Annem 97 yaşını tamamlarken, baş başa kaldığımızda sorular soruyorum. Yanıtlarını hafızamın en derinlerine kaydediyor, anılar kumbaramı dolduruyorum. Söz, dönüp dolaşıp çiçeğe ve özellikle bugünlerin çiçeği olan kasımpatıya geliyor. Her Kasım ayı, annem gibi ben de kasımpatıyı düşündüğümde, gördüğümde aklıma hep 10 Kasım’lar gelir, Atatürk’ün ölüm yıldönümü gelir.
1938’de, ortaokul son sınıftaymış. Şöyle anlatıyor kıymetlim: “O’nu yitirdiğimizde, Sankt Georg’da -günümüz Avusturya Lisesi’nde- 8. sınıftaydım. Okulun seçilmiş sınıfları Galata’dan Dolmabahçe’ye kuyruklar halinde yürüdük. Tüm ‘mozaik’lerden kızlar, derin bir hüzün içindeydiler. Katafalkın yanı başına ulaşmak son derece meşakkatli oldu. Lakin her zaman Ata’nın anısı kalbimdedir.”
Bu ayki Atatürk temasını bize kazandıran arkadaşımız Dr. Berken Döner’e teşekkür ediyorum. Sayfalarımızda yer alan Atatürk’ün kütüphanecisi Nuri Ulusu’nun torunuyla, “Atatürk’ün Yanı Başında” adlı anı kitabının konu edildiği bir söyleşiyi okuyacaksınız. Modern Türkiye’nin ata babasının ölüm döşeğinde, yanı başında olan Nuri Ulusu “Çankaya Köşkü Kütüphanecisi” olarak bilinir.
Ulusu’nun bir anısı:
İşgal güçleri mağlup edilip Cumhuriyet kurulduktan sonra, Atatürk bir gün kitaplarını İstanbul’dan Ankara’ya taşımak ister. Kütüphanecisi Nuri Ulusu’nun kitaplarını karton kutulara koyduğunu görünce askerlere iki tane cephane sandığı getirtir. Nuri Ulusu şaşkınlık içindeyken Atatürk’ün sesi duyulur: “Savaşta bu sandıklarla cephane taşıdık. Şimdi o savaş bitti yeni savaşımız başlıyor. O da kültür ve sanat savaşımızdır. Cephane taşıdığımız sandıklara kitaplarımı koy. Cephanenin yerini artık kitaplar alsın.”
Konu kitaptan açılmışken…
Bugünlerde Varlık Yayınları’ndan piyasaya çıkan ilk kitabımdan da söz etmek isterim. “Bir Sabah Galata’da Uyandım” tanıklıklar, hayatlar ve anılardan oluşan bir sözlü tarih belgeseli niteliği taşıyor. Bu kitapla Türkiye Yahudi toplumunun kültürel belleğinin ortaya çıkarılmasına katkıda bulunmak istedim. Bu amaç doğrultusunda, 20. yüzyılın ilk yarısında, İstanbul’un kentsel belleğinde önemli yeri olan Galata çevresinde yaşamış kişilerle yaptığım görüşmeleri okurla paylaştım. Galatalı Yahudilere dair bilgi birikimini, kendi aile hikâyemden kesitlerle bütünleştirdim. Okurların, kendine özgü bir toplumun Galata’daki yaşam deneyimine tanık olmasını ümit ediyorum.
Okunması, çok okunmasını diliyorum…
Şöyle noktalayalım:
“Okuduğumuz her kitap Mustafa Kemal Atatürk’ün sözünü ettiği aydınlanma savaşında kazanılan bir zaferdir.”
Sonsuz sevgi, saygı ve minnetle anıyorum…