YORUM
“Doğduğumuz andan ölene kadar hayatımız sürekli bir yolculuktur. Manzara değişir, insanlar değişir, ihtiyaçlar değişir ama tren hep ileri gider. Hayat bir trendir, tren istasyonu değil.” Paulo Coelho
Yolculuk bana neleri çağrıştırır biliyor musunuz: macerayı, yeni yerleri, bilinmeyenin çekici gizemini, yeni tatlar, yeni dostluklar ve yeni kültürlerin keşfini… Yolculuk planları beni her zaman canlı tutar ve hayata bağlar. Bu, yaşadığım hayattan ve yerden hoşnut değilim anlamına gelmesin sakın. Dönüp dolaşıp tekrar evime dönmeyi çok seviyorum. Eve dönüş konusunu en güzel ifade eden, Fransız şair Joachim du Bellay’in çok sevdiğim dizelerini hatırlatmak isterim:
Heureux qui, comme Ulysse a fait un beau voyage, Et puis est retourne plein d’usage et de raison, Vivre entre ses parents le reste de son âge!
Güzel bir geziden, tecrübeli ve olgun, Ailesine ve yaşamına dönen Ulysse gibi mutludur!
Bazen de yalnız seyahat etmeyi severim. O zaman iç benliğinize doğru bir yolculuğu başlatmış olursunuz. Kendinizi biraz daha iyi tanımak, hayatınızdaki bazı şeyleri sorgulamak, akabinde bazı aksaklıkları düzeltmek için doğru bir karar olabilir.
Asırlar boyunca insanlar yeni kültürler tanımak, dünyanın dört bir yanından insanlarla tanışmak, kendilerini geliştirmek, tarihî eserleri ziyaret etmek veya doğal güzellikleri keşfetmek için yolculuklara çıkıyorlar. Günümüzden yüzlerce yıl önce yapılan yolculukların, o zamanki ulaşım ve konaklama şartlarını göz önüne getirirsek, bu insanların ne kadar cesur ne kadar inanmış ne kadar maceraperest olduklarını görürüz.
El-Idrisi
Tarihin ünlü gezginleri ve kâşifleri
Gümüş tabaka üzerine 70 bölümden oluşan bir dünya haritası çizerek, dünyanın ilk coğrafyacıları arasında kabul edilen El-İdrisi, Marco Polo, Fas doğumlu İbni-Battuta, Atlantik Okyanusu boyunca dört büyük seferin kaptanlığını yapan, Amerika kıtasını keşfederek, çağ kapatıp, çağ açan Cenovalı Kristof Kolomb, Amerika kıtasına ismini veren Amerigo Vespucci, Hindistan’a denizden gidebilen ilk Avrupalı, Portekizli Vasco da Gama, Arjantin’in güney ucundaki boğaza ismini veren Ferdinand Macellan, Japonya’ya ayak basan ilk Avrupalı unvanını taşıyan, Doğu’da Hristiyanlığı yayma görevi olan misyoner Francis Xavier, dünyanın çevresini dolaşan ilk kaptan Francis Drake, tarihsel coğrafya ve kültür atlası olan “Seyahatname”nin yazarı Evliya Çelebi, Pasifik Okyanusunu tek kişilik uçakla geçen ilk kadın pilot Amelia Earhart bu ünlü gezgin kâşiflerin bazıları.
Evliya Çelebi
Günümüzde ilham veren gezginler
Günümüzde de ilginç ve ilham veren gezginlerin çok çarpıcı yolculuk hikâyeleri var. Megan Sullivan, 2014 yılında Kaliforniya’daki Yosemite Ulusal Parkı’nda tırmanış yaparken düşer ve sonradan cilt kanseri olduğunu öğrenir. Bütün bu olumsuzluklarına rağmen, macera tutkusu ve yaşam sevinci sayesinde hayalini gerçekleştirmek gücünü bulur. Hayali 13 günde “Dünyanın 7 Harikası”nı görmekti. Onun sağlık sorunları göz önünde tutulursa bu ilginç ve zorlu yolculuk ancak onun başarı tutkusu ve iradesi sayesinde gerçekleşebildi.
Hintli çift Vijayan ve Mohana, dünyayı keşfetmek için yaşın önemi yok diyenlerden. Onlar yaklaşık 12 yılda tam 23 ülke gezmişler ve hala plan yapmaya devam ediyorlar. Güney Amerika’da pek çok ülkeyi gezen ve keşif listesinde Avrupa ülkelerine de yer veren çift, Hindistan’da çay satarak geçiniyor ve hem ülkelerindeki yaşantılarında hem de ziyaret ettikleri yerlerde giderlerini asgaride tutuyorlar. Yaşlı çift ilginç yol hikâyeleriyle ilham olmaya devam ediyorlar.
Karl Bushby
İngiliz paraşütçü Karl Bushby’nin 1 Kasım 1998’de 29 yaşındayken çıktığı yolculuğu hala devam ediyor. Onun hayal ettiği yolculuk oldukça zorlu ve ilginçtir. Şili’nin Punta Arenas şehrinden başlayan ve 2006 yılında, buz tutan Bering Boğazı’ndan yürüyerek Asya kıtasına ulaşan Karl Bushby, 58.000 km’lik yolculuğunun 12 yıl süreceğini tahmin ediyordu. Ancak, sağlık, vize gibi pek çok sorundan kaynaklı, şimdi de Corona virüsten dolayı da daha uzun bir zaman alacağı düşünülüyor. Pes etmeyen Bushby’in 2005 yılında yayımlanan, bu “Goliath Expediton” macerasını anlatan “Giant Steps” adlı bir kitabı var.
Juliana Buhring erkek arkadaşını kaybettikten sonra, içinde bulunduğu psikolojik çöküntüyü atlatmak için cesur bir karar alıyor. 30 yaşına kadar hiç yapmadığı bir şey yapıyor. Bir antrenörden 8 ay boyunca ders aldıktan sonra bisiklete binip seyahate çıkıyor. Sıradan bir seyahat değil bu. Dünyanın çevresini 144 günde dolaşarak “Dünyanın Çevresini En hızlı Dolaşan Kadın” unvanıyla Guinness Rekorlar Kitabı’na giriyor.
İnsanlar olaylar karşısında ne kadar değişik tepkiler verebiliyorlar değil mi? Ve hayat onları nerelere kadar sürükleyebiliyor. Ama hepimizin rekortmen olmamıza ve çok büyük hedeflere ihtiyacımız yok bir yolculuğa çıkmak için. “Bir yere ulaşmadan, ulaşmayı dahi amaçlamadan, sırf gidebilmenin güzelliği için yollara düşebilir misiniz?” diyor Elif Şafak.