaşama lütfunda bulunan Allah’a olan bağlılığım. Her an, seninle konuşurken bile O’nunla bağlantıdayım.
İnsanların sayısız meziyetleri var. İş yaparken, ya da konuşurken geçmişini ya da geleceğini programlayabilir, bilinç ve bilinçaltını kontrol ederek… Ben şu anda bilinçaltımla yaşıyor ve sana onu anlatıyorum. Bu konular yakın zamanda bilimin konusu olacak.
Sizce hayatın amacı nedir?
İlk amacımız kendimizi tanımayı öğrenmektir. Kendini tanımak, bedenini tanımakla başlar. Diyor ki kâinatı yaratan, ‘Yeryüzü nimetlerinden ölene kadar yararlanabilmek için, ruhunuzun bedeni terk etme zamanı gelene kadar mutlu ve sağlıklı yaşayabilirsiniz.’ Bedenine saygılı ol ki, ruhun bedenini beslesin. Bunun için yaş sınırı yok! Allah ruhumuzu alana kadar kadın ve erkek her türlü lütfa sahip. Kadınlar daha çok sahip. Çünkü erkeklerden sekiz kat daha güçlü kadınlar. Ancak, kadınlar kendilerine bakmayı bilmiyor. Kadınlar kendilerine baksalar, yeryüzünde kötülük diye bir şey kalmaz.
YOKA sisteminin faydaları:
Gençleştirir.
Cinsel gücü arttırır.
Hafızayı güçlendirir.
Psikolojik sorunların çözümlenmesini hızlandırır.
Doğru nefes alıp vermeyi öğretir.
İnsana bedenini tanıma fırsatı verir.
Beden hâkimiyeti sağlar.
Beden esnekliğini korur.
Kireçlenmeyi önler.
Kasları güçlendirerek omurgayı baskı ve dış etkilerden korur.
Damar tıkanıklığı, migren, omurga kayması, spastik felç, siyatik, lumbago, kas ve kemik erimeleri, skolyoz, Parkinson gibi hastalıklara, çeşitli felçlere iyi gelir.
Denizde yapılan YOKA, yerçekimine bir tür meydan okumadır.
Sakin ve huzurlu olmayı sağlar.
Genç görünümlü, sağlıklı ve mutlu yaşamı destekler.
Yaşam kalitesini yükseltir.
Yogi Kazım’ın yaşam sırları:
Doğal yaşama önem veririm.
Zeytin, meyve ve bal temel gıdalarımdır.
Sebze ağırlıklı beslenirim.
Senede yaklaşık 50 kg. bal tüketirim.
Vejetaryen değilim ancak az et tüketirim.
Süs biberini düzenli kullanırım. Kan dolaşımını hızlandırır. Pek çok rahatsızlığa iyi gelir.
Siyah çayı çok az kullanırım.
Yemeği bir noktada bırakır, midemin kapısını kapatırım.
Bazen su kürü yapar, üç gün boyunca sadece su içerim.
Yaz aylarında karpuz peynir kürü yaparım.
Sıcak havada soğuk içecekler, soğuk havada sıcak içecekler içmem.
Terliyken cereyanda kalmam.
Yaz kış belimi örten fanila giyerim.
Hiç içki, sigara içmedim.