Ara verme anlamına gelen “mola” ile belirli bir süre etkin olan toplumsal beğeni anlamına gelen “modanın” aslında tek ortak noktaları kelimelerinin ses benzerliği değil… Bu sayfalarda; soluksuz koştuğumuz hayatımıza kısa bir “mola” verirken; en beğendiklerimizi, nam-ı diğer en “modayı” yanı başımıza alıyoruz.


Festina Lente!
Grekçe “Yavaş yavaş acele et” anlamına gelen, İmparator Augustus ve Titus’un kullandığı motto son günlerdeki hayat görüşümün baş tacı.

Hız insanı kendinden uzaklaştırır” ve “yavaşlık kendine yakınlaştırır” felsefesini barındıran ve karşıtlık içeren bu özdeyiş cebimizde iken, yaz günlerinin rehavetinden yavaşça tatlı sonbahara doğru yol alıyoruz. EYLÜL ayına keyif verecek duraklar önerileri ile, en trend notlarımızı da aynı şekilde yavaş yavaş okumaya hazır mısınız?


Mola:
Komşumuz Yunanistan’ın adeta milli içeceklerinden biri olan frappe’yi, Yunanistan’da her kafede içebilirsiniz. Türkiye’de de neredeyse her kafede bulabileceğiniz bu soğuk lezzet, benim için yaz mevsiminin geldiğinin habercisidir. Peki, hiç frappe nasıl keşfedilmiş merak ettiniz mi? Aslında hikâye gerçekten ilginç.

Yunanistan’ın sempatik, sayfiye şehri Selanik’te 1957’de gerçekleştirilen Uluslararası Kahve Fuarı’ndaki Nestlé standındaki bir çalışanın fuar ziyaretçilerine piyasaya yeni sürülen ve süt eklendikten sonra shaker’da sallanarak hazırlanan çikolatalı içeceği tanıtmasından, başka bir çalışan esinlenmiş. Nasıl mı? Kendisi hazır kahvesini hazırlayacak sıcak su bulamadığı için, arkadaşının yöntemiyle shaker’a kahve, buz ve soğuk su koymuş. İşte frappe ortaya böyle çıkmıştır.

Sıcak kahve tüketmek istemeyeceğimiz yazdan kalma Eylül günlerinde de evde hazırlayacağınız frappe ile kendimizi Yunanistan’da hissedebiliriz. İhtiyacımız olan, kahve, su, shaker, buz ve tercihe göre süt ve şeker. Kahve bazınız için, sert ya da yoğun içim tercihinize göre kahve miktarınızı ayarlayabilirsiniz. Kahvenizi ister makinede, ister demleyerek, isterseniz de hazır kahve ile su karıştırarak hazırladıktan sonra bir miktar soğumaya bırakıyoruz. Shaker’ımızın içine bol miktarda buz ve soğuk su ekleyerek çalkalıyoruz. Shaker yerine blender da kullanabilirsiniz ama ben shaker sesinin verdiği mutluluk ve hissettirdiklerini sanırım dünyalara değişmem. Uzun bir bardağa frappe’nizi döktükten sonra üzerine süt köpüğünüzü ekleyebilir ve isterseniz bir miktar çikolata rendesi ile süsleyebilirsiniz. Frappe’niz hazır, afiyet olsun!



Moda:
Özellikle karantina döneminde evlerimizde daha fazla vakit geçirdiğimiz için dekorasyona daha çok önem verdiğimiz aşikâr. Çevremde de evinde kullanmadığı eşyalarını bağışlayan, dekorasyon değişikliği yapan ve hatta evini taşımak için araştırma yapan birçok arkadaşım varken, 2020 yılının dekorasyon trendinin “evlerin, gözü yormaması”, “dinlenmeye olanak tanıması” olarak belirlendiğini öğrenince açıkçası hiç şaşırmadım.

Sosyolog, psikolog, sanat eleştirmeni, pazarlamacıdan oluşan uzman bir ekip her yıl, insanların yaşam tarzını inceliyor ve trend kişiliğini ortaya çıkarıyor. Yapılan araştırmalara göre insanların, evlerini, çağımızın en büyük hastalığı olan stresli hayattan kaçış yeri olarak konumlandırdığı belirlenince, uzmanlar da dekorasyon önerilerini bu soruna çözüm oluşturabilecek şekilde açıklamış.

2020 iç mekân tasarımlarında tercih edilen neo mint rengi, modernizm ve tabiat ile de özleştirildiğinden kullanıldığı alanda ferahlık hissi uyandırıyor. Neo mint rengini, yine doğayı çağrıştıran gökyüzü mavisi, pembe, mor ile toprak tonları takip ediyor. Evlerimizde özellikle bu renk aksesuarları konumlandırarak huzur veren bir ortam yakalamak için el yapımı seramik ürünleriyle, başta duvar dekoru olmak üzere, farklı temalarda özgün dokunuşlar sunan Yeni Studio’nun seramik ürünlerini incelemenizi tavsiye ederim. Kendi eviniz için veya sevdiklerinize hediye etmek üzere tasarım ürünler arıyorsanız studio__yeni Instagram hesabını takip edebilirsiniz.

Moda:
Şimdi sizi terletmeden sağlığınıza fayda sağlayacak ve hatta ıslanmanıza gerek duyulmadan arındıracak bir wellness trendinden bahsetmek istiyorum. “Shinrin-yoku”; nam-ı diğer “Orman Banyosu”. Japonlar’ın yıllar önce keşfettiği en basit ve masrafsız wellness trendi ile sadece ormanda yürüyerek, temiz havayı soluyarak doğa banyosu yapıyorsunuz. ‘Ormanda nefes almak’ anlamına gelen Shinrin-yoku Japon Orman Bakanlığı tarafından doğal halk sağlığı programının bir parçası olunca 1982 yılında Japonca diline kazandırılmış. Bir nevi yürüyüş meditasyonu olan orman banyosunda, gerektiğinde oturarak dinlenme arası verebilir ve kitap okuyabilirsiniz. Önemli olan, derin derin nefes alıp vererek ağaçlardan doğal yağları vücudunuza çekmek ve bu şekilde bağışıklığınızı desteklemektir.

Geçtiğimiz birkaç on yıl içinde, doğal alanlarda bulunmanın iyileştirici etkileri hakkında yapılan birçok araştırmanın sonuçları oldukça etkileyici. Orman Banyosu ile, yaşam gücünde ve enerji akışında artış ile arkadaşlıkların derinleşmesi tespit edilmiş. O halde haftada en az bir kere siz de kendinizi doğa ile yıkamaya hazır mısınız?

Mola:
1 Ocak’ın muhteşem, yeni, olumlu enerjisine hayranım ancak benim için yeni bir yıl aslında Eylül ayında başlar. Okula, işimize ve şehre döndüğümüz Eylül ayında yeni başlangıçlar yapmak bana heyecan verir. Bunun için önümdeki dönemi planlamayı, yapmak istediklerimi sıralamayı ve yapmakla yükümlü olduğum işlerimi not ederek, önümde görmek bana kendimi güvende hissettiriyor.

Genelde ajandalar Ocak ayında başladığı için ben ‘tarihsiz planlayıcılar’ı tercih ederim. Kelimelerin kendisi “tarihsiz” ve “planlayıcı” olarak çelişkide olsa da, aslında ajanda olarak kullanımı oldukça verimli kaynaklarımız arasında. Çünkü zamansız ajandalar ile dilediğiniz zaman defteri kullanmaya başlayabilir, dilediğiniz zaman duraklayabilirsiniz. Böylece boşa giden sayfalarınız asla olmuyor. Haftalık, aylık planlamaya da mecbur etmeyen tarihsiz planlayıcılara istediğiniz renkte kalemlerle ve/veya renkli etiketlerle tarihi not edebilirsiniz. Kısacası kulağa kısıtlayıcı gelen planlama kavramını adeta özgürleştiren, hatta keyifli hale getiren zamansız ajandalar için hemen bir kırtasiye dükkânını ziyaret edebilirsiniz.


Mola
:
Eylül ayı genelde bağ bozumu etkinlikleri ile bize asmalarda salınan şifalı üzüm meyvesini anımsatır. Üzümün şifası sadece kendinde değil aslında yağında da gizlidir. Geçmişi antik Yunan’a kadar uzanan üzümün özündeki çekirdeklerinden yapılan üzüm çekirdeği yağı her geçen gün popülerleşmektedir. Temiz ve hafif bir tada sahip olan bu yağın mayonez yapımında tercih edildiğini biliyor muydunuz? Kozmetik alanında da, güneş kremleri gibi birçok üründe ek malzeme olarak kullanılan bu yağ gerçekten tüketildiğinde kötü kolesterolü düşürerek kalp hastalığı riskine karşı korur. Kozmetik olarak kullanımında ise, güneş lekelerine iyi gelir ve stresi azaltmaya yardımcı olur.

Mola:
Yaz aylarında tatilde bolca kitap okuduğunuza eminim. Ben de size 2018 yılında imzalı olarak yazarından teslim alma imkânına sahip olduğum ve nedense ancak bu yaz okumaya fırsat bulabildiğim bir kitabı önermek istiyorum. Metin Hara’nın “İyiliğin Hareket Hali

İnsan doğası kötüdür, kabul et” mottosundan yola çıkarak yazılan “İyiliğin Bilim Hali” başlıklı kardeş kitabı da bulunan bu eseri size, yazarın kendi dilinden aktarmak isterim.

Dünyayı değiştirmek mi istiyorsun? Önce kendinden başla. İyiliği uzakta arama. Küçük de olsa bir adım at.”

İyiliğin Hareket Hali”nde yer alan 210 maddeye ek bir öneriyi naçizane size iletmek isterim.

Her yıl Eylül ayının 2. cumartesi günü, ‘Dünya İlk Yardım Günü’ olarak ilk yardım uygulamaları hakkında toplum bilgilendirilerek anılmaktadır. Siz de ilk yardım hakkında bilinçlenmek ve ilgili sertifikaya sahip olmak isterseniz Sağlık Bakanlığınca yetkili ilk yardım eğitim merkezlerinde Temel İlk Yardım Kursuna katılıp, akabinde uygulamalı ilk yardım sınavlarına girebilirsiniz.

 

Eylül ayında Yahudi toplumunun yeni yıl olarak kutladığı Roş Aşana bayramı, İbranicede senenin karşılığı olan ‘şana’ kelimesinden gelir. Şana kelimesi aynı zamanda, tekrarlamak ve değişmek gibi iki zıt anlam da barındırır. Atılan her yeni adım, başlanan her yeni iş, taşınılan her yeni ev veya bekleyen bir yeni yıl ne kadar “yeni”, yani değişik olursa olsun, aslında biz ve niyetimiz olan “iyilik” baki olduğu, tekrar ettiği sürece, tüm olumlu düşünceler “yeniye” taşınır.

Ve “yeni” umut barındırır. Yazar Canan Tan’ın kaleme aldığı gibi; unutmayalım ki, “Her yeni başlangıç, yeni bir umudu da beraberinde getirir.”

Kalpten sevgiyle...