Ara verme anlamına gelen “mola” ile belirli bir süre etkin olan toplumsal beğeni anlamına gelen “modanın” aslında tek ortak noktaları kelimelerinin ses benzerliği değil… Bu sayfalarda; soluksuz koştuğumuz hayatımıza kısa bir “mola” verirken; en beğendiklerimizi, nam-ı diğer en “modayı” yanı başımıza alıyoruz.

Yaz; kim ne derse desin, masmavi bir denizi, körpe bir salatalığı, dev külahta dondurmayı, altın sarısı güneşi, serin bir bardak limonatayı, bir dilim kırmızı karpuzu, günbatımını, kızgın kumları ve serin suları anımsatır. Haziran ayı da işte böyle bir yazın geldiğinin habercisidir.

Bu yıl bizi nasıl bir Haziran ayı bekler henüz bilemeyebiliriz, ancak takvimler 5 Haziran’ı gösterdiğinde 1972 yılından beri kutlanan ‘Dünya Çevre Günü’nü adeta bir bayram gibi karşılayacağımıza eminim. Dünyamızı insanlık olarak bu bahar doğaya emanet ettiğimiz dönemde, en çok çevremizi özlediğimizi kimse inkâr edemez. Tıpkı Kenan Doğulu’nun doğa ile uyumluluğa dikkat çekmek için Tema Vakfı işbirliğiyle yaptığı paylaşımda verdiği sözdeki gibi;

“Haydi, sen de doğa ile uyumlu yaşamaya söz ver, senin de dönüşün muhteşem olsun.”

Haziran ayında muhteşem bir geri dönüşe ve dönüşmeye hazır mısınız?

Mola:

Evde kaldığımız günlerde evimizdeki bitkilere özen göstererek baktık, kimi zaman onlarla konuşmaya başladık. Belki de yanlarına yeni bitkiler alarak onlara arkadaşlar edindirdik, ya da onlara müzik dinletmeye başladık.

Yıllar önce mor renkli tek dal orkidemi Nil Karaibrahimgil’den her gün bir şarkı dinleterek onunla ilgilenirdim. Orkidemin çok geçmeden, morun her tonundan çiçekler açan çok dallı, adeta mini orkide ağacına dönüştüğünü hatırlıyorum. Peki, gerçekten müzik bitkilerin büyümesine katkı sağlıyor mu? Yoksa bu bir şehir efsanesi mi? Amerika’nın Illinois eyaletinde yapılan bir araştırmada, müzik dinletilen soya ve mısırların daha güçlü ve yeşil büyüdüğünü gözlemlemişler. Müziğin yaydığı ses dalgaları, bitki hücrelerini titreşime geçiriyor ve hücrelerin daha hızlı besin üretmesini sağlıyormuş.

Bitkilerle ilgilenmek gerçekten de insanı dinginleştiriyor ve bitkiye bakım sayesinde oluşturulan rutinler de insan zihnini zinde tutuyor.

Henüz bir bitkiniz yoksa ve bakımına cesaret edemiyorsanız, asla pes etmeyin. Herkesin bakımını sağlayabileceği, uygun bir bitki doğada gerçekten bulunuyor. Sosyal medyadan takibe alabileceğiniz birçok hesap size bu konuda ilham kaynağı olabilir.

Hele bir de dinlediğiniz müziği paylaşacak kadar bitkinizi önemserseniz, bitkiniz de size karşı olan sevgisini açtığı tomurcuklar ve çiçeklerle gösterecektir.

Mola:

Gergedanlar Şehre Geri Döndü! Yanlış duymadınız, bizler evdeyken onlar geri geldi.

Yaşadığımız tedirgin edici günlere işaret eden bir sergi sayesinde gergedanlar farkındalığımıza katkı sağlıyor…

Sanatçı Özge Günaydın’ın; Dünya’nın 6’ıncı büyük kitlesel yok oluş evresinde olduğunu, soyu tükenen gergedanlar üzerinden irdeleyen, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakma misyonu ve sanata verdiği değerle takdir kazanan, Nef ana sponsorluğundaki kişisel sergisi “Gergedanlar Şehre Geri Dönüyor/Rhinos Back in Town”, Haziran’dan itibaren randevu sistemi ile Masterpiece Hall-Maslak’ta ziyaretçilerini ağırlayacak.

İçinde bulunduğumuz döneme özel olarak Sergi küratörü Denizhan Özer anlatımıyla, masalsı bir girişle başlayan film ile sergiyi izleyebilir ve evlerinizde gergedanları ağırlayabilirsiniz.

Sanat yönetmenliğini Ayça Okay’ın üstlendiği; resim, heykel, dijital manipülasyon, enstalasyon, video art gibi farklı disiplinlerden oluşan bu kapsamlı sergiyi www.studiomasterpiece.com web sitesinden ve Youtube/Rhinos Back in Town sayfasından izleyebilirsiniz.

Moda:

Evde kaldığımız dönemde elimiz hep telefonda, gözümüz sosyal medya hesaplarında iken, bizler adeta teknoloji bağımlısı olmuşken, size dinlendirici bir sosyal medya hesabı önermek isterim. Instagram’da kum sanatçısı Yuki Kawae’nin kısa videoları ile hazırladığı sakinleştirici etkisi olan minyatür Zen Bahçeleri’nin tasarımını izleyin. Görünüş olarak sade, ama içerik bakımından zengin olan zen bahçelerinde pozitif enerji serbestçe dolaşırken, nasıl rahatladığınıza inanamayacaksınız.

Peki, nedir bu ünlü ‘Zen Bahçeleri’? Kalabalık ve kargaşaya yer vermeyen Zen Bahçeleri Budist tapınaklarının kum, çakıl, kaya ve bazen çimen gibi doğal unsurlar kullanılarak düzenlenmesinden oluşur. Zen Bahçelerinin minyatür olanları minik tırmıkları, kumları ve taşları ile doğaya çıkmanın mümkün olmadığı anlarda dahi kısa bir meditasyon için fırsat verir. Siz de evinize mini Zen Bahçesi kiti alarak kendinizle baş başa kalabilir, Yuki Kawae’den ilham alarak zevkinize göre tasarlayacağınız size özel bahçenizde huzuru bulabilir, hayallere dalabilirsiniz.

Mola:

Kurum çalışanları günlerini bilgisayar karşısında e-posta yazarak, uzun toplantılar yaparak ve sonrasında müşterilerle telefonla konuşarak geçiyor. Tüm bu sistemde öncelikli olarak postür bozuklukları baş gösteriyor, ardından farklı sağlık problemleri, ruhsal dengesizlikler ve elbette tüm bunların sonucu olarak performans düşüklükleri geliyor. Peki; size tüm bu problemlerin üstesinden gelmemize yardımcı olabilecek bir adeta bir ‘ilkyardım ekibi’ olduğunu söylesem ne yapardınız?

WorkFit, iş ve özel hayat arasında bir denge kurmamız için hayatlarımızda devreye giriyor ve ofislerimizde, hatta ev-ofislerimizde bize ufak bir nefes alanı yaratıyor.

WorkFit Daily ekibi, kuruma özel hazırladıkları programlarla, aktif yaşamı mindfulness ve rahatlama teknikleriyle birleştirirken, doğru dozda ergonomi eğitimlerini sağlıklı yaşam tüyolarıyla birlikte öğretiyor.

WorkFit’in uzman eğitmen kadrosuyla workfitdaily Instagram hesabı üzerinden yayınladıkları vakit almayan, masa başı egzersizleri deneyimleyerek güne keyifli bir esnetme molası verebilir, kan dolaşımınızı arttırabilirsiniz. Sağlıklı yaşam aslında masa başınızda sizi bekliyor.

Moda:

Özellikle sokağa çıkma yasağının olduğu günlerde, evden duymaya alıştığım sokaktan gelen araba sesleri olmadığı için geceleri uyuyamadığımı şaşırtıcı şekilde fark etmemle birlikte konuyu araştırmaya başladım. Kısa bir araştırma ile arabaların sesinin aslında çocukların ve bazen yetişkinlerin uyumasını kolaylaştırdığını öğrendim. Hatta arabaların sesi ve hareketi sayesinde çocuklarının uyuması kolaylaştığı için ebeveynler gece son çare olarak çocuklarını arabayla gezmeye çıkardığını da öğrendim.

Sanırım bu yüzden çocukken, özellikle de yazın arabayla gece tur atmaya çıktığımızda gezmeye bir yerlere gideceğimizi zanneder, ama asla eve ne zaman döndüğümüzü ben de her çocuk gibi hatırlamaz, uyuya kalırdım. Ünlü otomobil üreticisi Nissan markasının bilim insanları bu bilgilerin ışığıyla, ses kısmına sahip olmayan elektrikli araçlar için motor sesini taklit eden beş şarkı üretti ve dünyanın ‘İlk Sıfır Emisyonlu Ninni Albümü’nü yayınladı. Çocukların elektrikli otomobillerde rahatça uykuya dalabilmeleri için hipnotik bir ses ortamı sunan albümün yapımında, ses tasarımcısı ve uyku koçu olan Tom Middleton çalıştı. Albümdeki şarkılar, içten yanmalı motorların çocuklara huzur veren ses frekanslarını taklit ediyor. İçten yanmalı motora sahip bir araçla sık sık uyku sürüşüne çıkmak karbon ayak izine neden olduğu için, albüm sayesinde çocuklar sıfır karbondioksit salınımı ile uykuya dalabiliyor. ‘Nissan LEAF Dream Drive’ albümünü Spotify, Apple Music, SoundCloud, YouTube gibi platformlardan dinleyebilir veya çocuklarınıza dinletebilirsiniz. Şimdiden tatlı rüyalar…

Mola:

Aylardan Haziran, mevsimlerden yaz ise tazecik meyveleri, yemyeşil sebzeleri tüketmek vaktidir. Kuşkonmaz; bir miktar pahalı da olsa, yazın yemekten en keyif aldığım sebzelerin başında gelir. Kuşkonmaz; Latince adı ‘asparagus’ olan, kök, tomurcuk ve gövdesi de tüketilebilen nadir besinlerden biridir. Estetik görüntüsü ile süs bitkisi gibi duruşuyla tabaklarımızı süsler. Adını kuş tüyü kadar hafif olmasından alsa da; besin değerleri olarak aslında oldukça ağırdır. Hatta Yunan mitolojisinde sağlık bitkisi olarak kabul edilir. Cilde canlılık veren, bağışıklığı güçlendiren kuşkonmazı; özellikle haşladıktan sonra yağ-limon sos ve hatta varsa bir dilim parmesan ile hazırlayarak afiyetle tüketmenizi öneririm.

Her yaz mutlaka bir hit albüm düşer müzik dünyasına. Yazın tatil coşkusunu yansıtan yaz albümlerinin hafifliği ve ferahlığı hep başkadır.

Oysaki bu yaz, sanatçılarımız, daha içlerine dönük, farkındalıkları daha yüksek sözlerle yazılmış ve dingin melodi tınılarıyla bestelenmiş şarkılarıyla adeta bize sesleniyorlar sanki. Değil mi?

İşte bunlardan biri Sertab Erener… Müzikseverlerin beğenisine sunacağı yeni albümü ‘Ben Yaşarım’dan önce ilk teklisi, bol mesajlı ‘Bu Dünya’ şarkısı ile karşımıza çıktı:

“Birbirimizi tanımasak da aynı yolun yolcuları, aynı evin konuklarıyız. Yarın Güneş yeniden doğsun, yıldızların altında Dünya hep dönsün diye hepimiz sen, ben, o demeden yaşamalı” dedi.

Şarkının sözlerinden sihirli cımbızımla çektiğim mesaj içerikli tümcelerle yazımı üç nokta ile tamamlarken, bedenimize şifa dolu, birbirimizle mutlu, içimizde umutlu, bulunduğumuz yerde huzurlu ve çevremizle uyumlu bir yaz dilerim.

“Ben birinin kızı, sen birinin oğlu, hepimiz dünya doğumlu.

Ben birinin azı, sen birinin çoğu...”

Kalpten Sevgiyle…