Ara verme anlamına gelen “mola” ile belirli bir süre etkin olan toplumsal beğeni anlamına gelen “modanın” aslında tek ortak noktaları kelimelerinin ses benzerliği değil… Bu sayfalarda; soluksuz koştuğumuz hayatımıza kısa bir “mola” verirken; en beğendiklerimizi, nam-ı diğer en “modayı” yanı başımıza alıyoruz.

TEMMUZ

Temmuz ayının kuraklığa inat, Hazeran çiçekleri yeşerir ve renk ahenk etrafımızı sarar. Açıklık ve iyi şeyleri temsil eden Hezaren’ın asıl adı kelime kökü olan delphinden türemiş Yunancada yunusgiller anlamına gelen Delphinium’dur. Bu güzel çiçeğin yarı açık tomurcuğu, yunusların şişe biçimli burunlarını andırdığı için Delphinium olarak anılır.

Uçuk pembeden, mosmora kadar birçok renkte bu çiçeği görsek de, ben en çok Temmuz ayının rengi olan pembe Hazeranlar’a hayranım. Açık yüreklilik anlamına gelen pembe rengi gibi yüreğimizi iyiliklere açmamıza yardımcı olacak bu ayın en moda duraklarına birlikte bakalım…

Mola:

Pandemi sonrasında herkes gibi ben de hayattaki öncelikler listemde değişiklikler yaptım. Sadece kendimi düşünmek ve dünyada ihtiyaç duyulanlara seyirci kalmak yerine, yardım etmek için adım atmak istedim. ‘İyilik yap, denize at’ boşuna dememişler, sadece oturduğunuz yerden yapabileceğiniz iyilikler aslında var. Bunlar arasında görme engelliler için kitap seslendirmek, uzun zamandır yapmak isteyip de hayata geçiremediğim bir projemdi. İşyerimde “Gönüllüler Grubumuzun” çağrısıyla, hiç tanımadığım bir görme engellinin tercihi olan kitabı okumak için Boğaziçi Üniversitesi Görme Engelliler Teknoloji ve Eğitim Laboratuvarı (GETEM)’in sitesini uzun süre inceledim. Evde vakit geçirdiğimiz günlerde, görme engelli kardeşimiz için takip etmem gereken süreci tamamlayarak ilk kitabımı okumaya başladım.

Kısaca bilgi vermek gerekirse; GETEM tarafından tasarlanan internet kütüphanesi projesi, görme engellilerin bilgi kaynaklarına erişimini sağlamayı amaçlar. Gönüllü okuyuculuk, tamamen bireysel ve gerçekten gönüllü olmaya dayalı bir süreçtir. Gönüllü okuyuculukla ilgili tüm detaylar için web sitesini ziyaret etmeniz yeterli. http://getem.boun.edu.tr/

Moda:

Hayatımızda değişim rüzgârları eserken, özellikle alışverişte temassız teslimat gibi bazı yeni yöntemleri tercih etsek de, unutulmaya yüz tutmuş geleneksel yöntemler de aslında kimimiz için geri geldi. Geleneksel yöntemlerin başında, balkonlardan pencerelerden sarkıtılan hasır alışveriş sepetleri yer alıyor. Siz de alışveriş amaçlı balkondan sarkıtmak amacıyla evinizde sepet bulunduruyorsanız, dekoratif amaçlı da sepet kullanabileceğinizi hatırlatmak isterim.

Evde kullanım alanı işlevsel de olabilen sepetinizde kitaplarınızı, dergilerinizi saklayabilirsiniz. Sepetlerden dekoratif depolama alanları oluşturabilir, banyonuzda elinizin altında olmasını istediğiniz pamuk ve tokalarınızı küçük sepetlere doldurabilirsiniz. Bahçenizdeki ya da balkonunuzdaki plastik saksıları sıkıca örülmüş sepetlerle değiştirip renkli bitkilerinizin daha da hoş gözükmesini sağlayabilirsiniz. Siz de birçok renk, şekil ve desende sepetlerden edinmek isterseniz mahallenizin tuhafiyesini ziyaret edebilirsiniz.

Moda:

Evlerimizde kalmayı tercih ettiğimiz ya da kısıtlı sürelerde sosyalleştiğimiz bu günlerde, bazı uzmanlar cildimizi dinlendirecek başka bir zaman bulmamızın zor olacağından yüzümüzü makyaj yapmayarak ferah bırakmamız gerektiğini öneriyor. Ancak bazı uzmanlar da günlük rimel veya ruj uygulaması bir yabancıya anlamsız gelse de aniden onu kaybetmenin kendi duygularımıza bir darbe olabileceğinden bahsediyor.

Bu konuda karar size kalsa da, solgun yüzlerimizi renklendirme formülünden en bilineninin ruj olduğuna şüphe yok.

Siz de bu yaz son zamanların en popüler görünümlerinden olan pırıl pırıl, sağlıklı bir cilt için doğal tonlarla renklendirilmiş yanaklarınıza, ıslak görünüme sahip dudaklarınızla canlılık katabilirsiniz. 29 Temmuz Dünya Ruj Günü de yaklaşırken birçok marka özel indirim ve kampanyalar sunacak.

Bu kampanyalardan faydalanarak kendinize, iyi hissetmek için, renk ve canlılık katan parlatıcılardan edinerek, cam gibi parlayan ışıltılı dudaklara sahip olabilirsiniz.

Mola:

Yazın sıcak havalarda hayat kurtarıcı hafif sebzeler en yakın dostumuzdur. Size önerim Türk mutfağının en sevilen lezzetlerinin içinde yer patlıcan. Hem hafif, hem doyurucu olan patlıcanın güçlü kemikler oluşturmak, kansızlığı gidermek, kilo vermeye yardımcı olmak gibi birçok faydası bulunmakta.

Patlıcanla hazırlanabilecek pek çok yemek olduğunu biliyoruz ancak ben size geçtiğimiz yaz keşfettiğim, meğer pek de meşhur olan bir yemek tanıştıracağım. “Shakshuka” nam-ı diğer Şakşuka! Şakşuka benim bildiğim patlıcan, domates ve biberle yapılan zeytinyağlı millî mezemiz anlamına geliyordu.

Meğer Tunus kökenli ve İsrail’de yenilen popüler bir yemekmiş. Tel Aviv’de çok sıcak bir yaz günü Shuk HaCarmel’de alışveriş yaparken acıkınca verdiğim kısa molada gözüme ara sokakta mavi-beyaz karoları olan tatlı, açık bir mutfakla, köşe bardan oluşan adını da sonradan öğrendiğim “Shakshuka” isimli bir mekân çarptı.

2019 senesinde yediğim en lezzetli yemeklerden biri olan Shakshuka’yı, acaba bitirebilir miyim şüphesiyle adeta çekinerek sipariş vererek afiyetle yediğimi hatırlıyorum. Menemenin kardeşi gibi aslen yumurtalı olan Shakshuka’mı havanın sıcak olmasından sebep, yumurtasız tercih etsem de, bana göre lezzetinden eksilen bir şey olmadı. Kelime anlamı “karmakarışık” olan Shakshuka’yı mutfağınızda hazırlamak isterseniz, ihtiyacınız olan malzemeleri damak zevkinize göre miktarlarda tercih edebileceğiniz, irice kesilmiş patlıcan, bol domates sos, sarımsak, salça, yumurta ve üzerine eriteceğiniz büyükçe bir kalıp peynir. Yanında tazecik bir dilim ekmeği ben söylemeden hazırladığınıza eminim. Afiyet olsun!

Mola:

Çikolata hayatımızda kuşkusuz en karşı konulamaz lezzetlerden biridir. Ben her ne kadar canı çikolata çekmeyen ve ikram edilmeden aklına gelmeyen biri olsam da, çikolata hayranlarını anlayabiliyorum.

Koca bir çikolata paketini bitirip vicdan azabı çeken çikolata düşkünlerine bilim insanlarından iyi haber var.

Çikolatanın seratonin seviyesini yükseltip neşe ve keyif verdiği kanıtlandı. Ancak yine de bu keyif için fazladan enerji almanıza gerek yok. Çünkü her şeyin fazlasında olduğu gibi çikolatanın da fazlası, aldırdığı kilolar bir yana sağlığa zararlı da olabilir. Bu sebeple siz yine de çikolatayı arada sırada ve mümkünse bitter olarak tercih edin.

Temmuz ayının 7’sinde Dünya Çikolata Günü de kutlanırken kendinizi sevdiğiniz çikolatalarla şımartın ve çikolatayla ilgili filmleri izleyerek çikolatanızı ödüllendirin. Ben size çikolata önerisinde bulunamasam da, işte çikolata ile ilgili tatlı mı tatlı keyifli film önerilerim:

2005 yılında başrolünde Johnny Depp’in oynadığı animasyon filmi Charlie’nin Çikolata Fabrikası, 2000 yılında en iyi film ve en iyi kadın oyuncu Oscar adaylığına gösterilen Çikolata Filmi ile yapım tarihi oldukça eski olan Willy Wonka ve Çikolata Fabrikası

Mola:

Evlerde çok vakit geçirdiğimiz bu dönemde, özellikle ebeveynlerin çocukları ile yapacak etkinlik bulmakta, oynayacak oyun seçmekte zorlandığı aşikâr. Psikologların, bu zaman dilimlerini çocuklarımız ile eğlenerek vakit geçirmek ve oyun aracılığı ile iletişim kurmak açısından bir fırsata dönüştürmemiz gerektiğini açıklaması üzerine, keyifli bir aile etkinliği önerisinde bulunmak isterim. Hem de para harcamayı gerektirmeyen ve hazırlığından temizliğine kadar ailecek bir arada bulunacağınız bir eğlenceyi sunuyorum: evde köpük baloncuk yapmak! Çocukken yazın balkonda köpükten balonlarla oynarken zamanın nasıl geçtiğini anlamadığımı hatırlıyorum. Köpük Baloncuk oyuncağı eskiden zaten zor bulunduğu için evde kendimiz hazırlamayı görev bilmiştik. Bulaşık deterjanı ve suyu bir kapta karıştırıp, deliği genişçe mandalların içinden üfleyerek çıkan parlak baloncukları küçük dünyalara benzetir, hayallere dalardım.

Size önereceğim tarifi lütfen çocuğunuzun içmeyeceğinden eminseniz uygulayın. (Kısacası çocuğunuzu her an gözlem altında tutacaksanız bu tarifi uygulayın. Hazırlayacağınız sıvıyı 4 yaşın altındaki çocuklara vermeyin. Diğer çocukları da bu sıvıyı ağızlarına götürmemeleri konusunda mutlaka uyarın. Çocuğunuz bu köpükle oynarken mutlaka gözetim altında tutun.)

İlk olarak baloncuk sıvısı hazırlamak için bir su bardağı alın. Bardağın yarısına kadar gliserinli deterjan doldurun ve su ilave edin. Tüm malzemeyi iyice çalkalayarak karıştırın. Çalkalama işlemi bittikten sonra üzerinde oluşan köpükleri temizleyin ve çocuğunuzla birlikte keyifle balonlarınızı üfleyin.

Planladığımız yazdan çok farklı geçen sıcak ayların ardından, her mısrasını bu sefer bizim yazacağımız yepyeni bir mevsimde sağlıkla görüşmeyi diliyorum.
Çünkü, “Yazdan sonra ‘şiir mevsimi’ gelir”, boşuna dememişler.

Kalpten Sevgiyle…