Hollywood, tüm zamanların en sevilen müzikal filmlerinden “Fiddler on the Roof”u (Damdaki Kemancı), Metro-Goldwyn-Mayer yapımı yeni bir uyarlamayla karşımıza çıkarmaya hazırlanıyor.
Yönetmenliğini Norman Jewison’un yaptığı, İsrailli aktör Chaim Topol’un “Sütçü Tevye”ye hayat verdiği Hollywood yapımından (1971) yarım asır sonra… Orijinali seyircinin gönlünde anıtsal bir taht kurmuşken, yenisini yapmak pek kolay olmasa gerek. Yeni yapım geleneğe mi sadık kalmalı, farklı bir yoldan mı gitmeli? İkisinden de birazsa, her birinden ne kadar?
Dengeyi tutturmak zor - biraz “Damdaki Kemancı’nın, boynunu kırmadan, basit ve hoş bir ezgi tutturmaya çalışması” gibi! Pandeminin yarattığı olağandışı koşullar, yapımcıların planlarını nasıl etkileyecek, bilinmez. Şimdilik bildiklerimiz: Yönetmenlik koltuğunda, hit Broadway müzikali “Hamilton”u yönetmiş olan Tony1 ödüllü Thomas Kail oturuyor. Senaryo, “Dear Evan Hansen” müzikalinin senaristi, Tony ödüllü Steven Levenson’a ait. “Damdaki Kemancı” Broadway müzikalinin (1964) şarkı sözlerini yazmış olan Sheldon Harnick’in yeğeni Aaron Harnick ise, yapımcılardan biri. Sosyal medyada tepkiler muhtelif: Kail’in uyarlamasının “mucizeler mucizesi” olacağını düşünen de var; “Damdaki Kemancı’yı rahat bırakın!” diyen de...
Sholem Aleichem’den “Damdaki Kemancı”ya…
Sholem Aleichem (1905) Kaynak: timesofisrael.com
“Tevye”, çilekeş karısı “Golde”, beş kızı ve Rus köyü Anatevka’nın diğer sakinleri, Yidiş yazar Sholem Aleichem’in (Solomon Naumovich Rabinovich) öykülerinde hayat buldu. Öncelikle Doğu Avrupa’da, ardından ABD ve farklı ülkelerde Yidiş dilinde yayınlanan öyküler, zaman içinde pek çok dile çevrilerek geniş bir hayran kitlesi kazandı. Bu ilgi, yazar ve yapımcı Arnold Perl’in 1953 yılında Sholem Aleichem’in ve diğer popüler Yidiş yazarların eserlerini konu alan kısa oyunlar yazmasıyla pekişti. “Sholem Aleichem’in Dünyası” Çarlık Rusyası’nın, I. Dünya Savaşı’nda çözülmüş, II. Dünya Savaşı’nda ise tümden yitip gitmiş shtetl2 yaşamını, tüm şiirselliği ve yoksulluğuyla sahneye aktarmaktaydı. 1957 yılında Perl, bu kez Anatevka’nın temiz kalpli, inançlı sütçüsü Tevye’nin öyküsünü “Tevye ve Kızları” adı altında seyirciyle buluşturdu. Bu oyun, senarist Joseph Stein’a, Tevye öykülerinden bir müzikal yapabileceğini düşündürdü. Ve karşınızda, “Damdaki Kemancı”!
“Damdaki Kemancı”: Yitik bir dünyaya ağıt
“Batı Yakasının Hikâyesi” ve “Damdaki Kemancı” Broadway müzikallerinin efsanevi koreografı Jerry Robbins’in (Jerome Wilson Rabinowitz) hafızasında, “shtetl” anılarının çok özel bir yeri vardı. 1924 yılında, o henüz altı yaşındayken, annesi Lena’yla birlikte o zaman Polonya sınırlarındaki Rejanke’ye (Rozhanka), büyükbabasını ziyarete gitmişlerdi. Anatevka’nın tahta kulübelerine benzeyen Rejanke evlerinde ne elektrik vardı, ne de su tesisatı. Ama aksakallı büyükbabasının kucağında Yidiş şarkılar dinleyen, bütün gün köy çocuklarıyla tarlalarda koşup oynayan küçük Jerry için, Rejanke cennetti! 1958 yılında oralara tekrar yolu düştüğünde, o dünyanın Holokost’ta yitip gittiğini bizzat görmek, Robbins’in kalbini derin bir ıstırapla doldurdu. Dileği, eğer bir gün eline fırsat geçerse, shtetl kültürünü sahnede canlandırıp, “ona bir 25 yıl daha ömür” vermekti. “Damdaki Kemancı”, Robbins’in tam beklediği fırsattı! 1998 yılında hayatını kaybeden ünlü koreograf, “Damdaki Kemancı”nın günümüzde - Broadway’de sahneye koyulduğu 1964 yılından tam 56 yıl sonra - hiç azalmadan süregelen popülaritesine tanık olabilseydi, herhalde mutlu olurdu…
Shtetl ruhu ve paletiyle Chagall
“Damdaki Kemancı” müzikaliyle en çok ilişkilendirilen “The Fiddler”da (“Kemancı”; 1912-1913) Marc Chagall, kemancı figürünün arka planında, çocukluğunun geçtiği Liozno “shtetl”ını (Vitebsk/Belarus) andıran bir kasabayı resmeder. Hasidik bir aileden gelen, dünyaca ünlü ekspresyonist ressam Chagall (Moishe Zakharovich Shagalov), içine doğduğu shtetl dünyasını; düğünleri, cenazeleri, derme çatma evleri, kiliseleri, yaşlı insanları, inekleri, tavukları, keçileriyle; kendine özgü şiirsel bir ifade ve renk cümbüşü ile resmetti. Yıkıldı yıkılacak shtetl kulübelerinin damına -neredeyse- tünemiş kemancı, Chagall’in birçok tablosunda kullandığı bir figür. Zira kemancı, Chagall’in ruhuna işlemiş “shtetl dünyası”nın olmazsa olmaz bir unsuruydu: Shtetl sakinlerinin tüm özel günlerine -doğum, düğün ve ölümlere- tınılarıyla eşlik ederdi.
Marc Chagall’in “Damdaki Kemancı”ya ilham kaynağı olan tablosu “The Fiddler” (1912–1913)
Anatevka’nın yaratıcıları, Chagall’in “kemancı”sında yalnızca uygun bir müzikal adı değil, aynı zamanda ana temayı oluşturacak otantik bir metafor buldular. Hayatının önemli yol ayrımlarında Sütçü Tevye’ye görünen dilsiz kemancı, Tevye’nin unutulmaz açılış konuşmasında bir sembol olmuştu: “Damda bir kemancı... Kulağa tuhaf geliyor, öyle değil mi? Fakat küçük köyümüz Anatevka’da her birimiz damdaki bir kemancıdır, boynunu kırmadan basit ve hoş bir ezgi tutturmaya çalışan. Bu kolay değil. O kadar tehlikeli olmasına rağmen, neden yukarıda durduğumuzu sorabilirsiniz. Yukarıdayız çünkü Anatevka bizim evimiz… Ve dengeyi nasıl koruduğumuza gelirsek, bunu tek kelimeyle ifade edebilirim: Gelenek!”
Yönetmen ve koreograf Jerry Robbins, “Chagall ruhu”nun sahne tasarımına yansımasında kararlıydı. Bu doğrultuda, ünlü sahne tasarımcısı Boris Aronson, oyunun farklı sahneleri için, pencereleri birbirine bakan küçük evlerden oluşan daireler yarattı. Evlerin gökyüzünde betimlenmiş olması ise, bu temayı tablolarında sıklıkla kullanan Chagall’e bir göndermeydi.
“Bu müzikalde unutulmaz bir şarkı yok…”
Gelmiş geçmiş en başarılı Broadway müzikallerinden “Fiddler on the Roof” (“Damdaki Kemancı”), Washington’da sahnelenmeden hemen önce Detroit’te (1964) ilk seyircili denemesini yaptığında, “Variety”3 şu yorumu yapmıştı: “Bu müzikalde unutulmaz bir şarkı yok… Zero [Tevye rolündeki Zero Mostel] dışında rol dağıtımı başarılı değil… Koreografi niteliksiz… Metin yavan…” Oyuncular soyunma odalarında ağlıyorlardı. Bu muhteşem ekipte “Perchik” (devrimci damat) rolündeki Austin Pendleton, gülerek anlatıyor: “Açılış gecesinin ardından, gece yarısı eve dönüp yatağıma yattığımda, kendi kendime şöyle dedim: Aman Tanrım, bir kaç aya kalmaz işsizim!” Oysa Pendleton’un kaygıları yersizdi: Son sözü söyleyen seyirci, “Damdaki Kemancı”yı bütün kalbiyle sevmişti… Müzikalin yapımcısı Harold Prince, o güne kadar şahit olduğu en uzun bilet kuyruklarında saatlerce bekleyip bitap düşen tiyatro severlere kahve servisi yaptı! (1969 yılında İstanbul’da, o zamanki adıyla Kültür Sarayı’nda (AKM) sahnelenen, başrolde usta oyuncu Cüneyt Gökçer’in yer aldığı Damdaki Kemancı’yı izlemek isteyen seyircilerin de, upuzun kuyruklar oluşturduklarını belirtelim.) Joseph Stein (senarist), Jerry Bock (besteci), Sheldon Harnick (şarkı sözü yazarı) ve Jerry Robbins’in (koreograf ve yönetmen) bu unutulmaz şaheseri, tam dokuz dalda Tony ödülü almasının yanında, yaklaşık on yıl ve 3.300 gösteri ile, o tarih itibariyle Broadway’de aralıksız en uzun süre oynanan müzikal rekoruna imza attı. Şarkılara gelince: bir iki defa duyan, ömrünün sonuna kadar unutmadı!
Yıl 1971, “Damdaki Kemancı” beyazperdede
“Damdaki Kemancı” müzikali (1964), Broadway tarihine altın harflerle yazılmış bir başarı öyküsüydü. Acaba beyazperde uyarlaması nasıl olacaktı? “United Artists” Başkanı Arthur Krim’in odasında, “Damdaki Kemancı” filmi için yönetmenlik teklifi alan Norman Jewison, bir bilgi verme ihtiyacı hissetti: “Acaba sizlere ‘goy’4 olduğumu söylesem, ne düşünürdünüz?” Odaya ölüm sessizliği çökmüştü! J-E-W-I-S-O-N Yahudi değil mi?? Ünlü yönetmen anlatmaya devam ediyor: “Ama Arthur Krim çok zeki biriydi. Hemen toparlandı ve bana şu yanıtı verdi: Sence bu filmi yapmanı sana neden teklif ettik?”
Yönetmen Jewison’un üstünde, Tevye rolünü Broadway temsillerinde başarıyla oynamış Zero Mostel’e vermesi için büyük baskı vardı. Ancak Jewison’a göre bu rol, birinci nesil göçmen bir Rus Yahudisi tarafından oynanmalıydı. Bu bağlamda Jewison, “Damdaki Kemancı” müzikalini Londra’da oynamakta olan Rus kökenli İsrailli aktör Chaim Topol’un, karakterin gerçeklerine daha yakın olduğunu düşünüyordu. Filmde devrimci Yahudi genci Perchik rolünde izlediğimiz Paul Michael Glaser’e göre ise, Topol “Tevye” rolüne farklı bir perspektif getirmişti: “Diğerleri ‘Tevye’yi ağırlıklı olarak Doğu Avrupa geleneğinde canlandırmış, Tanrı’ya ‘Neden?’ diye sormuşlardı. İsrailli Topol ise ‘NEDENNNN?’ diye haykırıyor, Tanrı’dan yanıt talep ediyordu!”
1970’li yılların başlarında, Hollywood müzikalleri popülarite kaybetmeye başlamıştı. Jewison ve United Artists kaygılıydılar; acaba film ilgi görecek miydi? 1971 yılında gösterime giren Damdaki Kemancı, bütün şüpheleri boşa çıkararak, eleştirmenlerin büyük beğenisini kazandı. Üç dalda Akademi (Oscar) ödülü, iki dalda Altın Küre ödülü alan film, 9 milyon Dolarlık bütçesine karşılık, 83 milyon Dolarlık rekor bir gişe hasılatı elde etti. Başrol oyuncusu Topol’un tahminine göre, film bu güne kadar yaklaşık bir milyar kişi tarafından izlendi.
“Dünya değişiyor Baba…”
Ailenin en büyük kızı ve bu nedenle çöpçatan Yente’nin öncelikli hedefi Tzeitel, hevesli ve iyimser kız kardeşi Hodel’e, Yente’nin ağzından gerçekleri anlatmaya çalışır: “Hodel, sana ne kısmet buldum! Yakışıklı, genç. Tamam, 62 yaşında. Ama iyi adam, iyi kısmet! Doğru mu, doğru! Sana söz veriyorum, mutlu olacaksın. Ama olmazsan da, hayatta bundan önemli şeyler var… [Damat adayının] Sinirli olduğunu biliyorsun, seni her gece dövecek, ama yalnızca ayıksa, yani rahatsın!” Bu tempolu, neşeli şarkının arkasındaki sözlere kulak verdiğimizde, aslında Tzeitel ürkütücü şeyler söylemektedir! İşin aslı şudur ki, Yente’nin eş bulma sisteminde, yoksul bir aile kızının seçim şansı yoktur; kim yeterli drahoma öderse, onunla hayatını birleştirecektir.
Şarkı sözü yazarı Sheldon Harnick, Sholem Aleichem’in hikâyesini sahneye taşırken, kaçınılmaz olarak çevresinde olup bitenlerden de etkilenmekteydi. “Damdaki Kemancı”nın seyirciyle buluştuğu 1964 yılında, feminist yazar Betty Friedan’ın bir yıl önce yayınlanmış, ABD’de kadın hareketine ivme kazandıran kitabı “Feminine Mystique” (“Kadınlığın Gizemi”) hâlâ çok satanlar listesindeydi. Feminizm rüzgârları Anatevka’ya da uğramış, Hodel ve Chava, eğer hayatlarının kontrolünü kendi ellerine almazlarsa, Yente’ye yem olacaklarını anlamışlardı. Nitekim Tevye’nin kızları unutulmaz “Matchmaker Matchmaker” şarkısını şöyle bitirirler: “Ne yüzük getir, ne damat bul; bulduğun emsalsiz bir kısmet olmadıkça!”
“Bend It Like Beckham” filminin yönetmeni Gurinder Chadha ise, kız babalarının feminist oldukları görüşünde… Genellemek güç olsa da, bu savın, kızlarının mutluluğunu yüzlerce yıllık geleneğin önüne koyabilmiş “Tevye” için geçerli olduğunu düşünebiliriz.
Değişen dünyada kalıcı değerler
1964 yılında Broadway’e görkemli bir giriş yapan “Damdaki Kemancı” müzikalinin, o tarihten bu yana dünyanın herhangi bir yerinde oynanmadığı günler olmuşsa da, bunlar sayıca pek az! Müzikal bu güne kadar, dünyanın dört bir yanında; Japonya’dan Türkiye’ye, Finlandiya’dan Tayland’a, büyük devlet tiyatrolarından ortaokul sahnelerine, zengin bir coğrafya ve mekân yelpazesinde seyirciyle buluştu.
“Damdaki Kemancı” Tokyo’da
Damdaki Kemancı’nın Yidiş adaptasyonunu (2018) yönetmiş olan Akademi ve Tony ödüllü yönetmen Joel Grey anlatıyor: “Japonya’da yaşayan, geride bıraktığımız 15 yılda temsillerime gelmiş bir hayranım var. Ona, Damdaki Kemancı’nın Yidiş adaptasyonunu yaptığımı yazmıştım. Bana ‘En sevdiğim müzikal’ diye yanıt verdi!” “Nedir bu?” diye soruyor Grey: “Nasıl oluyor da ‘Damdaki Kemancı’ bu kadar farklı lisanda konuşabiliyor ve duyan herkes, onun kendisi hakkında konuştuğunu düşünüyor!”
İşin aslı şu ki, Tevye başlangıçtan bu yana, dünyanın farklı yerlerinde yaşam mücadelesi veren insanlara, değişim rüzgârları estiğinde pes etmeden, yaşamın sunduklarına sarılabilmeyi; dibe vurduktan sonra yeniden sıçrayabilmeyi öğretti. İnsanlığın kanayan yarası mülteci sorunuyla birlikte, öyküsü yıllar içinde asla güncelliğini yitirmedi. Ebeveyn olmuş, evlat olmuş, yaşadığı coğrafyayı terk etmek zorunda kalmış, inandıklarından ötürü dışlanmış herkes onda kendinden bir şey buldu. Geçmişe olduğu kadar geleceğe de bakan; hem toplumsalı hem bireyseli gözeten; yereli olduğu kadar evrenseli de onurlandıran; gelenekle değişim arasında bocalayan; yas tutarken kutlayan Damdaki Kemancı, bu diyalektik yapısıyla farklı kültürlere, hiçbir müzikalin olmadığı kadar derinlemesine nüfuz etti. Birçoğumuz gibi karşıt güçler arasında debelenen sütçü kahramanımız, ikilemlerin zıt argümanlarını “bir yandan…”, “öte yandan…” diyerek, gözümüzün önünde tarttı durdu. Yoksullukla boğuşsa da, yaşadığı topraklardan sürülse de, Tevye’nin yaşam coşkusu sönmedi... Bu sözleri duysa, Sütçü Tevye muhtemelen omuz silker ve “Oy! Yetti bu kadar felsefe!” derdi. “Alt tarafı bir müzikal, öyle değil mi?” Evet ama, ne müzikal!
Dipnotlar
1ABD’de verilen tiyatro ödülleri; asıl adı “The Antoinette Perry Awards for Excellence in Theatre”.
2 Yidiş dilinde, Holokost öncesi Doğu ve Orta Avrupa’da, ağırlıklı olarak Yahudilerin yaşadıkları kasaba ve köyler.
3 Gazeteci Sime Silverman tarafından 1905 yılında New York’ta kurulmuş, eğlence sektörü konulu haftalık yayın.
4 Yidiş dilinde ‘Yahudi olmayan’.
Kaynakça
“Fiddler: A Miracle of Miracles” (2019). Belgesel.
Solomon Alisa. “On Jewishness, as the Fiddle Played”. nytimes.com. Web. 20.10.2013. Makale.
Isherwod, Charles. “Review: A ‘Fiddler on the Roof’ Revival with an Echo of Modernity”. nytimes.com. Web. 20.12.2015. Makale.
Gray, Margaret. “Review: ‘Fiddler on the Roof’ national tour brings new moves to a classic musical”. latimes.com. Web. 24.04.2019. Makale.
Phillips, Aleks. “Second film for Fiddler on the Roof”.thejc.com. Web. 02.06.2020. Makale.
Brown, Hannah. “Plan for 'Fiddler on the Roof' movie remake ignites passions”. jpost.com. Web. 31.05.2020. Makale.
Swain, Joseph P. “The Broadway Musical: A Critical and Musical Survey”. The Scarecrow Press Inc. 2002. Web.
Jowitt, Deborah. “Jerome Robbins: His Life, His Theater, His Dance”. Simon & Schuster, Inc. 2004. Web.
Isenberg, Barbara. “Tradition!”. St. Martin’s Press. 2014. Web.
Fiddler on the Roof (1971), Trivia. Imdb.com. Web.
Deeper Background. fiddler.siegelweb.com/facts. Web.