Merhaba! Bu sayıdan başlayarak, sizlerle, okuduğum kimi kitapları paylaşacak, öznel beğeni ölçülerim çerçevesinde onları tanıtacak; yine onlarla buluşmanız için belki de vesile olacağım. Kitaplar konuşturur, güzel bir diyalogdur böylesi. Gerçi ben bu sayfada söylediklerimle ilgili olarak sizlerin yanıtlarınızı duyamayacağım ama, kitabın “ortak hisler üretme” konusundaki gücünü bir an için olsun aklımdan çıkarmayacağımı da bilmenizi isterim.
Notlar ve Karşı-notlar
Eugène Ionesco / Yapı Kredi Yayınları / Çev. Hanife Güven / 272 sf. / 2020 (düzyazı)
Ionesco’yu nasıl tanırsınız? Romanya asıllı, bir Fransız oyun yazarıdır. Absürt (saçma) tiyatronun en önemli yazarları arasında yer alır. “Kel Şarkıcı”, “Gergedan”, “Kral Ölüyor” adlı oyunları, izlemediyseniz ya da okumadıysanız bile mutlaka kulağınıza çalınmıştır. Ionesco 50 ve 70 yılları arasında kaleme aldığı oyunlarında temel olarak dilin basmakalıplığını, insanlar arasındaki iletişimin olanaksızlığını ve yaşamın düpedüz bir saçmalıktan ibaret olduğunu anlatmaya çalışır. Yapı Kredi Yayınları arasında yer bulan bu kitap aracılığıyla, yazarın kendi yazarlık serüveni, oyunları ve dilin olanakları hakkındaki düşünceleriyle karşılaşmak, meraklıları için hoş bir sürpriz olacak. Ionesco, dil kullanımında baş vurduğu absürt anlayışı düşüncelerinde ve ifade biçiminde de koruyarak, saçmalığın erdemi konusunda ne ölçüde “istikrarlı” bir duruş sergilediğini de gösteriyor. Tiyatroseverlerin yanı sıra, edebiyatseverlerin de ilgisini çekecek olan bu derleme, kimi tiyatro metinlerinin okunarak keşfedilebileceği konusunda bir kazanıma sahip olmanızı da sağlıyor.
Biricik Hikâye
Julien Barnes / Ayrıntı Yayınları / Çev. Serdar Rifat Kırkoğlu / 240 sf. / 2020 (roman)
Çağdaş İngiliz Edebiyatı’nın en önemli temsilcilerindendir Julien Barnes. Yaşamdan ölüme, aileden aldatmaya, vazgeçme duygusundan körü körüne yaşanan tutkuya değin çok farklı konularda kalem oynatmıştır. Kanımca, “günümüzde bir roman nasıl olmalıdır” türünden bir soruya verilecek en güzel yanıt Barnes’ın tüm roman çalışmalarıdır. Son romanı “Biricik Hikâye”de bir vazgeçiş öyküsü anlatıyor yazarımız. Genç bir üniversite öğrencisi olan Paul Roberts ile, kendinden yaşça büyük ve evli Susan Macleod’un yaşadığı ilişki üzerinden aşk, tutku ve hakikat temaları çerçevesinde sabırla geziniyor. Özellikle genç bir insan için aşk kavramının vaat ettikleriyle, yine onun sundukları arasındaki büyük uçurum, hayal kırıklığı ile değilse bile bir vazgeçişin trajedisiyle noktalanıyor. Ödediğimiz bedeller üzerinden kazandıklarımızın ne kıymet-i harbiyesi var diye düşünüyorsanız, meseleye bir de bu güzel anlatı üzerinden bakmanızı öneririm. Hem bir yazarı tanımak, hem de nitelikli bir roman okumak için!
Uçurtma Yarası
Özgür Zeybek / Klaros Yayınları / 78 sf. / 2020 (şiir)
Köklü bir gelenekten gelen şiirimiz, çok sesliliğini sürdürüyor. Zaman zaman tıkanma noktasına gelmesine karşın, bir biçimde yolunu bulup sonsuz bir çavlana dönen şiirimizin genç ozanları ne güzel ki, şiir sevdalarından vazgeçmiyorlar. Özgür Zeybek, bu genç ozanlardan biri. 79 doğumlu, Egeli! Genç olmakla birlikte, şiirde kendi sesini erken bulan ozanlardan Zeybek. “Uçurtma Yarası”, onun dördüncü şiirler toplamı. Kendisiyle kıyasıya hesaplaşan, bununla yetinmeyip toplumu da karşısına alarak nalına mıhına vuran dizelerin sahibi. Şiirine egemen ince bir humour da yok değil Zeybek’in dizelerinde. Ne ki, acımasız olmaktan geri durmayan, sert, ucu yontulmuş kaleminden sıkı “imgeler” süzmeyi de ihmal etmiyor. “Ellerimden geriye bir hayvan ölüsüyüm / Acıttığım her şey için kapkara bir çocukluğun / Yazılmamış öyküsüyüm / Beni gölgemden başka kim kollayacak” diye seslenen bir ozana duyarsız kalmak mümkün mü? Hesaplaşma ya da hakikat arayışı, şiirin asal hamuru olan aşktan asla uzak tutmuyor genç ozanımızı. İlk kitabının adı da bunun bir kanıtı sanki: “Ne Meşhur Silahtı Aşk”. Kitaplığınızdaki şiir kitapları verimli bir ağacın bahar dalları gibidir. Şiir okumayı, genç ozanları tanımayı ihmal etmeyin!
Değirmen
Sabahattin Ali / İş Bankası Kültür Yay. / 164 sf. / 2020 (öykü)
Sabahattin Ali, kuşaktan kuşağa severek okunan bir yazarımız. Sabahattin Ali’nin Türk Edebiyatı’ndaki yerini tartışmak gereksiz elbette. Yapıtları; romandan öyküye, şiirden düzyazılarına… öncelikle insanı ve doğayı tüm çıplaklığı, temizliği, kısaca masumiyeti ile ele alan ürünler olarak ulaşıyor okura. Bütün bunların bir armağanı olarak da tertemiz bir dil kullanımı, pırıl pırıl bir Türkçe, hem okuma zevkini yükseltiyor, hem de dile özen konusunda okuru yüreklendiriyor. Değirmen, Sabahattin Ali’nin ilk öykü kitabı. Çok kez baskısı yapılan bu yapıtın İş Bankası yapıtları ve Sabahattin Ali “tüm eserleri” çerçevesinde, özenle hazırlanmış bir biçimde okurlara sunulması hoş bir kazanım mutlaka. Yazarımız bu yapıtında da, daha sonraki bir çok çalışmasında karşımıza çıkacak olan temalarında, yani aşk tutku, insan ve doğa sevgisi çevresinde gezintisini sürdürüyor. Onun büyük ilgi gören ve severek okunan “Kürk Mantolu Madonna”sı okura romancı Sabahattin Ali’yi nasıl tanıttıysa, “Değirmen” de yine dilimizin önemli bir öykü yazarını meraklı okurla karşı karşıya getirecektir. Kıymet bilir okurun, yine bu öyküler bütünüyle yetinmeyip, Sabahattin Ali’nin diğer öykü kitaplarıyla buluşma konusunda da sabırsızlık göstereceğine inanıyoruz.
Serbest Kürsü
Alejandro Zambra / Notos Kitap / Çev. Seda Ersavcı / 2020 (deneme)
Şilili yazar Alejandro Zambra’nın kısa süre içinde ülkemizde epey tanındığını, dahası sevildiğini biliyoruz. Onun kısa romanlarının hayli meraklısı var çünkü. “Ağaçların Özel Hayatı” ve “Eve Dönmenin Yolları” adlı yapıtlarının başı çektiği kısa romanları, dar oylumlarına karşın, aktardıklarıyla ve elbette dile getiriliş biçimleriyle, çağdaş dünya edebiyatının barındırdığı ipuçları konusunda iyi birer örnek. “Serbest Kürsü” ise, Zambra’nın denemelerini toplayan bir çalışma. “Serbest Kürsü”deki metinler esas itibarıyla, tür ya da konu sınırlamasından hayli uzak duruyor. Ne ki, çağdaş edebiyat ne anlatıyor; ele aldığı konuyu nasıl anlatıyor benzeri temel sorular karşısında yetkin bir örnekleme olarak duruyor. Dilin olanaklarından, okuma tutkusuna; çeviriden eleştiriye… yazının o büyülü hüneriyle geçen yazılar edebiyat meraklısı bir okur için tam bir şölen niteliğinde. Üstelik, Zambra’nın o hınzır anlatımı ve mizaha yatkınlık gösteren dil oyunları da aktarılanların keyifle okunmasına hizmet ediyor. Bir okur daha ne bekleyebilir ki yazarından? “Serbest Kürsü”, yazın dünyasının yakın takipçileri için gerçek bir piyango, sözün kısası!